1. 1.
    +1
    hikaye : http://inci.sozlukspot.co...%B1k-olmu%C5%9Ftum/@ichos

    evet beyler, istanbul'da yaşayan muğlalı bir aileyiz. daha doğrusu aileyiz demek pek doğru olmaz zira benim ne annem var ne de babam. kendine bile hayrı dokunmayan bir abiye sahibim.
    annemi ben öldürmüşüm, karnındayken. babam bu konuyu benimle ısrarla konuşmazken (çocuktum o zamanlar) abim benden nefret ederdi. halbuki ben annem ölsün ister miydim? anne kokusunu hiç tadamamayı, asla bana birinin beslenme çantası hazırlayamayacak olmasını, pikniklerde arkadaşlarımın annesi poğaça yaparken benim hazır bisküvi zütürüşüm, ya da okuma bayrdıbına babamın bile gelemeyişi, cuma günleri istiklal marşı törenlerinde herkesin annesinin gelip evlatlarını alışı...
    ama abim halil bunu hiç anlayamadı. ben kendi halinde biriydim. yani öyle olmak zorundaydım. babam itfaiyeci. gecesi gündüzü yoktu yani. annem de olmadığı için katibe anneye bırakmış bizi. anne diyorum çünkü beni o emzirdi. babam bana ve abime bakamadı. abim benden nefret etmesine rağmen ben onu seviyorum, o zaman da seviyordum. çünkü annem o hayattayken ölmüştü, babam neşeli bir insanken içine kapanmıştı (neşeli oluşunu abim söylüyordu) ve abim bütün bunlara tanık olmuştu. benden nefret etmesi belki de o kadar anormal değildir...

    dediğim gibi bizimle aynı mahallede oturan katibe anne büyüttü beni. hiç para almadan... gariban olduğumuzu biliyordu yani. gün geçtikçe ben büyüdüm, büyüdüm... süt kardeşlerimle. okula gitmeye başlayınca bile çıkışta evime gitmiyordum. abimse liseye giden kocaman adam olmuştu. o benim idoümdü. o zamanlar sigara içmeyenler süt, muhallebi çocuğu idi. haliyle abimi hep ağzında sigara ile hatırlarım. rock dinlemeyi çok severdi halbuki o yıllarda rap müzik daha popülerdi ve yaygınlaşmaya başlamıştı.

    ben 5. sınıfın yazındayken yine rahattım. katibe annem ve süt kardeşlerimle geçinip gidiyorduk. katibe anne abim halilden pek haz etmiyordu. sigara,alkol içişi kötü arkadaşları onu rahatsız ediyordu. o yaşımda anlamıştım. zaten abim de katibe anneye meraklı değildi öyle arada bir selam verirdi gelmezdi bile. eve giderdi. mahalleliler arasında abimin arkadaşlarıyla alem yaptığı dedikoduları yaygındı.

    sonra o lanet ettiğim sabah.. babamın ölüm haberiyle uyandığım sabah.. evde bir tek süt kardeşim hatice var ve yanıbaşımda ağlıyor, benden 3 yaş büyüktü sadece. çok da neşeli bir kızdı. nedenini soruyorum başını sallıyor, bana sarılıyor. kimse yok evde. rahat uyuduğum güzel ve sıcak bir yaz gecesinin ardından bu kadar berbat bir güne uyanmak.. evimizde konu komşu diz döverek ağlıyordu. abimse ortalıkta bile yoktu. belki arkadaşlarıyla sokakta kafaları çekmişlerdi ve sızıp kalmışlardı. ben hiç ağlamadım. hiç gözyaşı dökmedim. başkalarına "ben güçlüyüm bakın" dedim gözlerimle. yalnız başımayken bile babamın beni gözlediğini düşünüp ağlamadım. "bak anneme kavuştun işte" diyordum hep, "zaten hiç bana ait olmamıştın baba.."
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    komşular kah dövündüler, kah kuran okudular ben sadece oturdum, dinledim. ben de dua ettim. ben babamı doğru düzgün tanımamıştım bile. iyi bir adamdı. biz rum kökenliyiz, ama müslümanlaşmış rumlardan. babam da dini bütün ama aydın bir adamdı. anneannem kanserden ölmüş, dedemle de bir fotoğrafımız var 3 yaşındaymışız o zaman yüzünü bile hatırlamıyorum. kendi başına yaşayan yalnız ve agresif bir adammış, şu an rahmetli kendisi.

    akşam olunca süt kardeşim hatice elimden tuttu, katibe annemin evine gittik. aslında oraya katibe annenin evi denemezdi o ev benimdi çünkü. ben -güya- kendi evimde doğru düzgün kalmamıştım bile! bebekliğim, çocukluğum katibe anne ile geçmişti o halde onun evi benim evimdi! uyuyamadım.. ilkokuldan yarım kalmış boyama kitabımı buldum ve düşünceli şekilde boyadım.. bunu hatırlıyorum o geceye dair.

    olayın üzerinden bir hafta geçince babamın yedisi için helva yaptılar. yine kuran okundu yine dualar edildi bütün mahalle yastaydı hatta iptal edilen gün bile olmuştu.

    bense babamın nasıl öldüğünü bilmiyordum ta ki babamın yedisinden 2-3 gün sonrasına kadar.
    ···
  3. 3.
    0
    o akşam saatin kaç olduğunu hatırlamıyorum. iyi giyimli bir adam ve kadın bize geldiler. kapıyı ben açmıştım ve onların bana köpek yavrusu misali bakışlarını unutamıyorum. hemen katibe anneme seslendim, salona geçtiler.

    katibe yenge memnun görünmüyordu. "niye geldiniz" der gibi bir hali vardı. ama misafirperver ve iyi niyetli olduğu için bir şey söylemiyordu. ben onun ruhunu biliyordum. annemdi işte be!

    -katibe hanım sebebi ziyaretimiz belli
    -ben size söyleyeceğimi söyledim. olmaz.
    -bu bizim görevimiz ve sorumluluğumuz.
    -sorumluluk falan yok ortada. çocuk benimdir. anası da benim babası da. ben büyüttüm
    -görmeyin demiyoruz. ama abisini de ben okutacağım. abisi nerede?
    -kabul eder mi sanıyorsunuz? kan çıkar. vazgeçin bu işten

    hiçbir şey anlamamıştım. katibe anne içeri gitmemi söyledi. o benim annemdi, karşı gelmedim.

    ertesi gün bu zengin adamla zengin kadın benim elimden tuttular, zütürdüler. halbuki ben anlamamıştım bile ne olduğunu. katibe yenge ve hatice ağlıyorlardı bunu anımsıyorum. "biz geliriz sık sık" diyorlardı.

    mercedes marka arabanın arkasına bindiğimde bir şey diyemedim. öylece uyuyakalmışım zaten.
    ···
  4. 4.
    0
    bir kadın omzumdan dürtüyordu beni. kocaman gülümsemesiyle. "gel hadi" dedi. kırmızı rujlu idi.

    elinden tuttum, ve o kocaman evi gördüğümde ne imrendim ne şaşırdım. ben eski mahallemi istiyordum.

    beni bahçe gibi bir yere getirdiler.

    -murat biz senin aileniz
    dedi kırmızı rujlu kadın

    ben istemiyorum gibisinden omuz silktim
    -yoo benim abim var, annem de var istemez!
    -bak muratcım ben esma.
    kadın benim için şebeklikler yaparken adam öylece izliyordu. kadının elinden çekip aldı beni. aldı karşısına "esma sen içeri geçer misin" esma suratını asarak gitti oradan

    -bak oğlum. senin baban benim oğlumu kurtarırken öldü. eninde sonunda öğrenecektin şimdi bil sonra kırılmasın kalbin. abine ve sana yardım etmek istiyorum. cici baba olmam sana ama güzel yaşamanı istiyorum. adım mehmet. istediğini sor. kendi oğlumdan ayırmam abini de seni de.

    mehmet babanın yaptığı konuşmayı unutmam. hayır, hiç sinirlenmedim bağırmadım. dönmek istiyorum demedim. evet ben mahallemi özledim ama adam kötü biri değildi. kadın da. hem ev de güzeldi. babamın kahraman olduğunu düşündüm. evet o bir kahramandı. sadece benim kahramanım değil. babamın ölüşünü zengin velede bağlamayacak kadar olgun biriydim. zaten çocuğun pgibolojisi bozuktu. kapalı alan korkusu başlamış o günden sonra pgibolojik tedavi görüyormuş. odası bembeyazdı zaten. ismi soner.

    abimi sorduğumda henüz ulaşamadıklarını söyledi. o zaman cep telefonları hantal zaten ayrıca bizde ne gezer? abimde keş biri olduğu için bulamamaları normaldi.

    her neyse burayı özet geçeceğim abim benim yanıma falan gelmedi. önündeki tek engel bendim zaten bir şeyleri yapması için ve benden de kurtulmuştu. halbuki ondan beklenen davranış bu zengin adamın malını yemesiydi. ama abim numaradan olsa bile okumaya katlanabilecek biri değildi. öz amcamızın yanına almanya'ya gitti. çalışmaya, geziye her ne yapmaya gittiyse işte. ben umrunda bile değildim.
    ···
  5. 5.
    0
    öyle tipik türk dizilerindeki gibi soner2in beni aşağılaması falan yoktu. normaldik işte. sadece sorunluydu. sanırım asansördeyken yangın çıkmış babam onu kurtarmış vs. gerisini dinlemek bile istemedim. zaten bana soner anlatmadı. esma teyze telefonla konuşurken duydum. mehmet amca soner'e ne zaman sarılsa bana da sarılıyordu, baba sevgisi tadayım diye. beni hiç ayırmadılar soner'den.

    hatta aynı ortaokula gittik. boyum yaşıtlarımın üzerinde olduğu için beden hocasının dikkatini çekti ve takıma aldı beni direk.
    ama siz bir başarı öyküsü dinlemiyorsunuz benden beyler. hayat hikayesi bu. tak gibiydim. basketbolu sevmiyordum ve oynayamıyordum.

    takım oyunları genel itibariyle bana göre değildi. ben tek başıma oynamayı, tek başıma mücadele etmeyi seviyordum.

    hayattaki gibi. hayatla mücadele ettiğim gibi.

    annem öldü, babam öldü, abim gitti ben tektim. hep tek oldum. tek kalmaya da kararlıydım.
    ···
  6. 6.
    0
    dediğim gibi ortaokulu beraber okuduk. ben ortaokulda bizim kolejin yan okulundan bir kaç kanka edinmiştim. bu kankalar tabi devlet okulundan. ama öyle durumu çok kötü kişiler değil. normaller işte. iki kişi; onat ve necati.

    98de oks'ye girdim. çok ders çalışmazdım ama zütürüyordum işleri. pek arkadaşım olmadığı için dışarı çıkamıyordum haliyle ya bulmaca çözüyor, ya kitap okuyor ya da mecburen ders çalışıyordum.
    mehmet amca soner ile aynı koleje gönderme peşindeydi beni. istemedim. anlattım onlara onat ve necatiyle aynı okulda okumak istiyorum dedim.
    kabul etti ama sınav sonucum iyiyse. yine de gönlüm razı değil diyordu.

    dediğim gibi beni her şekilde soner ile eşit tutmak istiyordu. haliyle onunla aynı koleje gitmemi. ama benim kolejde falan gönlüm yoktu. ortaokulda zor dayanmıştım zaten.
    ···
  7. 7.
    0
    iyi bir anadolu öğretmen lisesine puanım yetti. o zamanlar lise 3 yıllık tabi. e bir de hazırlık var. hazırlık da okudum. anlattığım hikaye bir lise hikayesi değildir beyler. liseyi okudum. soner ciddi anlamda karılı kızlı ortamlara gidiyordu. hatta anne babası evde yokken eve kız attığını gördüm. tabi göremedim yüzünü sakladı kız. görsem ne farkeder zaten amk tanımam etmem.

    soner gerçekten de yakışıklıydı. liseli olmasına rağmen. hiç sivilcesi yoktu, benim kadar uzun değildi ama boyu ve vücudu iyiydi.
    bazı geceler kulübe falan gidiyor artık yaşı yetmediği halde bir yolunu buluyor ve benden kendisini idare etmemi istiyordu.

    bana defalarca teklif etti gelmem konusunda. eve dönene kadar bekliyordum onu. hem de okul varken. gece ikilere üçlere kadar. o arada ders falan çalışıyordum tabi.
    ···
  8. 8.
    0
    halbuki soner ile o kulüplere gitseydim; bu aile beni almasaydı hayatta yüzüme bakmayacak kızlarla inanılmaz geceler geçirebilirdim.
    ama yapmadım. yani lise sona kadar.

    lise ikide mehmet amca bana özel ders aldırmaya başladı soner ile birlikte. soner'in dersleri benim gibi iyiydi ama kolej işte. soruları kolaydı anlayacağınız. biz ağır bir ingilizce görürken onlar da görüyorlardı belki daha ağırını ama sınavları bizim gibi değildi. bizim sınavlarımız speaking, listening ve writing den oluşurken ve okulda en yüksek not 70 iken onlarda herkes 100 alırdı.

    aman amk benim babam öyle zengin olsa ben de okumazdım zaten ne işim olur? herifin yapacağı belli babası iş kurmuş, özel üniversiteye gidecek sonra babasının işini devralacak.

    gerçi bunu istesem ben de yapabilirdim. malum mehmet amca beni çocuğu gibi görüyordu.

    sözde değil gerçekten. ben soner ile aynı markadan giyiniyordum. soner ile tıpatıp aynı olmayalım diye bana bağlama dersi aldırmaya başlamıştı. gittikleri davetlere beni de zütürüyorlardı vs.
    ···
  9. 9.
    0
    her neyse 15 şubat benim doğum günümdü mehmet amca ve esma teyze ısrar ettiler soner ile kulübe gitmem için. halbuki mehmet amca o zengin, lüks yaşantısına rağmen namazını kılan bir insandı. öyle karılı kızlı içkili uyuşturuculu bir ortama nasıl gönderdi beni anlamadım.

    soner ile beraber gittik bara. böyle kız grubuyla sohbet ettik birkaç saat sonra kızlardan biri evine davet etti falan o gece bana esrar da içirmişlerdi. hayatında ağzına sigara sürmeyen biri olduğum için bu iyi kafa yapmıştı.
    soner de milli oldun falan diyordu kızların yüzünü bir daha görmemek üzere öğlen vakti sıvıştık.

    iğrenç, taktan, mutluluktan uzak ve saçma bir doğum günüydü. 18ime böyle girdim işte. günahkar olarak.

    sadece dini açıdan değil, ahlaki olarak bakıyorum. o gece belki de birden fazla kızla yattım, esrar içtim, alkol aldım, sanırım bir kızla da açık saçık dans ettik.. baya iğrençleşmişim yani.

    soner ise alışkın olduğu için ona göre sıradan bir geceymiş. öyle demişti.
    ···