-
1.
+1 -2Merhaba beyler. Şuan size Cihangir'de deniz manzaralı ofisimde elimde tek buzlu royal salute, yanında teuscher çikolata, uzun bir çizgi kokain, koltukta uzanmış iki çıplak kadının yanından yazıyorum. birazdan buradan çıkıp sizlerin gördüğünüzde tam bir yavşak arabası dediğiniz Corvette Mallett'ıma bineceğim. üzerimde salaş kargo cepli bir şort, beyaz bir quiksilver tshirt, ayağımda Adidas bir ayakkabı var. vücudumdaki dövmeler ve burnumdaki piercing ile beni gördüğünüzde yaşadığım hayatın bu olduğuna asla inanamayacağınız bir görüntüm var. ben de inanamamıştım. nasıl buralara geldiğimi neler yaptığımı anlatacağım size. her şeyin başlangıcının baba parası olduğuna inanıp, doğuştan şanssız olanların bir yere gelme ihtimalleri olmadığına inandığım bu hayatta, şanssız doğmuş biri olarak geldiğim yerleri anlatacağım. Hepsi yalan sayesinde.
-
2.
-1Bundan altı sene öncesinde ben az önce size anlattığım gibi yine aynı görüntüye sahip, sadece beş parasız bir adamdım. Benden bir şeyler olacağına inanan kimse yoktu. Ben bile inanmıyordum. Ailemle kiralık bir evde yaşıyor, dershane paramı çıkarmak için Barda çalışıyordum. istanbul garip bir şehir. diğer şehirleri çok gezmiş miydim? hayır. o zamanlar hayır. tabi ki şimdi istediğim her yere gidebiliyorum. ama o zamanlar çok fazla gezmemiş olmama rağmen istanbul benim için garipti. Aslına bakarsanız Türk insanı garipti. Güvenmeye, inanmaya, kandırılmaya müsait insanlardı. Ve istanbul her çeşidini barındıran en derin kuyuydu benim için. Size de öyle olmadı mı? Neyi aradınız da bulamadınız? Hangi modeli bulamadınız? Bugün bile tanımadığınız, farklı kimlikleri olan insanlar için sokağa çıktınız. Yürüdünüz. siz de bir karaktersiniz. ve siz de ordasınız. garip değil mi? sizin gibi karakteri de arasam bulabilecektim.
-
3.
-1Çok arkadaşım yoktu. Uzun süreli arkadaşlıklarım oldu hep hayatımda. Hala da öyleler. Benim bu hayatı yaşamamı sağladılar. Hepimiz bu hayatı yaşamaya başladık. Peki nasıl oldu? Barda çalışan, eğitim hayatı liseden sonra karmakarışık bir adam nasıl şuan bu hayata sahip.
Çalıştığım bar çok meşhur bir bardı. Hala da öyle. isim vermek istemem. sadece adına Rock bar diyeceğim. Hayatımı kararttığına inandığım ama aslında benim inanılmaz deneyimler kazanacağım yerdi orası. uzun süre garsonluk yaptım burada. kafası çalışmayan bir aptal değilim. neden üniversiteyi kazanamadın zamanında diye soracak olanlar olursa cevabım şudur: üniversite sınavına zaman harcayacak kadar boş bir hayat yaşadığımı düşünmüyorum. sınavlara girmedim mi? girdim. hem de 7 kez. hiç çalıştım mı? hayır. kazandım mı? çok kez. gittim mi? hayır. -
4.
0bar personeli olmanın getirileri çok fazladır. eğer kafası çalışan bir adamsanız, büyük ve müdavimleri olan bir barda gözlem yapabilme kabiliyetinizi kullanarak inanılmaz şeyler öğrenebilirsiniz. biraz pgiboloji kitapları karıştırmak, biraz deneme yanılma yapmak gerekir sadece. insan davranışları hakkında bir şeyler öğrenmek isterseniz kesinlikle tavsiye ederim. çalışın. şimdi olayıma geri döneyim. çalıştığım bu barda bir çok insanla tanışıyordum, meşhur bir bar olduğumuzdan dolayı orada çalışmayı etiket olarak gören insanlar bile vardı. bir havamız vardı yani. olayı size öfff öyle gibiyordum böyle gibiyordum olarak anlatacağımı sanmayın. unutmayın size geldiğim yere nasıl geldiğimi anlatacağım.
-
5.
0işe yeni başladığım aylarda insanlara biraz yabancıydım. her ne kadar daha önceden müşterisi dahi olsam da personel olduğunuzda içli dışlı oluyorsunuz insanlarla. biraz arkadaş olmaya başladığımda hemen konu şuraya varırdı dialoglarımızda sen akıllı bir adamsın burda harcama kendini, niye burdasın? zehir gibi adamsın. okumalısın, daha iyi yerlerde olmayı hakkediyorsun, burda ne işin var? gibi. onları anlayabiliyorum. keşke şimdi hepsi ile görüşebilsem. sadece bir kaçını yakalayabiliyorum. Kendime sürekli şunu soruyordum. eğitim almak için çalışmam lazım, dershaneye gidebilmek için bir işte çalışmam lazım, bir işte çalışırsam ki bu sadece ekstra olarak barda çalışmak ise, benden ne gib olacak?
-
6.
0Haliyle barda çalışırken okulu kazanamadım. bar hayatının vermiş olduğu o rockstar havaları çok keyifliydi o zamanlar. yakışıklıyımdır ben. istediğim kızı elde edebilirdim. her zaman kaçan kovalanır oynardım. çok keyifliydi. bu eğlenceye kendimi bayağı bir uzun süre kaptırdım. ta ki kovulana kadar. bar işlerinde kendimi uzun süre harcadım. çok eğlendim, çok zaman harcadım. kovulduktan sonra yine bir kaç barda çalıştım. farklı işler yaptım. ses teknisyenliği, dj'lik. o hayata alıştığınızda bırakmanız zor oluyor. En sonunda Asmalımescit'te bir mekanda çalışırken bir kavga sebebiyle işten kovuldum. kendime geldiğimde hayatımın en önemli yıllarını kaybetmiş ve hiç bir tak olamamıştım.
-
7.
0Yaşım olmuş 24, beş parasız, annesiyle yaşayan, hiç bir şey yapmayan, bar işi dışında doğru düzgün hiç bir işte çalışmamış, geleceğine dair hiçbir fikri olmayan bir adamdım. Ta ki o güne kadar.
Yıllardır tanıdığım bir arkadaşım ve babası ile rakı içip sabah Ortaköy'deki evden çıktığım güne kadar. -
8.
0Bazen hiçbir şey umurunuzda olmadan istediğiniz her yere girebilme, sınır tanımama, önemli biriymiş gibi davranılmasını istersiniz ya. işte öyle bir gündü o. Arkadaşım Orhan ve babası Turgay abi ile yeni evlerinde Ortaköy'de buluştum. Beni yıllardır tanırlar. Orhan'la UniRock fest'te tanışmıştım. Sık sık çalıştığım bara gelirdi. Turgay abi ile ilişkisi baba oğuldan çok moruk-evlat ilişkisiydi. beraber esrar içip takılabilen garip bir ilişki. Bu garip aile beni yeni evlerinde rakı içmeye davet ettiler. Süper bir eve taşınmışlardı. Sabaha kadar makara kukara döndü. Turgay abinin kız arkadaşı da oradaydı. Mezeler, rakı, muhabbet. Sabah saat 6 civarında Orhan sızmış, Turgay abinin kız arkadaşı sızmış, biz de dışarı çıktık. sahilde kahvaltı tribi. Benim çok içtikten sonra garip bir şekilde bilinç kaybı yaşama durumum vardır. Öyle olacağını hissettiğimde ilerleme isteği duyarım. Nitekim öyle oldu. Turgay abi kahvaltıdan sonra döneriz eve bayılırız diye beklerken bir anda satışa getirip, ben eve kaçıyorum dedim. Ortaköy'den Taksim'e yürüyüp dolmuş yapacaktım.
-
9.
0Yola çıktığım ilk anda hissettiğim duyguyu şuan bile o kadar iyi hissedebiliyorum ki. Hayatımın nereye varacağını bilmez, sorularla boğuşur haldeyken bir anda o hissiyat. Özgürlük hissi gibi. O anksiyeteden kurtulma anı. Her şeyi yapabilirim. Her şeyi başarabilirim hissi.
Ortaköy'den Taksim'e tıntın yürürken Four Seasons hotel'in önünden geçiyordum. O an üzerimde olan kıyafetler ve modelim: bir oduncu gömleği, kot pantolon, spor/klagib karışımı bir ayakkabı, yağlı saçlar, buram buram rakı kokusu, açılması için hayli çaba gösterdiğim gözler. -
10.
0Daha önce hiç Four Seasons'a girmemiştim. Evet her ne kadar ekonomik olarak iyi durumda olmayan bir ailem olsa da zamanında inanılmaz yerleri görmüşlüğüm vardı. Talihsizlikler yüzünden zor durumdaydık diyebilirim. Biz zamanında çok zengindik babam iflas etti gibi algılamayın. Sadece zor durumda değildik.
Four seasons'ın önünde bir an durdum. Kapıdan içeri doğru baktım. Sağ tarafta bir güvenlik kulübesi vardır. Bir an güvenlik ile göz göze geldik. içeri yöneldim. Güvenlik hoşgeldiniz dedi. Evet çok ciddiyet sahibi bir imajım yoktu fakat ulan bu önemli biri olabilir gibi de bir havam vardı. Hani bazen soru işareti gibi insanlar vardır. D&R'da hatunu yandan görürsün, boydan süzersin, her an The Smiths albümü alacakmış gibi gelir ama kasadayken elinde Ayna albümüyle görüp yıkılırsın. Ben de tam öyleydim. Bu modelimin altından ne çıkacağı belli değildi. -
11.
+1Gayet soğukkanlı güvenliğe günaydın dedim. Kapıya yöneldim. içeri girdiğimde sağda 3 kişilik bir resepsiyon ekibi vardı.
-Hoşgeldiniz beyefendi.
-Günaydın, hoşbulduk.
-isminiz nedir?
-kasmadan
-Pekala kasmadan bey, nasıl yardımcı olabiliriz?
işte tam bu an. Ne için orda olduğumu, sadece ve sadece ben burayı merak ettim, niye burada gezinmeyeyim ki demek yerine farklı bir şeyler demek zorunda olduğumu hissettim. Ve her şeyin başlangıcı bu oldu.
-Ben şirketim ve yurtdışından gelen misafirlerimiz için bir gece organize etmek istiyorum. Bu gece için şık bir yer arıyorum.
deyiverdim. -
12.
0O ana kadar bu söylediğim şeyin devamında ne yapacağıma ya da ne yapmam gerektiğine dair hiçbir şey düşünmemiştim. O kadar spontane gelişiyordu ki her şey. Bir anda söylediğim yalanı yaşamaya başladım.
-Pekala kasmadan bey. karşıdaki koridoru izlerseniz restorana varmadan Damla hanım sizi karşılayacak.
-Teşekkür ederim.
dedim. ve koridora girdim. beyler bu arada Four Seasons güzeldir. Saat 6 buçuğa doğru geliyordu. insanlar kahvaltı için restorana inmişlerdi. Uzaktan gelen sevimli bir kadın gördüm. Elini uzattı
-Hoşgeldiniz Kasmadan bey, ben Damla buyrun böyle geçelim, dedi.
Eliyle gösterdiği yer, o dönemde bir çok arap istanbul'daydı, bir arap ailesinin arkasındaki masaydı. Sanki etraf hiç umurumda değilmiş gibi oturdum. Ne içersiniz diye sordu. türk kahvesi istedim. her zaman en sevdiğimdir.
-Evet kasmadan bey, konumuz nedir? diye sordu.
-Şirketim için ve yurtdışından misafirlerimiz için yemek ve eğlence gecesi organize etmek istiyorum.
-Tabi bunu sizin için ayarlayabilirim, kaç kişi olacaksınız?
-Şirket 36 kişi fakat 3 kişi gelemeyecek, misafirlerimizde 9 kişiler.
-Pekala hangi gün için böyle bir organizasyon düşünüyorsunuz?
-Aslına bakarsanız önümüzdeki haftasonu mükemmel olur. Cumartesi günü.
-Pekala restoranı size ayırabilirim.
O anda neler olacağını kestirmesem de sadece bilgi alma tribiyle gayet organizasyon düzenlenmeye başlanmıştı.
Bir de pişkin gibi sorular sormaya başladım.
-Bahçeyi de kullanabilecek miyiz? Yemek mönüsünde neler olacak?
bunun gibi falan filan bir ton hikaye anlatıp, kadının şahsi kartını aldım. telefonumu verdim. harbiden kendi numaramı verdim. Damla hanım gerçekten çok başarılıydı. Gerçekten organizasyon yapacak olsam kesin orada yapardım. Ona geri döneceğimi söyledim. Kahvemi içtim. Efendigene tuvalete gitmek istediğimi söyledim. içerde gezindim ve çıktım. -
13.
0Dışarı çıktığımda garip hissediyordum. Sanki inanılmaz bir şey yapmışım gibi. Anlık oyunculuk. istediğim her yere kendime taktığım bir ünvanla girebilirim diye düşündüm. Bunları geriye doğru yürümeye başladığımda düşünüyordum. Yürümekten vazgeçip Beşiktaş'tan dolmuşa binecektim. Bu sırada saat 7'yi geçiyordu. Alkım'ın oraya gelmeden Saray Koleksiyonları Müzesi vardır. Kafamda sorularla önüne kadar gelmiştim. O dönemki kız arkadaşım telefon etti. Pgibologdur kendisi. Yaptığım şeyi anlattım telefonda ona. Ve hatta o kadar keyif alıyordum ki bekle dedim, telefonda bekle, yine yapacağım.
-
14.
0Kız arkadaşım telefondayken Saray Koleksiyonları Müzesi'nin kapısına yöneldim. Kapıda yine bir güvenlik vardı. Saat 10'da açılıyor şuan kapalı dedi. Kapı açıktı. iyi de ben müzeyi gezmeye gelmedim. Bir organizasyon için görüşmeye geldim dedim. Adam beni içeri buyur etti. içeride arkalara doğru düz bir masa vardı. 10 kişilik bir ekip oturuyordu. Gayet takım elbiseli yaşını başını almış dayılar, teyzeler. Masalarına doğru yürüdüm, tek elimde telefon açık hala. Bir tane amca kalktı. Elimi uzattım.
-Merhaba, ben kasmadan.
-Merhaba kasmadan bey, ben Necati. Buyrun?
Four Seasons'ta sıktığım yalanların biraz değişiğini sıktım. Arada masadakilere kegib atıyorum. Kendimden o kadar eminim ki. Koskoca müzeyi organizasyon için kiralayacağım. Modele bak sen. Ki diyorum ya, saçlarım bar zamanlarında uzundu yeni kestirdiğim dönemlerdi bu olaylar olduğunda, yıllarca uzun olduğundan dolayı saçlarım yön olarak ikiye ayrılmaya alışmış kafamın ortasında bir çizgi varmış gibi duruyor ve yağlı, pis bir görüntüm var. dövmeler, piercing, kot-gömlek ikilisi. -
15.
0Necati bey beni gayet güzel içeride gezdirdi. Fakat ondan daha yetkili olan şuan adını hatırlayamadığım bir beyefendi ile öğlen 1'de görüşmem gerektiğini söyledi. Şirketimin ismini sordu. Hiç beklemediğim bir soruydu. Bir an duraksadım. Ama o kadar rahattım ki. Sanırım bunlar hep alkolün bünyemde kalan etkilerindendi. Gözüm dalmış gibi uzakları kestim bir iki saniye. Tüm bu süre boyunca kafamdan isim düşündüm. Aklımdan geçen isimler çok komikti Testament, Gojira, Cannibal Corpse gibi. Ağzımdan Aborted çıkıverdi. Necati beyin ingilizce bildiğini düşünmüyordum. Diğerleri umarım duymamıştır diye bir kegib attım. Onlar çoktan kahvaltı olayına dönmüş poğaçalara gömülmüşlerdi.
-
16.
0Necati beyden telefon numarası aldım. Saat öğlen bir gibi gelemeyeceğimi. Saat 4'te uçağım olduğunu fakat, bir gün sonra geri döneceğimi söyledim. Dışarı çıktım. Telefonda kız arkadaşım gülmekten ölüyordu. içerde şunları da sıkmışım 'Buraya büyük bir ses sistemi kurmam gerekecek, bir de sinevizyon istiyorum, sizin bunları ayarlama durumunuz var mı?' gibi.
-
17.
0Kız arkadaşım, daha önce okuduğum kitapları hatırlamamı söyledi. insan davranışları, gözlemlerin, kullan bunları dedi. iyi eğlenceler dedi ve kapattı telefonu. Tekrar yürümeye başladım. Kafamda bin tane tilki gezinmeye başladı. Dolmuş fikrinden vazgeçtim. Biraz daha denemek istiyordum. Başka bir zaman olsa asla yapmaya cesaret etmeyeceğim şeylerdi. Bir anda olmuştu hepsi. Dolmabahçe'ye geldim. Bildiğiniz Dolmabahçe. Müzeyi gezmek istiyordum. Param vardı. Müzeyi gayet bilet alıp gezebilirdim. Dolmabahçe'nin biletlerini aldığınız yer müzeden çok daha dışarıda ufak bir kulübedir. Kulübeye yaklaştım.
-Günaydın, ben müzeyi gezmek istiyorum dedim.
Yanlış olmasın beyler 20tl mi dedi 15tl mi dedi hatırlamıyorum. Sonuçta para istedi.
-Ben öğrenciyim, param yok. Gezmek istiyorum. dedim.
Şöyle kafasını kaldırdı biletçi eleman. Gözlerini bana dikti. Git güvenliklere sor dedi.
Gittim güvenliklerin yanına olmaz birader tribi. Tekrar döndüm biletçiye
-Elin gavuru parasıyla geziyor ben öğrenciyim kendi tarihimi göremeyecek miyim? dedim. Duygusal yaptım.
-Geç şurdaki Japonların yanına, güvenliklerin oradaki pembeli adam seni alacak o kafileyle, dedi. -
18.
0Geçtim güneşin altında Japonların yanındaki banka oturdum. Pembe gömlekli adam geldi. Bekle burda kardeşim dedi alacağız seni içeri. Eyvallah abi dedim. Bekliyorum. Bekle allah bekle oldu 20 dakika. Dayanamadım. Gittim bilet gişesine tekrar.
-Çabalarınız için teşekkür ederim. Paramız yoksa tarihimiz yok.
Elimi uzattım adama sıkmak için ve dedim ki
-Ben Kasmadan, Habertürk istanbul. -
19.
0işte bu an muazzamdı. Arkamı döndüm, sanki adamların foyasını ortaya çıkarmış Uğur Dündar edasıyla gayet cool yürüyorum. Arkamdan bir ses duydum Beyefendi! , Beyefendi! Kasmadan bey!
Arkamı döndüm
-Kusura bakmayın gerçekten, öyle değil falandı filandı gibisinden bir şeyler zırvaladı. Hiç tavrımı bozmadım.
-Akşam haberlerde görüşürüz. Size teşekkür ederim. dedim.
Adamın çekineceği bir şey yoktu. Yanlış yaptığı da bir şey yoktu. Fakat beynimize işlenmiş bir kod var sanki. Olumsuz bir durumun ardından bir Haber kanalı ismi duyduğumuzda, sanki hayatımızı gibecekmiş o adam gibi hissediyoruz. Uğur Dündar'ın bize getirdikleri. -
20.
0Bir anda herkes oldum. istediğim her şey oldum. Sadece biraz kendinden emin görünüp, biraz ciddi oyunculukla, insanları istediğim şeye inandırabiliyordum. Hızımı alamadım. Dolmabahçe'nin yanında Kabataş iskelesinde turlar yapılıyor. Arap'lar çok fazlaydı o dönemde dedim ya. Bir sürü arap sıraya girmişler bekliyorlar teknenin yanında. Geçtim bir grubun yanına yaktım sigaramı etrafı kesiyorum. Boğaz turu atıp gelirim diye düşünüyorum. Bir tane kel, güneş gözlüklü adam var. Hem Arapça konuşuyor hem Türkçe hem de ingilizce. Adam turları düzenleyen yurdum insanı. Türkçe bir şeyler söylediğinde hiç oralı bile olmuyorum. Araplar gibi denize bakıyorum. Ama dövmeler ve piercing yüzünden lavuk bana kıllandı gibi. Tam o sırada ingiliz olduğunu düşündüğüm bir kafile yanıma doğru kaydılar. Ben de ingiliz olduğuna inandığım kızların yanına doğru kaydım. Neyse sıra bizim kafileye geldi. Bindik tekneye. Hiç sorgu sual yok. Gözlüklü lavuk da bindi. Çalıştı tekne çıtırdan açılmaya başladık. Gittim gözlüklüye Birader ne kadar sürüyor bu tur? diye sordum. Lavuk gözlüğü kaldırdı ''Sen hangi turdan bahsediyorsun kardeşim? Çamlıca'ya gidiyoruz, akşama kadar takılacaklar, akşam yemek var'' dedi. Hah dedim şimdi gibi tuttum.
-
e devlet kasıyo amk
-
bu bakış ne anlama geliyor
-
cumhur başkanı olupta bu güne kadar
-
1 buçuk milyona hangi araba iyi kız
-
onur ve gurur arasındaki fark
-
aniden gelen ucan kedi adlı yazarıı
-
icardinin ifşasını isteyecek kadar düşmedim
-
the vikings geldi sözlük gibildi
-
sahte diplama almaya çalışırken dolandırılmak
-
chp yüzünden ülke batıyor
-
haluk gercek hayatta şükrüden öyle dayak yerki
-
salak ak 1 aydır 200 lirayi 400 lira
-
bak kardeşimle başlayan floodları atabilecek
-
biri dürüstçe şu icardinin
-
canım izmirim yanıyor
-
elimi komodo ejderi ısırdı
-
chatgpt sayesinde kızla flörtleşmek
-
ülkedeki yangınların tek sebebi
- / 1