-
51.
+2BÖLÜM 4: Kara Kapı ve Stormwind işgali
(Warcraft: Ors & Humans)
Kil'jaeden, Azeroth'un işgali için Horde'u hazırlarken, Medivh de ruhu için Sargeras'la savaşmaya başlamıştı. Stromwind'in en güçlüsü Kral Llane, arkadaşının içinde tuttuğu büyüyen karanlığı fark etmiş ve onun için endişelenmeye başlamıştı. Llane bu endişelerini Anduin Lothar'a açtığında o bile Medivh'e ne olduğunu tam olarak açıklayamamıştı.
Azeroth'a, Horde'u sürmek için son teşvik Sargeras'ın kendisinden geldi. Sargeras, Gul'dan'a sonsuz güç vaad etti. Ona bin yıl önce denizlerin altında Bekçi Aegwynn'in kendinden kalan bazı güçlü eşyaların onu yaşayan bir tanrı yapacağını söyledi. Gul'dan kabul etti ve Azeroth'taki düşmanlarının yenildikten sonra onu alacağını söyledi. Herşeyin planlandığından iyi gittiğini gören Sargeras, saldırıların başlatılması emrini verdi.
Medivh bu arada delirme noktasında kendini kaybetmek üzereydi. Karazhan'dan çıkan Medivh, Sargeras'ın yönlendirilmesi ile Azeroth'un güneydoğusuna gittiğinde Orc Warlocklarla karşılaştı. Warlocklar ve Medivh'in beraber çabaları ile Kara Kapı açılmış oldu.
Kara Kapı, Azeroth ve Draenor arasınında bir geçit görevi görmekteydi ve dev orduların içindeng eçebilmesini sağlayacak kadar da büyüktü. Gul'dan önden öncü keşif birlikleri göndererek düşmanları hakkında bilgi sahibi oldu.
Durotan, halen Gul'dan'ın bozulmuşluğuna inanıyordu ve bu yüzden bir kez daha Warlocklarla konuşmaya gitti. Cesur savaşçı Warlockların Orcların ruhlarını bozduklarını ve bu saldırının onlar için bir kıyamet olacağını söyledi. Gul'dan böylesine popüler bir kahramanı öldürmenin çok riskli olduğunu bildiğinden onu ve klanını Azeroth'un uzak köşelerine sürgün etti. -
52.
+2Frostwolfların sürgününden sonra, Kara Kapı'dan (Dark Portal) çok az Orc klanı geçti. Bu orklar daha sonra Black Morass adlı bataklık alanda üslerini kurdular. Orclar bu geldikleri dünyayı keşfetmeye başlayarak, hemen Stormwind'in koruyucuları ile çatışmaya girdiler. Bu koruyucular her ne kadar Orclar için zayıf düşmanlarsa, bir o kadar çok ve zekiydiler. Llane ve Lothar asla dünyaya ayak basan Orc sayısından tam bir rakam edinemediler ve bunun ne kadar güçlü olduğunu anlayamadılar. Kısa bir süre sonra Orclardan oluşan Horde'un büyük bir bölümü, Azeroth topraklarına geldiler ve Gul'dan bu andan
itibaren ana saldırısını insanlar üzerine yapmayı istedi ve gizlice Horde, Stormwind'e dev bir saldırı düzenledi.
Azeroth'ta Horde ve insanlar arasındaki savaşta her iki tarafta da iç sorunlar baş gösterdi. Kral Llane, Orcların yenileceğine inandığı için Stormwind'de savaşmaya devam ederken, Sir Lothar ise savaşın sadece saldırmakla kazanılabileceğini düşünüyordu. Bu yüzden Kral'a olan bağlılığı ile kendi içgüdüleri arasında çatışmaya başladı. Daha sonra kendi içgüdülerine dayanarak, Lothar, Medivh'ın Kule Kalesi Karazhan'a girip, Medivh'in yardımcısının da yardımı ile Medivh'in delirmiş halini yok ettiler. Medivh'ın bedeni yok edilince, Sargeras Twisting Nether'e geri dönmek zorunda kaldı ve Medivh'in ruhu da dünya üzerinde serbestçe yıllarca dolaştı. -
53.
+1Medivh yok edildikten sonra, Horde halen tüm güçleri ile Stormwind'in savunmalarını yok etmeye devam etti. Horde'nin zaferi kesinlik kazanmaya başlayınca, Orgrim Doomhammer, Orcların arasındaki en büyük şeflerden biri, Dreanor'dan buraya gelinmesinin ve ne kadar bozulduklarının farkına vardı. Durotan, sürgünden kaçarak onun yanına gelmiş ve ona Gul'dan'ın planlarından bahsetmiştir ancak bu yaptığını Gul'dan'ın katillerinin onu öldürmesi ile sonuçlanmıştır. Durotan'ın ölümü ile birlikte yanında taşıdığı tek oğlunu da kaybederek, Aedelas Blackmoore adlı bir insan Efendisinin altında köle olarak alınmasına yol açmıştır.
Bu zayıf Orc, bir gün Orcların gördüğü en büyük lider olacaktı.
Durotan'ın ölümü ile Orgrim, Horde'nin şeytani bozulmuşluğunu görerek, yandaşları ile birlikle Gul'dan'ın kuklası Kumandan Blackhand'i öldürdü. Orgrim'in kararlı ve iyi liderliğinde Hordelar, Stormwind'in önlerinde şehri kuşattılar. Kral Llane, Horde'u küçümsemesinin sonucunu görüyordu, Krallığı yeşil derili vahşi yaratıklar tarafından ele geçirilmişti. Kaçınılmaz olarak Kral Llane, Garona adlı bir yarı Orc katil tarafından suikasta kurban gitti.
Lothar ve Savaçıları, Karazhan'dan geri dönerken, insan topraklarındaki yok oluşu gördükler ve herşeyin çok geç olduğunu anladılar. Orc Horde'u bütün insan topraklarını ele geçirmişti. Gizlenen Lothar, insan topraklarını geri kazanmak için yemin etti ve bunun için olabilecek her türlü yola başvuracaktı. insanlığın yok oluşunu engellemek ve kalanları kurtarmak için Lothar kuzeye, Kral Terenas'a gider bu arada yanında Prens Varian Wrynn vardır. Stormwind'i terk ederler. -
54.
+1Lordaeron'un Alliance'ı
(Warcraft II: Tides of Darkness)
Lothar, Azeroth'un dağılmış insan ordularını toplayarak, kuzeye, Lordaeron'a doğru dev bir göç yaptılar. Horde'un insanlığı istediği gibi yeneceğini bilen insanlar, Yedi insan Lideri ile birlikte birleşerek, insanların Allianceını kurdular. Neredeyse 3,000 yıl boyunca, birbirinden ayrı olan bu ırk, tekrar bir bayrak altında birleşti. Alliance'ın büyük komutanı seçilen Lord Lothar ordularını gelecek Horde'a karşı hazırlamaya başladı.
Uther the Lightbringer, Admiral Daelin Proudmoore ve Turalyon'un yardımları ile Lothar, diğer insan'a benzeyen ırkları da Alliance'ın tarafına geçirdi. Bunlar Ironforge Cüceleri ve Quel'Thalas'ın High Elfleri idi. Elfler gelen tehdide karşı ilgisizlerdi ancak Lothar'ın Arathi Kanından geldiği atalarının binlerce yıl önce yardımlarını esirgemediklerinin farkındaydılar ve bu yüzden savaşmaya karar verdiler.
Savaş Şefi Orgrim Doomhammer tarafından yönetilen Horde, Draenor'dan Ogreleri ve Amani Forest'ten Trolleri toplayarak Alliance'a cevap verdi. Büyük bir saldırı ile ilk olarak Khaz Modan ve Ironforge'a saldıran Horde başarısız oldu.
Bu nedenle ikinci Savaş'ın başında, Horde dünyanın dört bir yanına adamlarını göndererek Demon Soul adlı taşı bularak, bunu eski Ejderha Kraliçesi Alexstrasza'yı bulunduğu yerden çıkarttılar. Onun değerli yumurtalarını yok etmekle tehdit eden Horde, Alexstrasza'nın çocuklarını savaşa göndermesini istedi. Gururlu ve onurlu kırmızı ejderler bu emre uymak zorunda kaldı ve Horde için savaştılar. -
55.
+1ikinci Savaş, Khaz Modan'dan başlayarak Lordaeron ve Azeroth'un her tarafında devam etti. Kuzey savaşlarında Horde, Quel'Thalas'ın sınırlarını yok ederek High Elf'lerin yardımlarının asla yerine ulaşamamasını sağladı. Böylece Alliance en büyük güçlerinden mahrum kalarak geri çekilmeye başladı. Bu yardımların gelmemesine rağmen Lothar ve ordusu düşmanları durdurmayı başarıyordu.
Ne yazık ki, ikinci Savaş'ın son günlerinde Alliance'ın yenilgisi neredeyse kesinleşmişken dünya üzerindeki en güçlü iki Orc arasındaki bir anlaşmazlık dünyanın kaderini değiştirdi. Lordareon'un başkentine kuşatma yapan Doomhammer, Alliance'ın son savaşan ordusunu yok etmek için plan yaparken, Gul'dan ise kuşatmadan ayrılıp yanında tüm Horde'un yarısını zütürerek, Doomhammer'ı yalnız bıraktı. Gul'dan bundan sonra denize açılarak kayboldu. Böylece Horde kazanabileceği en büyük şansı kaybetti.
Güç için aç olan Gul'dan, tanrı olmak için Kil'jaeden'in ona vaad ettiği yere giderek, umutsuzca denizin dibinde Sargeras'ın tapınağını aradı. Kendi ırkdaşlarını yalnız bırakan Gul'dan Orcların ne yaptığını bile düşünmüyordu. Arkasında Stormreaver ve Twilight's Hammer klanları olan Gul'dan, Sargeras'ın tapınağını Lordaeron'un kuzeybatısındaki açık denizlerde buldu. Dev bir ayinle Aegwynn'in denize gömdüğü tapınağı tekrar su yüzüne çıkardı. Ancak tapınağa girdiğinde tek bulduğu delirmiş yaratıklar oldu. -
56.
+1Bu ihanetten sonra Doomhammer, tüm güçlerini Gul'dan'ı yok etmek için peşinden gönderdi. Bunun yanında Gul'dan ise çoktan tapınakta parçalanmıştı. Burada Orclar arasında dev bir savaş yaşandı. Bu ihanetin bedeli ödenmişti ancak Horde çok yara almıştı. Bu da Alliance'a sadece umut değil, tekrar gruplanıp saldırıya geçme şansı vermişti.
Lord Lothar, Horde'un kendi içindeki savaşını bildiğinden tüm güçleri ile Doomhammer'ı güneye doğru sürdü. Burada Alliance, kaçan Horde'u volkanın içinde bulunan dev Blackrock Spire'da yakaladı. Lothar buradaki savaşta ölünce, yardımcısı olan Turalyon başa geçerek, Horde'u Swamp of Sorrows'a kadar sürdü. Bundan sonra Turalyon, Dark Portal'ın içindeki büyüsel gücü yok etti ve Orcların Draenor'a geri dönmesini engelledi. Orclar yardımsız Alliance güçlerine karşı koyamadı ve dağıldılar.
Dağılmış Orclar kendilerine kamplar kurdular. Horde'un yenildiği kesin olmasına rağmen Arch Mage Khadgar, Nethergarde'nin yapımını başlattı. Amacı Dark Portal'ı gözlemekti, başka saldırı olmasını istemiyordu.
Dağılmış Orc klanları etrafa dağılarak güvenli yerlere saklandılar. Horde'un asla güçlenemeyeceğinden emin olan Alliance, daha sonra bir zamanlar Medivh'in yardımcısı olan Khadgar'ın emri ile Dark Portal'ın yakınlarına Nethergarde Şatosu'nu kurdu. Böylece Draenor'dan gelecek saldırılara karşı bir güç oluşturulmuş oldu. -
57.
+1Draenor'a Alliance Saldırısı
(Warcraft II: Dark Portal'ın Ötesi)
ikinci Savaş'ın üzerinden yıllar geçip, Alliance yaralarını kapattıktan sonra, Orcların tehdidini sonsuza kadar yok etmek için agresif hareketler yaptı. Dev esir kamplarında kalan Orclara bizzat Paladinler ve tecrübeli askerler tarafından bekçilik yapılıyordu. Burada Durnholde başta olmak üzere birçok kale'de esir Orcların bir daha bir tehdit olmaması için uğraşılıyordu.
Ancak, cehennemi andıran dünya Draenor'da yeni bir Orc ordusu hazırlanıyordu. Ner'zhul, eski Gul'dan'ın lideri olan Shaman, yeni bir ordu kurarak Azeroth'a girmeye çalışıyordu. Shadowmoon klanı tarafından yardım gören Ner'zhul, Draenor'da birçok kapı kurarak Horde'u bambaşka dünyalara zütürmek için çalışıyordu. Ancak, Ner'zhul'a Azeroth'dan çok değerli birkaç büyülü eşya gerekiyordu. Bunun için Ner'zhul tekrar Dark Portal'ı açarak Orcları tekrar Azeroth'a gönderdi.
Yeni Horde, Grom Hellscream ve Kilrogg Deadeye tarafından yönetiliyordu ve Alliance'ın savunmalarını şaşırtarak tekrar Alliance'a saldırmaya başladılar. Ner'zhul'un zeki komutası altında hemen Orclar istedikleri eşyaları bulup Draenor'a döndü. -
58.
+1Lordaeron'un Kralı Terenas, Orcların yeni bir saldırı düşündüğünü sanarak ordularını tekrar hazırlattı. Kumandan Turalyon ve Büyücü Khadgar ile birlikte Dark Portal'a giden ordu, Draenor'a girerek Ner'zhul'un klanları ile Hellfire Yarımadası adlı bölgede savaştı ancak Alliance ordusu, Ner'zhul'un diğer dünyalara açtığı kapıları kapatamadılar.
Ner'zhul, portalları açması ile birlikte olacak korkunç şeyleri görememişti. Bu kapıların açılması ile bedel olarak Draenor'un yapısı bozuldu ve doğa ortadan kalktı. Turalyon'un ordusu Azeroth'a kaçarken, Draenor'da dev patlamalar oldu. Grom Hellscream ve Kilrogg Deadeye, Ner'zhul'un planlarının tüm ırkı yok edeceğini anlayınca, klanlarını Azeroth'a sürdüler.
Draenor'da ise, Turalyon ve Khadgar son bir fedakarlık yaparak kendi taraflarından Dark Portal'ı kapatmaya çalıştılar. Bu onların canına mal olsa da kendileri, Azeroth'un bir daha asla Draenor'dan gelen bir tehditle karşılaşmaması onlar için yeterli bir neden oluşturmaktaydı. Ancak Hellscream ve Deadeye, insan ordularını bir şekilde yararak Azeroth'a ulaşmayı başardı ve Dark Portal, Draenor tarafında patlayarak yok oldu.
Ner'zhul ve kendi Shadowmoon klanı, yeni kurulmuş bir portaldan geçerek, Draenor'dan ayrıldılar. Volkanik patlamalarla dolan Draenor'da lavlardan denizler yükseldi ve en sonunda dev bir patlama ile Draenor sessizliğe gömüldü. -
59.
+2Lich King'in Doğumu
Ner'zhul ve takipçileri Twisting Nether'a girdiler. Ancak Kil'jaeden ve onun iblisleri orada onları bekliyorlardı. Kil'jaeden, Ner'zhul'dan bu başkaldırışın intikamı olarak yaşlı şamanın vücudunu parça parça yok etti. Ancak ruhunu tutarak onun acı içinde kıvranmasını sağladı. Ner'zhul artık dayanamayacak durumdaydı ve iblisin onu öldürmesini istedi ancak Kil'jaeden eski Kan Antlaşması'nı göstererek halen ona itaat etmek zorunda olduğunu söyledi.
Orclar, Azeroth'un özgür ırklarını yenememişti. Bu yüzden Kil'jaeden yeni bir ordu kurmak istedi. Bu ordu, Orclar gibi birbirlerine düşemeyecek kadar akılsız ve mantıksız olmalıydı. Bu sefer bir aptalın yüzünden tüm planları suya düşmemeliydi. Bu sefer Sargeras yenilgi kabul etmezdi.
Ner'zhul'un şerefli askerleri, iblisin gücü ile donatıldılar ve bunların her birinin vücutları elinden alınarak eski bir ırk olan Lichlerin iskeletlerinde yeniden doğdular. Böylece Ölüm Ordusu oluşmuş olmuştu. Bundan sonra ölümde bile Kil'jaeden'e hizmet edecek bir ordu vardı artık. Kendisini bir Donmuş Tahtın içine hapsedilmiş bulan Ner'zhul'un gücü binlerce kat arttı. Eski ırkın halen güçlü iskeletleri arasında iblislerin kaotik güçlerine sahip olan Ner'zhul artık yok edilemeyecek bir güç olmuştu. Bu noktadan sonra, Ner'zhul adı ile bilinen Orc sonsuza kadar gitmişti. Lich King doğmuştu.
Zamanı geldiğinde, Kil'jaeden Lich King'i de yaratmasının nedeni olan görevi açıkladı. Ner'zhul, Azeroth'a veba yayacaktı. Böylelikle insan ırkı tamamen ortadan kalkacaktı. Vebadan ölen herkes Undead olarak tekrar dirilecek ve ruhları Ner'zhul'a bağlı kalacaktı. Kil'jaeden başardığı takdirde, Ner'zhul'a üzerindeki laneti kaldırmayı ve sağlıklı bir vücut vermeyi vadetmişti.
Nerz'hul görevini yapmak için hazır olsa da, Kil'jaeden tedbiri elinden bırakmayacaktı. Aynı zamanda Lich King'i de gözetimi altında tutmaktaydı. Bu noktada Kil'jaeden elit iblis gardiyanını Ner'zhul'un görevini tamamlamasını sağlaması için çağırdı. Tichondrius (Dreadlordların en güçlüsü) vebanın şiddetine ve Lich King'in durdurulamaz kıyım gücüne hayran kalmıştı. -
60.
+1Icecrown ve Frozen Throne
Kil'jaeden, Ner'zhul'un buzdan kristalini Azeroth'a geri yolladı. Kristal gece göğünü yarıp Northrend'e düştü. Donmuş kristalin içinde Ner'zhul'un ruhu yatmaktaydı.
Frozen Throne'un sınırlarını aşan gücüyle Ner'zhul, Northrend'deki canlılara kendini hissettirmeye başladı. Küçük bir eforla Buz Trolleri ve Wendigolar'ı kendi karanlığına çekti. Psişik güçleri neredeyse sınırsızdı ve bu gücünü küçük bir ordu kurmakta kullandı. Lich King kendi güçlerinde uzmanlaşırken Dragonblight'ta insan yerleşimi buldu ve gücünü insanlar üzerinde denemeye karar verdi.
Ner'zhul veba yaymaya başladı. Kontrolündeki vebayı insan kasabasının üstüne saldı. Üç gün içinde herkes ölmüştü, ölen herkes zombi olarak tekrar canlanıyordu. Ner'zhul onların ruhunu kendi içinde hissedebiliyordu. Ölen insanların gücü Ner'zhul'a daha da güç vermekteydi. Zombileri kontrol etmek onun için çocuk oyuncağıydı.
Aylarca Northrend'deki tüm insanlara vebayı yaydı. Undead ordusu geliştikçe, gerçek test'in yaklaştığını hissedebiliyordu. -
61.
+1Grim Batol Savaşı
Bu sırada güneyde dağılmış Hordelar soylarını devam ettirebilmek için savaşmaktaydı. Grom Hellscream ve Warsong klanı çatışma kazansa da, Deadeye ve Bleeding Horrowlar'ı Lordaeron güçleri tarafından kuşatılmıştı.
Bu sırada, Alliance tarafından bilinmeyen, büyük bir orc birliği Khaz Modan'ın kuzeyinde konuşlanmıştı. Dragonmaw klanı, Nekros'un öncülüğündeydi. Ejder Kraliçesi Alexstrasza'yı kontrol etmek için Demon Soul kullanıyorlardı. Ejder Kraliçesinin desteğiyle Nekros, Grim Batol'un (bazıları için lanetlenmiş) kalesi Wildhammer'da gizli bir ordu kurdu. Kızıl Ejderlerini ve ordusunu Alliance'ın üzerine yollamayı düşünen Nekros, Azeroth'u işgalinin devdıbını planlamaktaydı. Planları gerçekleşmedi çünkü Rhonin adlı bir büyücü önderliğindeki küçük bir direnişçi grup Demon Soul'u yok etmeyi başardı. Böylelikle Ejder Kraliçesi Alexstrasza serbest kaldı.
Serbest kalan Alexstrasza'nın ejderhaları Grim Batol'a ve Dragonmaw klanına saldırdılar. Nekros ve klanı Alliance güçlerinin de gelmesiyle ağır bir yenilgiyle karşılaştı. -
62.
+1Orclar'daki Bitkinlik
Aylar geçtikçe daha çok Orc hapsedildi. Sayı arttıkça Alliance yeni kamplar kurmak zorunda kaldı. Masrafları karşılayabilmek için Kral Terenas yeni bir vergiyi Alliance ülkelerine zorunlu hale getirdi. Sinirler gerginken gelen bu vergi, Alliance'ı rahatsız etti. En karanlık zamanlarda insanlar ve müttefikleri ayrılmanın eşiğine gelmişlerdi.
Zaman geçtikçe Orcların kamptan kaçma girişimleri ya da kendi aralarındaki kavgaları büyük ölçüde azalmıştı. Orclar zaman geçtikçe çok daha sakinleşiyordu. inanması zordu ama Azeroth'daki en hırçın ırk, artık içindeki savaşma arzusunu kaybetmişti. Bu durgunluk Alliance liderlerini yüreklendiriyordu.
Kimileri bunun bir hastalık olduğunu düşünüyordu. Ama Dalaranlı Arch Mage Antonidas başka bir hipotez ortaya koydu. Orc tarihini araştıran Antonidas, onların nesillerce iblis güçlerinin etkisi altında kaldığını öğrendi. Azeroth'a ilk saldırıdan önce de bu güçlerin etkisi altında olduklarını öne sürdü. iblislerin Orcları agresifleştirdiği açıktı.
Antonidas'ın teorisi, Orclardaki bu durgunluğun hastalıktan çok iblisvari güçlerin etksinin azalmasından kaynaklandığı yönündeydi. Olay açık olmasına rağmen Antonidas bu durumu düzeltecek bir şey bulamadı. Birçok büyücü ve Alliance lideri Orcları tedavi etmenin riskli olabileceği konusunda hem fikirdi. Orcları bu durumlarıyla yalnız bıraktılar. -
63.
+1Yeni HordeTümünü Göster
Toplama kamplarından sorumlu Aedelas Blackmoore, Durnholde'daki tutsak Orcları gözetliyordu. Bir Orc ilgisini çekmekteydi. Blackmoore, Thrall adında genç bir köleyi yetiştirdi. Blackmoore Orc'a filozofi, savaş teknikleri ve taktiklerini öğretti. Thrall bir gladyatör gibi yetişti. Bu zaman çerçevesinde
kamp şefi Orc'u bir silaha çevirmişti.
Güçlü, çevik Thrall büyüdükçe, esir hayatının kendisi için uygun olmadığını gördü. Büyüdükçe toplama kamplarında hiç tanışma fırsatı bulamadığı kendi halkını tanıdı. Konuşulanlara göre, Orc lider Doomhammer, Lordaeron'dan kaçmış ve saklanıyordu. Sadece bir casus klanı Alliance'ın gözünden uzak kalmıştı.
Thrall kararını vermişti, kaçıp kendi ırkından olanları bulacaktı. Köle olduğu dönemde Thrall toplama kamplarında bulunmuş ve ırkının bitkinliği gözlerinden kaçmamıştı. Bulmayı umduğu efsanevi savaşçıları bulamayan Thrall, hayal kırıklığı içinde yenilmemiş tek Horde şefini bulmaya karar verir, Grom Hellscream.
Hellscream, Alliance karşısındaki mücadelesine devam ediyordu fakat hiçbir zaman tutsak Orcları kurtarmak için bir yol bulamadı. Hellscream'in fikirlerine hayran kalan Thrall, Horde'un savaşçı kişiliğine güçlü bir empati beslemeye başlamıştı.
Thrall kuzeye, efsanevi Frostwolf klanını aramaya gitti. Thrall, Gul'dan'ın ilk savaş sırasında Frostwolfları sürdüğünü öğrendi. Ayrıca, Frostwolf klanının gerçek şefi Durotan'ın oğlu ve gerçek varisi olduğunu öğrendi. Durotan yirmi yıl önce vahşice katledilmişti.
Drek'Thar sayesinde Thrall halkının eski şamanistik kültürünü öğrendi. Bu kültür Gul'dan'ın baskıcı rejimi karşısında unutulmuştu. Zaman içinde, Thrall güçlü bir şaman haline geldi ve Frostwolf klanının şefi oldu.
Gezileri sonunda Thrall yaşlı savaş şefi Orgrim Doomhammer'ı buldu. Orgrim yıllardır yalnız yaşamaktaydı. Doomhammer, Thrall'ın babasının yakın dostuydu. Bu yüzden genç Orc'a destek olup tutsak Orcları serbest bırakmasında ona yardım etmeye karar verdi. Birçok veteran savaş şefinin desteğiyle Thrall halkını serbest bıraktı.
Ama galibiyet uğruna bazı bedeller ödenmişti. Doomhammer savaşta hayatını kaybetti.
Thrall, Doomhammer'ın efsanevi savaş çekicini ve zırhını alarak Hordeların yeni şefi oldu. Sadık dostu Grom Hellscream'den aldığı cesaretle halkının bir daha köle olmaması için çalışmaya başlar. -
64.
+1Örümcek Savaşı
Thrall, Lordaeron'da kardeşlerini kurtarırken, Ner'zhul güç merkezini Northrend'de kurmaya devam etti. Ner'zhul'un sayıca gitgide artan ölüm lejyonu, Icecrown buzullarının üstüne, dev bir kale yerleştirdi. Kıta üzerinde etkisini genişletirken Lich King, gücüne karşı koyan karanlık bir imparatorlukla yüzyüze geldi. Sinsi bir insanımsı örümcek ırk tarafından kurulan kadim Azjol-Nerub Krallığı, elit savaşçılarını Icecrown'a saldırı için yolladı. Ner'zhul'u şaşırtan ise, bu karanlık Nerubluların hem salgın hastalığa hem de Ner'zhul'un telepatik güçlerine karşı bağışık olması, etkilenmemesiydi. Nerublu örümcek efendiler sayıca büyük güçleri komuta ediyorlardı ve Nerubluların neredeyse Northrend'in yarısında tüm yer altını kaplayan tünel ağları vardı. Vurkaç taktikleri Lich King'in işini gereğinden fazla zorlaştırıyordu ancak en sonunda, Ner'zhul savaşı yıpratma taktiğiyle kazandı. Dreadlordların ve sayısız ölü savaşçının yardımıyla Lich King Azjol-Nerub'u istila etti ve tapınaklarını Örümcek efendilerin üstüne yıktı.
Nerublular, Ner'zhul'un salgınına bağışık olduğu halde, Ner'zhul'un büyüyen Necromantic güçleri Spider lordları da aynı ölüler gibi kaldırmasına izin verdi. Bir de üstüne Ner'zhul, Nerubluların mimari anlayışını kendi bina ve yapılarına uygulamaya başladı. Sonunda krallığını önünde engelsiz yönetmeye bırakılan Lich King, dünyadaki gerçek görevi için hazırlanmaya başladı. insan topraklarına engin benliğiyle uzanan Lich King, kendisini dinleyecek her karanlık ruha fısıldamaya başladı. -
65.
+1Kel'Thuzad ve Scourge Oluşumu
Tüm dünya üzerinde Lich King'in Northrend'den gelen fısıltısını duyan farklı güçlü kişilikler vardı. Bunlardan en önemlisi Dalaranın konseyinin üst yetkili bir üyesi olan Archmage Kel'Thuzad idi. Yıllar boyu yasaklanmış büyücülük olana necromancerlığın gizli sırlarını öğrenmişti. içi büyücülükle ilgili tüm gizli kalmış bilgileri öğrenmekle yanıyordu. Northrend'den gelen güçlü çağrıyı duyan archmage, tüm benliğini bu sesi anlamaya ve onunla iletişim kurmaya verdi. Kirin Tor'un engin büyücülük bilgilerini öğrenebilmesi için ona yeterli kaynağı sunamadığını düşünen Kel'Thuzad, yeni potansiyel bilgi kaynağı Ner'zhul'u denemeye karar verdi.
Servetini ve politik yerini bırakıp Kirin Tor'un yolunu ve Dalaran'ı sonsuza kadar terk eden Kel'Thuzad, Lich King'in güçlü sesi aklının içinde, tüm mallarını sattı ve mal varlığını sakladı. Tek başına karada, denizde binlerce mil yol katedip en sonunda Northrend'in buz tutmuş kıyılarına ulaştı. Icecrown'a ulaşmak için Archmage, Azjol-Nerub'un yıkıntıları arasından geçtiği sırada ilk kez Ner'zhul'un gerçek gücünün etkisini gördü ve onunla müttefik olursa gücünün katbekat artacağına inandı.
Aylar süren arayışın sonunda, Archmage Icecrown'a ulaştı. Lich King'in karanlık kalesine ulaştığında korumaların, sanki bekleniyormuşçasına, tek bir şey söylemeden geçmesine izin vermesine şaşırdı. Kel'Thuzad sessizce Icecrown'un derinliklerine inen yolu buldu ve ruhunu Frozen Throne'un önünde, Lich King'e sundu. Lich King ise bulduğu bu son müttefikten oldukça memnundu. Kel'Thuzad'a ölümsüzlük ve sonsuz güç vaat etti. Karanlık bilgi ve güç peşindeki Kel'Thuzad, ilk misyonunu kabul etti. Misyonu insanlığın arasına girip, Lich King'i tanrı olarak kabul eden bir din yaymaktı. -
66.
+1Lich King, Archmage'e misyonunda yardım etmek için insanlığını onda bıraktı. Yaşlanmış ama halen karizmatik olan Archmage, ilüzyon ve ikna yeteneklerini kullanarak Lordaeronlular'ı Lich King'e çekti.
Kel'Thuzad, Lordaeron'a üzüntüyle geri döndü. Sonraki üç yılda, servetini ve zekasını kendi fikirlerini benimsettiği insanları bir araya getirip toplamak için kullandı. Kardeşlik, The Cult of the Damned (Lanetliler Tarikatı), yandaşlarına Ner'zhul'a hizmetleri ve sadıklıkları karşısında Azeroth'da ölümsüz hayat vaat etti. Aylar geçtikçe, Kel'Thuzad Lordaeron'un yorgun ve dertlerine çare arayan halkı arasından kendine birçok gönüllü buldu. Görevi düşündüğünden de basit olmuştu: Kutsal Işığaa inananların inançlarını Ner'zhul'un kara gölgesine çekmek. Cult of the Damned, sayıca büyürken ve Lordaeron'daki etkisi artarken, Kel'Thuzad, örgütün çalışmalarının Lordaeron otoritelerinden gizli kalmasını sağlıyordu.
Kel'Thuzad, Lordaeron'da başarılı oldukça, Lich King de son hazırlıklarını yapmaya başlamıştı. Veba salgınının enerjisini veba kazanlarına koyan Ner'zhul, Kel'Thuzad'a kazanları Lordaeron'a zütürmesi için emir verdi. Tapınanlar tarafından korunan kazanlar vebayı yaymakta ana görevi üstleniyordu. Lich King'in planı mükemmel işledi. Lordaeron'un kuzeyindeki köylerin hemen hemen hepsi anında düştü. Aynen Northrend'de olduğu gibi ölen insanlar Lich King'in kölesi olarak yeniden dirildi. Veba yayıldıkça daha çok zombi dirildi, ordu git gide büyüdü. Kel'Thuzad, Lich King'in bu büyük ordusuna Scourge adını verdi. Kısa sürede Lordaeron'un kapıları savaş nidalarıyla yankılanıyor olacaktı. -
67.
+1Alliance'ın Parçalanışı
Topraklarında yayılan vebanın farkında olmayan Alliance halklarının liderleri, toprak paylaşımları üzerine ve politik açıdan birbirlerine olan etkilerini azaltmak üzerine tartışıp duruyorlardı. Lordaeron Kralı Terenas, halkların en karanlık dönemlerinde kurulmuş olan kırılgan birliğin fazla dayanamayacağına inanmaya başladı. Terenas, zamanında Alliance liderlerini, Stormwind krallığının, Orcların Azeroth'u işgali sırasında yıkıma uğrayan güney kesiminin yeniden inşa edilmesi için para ve işçi yardımında bulunmaya ikna etmişti. Bunun yol açtığı yüksek vergiler, zaten yönetimi çok zor olan, Orcların göz hapsinde tutuldukları kampların giderleriyle beraber, birçok lideri (özellikle Gilneaslı Genn Greymane) krallıklarının Alliance'tan ayrılmasının kendilerinin lehine olduğuna inanmaya zorladı.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, Silvermoonlu High Elfler, ikinci savaş sırasında ormanlarının yanmasının nedeni olarak insanların yetersiz liderliklerini ortaya koyup, Alliance'a olan bağlılıklarını kabaca feshettiler. Terenas sinirini kontrol altına alarak Elflere, yüzlerce gönüllü insan savaşa katılmasaydı Quel'Thalas'tan geriye bir şey kalmamış olacağını hatırlattı. Elfler ise inatla kendi yollarına gitmeye karar verdiler. Elflerin ayrılığıyla beraber, Gilneas ve Stromgarde de bağlılıklarını açıkça feshettiler. Alliance'ın dağılıyor olmasına rağmen, Kral Terenas'n hala güvenebileceği müttefikleri vardı. Kultiras'lı Admiral Proudmoore ve Azeroth'un genç kralı, Varian Wrynn, Alliance'a bağlı kaldı. Yine Archmage Antonidas'ın önderliğinde Kirin Tor'lu büyücüler, Dalaran'ın Terenas'a bağlılığına destek verdiler. Belki de bu desteklerden en önemlisi, Ironforge'lu cücelerin, sonsuza dek Alliance'a bir onur borcu olduğunu söyleyen kudretli Kral Magni Bronzebeard'ın yeminiydi. -
68.
0rezzzzz
-
69.
0reserved
-
70.
+3peki panpa Dragonmaw klanı, neden nekrosun öncülüğündeki huur çocugunun önde gideni olur kendisi giberim böyle işi ben.