Bihter, Aslı’nın karnını bıçakladı. “Keşke doğru yolu bulsaydın.” dedi. Bir kere daha bıçaklayacağı an silah sesi duyuldu. Aslı, ölümü beklerken Bihter üzerine yığıldı. Çağatay, Bihter’i vurmuştu. Aslı’nın ise karnı yarılmıştı. Ormanın dışına çıktığında kilometrelerce Aslı’yı kucağında taşıdı. En sonunda bir yol buldu. Yolu takip ettiğinde bir araç durdu ve onu en yakın hastaneye zütürdü.
Ertesi gün Çağatay, Aslı’nın durumunu sorduğunda iyileştiğini ve 2-3 adamın onu zütürdüğünü söyledi.

Çağatay kaçarken uçurumdan aşağı düştü. Bihter aşağı inecekti ki Aslı tabancasıyla birkaç ateş etti, fakat tutturamadı. Aslı zifiri karanlık yerde etrafını göremiyordu. “Aslııııı. Çağatay’da ilk fırsatta sana tecavüz edecek. Neden erkekleri korumak istiyorsun ki?” sesini duydu. Aslı “O iyi biri.” dedi.
“Asla kimse iyi olamaz.”
“Hayır o biri. Beni öldürmedi ve düzelmemi istedi.”
“Kendine ilke olarak benimsediğin şeyleri ne çabuk unuttun?”

Yağmur yağmaya başladı. Yaralı olan Çağatay zaten zor yürürken üstüne bu da çıkınca iyice yavaşladı. Birden önüne Eylül’ün kopmuş kafası geldi. Bihter, bıçağıyla Çağatay’ın kolunu bıçakladı ve tabancasını düşürdü. Bihter bıçağını üzerine salladı ama tutturamadı.

Eylül sessizlikten korktuğu için Bihter’le konuşmak isteyerek önceki hayatından bahsetmesini istedi. Bihter “Zengin bir ailede büyüdüm. Ne yazık ki annemle babam trafik kazasında öldü. Diğer akrabalarımla da konuşmuyorduk. Onlardan geriye bir otel, bir ev, ikide araba kaldı. En pahalı arabayı satıp otele yüklü anlamda yatırım yaptım. Fakat otelde cinayetler işlenmeye başladı. Her gelen ölüyordu.” deyip Eylül’ü karnından bıçakladı. “Polisler beni aramaya başladığında çoktan kaybolup buraya geldim. Ama ölüm öylesine güzel bir şey ki kendime hakim olamıyorum.” deyip Eylül’ü defalarca bıçakladı. Kafasını kopardı. Vücudunun her yerini parçaladı.

Akşam oldu. Çağatay omzundan bıçaklandığı için hızlı hareket edemiyordu. Yanına tabancasını ve 3-4 şarjör aldı. Eylül ile Bihter köyün dışında birbirleriyle karşılaşıp ürkekçe bakıştılar. ikisinde de sırt çantası ve tabancası vardı. Bihter “Neden bu kadar korkuyorsun? Senin katil olduğunu düşünüyordum.” dedi. Eylül’de aynı şekilde “Bende senden şüpheleniyordum.” dedi. Korkuyormuş gibi rol yapmadıklarına emin olmaya çalıştılar. Bihter’in tüyleri diken dikendi. Eylül ise ormandaki en küçük sesten bile korkuyordu. ikisi de Çağatay’ın katil olduğunu düşünmeye başladı.

Aslı “Çünkü tüm insanlar etrafına kötülük yaymaktan başka bir işe yaramıyor.” Bundan önceki 3 köyde de kavgalar, tecavüzler oldu. Buranın farkı ise bizim yapmadığımız cinayetlerde oluştu. Burada yaşananlar izlenilmiyor mu zannediyorsunuz? Hepsini izliyor ve biliyorlar. Aranızda bir katil daha var. Burada daha fazla kalmayacağım. Hemen eşyalarımı toplayıp gidiyorum. Bana saldıran olursa öldürürüm.” dedi.

Herkes Koray’ın ölümünden sorumlu olarak Aslı’yı suçladı. Ağlayarak kendisi bunu işlemediğini anlattı. Neden bu üç kişi sürekli cinayet işledi? Artık Aslı anlatmaya karar verdi. “Bizi Village uygulaması bu köye yerleşmemiz için görevlendirdi. Sizden önce 3 köyde cinayet işlemiştik ve herhangi bir problem olmamıştı. Amacımız sürekli cinayetler işleyip sizi zor duruma düşürmekti.” Eylül ağlayarak “Neden peki?” dedi.

Ertesi gün Koray evinde ölü bulundu. Cesedinin dibinde bulunan notta “Tecavüzcüler Her Zaman Ölür” yazıyordu. Koray’ın “hatun” yazılı kolu kesilmişti ve hemen yanında ten rengi tişörtü vardı. Kimse Koray’ın koluna detaylı bakmadığından fark edememişti.

Bihter, bu cinayetlerin Aslı’nın suçu olmadığı, asıl suçun bunu o duruma getirenlerin olduğunu söyleyerek diğerlerini ikna etti. Karar verildi. Aslı gündüzleri hiçbir şekilde kaybolmamak şartıyla yanlarında beraber gezecekti ve gecede tedbir amaçlı evinde kilitlenecekti.

Çağatay “Ölüm bizi kurtarmayacak.” deyip Aslı’yı kulübesine kelepçeledi. Bu esnada tıpkı Haşim’de olduğu gibi “hatun” dövmesini gördü. Herkesin kolunu açmasını istedi. Eylül, Bihter ve Koray iki kolunu birden hemen açtığında kimsede dövme yoktu. Eylül, Bihter, Koray, Çağatay kendi aralarında Aslı’ya ne yapmaları gerektiğini konuştu.

Koray’ı vurduğunu, Kaan’ı öldürmekten zevk aldığını, Murat’ın Rümeysa’ya tecavüz etmediğini ama sırf onu öldürtmek için böyle bir yalan söylediğini ve Rümeysa bunu itiraf etmemesi için öldürdüğünü, Eylül’ü de öldürmeye çalıştığını itiraf etti. Tecavüze uğrayıp evliliğe zorlanıldıktan sonra ona Haşim’in yardımcı olduğunu, onunda istediği cinayetleri işlediğini söyledi.

Çağatay artık kimseye güvenemiyordu. Gökhan’a bunu kim yaptı diye sorduğunda ses seda yoktu. Bihter ise Hüseyin’i öldürdüğünü itiraf etti. Nedeni sorulduğunda gece tıpkı Aslı’nın Çağatay’a yaptığı gibi Hüseyin’in de kendisine saldırdığını söyledi. Aslı’ya cinayetleri neden işlediği sorulduğunda tüm insanlardan nefret ettiğini ve mümkün olduğunca hepsinin öldürmek istediğini söyledi.

O sessiz sakin, utangaç, naif Aslı cani gibi Çağatay’a saldırdı. Bıçağını boynuna dayadı. Çağatay bıçağın sertliğini boynunda hissetti. Boynu giderek kanlandı. Bu esnada Kaan son gücüyle kalkıp Aslı’yı geriye fırlattı ve bir daha hiç kalkmamak üzere yere yığıldı. Çağatay tabancasını aldı ve Aslı’nın durmasını söyledi. Fakat silah sesleri devam etti. Gökhan ve Hüseyin ölmüştü.

Aslı, hançerle Kaan’ı bıçakladı. Kaan var gücüyle Aslı’ya vurdu. Aslı iki bıçak darbesi daha indirdi. Çağatay tabancasını kurdu. Aslı’ya doğrulttu. Aslı, Kaan’ı kendisine siper etti. Çağatay bir el ateş ettiğinde Kaan’ı sırtından vurdu. Aslı aniden fırlayıp Çağatay’ın üzerine fırladı. Bu çıkış öylesine ani olmuştu ki Kaan hiçbir şey yapamadı. Aslı birkaç bıçak darbesi savurdu. Çağatay hızlıca kaçmaya çalışsa da bu hareketi bıçak darbesi boynuna değil de omzuna yemesine vesile oldu. En azından ölümcül darbeden kaçtı.

Akşam olduğunda herkes tam teçhizat savunmadaydı. Eylül, Koray, Aslı, Bihter’de Melih’in silahlarını paylaşmıştı. Bu gece kıyamet kopacaktı. Uyuyan ölecekti. Fakat nedense herkese anormal şekilde dinginlik çöktü. Çağatay’ın durduk yere uykusu geldi. Birden silah patlamasından dolayı uyandı. Mermi çok yakınında bulunan sandalyeye vurdu. Etrafa baktığında kimseyi göremiyordu. Ardından bir ses daha duydu. Bir erkek avaz avaz inlemeye başladı. Bu esnada kapısı kırıldı.

Vampir koylu gibi la güzel yazmış bin

Daha sonra Eylül’de elini kaldırdı. Suçlu olmadığını düşünen ise sadece Hüseyin’di. Gökhan, Melih ve Haşim’i hiçbir zaman yakın görmediği için suçlu olduğunu düşünmedi. Durum 3’e 2 olmuştu. Bihter’in anlattıklarından etkilenen Çağatay’da suçlu olduğunu düşündü. Ondan sonra Koray’da suçlu olduğuna yönelik oy verdi. Ardından Kaan’da. Böylece Melih’i asmaya karar verdiler. Bunu da Eylül’den istediler ama yapmak istemedi. ihale Koray’a kaldı. Melih’in altındaki sehpayı düşürdü.

Bihter “Bu sapık huur çocuğu Rümeysa’ya tecavüz ettiği gibi Eylül’e de edecekti. Hüseyin’de beni öldürmeye çalıştı.” diyerek ağlamaya başladı. Aslı’da korkarak “Belki daha sonra bize de tecavüz edip öldürecekti.” dedi. Bihter, Melih’in suçlu olup olmadığına dair oylama yapılmasını istedi. Suçlu diyenler Bihter ve Aslı’ydı.

Bu sefer ibre tek bir kişiye yöneliyordu: 1.75 boyunda Melih. Bihter, Melih’in geçmişiyle ilgili bir yazışma gösterdi. içeriğinde Melih’in köyde bir tecavüz vakasından dolayı köye çok uzak bir ilçeye taşındığını yazıyordu. Melih’e bunun doğru olup olmadığı sorulduğunda bunu kabul etti.

Eylül “Bir insanın kalıbını fark edemeyip boyunu nasıl fark edeceksin?” diye sorduğunda Gökhan hariç herkes gene Kaan’ın dediklerini umursamadı. Gökhan, Kaan’ın o kişinin kapıyla olan orantısından anlayabileceğini ve kalıpsız olan tek kişi Aslı olsa da onunda omuzlarının geniş olduğundan şahsın kalıbıyla ilgili somut bir şey söylememesinin doğal olduğunu söyledi.