/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    +2
    BÖLÜM 2: Yeni Dünya​

    Dath'Remar tarafından yönlendirilen High Elfler, Kalimdor'u arkalarında bırakarak, fırtınaları aşarak Maelstrom'a doğru yöneldiler. Yıllar boyunca denizde kendilerine ait bir büyü dünyası kurmak için hayaller kurarak doğuya doğru yollarına devam ettiler. Bu yolculuk onlara Eski Krallıkları'nın yıkımını ve anlayamadıkları birçok şeyi gösterdi. Burning Legion'un gücünün o anda farkına vardılar. Dath'Remar, (daha sonra adı Sunstrider diye anıldı) halkına bir krallık sözü verdi. Sonsuza kadar sürecek bir Büyü Krallığı...

    Donanma sonunda, insanların daha sonra Lordaeron diyecekleri bölgenin sahillerine geldi. içlere doğru yayılan High Elfler, Tirisfal Glades adı verilen yerde bir yerleşim kurdular. Kısa bir zaman sonra, bir şeyler ters gitti: High Elfler delirmeye, saldırganlaşmaya başladı. O zamanın bilgeleri, bulundukları yerin lanetli olduğu kararına vardılar ancak asla doğrulanamayan bir teoriydi bu. High Elfler göç etmek zorunda kaldılar.
    ···
  2. 27.
    +1
    High Elfler, Lordaeron'un dev ormanlarla kaplı dağlarından geçerken, birçok güçlükle karşılaştılar. Sonsuzluk Kuyusu'nun yaşam dolu gücünden koptuklarından beri, hava koşullarından dolayı çoğu hastalanmış ve açlıktan ölmüştü. En garip değişiklik ise, artık ölümsüz değillerdi ve elementlere karşı güçleri de yoktu. Morumsu renkli tenleri gitmiş, tenlerindeki renk solmuştu. içinde bulundukları zorlu yaşam koşullarının üstüne bir de Lordaeron'un devasa yaratıklarıyla savaşmak zorunda kalmışlardı. Bu arada, yolculuklarının bir kısmında ilkel insan kabilelerinin ilk örnekleri ile karşılaştılar. Bu ilkel insanlar, dev ormanların içinde avlanarak yaşayan ufak gruplardan ibaretti, tabi ki High Elflere bir tehdit oluşturmayacaklardı. Ancak High Elfler en büyük tehditlerini dev orman Zul'Aman'da bulacaklardı.

    Bu yosun derili yaratıkların adı Trollerdi. Kendi organlarını ve ölümcül yaralarını anında iyileştirebilen güçlü bir ırktı ancak her zaman barbarca yaşamayı seçmişlerdi. Lordaeron'un kuzeyinde Amani Krallığı adı altında birleşen bu Troller, yeni ziyaretçilerinden hiç hoşlanmadılar ve Elfleri sınırlarını aştıklarını görünce vahşice saldırdılar. High Elfler de buna karşılık olarak, Trolleri gördükleri yerde öldürdüler.

    Uzun yıllar boyunca, High Elfler kendilerine Kalimdor'daki gibi güzel bir yer aradılar ve sonunda şansın yardımı ile kuzeydoğu dağlarını aşarak dev düzlüklere ve güzel nehirlere sahip bir coğrafya keşfettiler. Buraya Quel'Thalas dediler, ve dev bir krallık kurmaya başladılar. Öyle bir krallık ki, Kalimdor'daki kuzenlerinin kıskanacağı kadar güzel bir krallık. Ne yazık ki, High Elfler'in sonradan öğrendiği gerçek onlara çok pahalıya patlayacaktı. Quel'Thalas, Trollerin eskiden kalma dev şehirlerinin üzerine kurulmuştu. Troller bu toprakları kutsal sayıyorlardı. Neredeyse hemen hemen tüm Trolller, Elf yerleşim alanlarına saldırmaya başladı.
    ···
  3. 28.
    +1
    inatçı Elfler, yeni buldukları toprakları vermekte gönülsüzlerdi, Sonsuzluk Kuyusu'nun verdiği güçleri kullanarak büyülerini kullandılar ve delirmiş Trolleri kontrol altında tuttular. Dath'Remar'ın liderliğinde Amani Savaşçılarını ona bir olmalarına rağmen yenmeyi başardılar. Bazı Elfler Kaldorei'lerin eski uyarılarından olan, büyünün Burning Legion'un dikkatini çektiği gerçeğini hatırlattı. Bu yüzden, Quel'Thalas bilginleri, topraklarının üstünü çevreleyen bir büyü bariyeri kurdular. Bu bariyer sayesinde büyüler evrende yankılanmayacaktı, böylece Burning Legion'un dikkati çekilmeyecekti. Quel'Thalas'ı çevreleyen dev dikili taşlar kuruldu ve bariyer kuruldu. Bu dikili taşlar, sadece büyüleri engellemekle kalmadı, aynı zamanda batıl inançlı Troll Ordularını korkuttu.

    Zaman geçtikçe, Quel'Thalas High Elflerin çabalarının ve büyü gücünün parlayan bir anıtı oldu. Muhteşem güzellikteki sarayları, Kalimdor'daki kuzenlerininki gibi tasarlandı ve inşa edildiler. Quel'Thalas bu hali ile Elf elinden çıkmış en güzel şehir oldu. Silvermoon adı verilen bir meclisle Sunstrider Hanedanlığı'nın politik gücü pekiştirildi. Yedi tane High Elf Lordundan oluşan meclis, Elf topraklarını korumak için çalıştılar. Koruyucu kalkanla korunun topraklarında, eski Kaldorei uyarılarından uzakta büyüyü hayatlarının her alanında kullandılar.

    Neredeyse, dört bin yıl boyunca High Elfler barış içinde yaşadılar. Ancak intikam almak isteyen Troller asla yenilmemiştiler. Ormanın derinliklerine yerleşen troller, sayılarını arttırdılar ve en sonunda dev bir Troll ordusu Quel'Thalas'ın gölgeli ormanlarına girerek savaşı başlattılar.
    ···
  4. 29.
    +1
    High Elfler bu dev Troll ordusu ile savaşırken, gelişmeye başlayan insanlar, kendi kabile toprakları için savaşmaktaydılar. insanlığın ilk savaşları ne onurdan ne de ayrımdan söz edilebilecek savaşlardı. Herkes kadın, çocuk, yaşlı demeden katlediliyordu. Ancak sadece bir kabile, adı Arathi olan kabile, Trollerin gözden kaçırılmayacak kadar dev bir tehdit olduğunu görebildi. Arathi bu yüzden bütün kabileleri kendi kontrolüne almak istedi ki, sıra kendilerine geldiğinde Trollere karşı savaşı kazanabilsinler.

    Bu düşüncenin ardından geçen altı yıl boyunca Arathi tüm kabilelerle savaştı ve her zaferin sonucunda, Arathi barış ve eşitlik vaad etti ve ele geçirilmiş insanların saygısını kazandı. Bunun sonucunda Arathi Ordusu inanılmaz derecede büyüdü. Artık güçlerinin Trollere karşı gelebileceğine inanan insanlar, Lordaeron'un güneyinde bir kale kurdular. Adı Strom koyulan bu kale, Arathi milletinin başkenti olurken, Krallığın adı Arathor oldu. Arathor zenginleşirken, Lordaeron'un başka yerlerinde yaşayan insanlar Arathor'un güvenli topraklarına yerleşmeyi seçtiler.

    Tek bir bayrakta birleşen insan kabileleri, iyimser ve güçlü bir kültür geliştirmeye başladılar. Thoradin, Arathor'un Kralı, Gizemli Elflerin halen Troll işgalinde olduğunu biliyordu ancak kendi insanlarının güvenliğini tehlikeye atmak istemiyordu. Elfler ve Trollere karşı çok az şey bilen insanlar aslında her iki ırka da soğuk bakmaktaydı. Aylar sonra Elflerin düştüğüne dair dedikodular Thoradin'in kulağında geldiğinde perişan iki tane High Elf Elçisi Strom'dan içer girmişti, böylece Thoradin, Troll tehdidinin burada duramayacağını anladı, sıra çok yakında onlara gelecekti.
    ···
  5. 30.
    +1
    Elfler, Thoradin'i Trollerin dev ordularının Quel'Thalas'ı işgal ettikten sonra güneye ineceğini ve buraya saldırıcağını söylediler. Çaresiz Elfler, askeri yardıma muhtaçtılar ve çaresiz olarak seçilmiş bazı insanlara büyü kullanmayı öğretmeyi kabul ettiler. Ancak Thoradin büyüye duyduğu güvensizliği bir kenara bırakıp, Elfler'e yardım etmeyi kabul etti. Hemen Strom'a gelen Elfler belli başlı seçilmiş insanları eğitmeye başladılar.

    Elfler başta insanların büyü kullanmakta oldukça beceriksiz olduğunu gördüler ve bununla aralarında dalga geçmeye bile başlamışlardı.Tam yüz tane insan'a büyünün en basit güçlerini kullanmayı öğrettiler, sadece Trollerle savaşabilecekleri kadar. insan öğrencilerinin hazır olduğuna ikna olan Elfler, savaşa doğru, Thoradin'in dev orduları ile birlikte kuzeye doğru yola çıktılar.

    Birleşik Elf ve insan orduları ile Troll Orduları, Alterac Dağlarının eteklerinde çarpışmaya başladı. Savaş uzun günler sürdü. Arathor orduları vahşice ve delirmiş şekilde üstlerine gelen Troll ordularına hiç yorulmadan veya bir santim bile toprak vermeden savaştılar. Elf Lordları zamanın geldiğini düşünerek büyü güçlerini kullanmaya başladılar, yüz tane insan Büyücü ve birçok Elf büyücüsü büyülerini kullanarak Trolleri şok ettiler. Elemental Ateşler Trolleri yakarak kendilerini iyileştirememelerini sağladı ve Troller gittikçe zayıfladı.

    Troll Orduları bozulmaya ve kaçmaya başlayınca, Thoradin'in orduları takip etti ve bulduklarını öldürdüler. En sonunda çok az bir Troll sayısı kaçmayı başardı. Troller bu savaştan sonra asla eski güçlerine kavuşamadılar ve tek bir millet olarak görülmediler. Quel'Thalas'ın kurtulduğundan emin olan Elfler ve insanlar arasında çağlar boyunca devam eden dostlukları böylece başlamış oldu.
    ···
  6. 31.
    +2
    Tirisfal Bekçileri
    (Warcraft I'den 2,700 Yıl Önce)

    Trollerin kuzey topraklarından sürülmesinden sonra Elfler, kendi yıkılmış krallıklarını baştan yapmak için yeniden çalışmaya başladılar. Zafer kazanmış Arathor Orduları Strom'a döndüler. insan toplumu zenginleşip geliştikçe, Thoradin'in içinde bu kadar hızlı büyümenin insanları birbirinden ayıracağı korkusu belirdi ve bu yüzden Strom'u merkez olarak her zaman kullanıp otoritesini gösterdi. Uzun yıllar boyunca barışın kol gezdiği Lordaeron'da büyüyen insanlar, Thoradin'in ölümünden sonra genç nesillerle birlikte krallıklarını büyütmek için çalışmaya başlattılar ve bu yüzden Strom'dan öteye gitmek için hayaller kurmaya başladılar.

    Elfler tarafından eğitilen asil yüz insan büyücü, güçlerini geliştirerek, Elflerden bile öteye gitmek için uğraşmaya başladılar. Bu büyücüler, asil güçleri ve ruhları yüzünden seçilmişlerdi ve bu güçlerini her zaman önemsediler ve sorumlulukla kullandılar ancak büyücüler bu güçlerini ve sırlarını genç jenerasyonlara öğretmeye başladıklarında, hiç savaş yaşamamış ve bu yüzden büyü gücünü hayatının her yerinde kullanmaya başlamış Genç Büyücüler ortaya çıkmaya başladı. Sorumluluk içermeyen hareketleri ile krallık içinde sorunlar baş göstermeye başladı.

    Krallık büyüdükçe ve toprakları genişledikçe, Genç Büyücüler yolculuklarla güney topraklarına yayıldılar ve kendilerini ve halklarını vahşi hayvanları koruyarak veya avlanarak geçinmeye başaldılarve bu da Strom'un ötesinde başka şehirler yapmaya olanak sağladı. Ancak güçleri geliştikçe, toplumdan büyücüler yavaş yavaş kopmaya başladı.
    ···
  7. 32.
    +1
    ikinci Arahtor şehri Dalaran oldu. Dalaran, Strom'un kuzeybatısında kalan Hillsbrad adı verilen yerde Lordamere Gölü'nün güney kıyısına kurulmuştu. Güney topraklarına yayılan büyücülerin hepsi buraya yerleşmeyi uygun gördüler. Burada büyüyü istedikleri şekilde daha özgür bir biçimde kullanmak istediler. Büyücülerin hayalindeki şehirdi Dalaran. Böylece başlayan Dalaran inşası ile birlikte dev bir ekonomi de ardından geldi böylece Dalaran insanların büyü şehri oldu. Strom'dan daha büyük, daha görkemli ve güzel bir şehir olmuştu artık. Ancak büyünün bu kadar çok kullanması, daha fazla büyücünün yetişmesine ve en sonunda büyücülerin neredeyse hepsi gerçekle sanal arasındaki farkı anlayamamaya başladı.

    Sonsuzluk Kuyusu'nun yıkılması ile dünyada hapsolan ve saklanan birçok Burning Legion Ajanı büyünün gücünü hissedince, evrenin her tarafından gözler tekrar dünyaya çevrildi.Yer altından çıkan iblislerin tek amacı vardı artık: Dalaran. Dalaran'a önce çok zayıf iblisvari saldırılar başladı ancak Dalaran yöneticileri tarafından örtbas edildi, halktan saklandı. Birçok güçlü büyücü iblislerin peşinden onları ele geçirmeye gönderildi ancak hepsi güçlü Burning Legion'a karşı güçsüz kalıyordu.

    Birkaç ay sonra batıl inançlı köylüler, Dalaran yöneticilerinin onlardan korkunç birşey sakladığına inanmaya başladı. Etrafta devrim dedikoduları dolaşmaya başladığında, Arathor halkı büyücülerin gücünü sorgulamaya başlamıştı. Halkın isyan çıkarmasından korkan ve Strom'daki Kral'ın onlara karşı tavır almasından korkan Büyücüler, sorunlarını her şeyin başlangıcını yaratan ırka açtılar: High Elfler...

    Dalaran'daki iblisvari hareketliliğin varlığını duyan Elfler hemen en güçlü büyücülerini insan topraklarına gönderdi. Dalaran'daki enerjiyi araştıran Elf büyücüleri detaylı bir rapor hazırlayarak, içindeki iblisvari aktiviteyi belirttiler. Raporun sonunda dünya üzerinde çok az iblis olduğu ancak Legion'un hala çok büyük bir tehdit olduğunu belirttiler.
    ···
  8. 33.
    +1
    Quel'Thalas'ı yöneten Silvermoon meclisi, Dalaran'ın büyücüleri ile gizli bir antlaşma yaptılar .Elfler, Dalaran büyücülerine eski Kalimdor ve Burning Legion'dan bahsettiler, eski savaşları anlattılar. insanlara büyü kullandıkları sürece Halklarını Legion'un ajanlarından korumak zorunda olduklarını söylediler. Dalaran büyücüleri bunun üzerine tek bir ölümlü büyücüye her türlü gücü vererek Legion'a karşı olan bu gizli savaşta savaşçı olarak öne sürmek fikri ile geldiler. Böylece insan halkının korkması veya paranoyak bir şekilde birbirlerine saldırması önlenmiş olacaktı. Elfler bu fikri kabul ettiler ve gizli bir örgüt kurmayı kabul ettiler. Elfler her zaman bu Bekçi'nin ardında olacak ve onu kontrol edeceklerdi, böylece güçlenen bekçi Burning Legion Ajanlarına karşı dünyayı koruyacaktı.

    Örgüt, toplantılarını gölgeli Tirisfal Glades'de yaptı. Burası aynı zamanda High Elflerin Lordaeron'da yerleştikleri ilk yerdi. Bu yüzden, bu örgütün adı Tirisfal Bekçileri oldu. Seçilen ölümlü şampiyonlar insan ve Elf büyü gücünün tamamı ile donatılırdı. Aynı zaman diliminde sadece bir tane şampiyon olabilirdi ve bu şampiyon tek eliyle Burning Legion'un her türlü ajanını yok edebilecek güçteydi. Bekçinin güçleri o kadar güçlüydü ki sadece Tirisfal Meclisi adı verilen Elf-insan ortak bir komisyonun gözetiminden geçmeden bir Bekçi seçilemezdi. Ne zaman bekçi yaşlanır veya savaşta zayıf düşerse yerinde bir başkası getirilirdi.

    Nesiller geçtikçe, Bekçiler insanlığı görünmez Burning Legion tehdidinden korudular. Bu gizli savaşın ardında ise gelişen bir insanlık imparatorluğu ve gittikçe yayılan bir büyü çılgınlığı vardı. Bu arada her zaman bekçiler tetikte kalmışlardı...
    ···
  9. 34.
    0
    değerlenir rez
    ···
  10. 35.
    +2
    Ironforge - Cücelerin Uyanışı
    (Warcraft I'den 2,500 Yıl Önce)

    Eski çağlarda, Titanların Azeroth'u bırakınca, çocukları olarak sayılan Earthenler dünyada kalıp dilediklerince dünyaya şekil vermeye devam ettiler. Earthenler yüzeyde geçen olaylarla ilgisi pek olmayan hiçbir yüzey ırkını tanımayan bir varlıklar topluluğuydu. Her biri dünyayı şekillendirmek için bıkmadan usanmadan uğraşıyorlardı.

    Sonsuzluk Kuyusu'nun patlaması, her ırk gibi Earthen'i de çok etkilemişti. Dünyanın duyduğu acının aynısını içlerinde hisseden Earthenler kendi kimliklerini bu çalkantılı dönemde kaybetmeye başlamışlar ve kendilerini Titanların yer altında kalan dev şehirlerine kapatmışlardı. Bunların en çok bilineni Uldaman adı verilen şehirdir. Uldaman'ın yanında Uldum, Ulduar gibi bir çok eski Titan şehri bulunuyordu. Dünyanın altında bu ırk, sekiz bin yıl boyunca uyudu.

    Kendilerini neyin uyandırdığı bilinmese de, Uldaman'da olan Earthenler kendilerini kapattıkları şehirlerden dışarı çıkmak istediler. Earthenlerin yüzeye ilk çıktıkları anda fark ettikleri, bu uyuma sürecinde çok değiştikleriydi. Kayalardan oluşan derileri yumuşamış ve düzgün bir hal almıştı, taşa ve toprağa olan güçleri ise yavaş yavaş yok olmaya başlamıştılar ve en son olarak ise artık ölümsüz olmadıklarını anladılar.

    Kendilerine cüce demeye başlayan Irk, Uldaman'ın önündeki yerleşimlerinden ayrılıp dünya yüzeyinde dolaşmaya başladılar. Halen derin yerlere ve derinliklerdeki gizemleri araştırmaya meraklı olan cüceler dünyanın en büyük dağının bulunduğu yere bir krallık kurdular ve kuruldukları toprağa onları yaratan Titan yaratıcısı Khaz'goroth'un şerefine Khaz Modan dediler yani Khaz'ın Dağı. Bu Titan'a duydukları sevgiden dolayı dağın kalbine dev bir anıt diktiler ve bir Demirci Ocağı kurdular ve bundan sonra etrafında gelişen şehre Ironforge dendi.

    Cüceler, doğaları gereği değerli taşları biçimlendirmek ve değerli mineralleri bulmak için devamlı bir istek içinde çalıştılar. Ancak yer altına duydukları bu istek ve sevgi yüzünden yeryüzünde yaşayan komşularından hep izole yaşadılar.
    ···
  11. 36.
    +1
    Yedi Krallık
    (Warcraft I'den 1,200 Yıl Önce)

    Strom, Arathor'un başkenti olarak bilinse de, Dalaran gibi birçok yeni şehir kurulmaya başladı. ilk olarak Gilneas, Alterac ve Kul Tiras adı verilen şehirler kuruldu. Hepsinin kendi düzenleri ve ticaret sistemi vardı ve hepsi de Strom'un altında birleşmekten yanaydı.

    Tirisfal Bekçileri'nin koruması ile yaşayan Dalaran halkı dünyaya büyüyü yaymaya devam etti. Dalaran yöneticileri, Kirin Tor meclisini kurarak her türlü büyüyü, değerli eşyayı incelemeye koyuldular.

    Gilneas ve Alterac Strom'un en büyük savunucuları oldular ve dev ordular kurarak Khaz Modan'ın kuzeylerini keşfettiler. işte bu zaman içerisinde Cüceler ve insanlar ilk defa birbirleri ile temas haline geçmiştir. Bundan sonra Ironforge'a ilk insanlar ayak basmıştır. insanlar ve Cüceler birbirleri ile birçok sırrı paylaştılar ve birbirlerinin savaşa olan ilgililerini keşfettiler.

    Kul Tiras, Lordaeron'un güneyinde büyük bir adanın üstüne kurulu bir şehirdi. Ekonomisi balıkçılık ve gemicilik ile sağlıyordu bu yüzden zenginleşmiş bir şehirdi. Zaman geçtikten sonra Kul Tiras dev bir gemi filosu kurarak dünyayı araştırmaya koyuldu ve değişik yerlerden değişik mineraller ve eşyalar getirdiler.

    Zaman geçtikçe Strom'un Lordları kendi evlerini kuzey Lordaeron'a taşıdılar. Eski Kral Thoradin'in varisleri, Strom'un başkent olması konusunda ısrar etseler de Strom Lordları kuzey'e aydınlanma ve yeni bir şehir kurma hayali ile yerleştiler. Dalaran'ın kuzeyinde kurulan bu şehrin adı toprağın adını paylaşarak Lordaeron oldu. Lordaeron daha sonradan bir Kutsal Şehir halinde geldi, dinine bağlı olan çoğu insanın uğrak yeri haline geldi.

    Arathi'nin varisleri, Strom'un terk edilişinden sonra Khaz Modan'ın güney topraklarına indiler ve uzun yıllar süren bir yolculuktan sonra Azeroth (şimdiki adıyla Eastern Kingdoms) olarak adlandırdıkları kıtada Stormwind adlı krallığı kurdular, ve sonunda dev bir insan Krallığı kurulmuş oldu.

    Çok az savaşçı Strom'u koruma görevini üstlenmişti. Strom artık krallığın başkenti değildi ve bundan sonra yeni bir millet oluşturmaya başladılar ve kendilerine Stromgarde dediler. Her insan şehri kendi içinde gelişmeye başlasa da, Arathor imparatorluğu yavaş yavaş erimeye başlamıştı. Tüm şehirler birbirinden ayrılmaya başlamış ve Kral Thoradin'in birleşmiş insan imparatorluğu fikri sonsuza kadar yok olmuştu.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 37.
    +1
    Aegwynn ve Ejderha Avı
    (Warcraft I'den 832 Yıl Önce)

    Kurulan yedi krallık birbiri arasında rekabete ve sürtüşmelere başlayınca Bekçiler bu olayın kaos yaratacağından korkarak izlediler. Zaman içinde birçok Bekçi gelip geçmişti ancak bu zamanlarda tek bir kişi Tirisfal'in tüm büyülü gücünü kontrol etmekteydi. Kendisini gölgenin dev savaşçısı sayan Aegwynn... Aegwynn bir insan Kız çocuğuydu, örgütün çok zor sınavlarından başarı ile geçmişti ve Bekçilik görevini kazanmıştı. Aegwynn hemen avcılığa başlayarak birçok yaratığı yoketmiştir ve Tirisfal Meclisi'ne kafa tutacak ve erkek üstünlüğüne bile karşı savaşacak bir Bekçi olmuştur. Düşüncesine göre Tirisfal Meclisi'ni kuran insan ve Elflerin bu soruna köküne bir son getirmesi için hiçbir şey yapmamaktadır. Bu yüzden sabırsız bir şekilde devamlı bir tartışma havasında geçen toplantılara rağmen, Aeggwynn çok güçlü olduğundan dolayı hep Bekçi olarak kalmıştı.

    Tirisfal'ın kozmik gücü üstündeki ustalığı artmaya başlayan Aegwynn, güçlü iblisleri soğuk Northrend kıtasına doğru izldi. Kuzeye yolculuk yaparak Aegwynn tüm iblisleri dağlara kadar kovaladı. Orada, iblislerin hayatta kalan son dragonflightlardan birini avladıklarını ve bu kadim yaratıkların doğuştan gelen büyülerini çektiklerini öğrendi. Dev ejderha ve yanındaki ejderhalar bu Burning Legion iblisleriyle başa çıkabilmelerine rağmen Aegwynn savaşa katılarak iblisleri yok etmeyi başardı. Bunlar olduktan sonra dev bir fırtına Northrend'in üstüne çoktü ve gökyüzünde karanlığın içinden dev Sargeras (Burning Legion'un Efendisi) ortaya çıktı. Aegwynn'in önünde duran Sargeras, genç bekçiye yakında Tirisfal Meclisi'nin yıkılacağını ve dünyanın yakında kontrolüne geçeceğini söyledi.

    Aegwynn, kendinin bir tanrı kadar kuvvetli olduğunu sanarak Sargeras'a büyülerini gönderdi ve garip bir şekilde Sargeras'ın dış kabuğunu yok ettiğini görünce Sargeras'ın öldüğünü zannetti ve bedenini Eski Kalimdor çağlarından kalan bir Night Elf tapınağını sular altından yükselterek Sargeras'dan geriye kalanları buraya kitledi ve tekrar tapınağı kimsenin bulamayacağını zannettiği derin sulara gömdü. Ancak Aegwynn, Sargeras'ın ne planladığını asla bilemeyecekti. Sargeras'ın ölüm numarasından sonra Aegwynn'in zayıf ruhunun içine girerek burada gizlendi. Uzun yıllar da bu bedenin içinde gizlenerek planını uygulamak için zaman kolladı.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    +1
    Üç Çekiç Savaşı
    (Warcraft I'den 230 Yıl Önce)

    Ironforge cüceleri uzun yüzyıllar boyunca barış içinde yaşamıştılar. Ancak daha sonra sayıları çok artınca dev şehirlerde yaşayamamaya başladılar. Büyük Kral, Modimus Anvilmar'dan sonra Cüceler 3 ayrı fraksiyona ayrılmaya başladılar.

    Madoran Bronzebeard tarafından yönetilen Bronzebeard Klanı, Ironforge'un koruyucuları oldular. Khardros Wildhammer tarafından yönetilen Wildhammer Klanı şehrin kontrolünü ele geçirmek için çalışmaya başladılar. Dağın en altında Büyücü Thaurissan tarafından yönetilen Dark Iron Cüceleri de diğer iki ırktan kopmaya başladılar. Bu 3 fraksiyon ilk başlarda barış içinde yaşasalar da, halâ seçilemeyen kral yüzünden Ironforge'un yönetimini kim alacak sorusu halen kafalarda bir soru işareti oluşturmaktaydı. Bu yüzden savaşa giren 3 fraksiyon uzun süre yerin altında kanlı savaşlar yaptılar. Sonunda en güçlü ordulara sahip olan Bronzebeard Klanı, Dark Iron ve Wildhammer Klanlarını dağın derinliklerinden attılar.

    Khardros ve Wildhammer savaşçıları kuzeye yolculuk ederek kendi krallıkları olan Grim Batol'u kurdular ve burada kendi hazinelerini oluşturdular. Thaurissan ve Dark Ironlar bunu yapmadılar, küçük düşmekten ve yenilmekten hiç hoşlanmayan Dark Ironlar çok güzel bir yer olan Redridge dağlarında yeni bir şehir kurdular. Çok zengin oldular ve diğer klanlarla başa baş yarışmaya başladılar ancak daha sonra Thaurissan ve büyücü karısı Modgud, Ironforge ve Grim Bartol'a iki ordu göndererek savaş başlattılar. Dark Ironlar, Khaz Modan'ı kendi toprakları yapmak istiyordu.
    ···
  14. 39.
    +1
    Dark Iron orduları her iki şehirde savaşa başladı ancak Marodan'ın orduları hemen Dark Iron ordularını yenilgiye uğrattı ve Thaurissan kaçmaya zorlandı. Grim Bartol'da ise Modgud'un orduları ise yeni yeni çarpışmaya başlamıştı.

    Ancak Modgud çok güçlüydü çoğu savaşçıyı kendi öldürdü ve şehri kuşatmaya başladı ancak Khardros'la savaşırken hayatını kaybeden Modgud yüzünden tüm savaşçılar kaçtılar ve Ironforge'un yardımı ile karşılaştılar. Dark Iron ordusunun hepsi orada yok edildi.

    Birleşen Ironforge ve Grim Batol orduları güneye dönerek Thaurissan ve Dark Ironları yok etmek adına yola çıktılar. Çok uzaklaşmadan Thaurissan'ın öfkesi dev bir büyü ile açığa çıktı. Dev bir doğaüstü varlık çağırmaya çalışan Thaurissan, zafer elde etmeye çalışıyordu ve dünyanın altından dev bir gücü ortaya çıkardı ancak bu onun kıyameti olacaktı.
    ···
  15. 40.
    +1
    Element Lordu Ragnaros, Thaurissan'ın çağrısı ile serbest kalmıştı ve tekrar bir bünyeye kavuşan Ragnaros, Redridge Mountains'te dev bir yıkıma yok açtı. Dev volkana dönüşen Dark Iron şehri olan dağ yandı, ve dağlar yükselerek Searing Gorge ve Burning Steppes alanlarını yarattı. Thaurissan bu sırada öldürüldü ve Ragnaros yeni yaratıklarını çağırarak tekrar güçlenmeye başladı. O gündür Ragnaros dev volkanın içinde planlar kurmakla uğraşmaktadır.

    Dev patlama ve oluşumları gören Cüce kralları ordularını geri çekerek olanları görmemeyi tercih ettiler.

    Bronzebeard klanı Ironforge'larını tekrar kurdular. Wildhammerlar ise Grim Batol'a döndüler ancak dev savaşta çok zarar gören Grim Bartol'u terk etmeye karar verdiler. Çok üzülmüşlerdi, Kral onlara Ironforge'a dönmeye ikna etmeye çalıştı ancak kabul edilmedi bu yüzden Khardros Hinterlands'e giderek Aerie Peak'da yeni bir şehir kurdu.

    Hala Ironforge Cüceleri ile bağlarını koparmak istemeyen Wildhammer Klanı, iki kıta arasında dev bir köprü yaparak adını Thandol Span koydu. Bu ticaret dolayısı ile iki krallıkta çok gelişti. Daha sonra Madoran ve Khardros atalarının şerefine iki dev heykeli güney topraklarında kurdu. Bu iki heykeli Dark Ironlar'a savaşırsanız kaybedersiniz der gibi burada duruyorlar.

    iki krallık birbirlerine sıkıca bağlandılar ancak Grim Bartol'da yaşadıklarından sonra Wildhammer'ler yer altında yaşamak yerinde yer üstünde normal bir şehir kurmayı tercih ettiler. Ironforge'dakiler bunu hiç yadırgamadılar.
    ···
  16. 41.
    +1
    Son Bekçi
    (Warcraft I'den 45 Yıl Önce)

    Bekçi Aegwynn çok gelişti ve güçlendi. Tirisfal'daki enerjileri onun yaşdıbını da uzattı. Aptalca Sargeras'ı öldürdüğünü düşünen Aegwynn, dünyayı yaratıklardan korumaya devam etti. Bu tam 9 yüzyıl sürmüştü ve sonunda Tirisfal Bekçileri Aegwynn'in yerine başka birisinin gelmesinin vaktinin geldiğini düşündüler. Meclis, Aegwynn'in Dalaran'a dönmesini emretti, böylece kendilerine yeni bir bekçi bulabileceklerdi ancak Aegwynn, meclise güvenmeyerek kendi soyundan birinin bekçi olması için düşünmeye başladı.

    Aegwyn bir erkek çocuğu doğurmak ve ona tüm gücünü vermek istedi. Bunu meclisten gizli yapmak için Azeroth'un güneyinde Aegwynn mükemmel bir erkek buldu. Çok güçlü bir insan Büyücüsü olan Nielas Aran. Aran, Azeroth kralının baş danışmanıydı ve çok güçlü bir büyücüydü. Aegwynn, Aran'ı baştan çıkararak bir çocuk yapmaya ikna etti. Aran bu güçlerin çocukta da olacağını biliyordu. Bilmediği şey ise Aegwynn'in bir yaşa gelmeden ona Tirisfal'in tüm gücünü çocukta açığa çıkacağıydı.

    Zaman geçti ve Aegwynn'in bir oğlu oldu. Adı Aegwynn tarafından Medivh koyuldu. Anlamı Gizemlerin Bekçisi'ydi. Aegwynn oğlunun gelecekte yeni Bekçi olacağına inanıyordu ancak gizlenen Sargeras'ın ruhu çocuğa geçmişti ve Aegwynn'den ayrılmıştı. Aegwynn'in aklına asla dünyanın en yeni bekçi adayının çoktan evrenin en kötü tanrısının etkisi altında olduğu gelmemişti.
    ···
  17. 42.
    +1
    Aegwynn çocuğunun sağlıklı olduğunu görünce Medivh'i Stormwind'de babasına bırakarak gizemli topraklarda kayıplara karıştı. Medivh güçlü bir çocuk olarak büyüdü.

    Sargeras, çocuk büyürken, genç çocuğun güçlerinin nasıl geliştiğini gördü. Medivh 12 yaşına geldiğinde Azeroth'ta tanınan bir çocuk haline gelmişti. Çok güçlü bir büyücü olacağı kesindi. Burada en iyi iki dostu vardı: Llane, Azeroth'un Prensi ve Anduin Lothar, Arathi Soyu'nun son varislerinden biri. Üç çocuk krallıkta çok sevilirdi.

    Medivh 14 yaşına geldiğinde içindeki büyü gücü bir anda korkunç bir gelişim gösterdi ve Sargeras'ın ruhu ile çarpıştı. Uzun yıllar boyunca Medivh bir depresyon sürecine girdi. Aslında güçler bir çocuğun kaldıramayacağı kadar çoktu. Daha sonra bu süreç geçtiğinde artık bir yetişkin haline geldiğini gördü ve Llane ve Anduin'in Azeroth'un yeni yöneticileri olduğunu gördü. Kendi içinde güçlerini kullanmakla ilgili çok büyük bir istek gören Medivh, Sargeras'ın ona kurduğu tuzaklardan habersiz yaşdıbına devam etti.

    Sargeras yavaş yavaş Medivh'in kararan yüreğine bir şeyler fısıldamaya başlamaya hazırlanıyordu. Yakında ikinci Saldırı başlayacaktı ve bunu dünyanın son Bekçisi sağlayacaktı...
    ···
  18. 43.
    +1
    BÖLÜM 3: Draenor'un Kıyameti

    Medivh'in doğumundan kısa bir süre önce, Kil'jaeden the Deceiver oturdu ve evrene baktı. Lanetli Demonlord Sargeras için Azeroth'a yapılacak ikinci saldırı için bir plan yapmaktaydı. Bu sefer Sargeras hata kabul etmeyecekti. Kil'jaeden yeni bir güç aramaya başladı. Böylece Azeroth'un savunmalarını daha Legion'un kendisi Azeroth'a ayak basmadan yok edeceklerdi ve Azeroth'un kontrolü Legion'un eline çok kolay gececekti.

    Bu sırada Kil'jaeden, Draenor(Outland) adı verilen bir gezegen gördü. Çimenliklerle dolu, oldukça güzel bir gezegen olan Draenor, şamanistik, klan yönetimi ile yaşayan Orkları ve barışçıl Draeneileri gördü. Şerefli ve Soyul Ork klanları dünya üzerinde avlanıyor ve düzen içerisinde yaşarken, Draenei ise dev şehirler kurmaktaydı.

    Kil'jaeden, Dreanor'un sakinlerinin Burning Legion'un yeni güçleri olabileceğini düşündü.

    iki ırktan, Kil'jaeden savaşçı orkların Legion'un bozulmuşluğuna çok kolay aldanacağını gördü. Hemen yaşlı Ork Şamanı, Ner'zhul'a tıpkı Azshara'ya Sargeras'ın yaptığı gibi reddedemeyeceği şeyleri vaadetti. Şamanı kullanarak Ork klanları arası savaşları başlattı ve Orcların kana susamış savaşçılara dönmesi çok uzun sürmedi. Kil'jaeden daha sonra Ner'zhul'un ve halkının kendilerini sonsuza kadar savaşa ve ölüme adamalarını istedi. Ancak Yaşlı Şaman, halkının durumundan hiç memnun olmayınca bir şekilde Kil'jaeden'in emirlerine karşı geldi.
    ···
  19. 44.
    +1
    Ner'zhul'un direncini kıramayan Kil'jaeden kendine başka bir Orc aramaya başladı ve kendine mükemmel bir aday buldu: Ner'zhul'un hırslı öğrencisi Gul'dan. Kil'jaeden aynı şekilde vaatlerde bulundu Gul'dan'a ve buna hemen kanan Gul'dan gücün karşılığında sadık bir uşak olacağına yemin etti. Genç Orc bu güçle evrenin görebileceği en güçlü Warlocklardan biri oldu. Başka Orclar'a bu güçleri anlatarak eski geleneksel şamanistik güçleri silmeye başladı.

    Kil'jaeden Orclar'ın gittikçe zayıfladığını gördü ve Gölge Meclisi'ni Gul'dan'a kurdu. Bu gizli Meclis tüm klanları birleştirmek ve Warlock güçlerini yaymak için çalışmaya başladı. Warlock gücü kullanan Orclar yüzünden Dreanor kendi içinde yok olmaya başladı, topraklar karardı ve çimenlikler kurudu. Zamanla Orclar'ın ev dedikleri dünya kırmızı, verimsiz topraklı bir yere dönüştü. Yaratık enerjileri yavaş yavaş dünyayı yok etmekteydi.
    ···
  20. 45.
    +2
    Horde'un Yükselişi

    Orclar, Gul'dan'ın konrolünde gittikçe vahşi yaratıklara dönüştü. Dev arenalar kurarak savaşçıları savaştırarak Orclar'ı savaşa, kana, ölüme karşı kayıtsız yaptılar. Bu arada çok az klan lideri, bu bozulmuşluğu fark etti. Bunların önde geleni Durotan idi. Durotan, Frostwolf Klanı'nın lideri, Orcların bu bozulmaya bir dur demesi gerektiğini söyledi. Ancak onu kimse dinlemedi. Hatta çok güçlü liderlerden Grom Hellscream bile.

    Kil'jaeden, Orc klanlarının hazır olduğunu biliyordu ancak onların sonsuz itaatlerinden emin olmak istediği için gizli bir şekilde Gölge Meclisi'nin Mannoroth the Destructor'u çağırmasını sağladı. Gul'dan, liderleri toplayarak Mannoroth'un kanından içmenin onları neredeyse yenilmez yapacağını söyledi. Grom Hellscream liderliği tarafından sadece Durotan dışında herkes bu kandan içerek Burning Legion'un kölesi oldu.

    Bu lanetli kandan içen Orclar çok vahşi oldular. Gul'dan tüm klanları toplayarak tek bir Güruh yani Horde'u kurdu ancak güçlü Orc kumandanları Grom Hellscream ve Orgrim Doomhammer yerine Gul'dan bir kukla komutan seçerek Horde'u yönetmesini emretti: Blackhand the Destroyer. Horde daha sonra gücünü ilk kez Draeneilar üzerinde denedi.

    Aylar içinde, Horde neredeyse tüm yaşayan Draeneiları öldürdü. Sadece saklananların çok azı kurtulabildi.

    Bu zaferle tatmin olan Gul'dan, eğer savaşacak birileri olmazsa Orclar arasında bir iç savaş çıkabileceğinin farkındaydı.

    Orclar kısa bir süre içerisinde Legion'un en güçlü silahı oldu ve Kil'jaeden, Sargeras'dan saldırı için emir vermesi için beklemeye başladı.
    ···