yıkılmış mahvolmuş depresyonda insanlar

hele yaşınız 17 felansa, takılın eğlenin
o kadar özel tam sizinle aynı pencereden bakacak kızı bu yaşta bulamazsınız
bulduğunuza inanacaksınız ama çoğu zaman yalan olacak
bundaki en büyük diğer bir sebep de
sizin daha tam adam olmamış olmanızdır
yani 16-17 yaşında gibinizin kalkıyor olması, yetişkin olduğunuz anldıbına gelmiyor
gerçek bir kadınla
gerçek bir ilişki yaşamak için çok erken
ama takılmanın tam vakti

bunun en büyük sebebi sizin çerçevenizin daha oturmuş olmamasıdır
en oturmuş çerçeveler bile yıkılabilir
ama bu oturmamışlık yani 16-17 gibi bir yaşta olmanız lehinizedir
gerçek bir lider, yaşama sarılan,
ve gerçekten sizi yansıtan sağlam bir karakteri sıfırdan yaratabilirsiniz.
değişim daha erken yaşlardaki insanlarda daha kolaydır.

ben bunu çok daha büyük bir yaşta bu başlıktaki tekniklerle başardım.
ve bu aralar güzel sonuçlarını yaşıyorum.
16-17 civarında yaşında olanlar için bu değişim çok daha kolaydır.

@iradendesem

bölüm 2 yi okudun mu?
irade konusu kendini kontrol demektir
kendini kontrole dair bir yöntem var orada tüm olayın belkemiğidir
diğer yöntemlerin hepsi onun sayesinde ayakta durur

kimseyi övmene veya yalakalık yapmana gerek yok
insanlar durduk yere sana yaklaşmazlar
yanlarına gidip eşit insanlar gibi muhabbet edeceksin
taşak yalamayacaksın, bu ancak seni bir köpeğe dönüştürür

bu dünyada hiçbirimizin görevi yok kardeşim bunu sorgulama
belli bir süremiz var yaşayacağız
bu süreyi iyi geçirmek amacımız

insanlarla insan gibi eşit ve sağlam iletişim kuracaksın
ne taşak yalayalayacaksın, kendini kullandırtacaksın ne de onları sömürmeyi hedefleyeceksin

@swordofjustice

ben spordan sonra genelde hemen yemek yerim, kasları parçaladıktan sonra gereken proteinin ilgili yerlere yollanması için vücut halihazırdaki aminoasitleri kullanmaya başlayacak
o sırada yeni aminoasit lazım, bunun için yeni protein lazım
tabii spor sırasında tüketilen ve boşalan karbonhidrat depolarını da doldurmak lazım ki letarji olmasın
letarji en fena şeydir
depresyondan çıkan adamı olduğu gibi yeniden depresyona yeniden sokar, istemeyiz bunu.

@only be yourself

öncelikle anlaman lazım ki dış dünyada gelişen olaylar senden bağımsızdır.
bir olayın olması çok değişkenli bir fonksiyondur
değişkenlerin bile ne olduğunu çoğu bilemezsin
tek gördüğün şey bunun sonucudur.
kısacası, şans denen mevzu bilinmezlerin ve bu yüzden kaos olarak adlandırdığımız durumun bir sonucudur.
senin elinde değildir.
bunları kontrol edemezsin.

kontrol etmen gereken tek şey var.
bu başlığın başından beri bunu anlatıyorum hep.
loop break bunun için kullanılır.

bu konuya örnek loop break telkini şöyle olabilir:

"dışarda ne olursa olsun
kontrol benim elimde
beynimi istediğim gibi yönetirim
ne istersem onu hissederim
ne istersem onu düşünürüm
dışarda olan olaylar bana dokunamaz
kimse ve hiçbir şey benim dengemi sarsamaz
çünkü olaylara verdiğim tepki benim elimde
çünkü kontrol benim elimde
çünkü ben güçlüyüm
güç ellerimde...
beynim kontrolümde... "

@nivea man

panteizmi tanıtmak niyetindesin anlaşılan.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Panteizm

ama kardeş bu başlıkta din mevzularını en baştan konu dışına çıkardık. konumuz "yıkılmış, mahvolmuş, depresyonda insanlar".

@swordofjustice

hayatın bir savaş oyunu olduğu meselesi daha ileriki kısımlarda daha net ortaya çıkacak.
hayat kısa, 100 yıl bile çok kısa bir süre çoğumuz için.
bu süreyi iyi değerlendirmek dışında bir hedefiniz olmamalı hayatta.
diğer bütün hedefler buna hizmet etmeli.

işin savaş tarafı diğer insanlar işin içine girince çıkıyor.
siz ne kadar sağlam olursanız olun
dışarda pek çok tokgib insan var. adi insan var.
adama iş, aş, yatak veriyorsun, yardım yapıyorsun geliyor evini soyuyor.
böyle huur çocukları da var.
bir mücadeleye giriştiğinde adice rekabet edenler var.
ortak çıkarlar var.
iki kişinin aynı anda mutlu olamadığı durumlar var.
bu da işin savaş tarafı.

@swordofjustice

kalibrasyon yapmanız lazım.
vaktiyle "nabza göre şerbet" denilen şey biraz böyleydi.
herkese eşit davranamazsınız
bu gayet adaletsizce olur.
çünkü herkes eşit davranılmayı hak etmiyor.

kalibrasyon derken kastettiğim kısacası şu: karşınıza çıkan insanın ne mal olduğunu anlamanız lazım.
kalibrasyon tavrınızı buna göre şekillendirmektir.
kendiniz olmaktan vazgeçmeden tabii ki.
senin sevdiğin ve sevmediğin insanlara karşı gösterdiğin belli başlı tavırlar vardır
bir başkası olmadan aynen bunu olağan doğallığınla ve korkmadan göstereceksin.
bunu yapabilmek "güç" kazanıldığında (bölüm 3) çok rahat yapılabilir.

@swordofjustice

insanları tanıma mevzusu karışık bir konudur.
bazen bazılarında çok zordur bu. bazen yanlış analiz yapılır.
hele hele gelen kişinin çıkarı varsa.
ama omegaların yaptığı gibi bu işin zorluğu sizi korkutup evinize tıkmasın.
bu mücadele yaşamın bir parçasıdır.
insanlar arasına karıştıkça
kendinizi kendiniz gibi net olarak ortaya koydukça
daha çok huur çocuğu tanıyacaksınız
sizi daha çok sevenler
ve sizden daha çok nefret edenler olacak
nötr, tatsız bir betadan,
karakterini ortaya koyan ama aynı anda etkin iletişim kurmayı becerebilen
bir alfaya dönüşürken yaşanan süreçtir bu.
bundan kaçmaya çalışmayın
bununla yaşamaya alışın
çünkü insan sosyal bir canlıdır ve doğal olan budur.
gücünüz arttıkça dikkat çekeceksiniz
ve size gıcık kapanlar olacak

bu hepsine saldırıp, laf sokun, dümdüz sataşın demek değildir.
ancak herkesle dost olamazsınız, herkesle iyi geçinemezsiniz
zaten bunu denememelisiniz.
seni biri olduğun gibi sevmiyorsa gidip kendi zütünü parmaklayabilir.
sen kendin olduğun için özür dileyemezsin.
seni sen olarak kabul edemiyorsa defolup gider.

@forecces

bu başlık pek çok yönden teknik bir başlık
bir sürü teknik ve ciddi mesele var, lafı süslemeden uzatmadan
olabileceği en kısa şekilde anlatmaya çalışıyorum.
en kısası bile bu kadar uzun oldu ama baştan demiştim sabır lazım diye.

orada teknik bilgi daha az anca motivasyon açısından sağlam bir başlık
çünkü kelimeler içine yerleştirilmiş bol bol telkinler var.
iki başlığı da okumamış olsam
o başlığı okumak benim için de çok daha eğlenceli olurdu sanırım.

@1597
zütünden boşalan adamı okumadım
herkes bir yere kadar anlatıp kaçtı diyor
ben bir yıldan uzun süredir pandora analizi yapıyorum
ve %80-90 oranında çalıştığına inanıyorum
işin asıl özünü anlatmadı diyorlar
modelleri tek tek incelemediyse hiçbir taka yaramaz onun anlattığı
bu sorularını sonra cevaplamam herkes için iyi olacaktır bir sürü daha değinmediğim konuya girmem lazım.

5. bölüme devam ediyorum beyler.
şimdi size bu iletişimin temel prensipleri hakkında
kullanabileceğimiz 3 teknikten bahsedeceğim

bunlardan ilki değer takasıdır.

1-değer takası denilen teknik
kendinize alt değer atadığınızı veya atandığını hissettiğiniz durumlarda kullanabileceğiniz bir tekniktir.

anne ve babanızla ilk kavga ettiğiniz anları hatırlamaya çalışın
hiç onları yenme şansınız var mıydı?
ortamın lideri onlardı ve tüm bilyeleri onlar tutuyorlardı.
o anda tüm yaşam kaynağınız onlardı
sahip olduğunuz herşeyi onlar veriyorlardı
bundan dolayı onlarla kapışma şansınız yoktu.

onlar büyüktü tüm güç onlardaydı
ve onaylanmak istiyordunuz.
bir yabancıyla konuşurken de bazen bu noktaya kadar inersiniz.
eğer bir yabancı sizin davranışlarınızı onaylamaz giblemez bir hale gelirse
onay almak için bükülmeye eğilmeye başlarsınız
işte o anda yaptığınız şey kendinize alt değer atamaktır.

biz ana babamızla konuşmaya çalıştığımızda
onların gözüne girmek için alttan alma taktiği belki yarıyor olabilirdi 4 yaşındayken
ama yabancılarla bu bir işe yaramaz.
bunu son konuda iyice anlatmıştım.

şimdi size kilit bir kuralı anlatacağım değer konusunu daha iyi anlamak için:

"insanlar nereden geldiğinizi ve neye ihtiyacınız olduğunuzu anlamaya çalışırlar ve size ihtiyaç duyduklarınızın tam tersini vermeye meyilli olurlar."

evet tam tersini!

açacağım bunu.

örnek 1:

iki adam bir bankaya giriyor.
bir tanesinin hesabında 100 dolar para var. işini kaybetmiş, malı mülkü yok.
diğerinin hesabında 100000 dolar para var ve yıllık 90000 dolar bankaya yatan düzenli geliri var.
bu iki adam da bankadan borç istediğinde hangisinin daha fazla borç alma şansı vardır?

örnek 2:

iki tane adam barda oturuyorlar.
solda oturan daha yeni evlenmiş ve bir iş seyahatinden dönmüş.
sağda oturan ise hayatında hiç kız arkadaş görmemiş ve 1 kmden daha yakında oturuyor.
taş bir hatun bardan içeri giriyor.
biri kızı alacak.
eğer elinizde bir bahse yatıracak 100 dolarınız olsa paranızı hangisine yatırırsınız?

ikinci örnekte dikkatinizi çekebilecek bir başka şey de şu ki:
kadınlar zaten birileriyle beraber olan ya da kolayca olabilecek olan adamları sezmede çok ustalar.
onlara bu adamların durumunun anlatılmasına gerek bile yok
adamın yaydığı rahat hava kendini belli ediyor.
bu örnekleri bir düşünün

1. örnekte hangi adamın borca daha çok ihtiyacı var?

ya da 2. örneği düşünün
hangisinin bir kadına daha çok ihtiyacı var?

insanlar size hep sizde zaten olan şeyleri verirler.
bu yüzden onay arzusu fenadır çünkü bu arzuya sahip insanlar
onaylanmamaya bol bol sahiptirler
ve diğer insanlar onlara elinde bol bulunan bu "onaylanmama"dan bol bol verirler.

işte kendine üst değer atamanın temeli
insanlardaki bu onay arzusunu görmeye dayanır.
özellikle de daha beş para etmez insanlarla karşılaştığınızda
onları duvara vuracak bir savaş oyunu hamlesidir.

sizde onay arzusu denen illet olabilir
ama bu gıcık olduğunuz herifler var ya, onlarda da var bundan.
burada göstermen gereken onların fikrinin çok da dinlenmeye değer olmadığı
ve kendi fikirlerini daha da önemsediğini
onları çok da sallamadığını göstereceksin

bu konuda en çok yapmaman gereken şey herhalde adamla dalaşmak
veya yaratıcı olmaya kasarak laf sokmaktır.
bu ıkınma senin kendi kendine aşağı değer atamana yol açar.

bu gece evimde değilim
burada bağlantımda bir takluk var beyler gidiyor geliyor beyler.
kusura bakmayın devam etmeye çalışıyorum.