yaaaaaaaa bana bi bakar mısınız

selam ben aykut 28 yaşındayım eşim ayten 26 yaşında birbirimizle sevişerek evlendik 2 yıllık evliyiz sizlere bu sene haziran ayındaki tatilimizden bahsetmek istiyorum. eşim aytenle antalya kemere tatile gittik güzel bir tatil köyüydü ağırlık olarak ruslar vardı malum ruslar rahat insanlar nerdeyse anadan üryan ortalıkta dolaşıyorlar gündüzleri havuz ve denizde nerdeyse hatunların tamamı üstsüz vede tangalılar bunları görünce aytenede tek alt bir tanga mayo aldık artık eşimde sere serpe geziniyordu. ben bunları gördükçe günde 4 bazen 5 kere ayteni odaya çıkarrıp amdan ve zütten çatır çatır gibiyorum tatilimizin 4, günüydü otelde yan odamıza tek bir bayan geldi merhabalaştık selamlaştık odamıza girerken (ben gene azmışım ayteni odaya gibmeye çıkarmıştım)biz içeri girdik ben hemen aytenin ağzına vermeye başladım yaklaşık 10 dakka kadar sonra kapı çalındı bende hemen havluyu belime sararak kapıyı açtım az evvel kapıda selamlaştığımız bayandı. özür dileyerek çok acil olarak yola çıktığından güneş yağını yanına almayı unuttuğunun belirterek güneş yağı istedi bende kendisini içeri davet ettim eşimin güneş yağı verebileceğini söyledim ama eşimin yatakta çıplak olduğunu unutmuştum pat diye hatunu içeri alınca yatakta ayteni çırılçıplak gördü ve pardon galiba uygunsuz bir zamanda geldim diyerek çıkmak istedi ama eşim ayten hemen yanı başındaki çantaya uzanarak güneş yağını çıkartarak adının sonradan öğrendiğimiz kübraya verdi bizde birazdan havuza ineceğiz orda verirsiniz diyerek güneş yağını verdik kübrada aşağı havuza indi bizde kaldığımız yerden devam ederek benim kalkan yannanı eşim indirdi ve aşağı havuza indik biraz etrafa bakındık ve kübrayı arka sıralardaki şezlonglarda omuzlarını kremlerken bulduk bizde yanı başındaki şezlonglara oturarak sohbet etmeye başladık kendisinin urfalı olduğunu istanbulda yaşadığını falan anlattı bizde kendimizden bahsettik ben bu arada havuza girdim ve yüzmeye başladım gözüm sürekli üstlerinde bir şey dikkatimi çekti hatun çok güzel ve sexiydi fakat altında mayo yerine şort vardı şortu hiç çıkarmadı belki adetlidir diye kafamdan geçirdim sonra aytende havuza yanıma geldi beraber yüzdük eğlendik sonra güneşlenmye çıktık kurulandıktan sonrada ayten şezlonga uzandı ben bu arada bira almaya gittim bara elimde biralarla geldiğimde kübra eşimin sırtına güneş yağı sürüyordu sanki yağ sürmüyorda okşuyordu bayağı dikkatimi çekti bende güneş gözlüklerini takarak nereye baktığmı anlamasın diye şezlonga uzandım kübra eşimin sırtından yavaş yavaş aşağılara kalçalara kadar geldi yağ sürmüyor adeta eşimi okşuyordu

Technology is an increasingly influential factor in education. Computers and mobile phones are used in developed countries both to complement established education practices and develop new ways of learning such as online education (a type of distance education). This gives students the opportunity to choose what they are interested in learning. The proliferation of computers also means the increase of programming and blogging. Technology offers powerful learning tools that demand new skills and understandings of students, including Multimedia, and provides new ways to engage students, such as Virtual learning environments. One such tool are virtual manipulatives, which are an "interactive, Web-based visual representation of a dynamic object that presents opportunities for constructing mathematical knowledge" (Moyer, Bolyard, & Spikell, 2002). In short, virtual manipulatives are dynamic visual/pictorial replicas of physical mathematical manipulatives, which have long been used to demonstrate and teach various mathematical concepts. Virtual manipulatives can be easily accessed on the Internet as stand-alone applets, allowing for easy access and use in a variety of educational settings. Emerging research into the effectiveness of virtual manipulatives as a teaching tool have yielded promising results, suggesting comparable, and in many cases superior overall concept-teaching effectiveness compared to standard teaching methods.[citation needed] Technology is being used more not only in administrative duties in education but also in the instruction of students. The use of technologies such as PowerPoint and interactive whiteboard is capturing the attention of students in the classroom. Technology is also being used in the assessment of students. One example is the Audience Response System (ARS), which allows immediate feedback tests and classroom discussions.

Information and communication technologies (ICTs) are a “diverse set of tools and resources used to communicate, create, disseminate, store, and manage information.”[19] These technologies include computers, the Internet, broadcasting technologies (radio and television), and telephony. There is increasing interest in how computers and the Internet can improve education at all levels, in both formal and non-formal settings.[20] Older ICT technologies, such as radio and television, have for over forty years been used for open and distance learning, although print remains the cheapest, most accessible and therefore most dominant delivery mechanism in both developed and developing countries.[21] In addition to classroom application and growth of e-learning opportunities for knowledge attainment, educators involved in student affairs programming have recognized the increasing importance of computer usage with data generation for and about students. Motivation and retention counselors, along with faculty and administrators, can impact the potential academic success of students by provision of technology based experiences in the University setting.[22]

The use of computers and the Internet is in its infancy in developing countries, if these are used at all, due to limited infrastructure and the attendant high costs of access. Usually, various technologies are used in combination rather than as the sole delivery mechanism. For example, the Kothmale Community Radio Internet uses both radio broadcasts and computer and Internet technologies to facilitate the sharing of information and provide educational opportunities in a rural community in Sri Lanka.[23] The Open University of the United Kingdom (UKOU), established in 1969 as the first educational institution in the world wholly dedicated to open and distance learning, still relies heavily on print-based materials supplemented by radio, television and, in recent years, online programming.[24] Similarly, the Indira Gandhi National Open University in India combines the use of print, recorded audio and video, broadcast radio and television, and audio conferencing technologies.[25]

The term "computer-assisted learning" (CAL) has been increasingly used to describe the use of technology in teaching.

rasyonalizm; felsefede dogmatik bir akılcılık olarak tanımlanırken; günlük dilde, önyargılardan ve duygusal saplantılardan arınmış bir akıl yürütme olarak tanımlanır.
rasyonalizme göre; "genel-geçer bir bilgi vardır ve kaynağı akıl ve düşünmedir. akıl doğuştandır. ”

i̇lkçağdan günümüze kadar başlıca rasyonalistler şunlardır: sokrates, platon, aristoteles, farabi, descartes, hegel.

sokrates: sokrates’e göre;”insan bilgisi doğuştan gelir.”
atina sokaklarında dolaşarak,her konuyu tartışır, halka değer yargılarına körü körüne inanmanın yanlışlığını göstermeye çalışır. bunu yaparken diyalektik yöntemini kullanmıştır.bu yöntem diyalog esasına dayanır.i̇ki aşaması vardır:

1-i̇roni (alay):sorular sorarak çok şey bildiğini zanneden kişinin hiçbir şey bilmediğini ortaya çıkarır. onunla alay ederek yeni cevaplar aramaya yöneltir.

2-maiotik (doğurtma): hiçbir şey bilmediğine inanmaya başlayan kişinin bulduğu cevaplarla aslında çok şey bildiğini kanıtlar. (örneğin bu yöntemle bir çobana geometri problemi çözdürdüğü söylenir)

o’na göre;bilgilerimiz doğuştandır ve doğuştan olan bu bilgilerimiz genel-geçerdir.bu anlamda sokrates’e göre öğretmen aslında öğrencisine yeni bir şey öğretmez sadece doğuştan onun aklında var olan bilgiyi açığa çıkarır.

platon: platon’a göre i̇dealar ve görünenler(fenomenler) evreni olmak üzere iki türlü evren vardır.

i̇dealar evreni;doğmadan önce içinde bulunduğumuz ve her şeyin gerçeğinin bulunduğu evrendir. ancak akılla kavranır.
görünenler (fenomenler) evreni; halen içinde yaşadığımız nesneler evrenidir. görünenler evreni idealar evreninin bir kopyası, gölgesi (yansımasıdır.)görünüşler dünyası olan bu evrenin bilgisi duyu organları ile elde edildiği için doxa (sanı) dır, aldatıcıdır. çünkü duyu verileri kişiden kişiye değişen aldatıcı, göreceli bilgilerdir. bu nedenle doğru bilginin kaynağı duyular olamaz.

i̇dealar evreninin bilgisi akılla elde edildiği için doğru genel-geçer bilgidir. akılla idealar evreni hakkında kesin bilgi elde edilebilir. bu nedenle doğru bilginin kaynağı akıldır. platon’a göre bilmek ideaları hatırlamaktır.

aristoteles: hocası platon’un birbirinden ayırdığı, biri duyularla diğeri akılla(düşünceyle) kavranan iki evreni bir araya getirmek ister.

o’na göre idealar nesnelerden bağımsız değildir, idealar tek tek nesnelerin özünde tümel kavramlar olarak vardır. bilginin amacı tekil yani bireysel olanı bilmektir. ancak tekilin bilgisine genelin( tümel)in bilgisinden hareketle ulaşılır. gerçek bilgi ise, tümel yargılara dayanan önermelerdir. aristoteles’e göre gerçekte var olanlar tek tek şeylerdir. şu anda görmediğimiz idealar değildir. tümel önermeler içinde tekiller (tek tek nesne ve olaylar) olduğundan, yapılacak iş tekilleri tümellerden üretmektir.
örneğin:
bütün insanlar ölümlüdür.
aristo’da insandır.
o halde aristo’da ölümlüdür.

sokrates’e göre bilgi edinme yetisi (meleke) akıldır. akıl; edilgin (pasif) akıl ve etkin (aktif) akıl olmak üzere ikiye ayrılır. etkin akıl duyularımızı saptayarak bilgimizin içeriğini sağlar. aktif akıl ise pasif aklın sağladığı bu duyuları işleyerek, biçimlendirerek akli hakikatleri sağlar.

aristoteles bir rasyonalist olmasına rağmen o’nu kendisinden önceki rasyonalistlerden ayıran en önemli özellik bilgilerimizin doğuştan olmadığını savunmasıdır. o’na göre bilgilerimiz duyu organlarınca elde edilir (pasif akıl)ve işlenerek (aktif akıl) tümel kavramlar oluşturulur. akıl bilgi üretme gücüne sahiptir.

örneğin:bir armut tohumu armudu çekirdeğin içinde güç halinde bulundurmaktadır. buğday tanesi unu, ekmeği güç halinde taşımaktadır.i̇şte bu güç tecrübeyle temas haline gelince fiile dönüşür ve buğday ekmek haline gelir.