yalanlarla yarattığım gerçek

Bazı yalanlar hayatınızla ilgili şeyleri değiştirebilir. Bazıları da sadece içinde olduğunuz durumu süsleyip tatlı etkiler bırakabilir. Luiza'nın peşinde koşturan Peter Pan sürekli bana ters ters baksa da ufak bir pislik olduğunu ve en fazla eve gidip yumuşacık yastığına sarılıp ağlayacağını biliyordu. Luiza ile dans etmeye başladım. Bengi beni onun kulağına fısıldarken gördü ve sonucu biliyordu zaten. Müzik konusunda çok fazla tartışılabilecek biri değilim. En ufak bir örnek gösterildiğinde bile gösterilen şeyden çok daha aynı tarzda şeyler biliyorumdur. Bu konuda hiç bir zaman alçakgönüllü olmadım. Luiza'yla sallanırken yavaş yavaş fiziki temasımız artmaya başlamıştı ki gizli silahlarımı çıkarmaya başlamıştım. Yine kulağına fısıldamak için eğildim ve bu kez yüzüm ona çok yakındı. Yanaklarımız yanyanaydı. Ve mükemmel kokuyordu. Pembe de öyle yapmış olabilir.

-Şimdi sadece senin için bir şarkı çalacağım. dedim.
-Sadece benim için mi? diye sordu. Ama yüzündeki ifade, şuanda istiyorum seni ifadesiydi.
Eğer bu şarkı ile sevişmediyseniz kesinlikle tavsiye ederim.
Arcade Fire - Sprawl ii (Soulwax remix)

reserved

Şarkı başladı. Bengi beni anlıyordu. Bu şarkıyla deneyimleri olduğundan artık uzama vakti geldiğini fark etti. insanları artık yollamanın vakti gelmişti. insanlar yarı çatlar, yarı ayık halde yavaştan dağılmaya başladılar. Peter Pan, Luiza'ya hadi seni bırakayım falan diye sokuldu ama Luiza cevap dahi vermeden kafasını çevirdi. Çağdaş alkol dışında bir şeyler tüketmeyen adamım herkesi toparladı. Bütün misafirlerim ile iletişim numaraları aldık. Peter Pan hariç. Hepsini tekrar davet edeceğimi söyledim. Tabi ki edecektim. Ve herkes gitti. Luiza dışında.

Dolapta kalan 3 şişe jagermeister, 1 şişe jack ve hatırlayamadığım diğer içkiler arasından, jager'e uzandım. Bu kadar net hatırlayabilmemin tek sebebi en sevdiğim içkilerin biteceğinden her zaman korkmamdır. Hala kurtulamadığım alışkanlığım. Başka hiçbir içkiyi düşünmem. iki tane soğuk shot bardağı ile kapısını kilitli tuttuğum odama uğrayıp Luiza'nın yanına döndüm.

Sana ufak bir sürprizim var dedim. Düşüşlere geçmişti ufaktan. Müzik biraz daha Nicolas Jaar kafalarına dönmüştü. Tatlı sert gibi. Jager'i koydum masaya. iskambil destesini çıkardım. Şimdi seninle ufak bir oyun oynayacağız dedim. Birden ona kadar bir sayı söyleyeceksin. Elimdeki desteden sırayla o sayıya kadar açacağım. Sonra ben bir sayı söyleyeceğim onu açacağız. Eğer seninki benimkinden büyük ise ben bir shot yaparım. Sen de bir line alırsın dedim.

Line mı? diye gözleri büyüdü. O an daha büyük bir mutluluk veremezdim ona sanırım. Yaklaşık 3 tane pembe sallamıştı. Ve ağır alkol tüketmişti. Yeniden doğumu vaat ediyordum ona.

resetvef

reserved

Oyuna başladık. 4 el sonra kartlar bırakılmıştı. Bana bir sürü şey anlattı. Sonra odama geçtik. Masrafsız evin herşeyini yapabilirsiniz. Ama kesinlikle kendi yatağınızı kendiniz alın. Ufak bir speaker taşıma operasyonu ile müziğimiz, ufak aynamız, kartımız ile odaya taşındık. Yatağımın tam üzerinde bir fotoğraf vardır. Bengi'nin vücudunun çıplak fotoğrafı. Hala yatağımın üzerinde duruyor. Yüzü görünmez ve siyah beyaz bir fotoğraf. içeri girdi ve bir dakika boyunca o fotoğrafa baktı.

-Bununla sevişmek isterdim. dedi
-Bunu söylemek için geç kaldın.
-Anlamadım.
-Bengi o
-Eski sevgilin mi? Biliyor mu bu fotoğrafı? diye sordu

sadece gülümsedim. aynaya son kez eğildim. ona uzattım. aynaya vurdu ve beni kendi üzerine çekti.
Brezilya'lı kadınlar hakkında çok şey duymuştum ama bu kadar iyi sevişebildiklerine inanmıyordum. Üzerimde bir tshirt vardı. Hemen çıkarmam için davrandı. Ama ona ne kadar yavaş sevişeceğimi hissettirdim. Sinirleneceği kadar yavaş seviştik. Ağırdan aldım. Uzun uzun. Uzun ıslak öpücükler, ufaktan hareketlendiren albümüyle Darkside, havadaki gri bulutlar, çizgi etkisi, bacakların içinde hissedilen eller. Pgibologla ilk zamanlarımdan beri bu kadar gerçek sevişmemiştim. Bir iki moladan sonra uyuma vakti gelmişti. Sabah kalktığımda kendimi tak gibi hissedeceğimi bildiğimden hemen yatağımın yanına hazırladığım aynada 4 ufak çizgi bıraktım. Vücudu üzerimdeyken uyuduk.

reversed

Sabah tahmin ettiğim gibi tak gibi kalktım. O zamanlar hayatımdaki sabah saati minimum öğlen 3'tü. Deli gibi yağmur yağıyordu. Ve bahçe tamamen su dolmuştu.Dev bir su tankı gibi görünüyordu. Camdan kapım vardı. yarısına kadar su ile dolmuştu bahçe. Giderler tıkalı falan olmalıydı. Kapıyı açsam tonlarca su içeri dolacaktı. Aralardan biraz dolmuş zaten. Luiza yanımda yoktu. Aynada iki çizgi azalmıştı. Deneyimli kadının hali başka oluyor tabi ki diye düşündüm. Kalanları da yapıştırdıktan sonra bir süre daha bahçedeki suya baktım. Luiza'nın eteği hala yerdeydi. Banyoya girdim. Çıktığımda gerçekten dün gece kör falan olduğumu sanacağım kadar güzel görünen bir kadın üzerinde tişörtüm altında çamaşırı, elinde bir bira bana doğru geldi. Saçlarını yukarıdan topuz yapmıştı. O kadar güzel görünüyordu ki koridorda arkamdan vuran ışık onun üzerindeki tshirt'ümün altında duran o mükemmel göğüslerin uçlarını belirginleştiriyordu. Dün gece bu kadar güzel görünmüyordu. Eminim ki bu kadar inanılmaz değildi. Bir an 'hayır' dedim kendime. Şuan olamaz. Bu kadına aşık olmamalıyım. Sizin de bildiğiniz gibi kafanızdan böyle bir fikrin geçmiş olma ihtimali bile nasıl bir tak yediğinizin göstergesidir.

Günaydın diyerek birayı bana uzattı. Bar döneminde kendimden tam on yaş büyük bir sevgilim vardı. Sevgiliydik ama daha çok fuckbuddy gibiydik. O kadar mükemmel ve uyumluyduk ki. Olaylar resmi olarak sevgiliye dönüşeceği için ayrılmak durumunda kalmıştık. Sonuçta Türkiye'de yaşıyoruz ve normal ailelerin çocuklarıyız. Ve çevremizde böyle bir durumu algılayabilecek birileri yoktu. Bir an onunla sabahları kalkıp bana gülümseyerek bira uzattığı günler aklıma gelmişti. O kadın gibi değildi. Ondan çok daha çekici, çok daha genç, çok daha uygundu. Aklımdan bu fikirler o kadar hızlı geçmişti ki asıl hedeflerimden şaşmış gibi hissettim.

reserved

Beraber yatak odasındaki suyu izledik. Bu kez daha hızlı ve daha sert seviştik. Sırtını ve belini öptüm uzun süre. inanılmazdı. Bir de sanki dün küllük gibi kokan bir evde takılmamış da Chanel'in üretim yerinde kendini kazanlara sürmüş gibi muazzam bir ten kokusu vardı. Sanırım hala Luiza'yı özlüyorum. Bu kadar anlattığıma kendim bile şuan inanamadım. Kahvaltı ettik. Zor da olsa bir şeyler yemek gerekiyordu. Tekrar eve döndük. Sanırım sarılıp uyumak isteği vardı ama ona gitmesi gerektiğini söyledim.

Luiza gittikten sonra Bengi'yi aradım. Bir süre uyuduk. Ona Murat'ın olayı için bir iki zarf attım. Pek birşeyin farkında değildi. Konuyu değiştirdim. Cemre önceki geceki partiye gelemedi. Hani şu ajanslarındaki beyin fırtınaları varya. Ondan yapmak zorunda kalmışlar. Sonra da eve dönmüş. Biz Bengi ile evdeki boş şişe, çöp terörünü yok etmeye çalışırken geldi. Ajansta ne kadar güzel kadın varsa onlarla parti yapacağımız konusunda anlaştık. Bengi Luiza ile ne olduğu konusunda sadece 'iyi miydi?' dedi. 'Eh işte' dediğimde 'belli oluyor yüzündeki sırıtmadan' dedi. Mal gibi olmuştum galiba. Cemre'yi gibtir ettikten sonra yine Bengi ile başbaşa kaldık. Eliza'yı sevdin mi diye sordum. Sen nereden biliyorsun diye cevap verdi. Bir anda kafamda bir şimşek çaktı ama hiç bozuntuya vermedim. Dün çok muhabbet ettiniz ya ondan sordum dedim. Biciksüel olduğumu zaten biliyordun dedi. iyi miydi dedim. Eh işte dedi. Kesinlikle Eliza ile sevişmeliydim. Bengi'nin hiç boş biri ile seviştiğini görmedim.

Bir kaç gün sonrasında Eliza ile birşeyler yapabileceğimizi düşünmeye başladım. Şu yalan olaylarına biraz yabancı kaynak bulmam gerekiyordu. Ve çok akıllı bir kız olduğuna inanmıştım. Aslında çok çılgın bir kız ama aynı zamanda bir takım elbise ile Romanya dışişleri genel sekreteri gibi görünebilirdi. Ayrıca çok güzeldi. Ve bu da beni bayağı bir etkiliyor olabilirdi. Yani ona baktığımda aradığım şeyi görüyor olabilirdim. Önemi yok. Akıllıydı. Çağdaş'la Beşiktaş'ta buluşmuştuk. Facebook'tan Eliza'ya yazdım. Beşiktaş'tayım Luiza'yla gelmek ister misiniz diye. Hani mesaj yazarken altta Kasmadan yazıyor... yazısı çıkar ya. Daha onu gördüğünde cevap vermiş gibi hızlı yanıtladı. Yarım saat içinde Beşiktaş'a geldiler. Çağdaş ailemizin şoförü olarak bizi Kadıköy'e zütürdü. Oturup muhabbet edecektik sadece. Arkaoda'da oturduk. Onları dinledim. Malum soruya geldik. Bana ne iş yapıyorsun diye sordular.

reyarak

Onlara tam olarak ne yaptığımı anlattım. Ben bir yalancıyım dedim. Bir şey anlamadılar. Haklılardı. ingilizce pratiğim çok fazla olmadığından bildiğim kelimeleri çok rahat cümle içinde kullanamıyordum. Daha farklı yollarla anlattım. Aslında her şeyi yapabildiğimi ama hiçbir şeyde bir uzman olamadığımı, eğitim sisteminin burada ne kadar ekgib olduğunu, aslında insanların ailelerinin önemini, yaratıcı olanların ve gözlem yapabilenlerin, olaylar arasında bağlantı kurabilenlerin farklı değerlendirilmesi gerektiğini anlattım. Eliza her söylediğim şeyde masaya akacak gibi oldu. Eriyordu adeta. Ve bu kez ben onlara malum şeyi sordum. Benim olmayan işimde çalışmak ister misiniz? diye. Luiza durumu tam anlayamamış ve temkinliydi ama Eliza o kadar istiyordu ki. Tam bir anarşist yatıyordu içinde. Bana teklif edeceğin herhangi bir şeye hayır diyebileceğimi sanmıyorum, evlenme teklifi dahil dedi. Onu değerlendirebileceğimi adım gibi biliyordum. Luiza hala temkinliydi. Ona oyun gibi geliyordu. Ama asıl hedefimi almıştım. Peki ne yapacağız diye sordu. Bana bir iki gün ver dedim. Şoförümüz bizi evlere dağıttı. Luiza benimle geldi. Evde biraz konuştuk.

L-Söylediklerini biraz saçma buldum. Ama aynı zamanda heyecanlı gibi görünüyor.
K-Bunları sana söylemeyip, milyoner bir babam olduğunu söyleseydim inanmaz mıydın? dedim.

Kafası karıştı.

L-Evet inanabilirdim ama sonuçta gerçeği öğrenirdim
K-Sen o sonuca gelene kadar seninle yine sevişmiş olurdum. dedim

Güldü. Sonra kucağıma uzandı. Çok mükemmel olmayan tek olayının oral ciks olduğunu öğrendim.

iyi sabahlar baylar. Devam edeceğim.

okuyamam birader kusura bakma

hepsini okudum amk. bana hızlı hayatımı hatırlattın. güzel.

güzel hikaye panpam devam et böyle. ama 4 sayfa yazıp kendi linkini vermemişsin. buyrun sadece yazarın yazdıkları için http://inci.sozlukspot.co...B1m-ger%C3%A7ek/@KASMADAN

Batuhan'ın bu olaylar olurken nerede olduğunu bilmek istersiniz diye düşünüyorum. Çünkü hayatımın en fazla içinde olan adamların başında geliyor olmasına rağmen şu hızlı zamanlarda aramızda değildi. isveç'te yaşayan teyzelerinin yanındaydı bir süre. Siyasi sebeplerle oraya kaçmışlardı. Etnik köken farkı yüzünden, savundukları şeyler biraz molotofluydu. Her ne kadar onlar molotofla alakalı olmadıklarını söyleseler de, bir kutu kürdan, bir kutu toplu iğne ve gerekli yapıştırıcıyı bulsa elleri, gözü bağlı haldeyken saniyeler içinde Ak-47 toplayabilecek modellerdendi. isveç'ten geri döndüğünde tabi ki önce şer yuvasına geldi. Olayların gidişatına bakıp ee şimdi ne yannan yiyeceksiniz? dedi. Metrobüs olayını anlattığımda, sistem karşıtlığı dolandırıcılık olduğu için gözlerindeki mutluluğu görmüştüm. Tabi ki daha garantici ve daha tutarlı olduğundan, 'bu palavra durumlarını' daha legal bir hale çevirip düzgün bir şeyler yapmayı düşünüyordu. Bana bir fikri olduğunu söyledi. Geliştirilebilir bir şey. En azından bir tohum olarak alttan verilebilir bir şey.