üni sonunda bitmişti, konservatuardan mezun olmama rağmen zaten iş bulma konusunda sıkıntılar çekeceğimi biliyordum.

aslında yola farklı hayallerle çıkmıştım, toz pembe hayaller... kendi müzik grubumu kuracaktım, arkadaşlarımla beraber şehirlerde konserler verecektik. bir karavan kiralayıp, türkiye turnesine çıkacaktık ama babamın bana sürekli hatırlattığı gerçekler ne yazık ki hayatın olmazsa olmazlarıydı. mezun olmuştum ve o zamanlar milyonlarca mezun işsizden birisiydim.

neyse ki babam olacakları önceden öngörmüş ki bana torpille eskiden kendisine bir iyilik borcu olan necdet amcanın şirketinde iş bulmayı başarmıştı. babam necdet amcayı bir grup serseriden dayak yemekden kurtarmış, o gün bugündür kendisini babama borçlu hisseder.

şirkette iş fikrine nedense ısınmıştım, masa başı bir işte yan sekmede lol oynayarak günler geçer diye düşünmüştüm. bu arada arkadaşlarımla da müzik grubu hakkında görüşüyordum, çocukluğumdan beri piyano kurslarına giderdim, il geneli birçok yarışmaya katıldım. ama piyano gitar gibi değil aq, kuyruklu piyano fiyatları 1.300.000 tl filan,

yani anlayacağınız grubun piyanisti piyanosu olmadığı için gruba katılamıyordu. babam yaklaşık 3yüzbin lira kadar ateşleyeceğini söylemişti ben de üstüne 2yüzbin koyarsam 2.el sağlam bir piyano alabilirdim.

bilgisayardan anladığım için bana şirketin istatistikleriyle ilgili bir iş vermişlerdi, ilk gün nihayet gelmişti, bindim bigibletime ( evet bigiblet aq, salcano) şirkete doğru yola çıktım, danışmadaki sekretere bugün ilk iş günüm olduğundan filan bahsettim. o da beni necdet beyin beklediğini söyledi. ceo(necdet amca) nın odasına çıkacaktık,


zaten altıma kumaş pantolon giymiştim gibim vezüv yanardağı gibi faal halde bekliyordu. çok utanmıştım aq, zaten bu ereksiyonda en gereksiz zamanlarda bastırıyor. utancımdan virgül gibi yürümeye başlamıştım. necdet amcanın odasına girdim, herif 1.60 boyunda kelleşmeye başlamış, sinekkaydı traşlı normal birisiyidi. hafiften göbekliydi. adam benimle ayakta konuşmaya başladı, ben de hala virgül gibi duruyorum gibim belli olmasın diye.

baktım adamın oturacağı yok, sonunu düşünen kahraman olamaz diyip dik durmaya başladım ve benim ekrem( gibimin adı ekrem) 17 cm lik ekrem, itfaiye borusu kalınlığında ekrem kendini sorguladı ve ben buradayım, erekteyim öyleyse varım diyerek felsefi bir kalkış yaparak sağ taraftan aşağıya doğru süzüldü. necdet amca gözlerini alamıyordu gibimden. abartmıyorum herif 4 saniye boyunca gibime bakış attı, sonra geç otur dedi bana. biraz babamdan bahsetti filan, sonra beni akşam yemeğine çağırdı, tamam dedim.

akşam yemeği için gittim evlerine dublex bir villada kalıyor yeni evlendiği eşiyle,(yeni dememe bakmayın, 2 yıla doğru gidiyor) karısının adı selma, selma'nın bir çocuğu var cemil, çocuk henüz liseli filan. kapıyı çaldım, kapıyı selma açtı. o an bir what the fuck? çektim. necdet nasıl böyle bir kadını bulmuştu. memelerinin içine kafamı sokmak istiyordum. sanki orası yepyeni bir dünyaya açılan bir kapıydı. ten rengi mükemmeldi. giydiği elbise diz hizasına kadardı. gibimi ağzına koyup gırtlağına kadar daldırmak istiyordum. ahhhh



içeri buyur filan dedi, girdim içeriye, necdet amca nerede dedim. necdet eve geç gelir dedi, ailesiyle ilgilenmez dedi, beni bu sıralar çok boşluyor zaten dedi. daha o zamanlar necdetin bunun 3.kocası olduğunu bilmiyordum, çocuk filan var mı diye sorunca cemil etütte dedi. sonradan öğrendim cemil diye bir çocuğu varmış bu kevaşenin. çok mal bir çocuk zaten, o kadar özel ders aldırıyorlar ama algılama ve zeka sorunları yaşıyor muallak. daha cinsiyetinin bile farkında değilmiş, zütüne bir şeyler sokmadan duramıyormuş. sonradan ona da
3-5 geçirdim ama o başka hikaye.

işte kadın yemek masasını hazırlamış ama necdeti bekliyoruz. oturma köşesine geçtik. karşılıklı oturduk. bana sormaya başladı. kaç yaşındasın filan, bu arada beyler 182 boyunda 87 kilo birisiyimdir. pehlivan gibiyim yani. sağlamdır vücudum.

konservatuar okudum dedim, hemen sordu bir enstrüman çalar mısın diye, ben de çocukluğumdan beri piyano çalarım dedim.

kadın çok şaşırdı, bizim üst katta piyano var çalar mısın dedi, meğer her hafta piyano konseri verdittiriyormuş necdet bey. olur dedim. piyanonun karşısında bir koltuk vardı ama 1 buçuk kişilik gibiydi sanki. koltuğa oturdum, selma ise aniden yanıma oturdu ama sığmadık, birazcık bacaklarımın üstüne oturdu gibi, gibim patlayacaktı sanki aq, taşşaklarım ağrımaya başlamıştı bile, acilen boşalmam lazımdı, karı beni deliye çevirdi, kokusu beni hayvan etti hayvan, bayır domuzu gibi olmuştum. gibim kadına doğru ilerlemeye başlamıştı.

çalmaya başladım bi şeyler, kadının olduğu taraftaki tuşlar basıp hafiften ona doğru eğiliyordum bu sayede hafiften gibimi sürtmeyi başarmıştım, sonra baktım kadın zütünü hafiften sürterek karşılık veriyor...

sağ elimi ammının üstüne koydum, sol elimle memelerinden tutup boynunu emmeye başladım. hafiften inlemeye başlayınca zütünü tam gibimin üstüne denk getirdim. öyle hızlı sürtüyordumki boşalmak üzereydim ama hayır, saksoda boşalacaktım. hemen elbisesini çıkardım, zaten süryen giymemiş kevaşe, bu arada meme uçlarının şekli çok güzeldi.