I BÖLÜM: YERLEŞME
Şehrin pisliğinden bunalanlar için bulunduğu hayattan kaçıp küçük bir köye yerleştirme amacı taşıyan Village uygulaması Apple Store ve Google Play Store’a eklendi. Uygulamaya kayıt olurken kredi kartı, adres, meslek, aile bilgileri gibi özel bilgiler istenmesine rağmen daha ilk aydan itibaren birçok ülkeden 40.000 kullanıcı edindi. Sayılar giderek arttıktan sonra, şirket belirli bir sayıda kişileri barındırabileceğinin açıklamasını yaparak kayıt işlemlerini durdurdu.

Hatta çakı veya keskin bıçağı bile yoktu. Evinde küçük kahvaltı bıçakları duruyordu. Gece ne yaptığını sorduğunda biraz çekindi. Gökhan’a göre kesinlikle masumdu. Çağatay, Melih’in cinayet işlese eski av malzemesi sattığından dolayı kesinlikle silahla işleyeceğini söyledi.

Uyuşturucu kaçakçılığı yaptıktan sonra başı polisle belaya giren Mert’e,
Başarısız bir evlilik geçirdikten sonra çocuklarıyla dahi konuşamayan başçavuş Murat’a,
Yaşadığı problemlerden dolayı köyden ayrılıp küçük bir ilçede av malzemeleri satan ama halen köy hayatını özleyen eski avcı Melih’e,
Eskiden MIT’te çalışan fakat FETÖ yapılanmasından dolayı mesleğini bırakmasına zorlanan Gökhan’a,

Hepsinin ayrı kulübeleri hazırdı. Tek yaptıkları valizleriyle gelmek oldu. ilk gün herkes birbiriyle tanışıp şen şakrak eğlendiler. Alice Merton’un No Roots şarkısıyla başlayıp roman havalarına kadar türlü türlü müziklerle dans edip oynadılar. Müslüm Gürses’ten Aleyna Tilki’ye geçecek kadar birçok şarkıcının şarkılarını söylediler. Herkes birbirlerine hayatlarını anlatıyordu ve herkes bulunduğu yaşamdan kaçmak için buraya yerleşmişti.

Her kalabalıkta olduğu gibi, bu yerleşim yerinde de yakın özellikteki arkadaşlar gruplaşma oluşuyordu. Komiser Çağatay ile MIT çalışanı Gökhan meslek maceralarını anlatıyordu. Hayat kadını Rümeysa, kendisine deli gibi aşık olan Barış’tan korkuyordu ve mümkün olduğunca ondan uzak durmaya çalışıyordu, Aslı’yı ürkek bir halde görünce onla konuşmaya başladı ve böylece hem Barış’tan mümkün olduğunca uzak duruyor hem de Aslı’ya yardım edebiliyordu.

Hüseyin, kulübesine demir parmaklıklar koydu. Mert’in kollarını ve bacaklarını sandalyeye bağlayıp tuvalete kilitledi. Herkes, Mert’e ne yapılması gerektiğini konuştu. Kimisi köyden uzaklaştırmak, kimisi hapis tutmak, kimisi idam etmek… Çağatay, Gökhan, Murat, Kaan köyden uzaklaştırılmayı istese de diğerleri bu duruma karşı çıktı. Çünkü Mert tekrardan köye gelirse kendilerini koruyamazdı.

Rümeysa köyden iyice uzaklaşınca ona tecavüz girişiminde bulundu. Durmadan Rümeysa’yı gözleyen Barış bu durumu fark edip Kaan’la dövüşmeye başladı. Çok geçmeden Rümeysa’nın çığlıklarını duyan Çağatay, Melih ve Koray kavgayı ayırdı. Köyün huzuru bozulacağından diğerlerinin bu durumu fark etmemesi istenildi. Köye evine döndüklerinde Aslı, Rümeysa’ya acıyan gözlerle baktı. Bilmiyormuş gibi davranamadı ve onu teselli etti.

Köyde Bihter meydanda yürüdüğü zaman gencinden yaşlısına herkesin gözü onda oluyordu. 64 yaşında Murat, 50 yaşlarında Haşim ve Hüseyin bile, kızlarından bile küçük yaşta 27 yaşındaki Bihter’i inanılmaz arzuluyordu. Rümeysa’nın belalısı Barış dahi önünden Bihter geçince ona bir müddet bakıyordu. Rümeysa, Barış’la konuşmuyordu. Barış onu defalarca baş başa yakalamaya çalışsa da, bazen kendisi uzaklaşıyor bazen de Melih araya giriyordu.

Emekli Başçavuş Murat, Gardiyan Hüseyin, Temizlik görevlisi Haşim rakı sofrası kurmuş içiyordu. Eski bağımlılardan güvenlik görevlisi Kaan ile eski kaçakçılardan Mert ile uyuşturucu hakkında konuşuyordu. Futbolcu Koray, tek tabanca takılıyordu ve Eylül’den çok hoşlanmış olacak ki gözü sadece onun üzerindeydi. Melis ise başta Bihter’le konuşsa da burada da umduğunu bulamamıştı. Hiçbir zaman kafa yapısına uygun birini bulamıyordu.

Rümeysa’ya deliler gibi aşık olup onun uğruna şehir şehir dolaşan Barış’a,
Tecavüze uğradıktan sonra ailesi tarafından evliliğe zorlanan Aslı’ya,
Ailesinden kalan oteli doğru düzgün işletemeyip batıran Bihter’e, Village uygulamasından seçildiklerine dair bildirim geldi.

Bulunduğu ilin belediyesinde temizlik personeli olarak çalışan ama maddi sıkıntılar çeken Haşim’e,
Hapishanede mafya babasını dövdükten sonra başı belaya giren gardiyan Hüseyin’e,
iki kez intihar etmesine rağmen başarılı olamayan Melis’e,
Müşterilerinden kazandığı paraların komisyonunu pekekentlere vermeyip iki kere onlar tarafından vurulsa da bu saldırıdan kurtulan hayat kadını Rumeysa’ya,

Koray ve Haşim düz mantık çerçevesinde en tehlikesiz ve en basit çözümün idamın olduğunu açıkladı. Melis ise sadece ölümü görmek istiyordu. Tabi bunu dile getirmek yerine Koray ve Haşim’in mantıklı konuştuklarını söyledi. Köyden uzaklaştırılmasını isteyenler düşüncesinden vazgeçip hapishane hayatını mantıklı gördüler. 7 kişi hapishanede kalmasını, 6 kişi iddıbını istiyordu. Hüseyin hapis hayatına şiddetle karşı çıktı ve öyle bir şey olursa kesinlikle zerre yardım etmeyeceğini belirtti.

Geceleri artık kimsenin gözüne uyku girmiyordu. Çağatay ve Gökhan mesleklerindeki başarısızlıkları burada da yaşamanın verdiği hayal kırıklığı içerisindeydiler. ikisi votka içip dertleşiyordu. Bir yandan da gözleri penceredeydi. Gecenin 5’i olduğunda Haşim’in dışarı çıktığını gördüler. Çağatay ve Gökhan hemen sessizce kapılarını açtı ve onu takip etmeye başladı. Haşim, Murat’ın evine girdi.

Murat kulübesine girdiğinde duvarında kanla yazılı “Öleceksin” yazısını görür görmez hemen köyün meydanına çıkarak duvarına yazıyı kim yazdı diye etrafa bağırdı. Ortalığa tehditler savurdu. Kimseden ses seda çıkmadı. Kasaba giderek huzursuz bir hal aldı. Herkeste acaba katil gerçekten öldü mü diye kararsızlık vardı. Kimse birbirine güvenemiyordu. Çağatay ve Gökhan bile…

Çünkü avcılar her zaman silahı, bıçaktan üstün görürdü. Melih’in üzerine iyice geldiklerinde gece Rümeysa evinde kaldığını söyledi. Mert’in kulübesine gittiklerinde Mert’i kafası güzel bir halde buldular. Kulübede otta dahil bir sürü uyuşturucu madde vardı. Aslı ve Bihter etrafı didik didik aradığında, Bihter kanlı bir bıçak buldu. Eylül, bıçağın cesetle uyuştuğunu doğruladı.

iki kere intihar edip başarısız olan Melis, bu işi yapmak istediğini söyledi. Kimse gönüllü olmayınca idamı boynunu kırarak değil, silahla yapmaya karar verdi. Mert’i ağaca bağladılar ve Melis tabancayı alıp Mert’e bir şarjör silah boşalttı. Cesedi ise köyden uzak bir yere gömdüler.

Uzaklaşmasını yeterli görenlerin silahı vardı ve silah kullanmayı bildiklerinden kendilerini koruyabilirdi. Eylül, Bihter, Rümeysa, Mert’in hapishane hayatı yaşatmak istedi. Çünkü onu öldürürlerse Mert’ten farkı olmayacaklardı. Fakat bu da masraflı bir işti. Haşim, Melih, Melis, Aslı, Hüseyin, Koray öldürülmesini istedi. Ortada bir cinayet vardı ve buraya huzuru bulmak için gelmişlerdi.

Melih’in silahı olmasına rağmen diğer kızların canı tehlikede olmaması için ölmesini istedi. Hapis hayatı yaşatılsa köyde kimsenin huzuru kalmayacaktı. Aslı, önceden tecavüze uğradığı için erkeklerden çok korkuyordu. Böyle birini kasabada istemiyordu. Hüseyin, Mert’in öldürülmesinden yana değildi ama öncedeki işi gardiyanlık olduğundan gene birini hapis hayatı yaşatmak istemediğinden öldürülme tarafındaydı.

Çağatay ve Gökhan cinayeti işleyecek kişileri azaltmaya çalıştı. En büyük iki şüpheli Rümeysa ve ondan hoşlanan Melih’ti. Kulübeye Melis gelerek “Cidden siz ikiniz önceden polis ve istihbarat çalışanı mıydınız? Yerdeki ottan çıkmış tütünü görmüyor muşunuz? Burada Mert ve benim dışında ot içen var mı sizce?”

II BÖLÜM: ÖLÜM
Sabah olduğunda Rümeysa’ya kimse bela olmadı. Ne Kaan bir laf attı ne de Barış onu takip etti. Hatta Barış’ı bugün gören kimse olmadı. Melih, Rümeysa’ya silah nasıl kullanılır öğretiyor, bir yandan kur yapıyordu. Koray, Eylül’e ilgisini ciddi anlamda belli ediyordu. Murat, kızına çok benzeyen Eylül’e sürekli bir şeyler ikram ediyor ve o Koray’la konuşurken kızını kaptırıyor gibi hissettiğinden Koray’ı tersliyordu.