ve sonunda sevgilimin kankasını siktim

kasabın kocasını gibmiş

rizord

vizeler yaklaşıyordu. ben hala işsizdim. kirayı ödemekte zorlanıyorduk. bir gün ezgi bir kızla geldi. çok hafif balık etli küt ve kızıl saçlı, burnunda pirsing midir ne taktur ondan olan bir kız. ders çalışmak için gelmişlerdir heralde diyordum. ama ezgi durumu anlattı. adı tuğçeymiş bunların bölümüne yeni gelmiş (bu arada farklı bölümler okuyoruz ezgi ile) ev arıyormuş para konusunda sıkıntısı yokmuş ezgi de tutmuş kolundan getirmiş ben işsizim diye sıkıntı çekiyoruz ya. benim de kafama yattı tuğçeyle tanıştık. gayet hoş muhabbeti olan güzel bir kız. ilklerde fazla muhabbet etmiyorduk. zaten okuldan çıkınca biz direk eve giderdik tuğçe gece geç saatlerde gelirdi genellikle alkollü olurdu.

ezgiyi gıylayamadıktan sonra arkadasını gibip napcan a.k önemli olan zoru başarmak

rezerved

Çabuk yaz oç

bir gece yanlış hatırlamıyorsam 01:00 gibi ezginin tel çaldı. telefondaki annesiydi. ezgilerin fırını var fırında yangın çıkmış neredeyse fırının tamamı kül olmuş ihsan amca (ezginin babası) 2. derece yanıklarla zor kurtulmuş hafif komada hastahanede yatıyormuş. biz şok geçirdik. ezgi bayıldı bir kaç kere.

ezgi hemen ayaklandı memlekete gitmek için. benim gitmem imkansız, 2 gün sonra finalim vardı. ezgi de zaten ben tek giderim bir de sana otobüs parası ayarlamakla uğraşmayalım dedi. sabah 07:00 de yola çıktı. tuğçeden yol parasını borç almıştı.

reserved

devamlı telefon ile ezgiden bilgi alıyordum ihsan amcanın durumunu. tuğçe ile kahvaltı yaptık o sabah ezgi yoktu. tuğçe okuldan sonra bir şeyler yapalım dedi kafalarımız dağılır hem. bana da uydu ama eğlenceli bir şeyler yapmayalım yani kafamız dağılsın da sevgilimin babası hastahanede benim de müstakbel kayın babam. anlıyorum dedi öyle bir turlarız falan da anlaştık.

haydi amk

bunu pişkin pişkin anlatıyorsun ya sonunda filan diye, adisin.

ve oldu aynı yeri tutturduk. şehir dışında bir üniversite. çok sevinçliydik emeklerimiz boşa gitmemişti. hemen hazırlıklara başlayıp. bölgede okula en yakın en ucuz evi tutmak için yola koyulduk. güzel bir tane küçük daire uygun fiyata bulduk. ev sahibi anlayışlı biri idi. okula başladık. anne babalarımızın yardımıyla bir güzel okuyorduk. ek olarak ben bir iş de bulmuştum okuldan sonra.

atma ziyaaaaa

birinci dönem bitti. evlerimize döndük rutin bir şekilde okuyorduk. ezgi ile ilişkimiz ise ileri derecede ciksten yoksun bir karı koca gibiydi. ezgi bir türlü amından bana nasiplendirmiyor. istersen katlanırım gir zütümden gib diyordu. ama ben de kıyamıyordum, hem sağlıksız diye kabul etmiyordum. koklaşa koklaşa elleşe elleşe oral ciks falan idare ediyorduk. ezgi hala kendini bana vermiyordu.

2. dönem başladığında ben tekrar part-time işime de başladım. işte iken servisi geç yetiştirdim diye müşterinin biriyle tartıştık adam tam kıl kuyruk çıktı. hemen patronunu çağır diyen tiplerden. buna okkalı bir küfür patlattım. ananı dıbını giberim cinsinden. patron da duydu. anlıyacağınız işten atıldım. ezgiye durumu anlattım olsun tekrar bulursun falan dedi ama 1 aya yakın iş bulamayacaktım.

artık sevgili olmuştuk. ikimizinde ayakları yerde değildi. deliler gibi dünya umurumuzda değildi sabah 5 lere kadar mesajlaşıyor facebookta birbirimizi ilişkiliyorduk. kıskanıyor küsüyor darılıyor sonra gene barışıyorduk. çok mutluyduk amk.

sene 2008 lisedeyim. ortam güzel her günümüz ayrı bir eğlence, okula ezgi adında bir kız geldi bizim mahalleye taşınmışlar. ezgi kaydını da bizim liseye almış. geldiği ilk gün etkilendim zaten kendisinden uzun düz saçları ince bilekleri kırmızı dudakları incecik beli kıvrımlı kalçaları kafamı döndürmüştü. dedim şimdi liselinin bir anlamı oldu işte

o 11/a da ben ise 11/b de idim. yakınlaşmak muhabbet etmek için somut bir adım gerekiyordu. devamlı kesiyordum tenefüslerde falan sabahları günaydın akşamları iyi akşamlar diyor, efendiliğimden taviz vermiyor gözüne girmeye çalışıyordum. o da çok mütevazı ve güzeldi zaten aklımı başımdan alan yanı buydu. diğer kezbanları gibi şımarık değildi yanına okulun en çirkini gelip selam dese muhabbet eder hal hatır sorar dışlamazdı. bu yönü beni kendisine bağlamıştı zaten

zil çaldı. kapısında bekliyorum sınıfın, sırt çantasıyla belirdi. hadi dememle çıktık yola. uzak ücra bir kafeye zütürdüm bunu. başladık olağan muhabbete. o da durumu anlamış olacak ki e nediyeceksin bana dedi. yanaştım biraz yanına elini verir misin dedim, aldım elini elimin üstüne ezgi dedim ; ben seni ilk gördüğümden beri kalbim ile göğüs kafesim arasında soğuk bir gibışma oluyor. galiba ben sana aşık oldum. bunu kelimelerle anlatmak inan zor sana olan duygularımı bilmiyorum senin bana olan duyguların ne derece belki beni sadece bir arkadaş olarak görüyorsun ; ama benim sana olan duygularımı bil. ben seni hiç bir zaman diğer kızlar gibi görmedim göremedim daha doğrusu... bla bla anllatım da anlattım. kızardı bu ben ne diyeceğimi bilemiyorum ama sana çok alıştım dedi. geceleri seni düşünüyorum ama bu aşk mı sevgi mi bilmiyorum ama sensiz olmaktan da korkuyorum dedi. sarıldık kısa bir süre. biraz gözlerimiz doldu. kahveyi falan döktüm ben o ara