1. 1.
    +5
    sinema emekçisi
    ···
  1. 2.
    +3
    olm şabandan falan paso zılgıt yiyen dev adam hatırlayın giberim vefat etti baya oluyo
    ···
  2. 3.
    0
    harbiden cok guzel adamdi be ustad.
    ···
  3. 4.
    +1
    parkta donarak mı ölmüştü ne?dağ gibi adamdı lan.
    ···
  4. 5.
    0
    evet hacı parkta donarak ölmüş :8
    ···
  5. 6.
    0
    boykot etmiş rejisörler bunu. aç bir halde donarak ölmüş taksim meydanında.
    ···
  6. 7.
    0
    kapılara sığmaz idi
    ···
  7. 8.
    0
    tamam lan bin kere dedik dıbına koyim.
    ···
  8. 9.
    0
    rejisorler nie bykot etmişler
    ···
  9. 10.
    +1 -1
    kemal sunal ile kar üzerinde güreş tuttuğu bir filmde tartışmışlar söylentiye göre. kemal sunal çekim arasında sıcak arabasında oturuyormuş. ben de gireyim demiş yadigar ejder. izin vermemiş kemal sunal. falan filan. ikisi de rahmetli şimdi atıp tutmamak gerek. ama bu olaydan sonra konulmuş tavır. kemal sunal'ın böyle bir şey yapacağına da ihtimal vermiyorum şahsen.

    ulan hem uzun yazdım hem küfür etmedim. amıma koyim.
    ···
  10. 11.
    0
    o zaman onu boykot eden rejitörlerin dıbına koyayım diyerek başlığı sözlük formatına uydurayım.
    ···
  11. 12.
    0
    harbiden bende onların gotune reji aletini sokayım jibijib sokayım gotlerıne ipnelerin
    ···
  12. 13.
    +1
    @10 kemal suncal candır be, yapmaz öyle şey. o değil de gözlerim yaşardı dıbına koyum inci de böyle güzel başlık görünce. hepiniz zütveren muallaklersiniz ama emekçi adamın hakkını veriyorsunuz. öpüyorum her yerinizden.
    ···
  13. 14.
    0
    @13 inci'de yazılı olmayan ama herkesin bildiği kurallar vardır evlat.
    ···
  14. 15.
    0
    hep aklımda gaffur olarak kalacak kötü olarak görmediğim sempatik bir kişilikti, evinden atıldığı için soğuktan ölmesi hala içimi burkan sinema emekçisi; mazlumu getirin lan dertlendim
    ···
  15. 16.
    0
    efsane admdı, allah rahmet eylesin
    ···
  16. 17.
    0
    o boykot eden rejisörlerin de ona iş vermeyen yeşilçam yapımcıların da zütünü gergedan gibsin. hele adamı sokağa atan adi vicdansız lavuk ev sahibinin anasının dıbına helikopterle daliim. ulan adam o kadar çalıştı didindi o kadar filmde oynadı yine yaranamamış hiç parkta donarak ölünür mü o kadar çalışmış bi de giberler böyle adaleti ulan.
    ···
  17. 18.
    0
    (bkz: mazlum)
    ···
  18. 19.
    0
    ak
    ···
  19. 20.
    0
    Herhangi biri.
    Ya da çok özel biri.
    Yüzleri çok tanıdık ama adları bilinmeyen insanlar vardır hayatın bir yerinde. Varlıkları sadece başkalarının varlığını güçlendirmekle tanımlanan insanlar vardır. Herhangi birileri, falanca ya da filanca. Adı, soyadı hiç önemli değil. Başkalarının statüleri uğruna aşağılanan, itilen, hırpalanan gerektiğinde ölümlere gidip gelen insanlar.

    Ya da figüranlar diyelim biz bunlara.

    Perdenin hazin yüzleri.

    Adları sinema afişlerine yazılmayanlar. Yüzleri tanıdık, isimleri bilinmeyen insanlar. Belki de kahvedekilere en çok benzeyenler. Yeşilçam'da da kahvede oturmazlar mı iş beklemek için. inşaat işçilerine ne çok benzerler. Bir yapımcının kahveye girip de iş dağıtmasını beklemek.

    Makyajsızlar...

    Senaryoyu okuma ihtiyacı olmayanlar. Filmin bir yerinden girip, öylece yok olanlar. Dayak yiyip, ölüp, çay dağıtıp, durakta bekleyip filmden kopup gidenler. Hayatın ıssız sokaklarında gezip, filmin ayrıntı karelerinde yer bulanlar. Makyaja ihtiyaç duymayan figüranlar.

    Onlardan biriydi Yadigar...

    iri gövdeli, uzun boylu, seyrek dişli, çirkin bir adam. Kötüler hep çirkin olmalıdır değil mi?

    Filmlerde eşşek sudan gelinceye kadar dayak yerken tanıdık bu iri adamı. Bazen Cüneyt Arkın dövüyordu bazen de Kemal Sunal. Şaban'dan dayak yemesi ne kadar da trajiktir. Eğer günlük hayatta olsa hepsini dövebilecek niteliktedir Yadigar. Gel gör ki dayak yemek için para almaktadır. O da dayağın en iyisini yer.

    O dayak yerdi biz gülerdik. Kahramanımız gözümüzde büyürdü ona dayak atarken. O kadar iri bir adamı dövebilmesine hayran olurduk kahramanımızın. O ise sesini çıkarmadan içtenlikle yerdi dayağı. Hep kötü bir babanın adamıydı Yadigar. iyi insanlara saldırır, kötülüğe hizmet eder, haince kahkahalarla gülümserdi.

    Sahiden o kadar kötü olabilir miydi?

    Diğer figüranlar onun kadar iri olmadığı için onun dayak yemesinin ayrı bir anlamı olurdu. işi daha önemli hale getirirdi. En son o dayak yerdi. Final döğüşü olurdu. Onu dövmenin önemi hepsinden çoktu. Çünkü en dövülemez olanı oydu.

    Bu sahneler hiç değişmedi. Yani onun bir kez olsun dövebildiğini ve böylece filmin bittiğini görmedik. Senaristler hiç sürpriz yapmadılar bu iri adama. Günlük hayatın akışı, kaderin tecellisi hiç değişmedi. ismi anılmayanlar, makyajsızlar hiç finalde tutunamadılar. Filmin acı karelerine malzeme olup, yitip gittiler öylece.

    Yeşilçam'ın figüranlar kahvesinin kasvetli havası sinmişti Yadigar'ın üzerine. Gülümsemiyordu koca adam. Günler boyu iş beklemek sonra filme girip bir ton dayak yiyip çekip gitmek. Yediremiyordu kendine ama ekmek parası işte. Emekçisi olmuştu sinemanın. Öyle bar köşelerinde değil filmin içinde emeğini konuşturuyordu Yadigar. Türk sinemasının binlerce karesine görüntü vermişti. Varsın ismi de bilinmesindi.

    Gerçi hayat zordu. iki film yapıp imaj yapanlar, soyunanlar, dünkü çocuklar parayla oynarken yılların sinema emekçisinin karnı günlük doyuyordu.

    Bugün doyuyor yarını bekliyordu koca adam.

    Son zamanlarda işleri iyi değildi Yadigar'ın. Parasızlık çekiyordu. Birileri ün, para, imaj peşinde koşarken Yadigar'ın durumu gitgide kötülüyordu.

    Hey gidi koca adam.

    Her yanını utanç kaplamıştı. Dayak yemekten büyük bir utanç. iyice parasız kalmış karnını doyurmakta güçlük çekiyordu. Kirasını ödemeyeli çok zaman olmuştu. Tek göz bir odaydı kaldığı. Buna rağmen kira parası bulmakta güçlük çekiyordu.

    Bir gün evinden çıkardılar Yadigar'ı. Kimi kimsesi yoktu istanbul'da. Buz gibi soğuk bir gece vakti Taksim'e çıktı birkaç parça eşyasıyla.

    Havada hain bir soğuk kol geziyordu. Kimsecikler yoktu koca meydanda.

    Buralarda ne kadar çok dolaşmıştı.

    Bir banka uzandı. Ellerini bacaklarının arasında ısıtmaya çalıştı.

    Öksürüyordu epeydir koca adam. Uyku girmedi önce gözlerine. Yarını düşünüyordu.

    Sonra yorgunluk çöktü. Ağır ağır kapandı gözleri.

    Bir uyudu, bir daha uyanmadı.

    Bir uyudu, bir daha dayak yemedi kimseden.

    Bir uyudu kimseler bilmedi ismini.

    Bir öldü yalnız Taksim Meydanı ağladı koca adama. Sokak köpekleri tuttu yasını.

    Yaşamın son karesini asillere yakışır bir onurla oynadı adam.

    Bir figüran gibi öldü; kimsesiz, yalnız, gözyaşı dökmeden...

    Tarık Tufan...

    Ve daha niceleri :
    http://www.cuneytarkin.com.tr/Unforgetables.aspx
    http://www.turksinemasi.com/site_icerik/kalp.asp

    Kişisel Yorumum

    Dikkat!
    Bir çok Kemal Sunal filminde rol alan oyuncumuz Yadigar Ejder sefalet içinde Taksim Parkında kışın donarak öldüğünde ertesi gün bulunduğunda üstünden nüfus kağidi dahi çıkmamıştı.
    Basın buna bir Ajdar haberi kadar değer mi verdi?
    Bu mudur bizim minnetimiz?
    Ajdarı baştacı yapan bizler Yadigar Ejder 14.01.1992 tarihinde Taksim Parkında soğuktan donarak öldüğünde neredeydi? Ya günümüzde dizilerle birlikte ekonomik anlamda gelişen ve altlarında son model Jiplerle gezen rol arkadaşları bir çok filmde kendisine rol veren Yönetmenler?

    Her mesleğin bir yeterlilik seviyesi ve eğitimi vardır.
    Şu günlerde ilgisiz bir kişi stand up yapıp komedyenliğe soyundu.
    Başka bir kişi Şarkıcı olmaya kalkıyor.
    Dikkat etmek lazım mesleğimizi kaybetmeyelim.
    Lütfen bu kadar Sanatçımız varken gereksiz insanları popüler yapıp zengin etmeyelim.

    Final:
    Yadigar Ejder sadece bir örnekti, nice sokaklarda donarak hastalık içinde ölen insanlar arasında onun ayrıcalığı belki de ünlü olmasıydı. Bir insan sırf para için bir başka insanı nasıl olur da ölümün kollarına bırakabilir. Kastetiğim Yadigarın ev sahibidir. Daha doğrusu oda sahibi...
    Ne oluyor bizlere? Yoksa insanlığımızı mı kaybediyoruz. Ya da insan denen varlık bu mudur?

    Dışarı da binlerce insan aç, ser sefil gezerken yoksa buzdolabını açtığımızda yemek mi beğenmiyoruz?
    Dışarıda bir sürü insan soğukta yatarken evimizi beğenmeyip bahçesine bir de havuz mu istiyoruz?
    Ya da kullandığımız aracı beğenmeyip daha büyük ve daha gösterişli bir jip ile mi yeniliyoruz.
    Nasıl bu kadar duyarsız ve umursamaz olabiliyoruz.

    Umarım Tanrı biz insanları içinde bulunduğumuz bu gaflet ve duyarsızlığımızdan dolayı affeder.
    Saygılarımla.
    Tümünü Göster
    ···