varsa benim gibi sorunlu arkadaşlar

bu hikayeye ara verilmiştir* devam edileceği meçhuldur.

bura iyimiş

devam ediyorum gençler

ankaraya dönmüştüm ama sanki bir yarım yanımda yoktu. ekgib bir şeyler vardı hayatımda.. sanki canımdan bir parçayı geride bırakmıştım. sanki benim nefes almamı sağlayan birini arkamda bırakmıştım.. dershaneye gidip geliyordum ama tek yaptığım dilanla mesajlaşmak. ders aralarında onu aramak ve onun güzel sesini duymaktı tüm yaptığım. eve geldiğim de ise msn açıp kameradan da olsa güzel gözlerine bakabilmekti. ve geceleri telefonda da olsa son duyduğum ses olarak huzurla uyumamaktı. hepsi bu..

bir gün facebookta takılırken dilanın duvarına gözüm takıldı çağrı diye bi bebe bebeğim yazmış buna. nasıl ayar oldum nasıl ayar oldum. lan sen kimsin amk. sen kimsin de benim sevgilime bebeğim diyorsun huur çocuğu. dilana mesaj attım. sen o çocukla nasıl öyle konuşuyorsun diye. o da benim 14 yıllık kardeşim dedi. lan sokarım kardeşine ben hiç bi erkeğe güvenmem konuşmalarına dikkat et dedim. ediyorum zaten etmem gerekenlerle dedi. iyi o zaman ona dersin aşkım dedim ve telefonu kapattım..

hani telefonunuz bi kaç saat kapalı olur da sanki açınca mesaj yağmuruna tutulacaksınız gibi hissedersiniz ya.. öyle bi an da açtım telefonu. ama ne arayan vardı. ne soran.. dilanı aradım açmadı. aradım meşgule attı. kızmıştı bana belli. belki de yaptığım o kadar ufak bir şey değildi ama haklıydı belki de..

sonra gece tekrar aradım. açtı telefonu. ufak bi naber nasılsından sonra derdini anladım. dediğime takılmıştı. evet belki de haklıydı ama napayım lan çok seviyordum ben onu. kimseyle paylaşamayacak kadar seviyordum. onunla aynı şehirde nefes alırken bile mutluyken ben onunla bile yetinebilecek kadarken ben.. dayanamazdım.. yapamazdım başkasına yakın olmasına.. anlattım durumu ve anladı ve bende o günden sonra kıskançlık krizlerime ara vereceğimi kendimi kontrol edeceğimi söyledim ve bu konu da böylece kapanmış oldu..

günlerden cumartesiydi. normal sıradan bir gün. kapının sesine uyandım. gittim uykulu gözler ve karmakarışık saçlar eşliğinde kapıyı açtım. gelen kargoydu. ... siz misiniz diye sordu. evet dedim. imzayı attım kargoyu elime verdi ve gitti. noluyo amk dedim kendi kendime. gittim bi yüzümü yıkadım pakedi odama koydum. sonra açtım. içinde bi saat ve bir not vardı. saat güzel bi saatti. çıkarttım notu ve okumaya başladım.

6. ayımız kutlu olsun sevgilim.
bu gün hayatıma girişinin 6. ayı.. tam 6 ay oldu dünyada senin varlığından haberimin olmasının..
bazen zamanı durdurmak istiyorum. özelliklede sen yanımdayken. keşke dursa diyorum beynimdeki tik-taklar..
bu saat bizim için zamanı durduracak. seni çok seviyorum

xlarcım, böceğim. dev adamım.. ıs.ıo.ıo...

yazan bi nottu. sanırım hayatımda hiç o kadar mutlu olmamıştım. hem de hiç.. kapattım notu ve dilanı aradım. seni çok seviyorummmmmmmmmmmmmmm diye bağırdım. noldu dedi
hediyen geldi dedim. ben de seni seviyorum minnakım dedi. biraz aşk dolu dakikalar yaşadıktan sonra kapattık telefonu..

hayatıma giren ilk kadın değildi belki ama gerçek aşkı yaşadığım tek kadındı diyebilirim dilan. onu öylesine seviyordum ki. size burada kelimelerle anlatmam imkansız. yanyana uyuduğumuz kanepede dudaklarını öpmekten başka hiç bir şey yapmamıştım. hasta olduğunda içim bi kötü olurdu. özlediğimde çıkar yanına giderdim 900km dinlemeden. geceleri sesini duymadan uyuyamaz. ona şiirler yazmadan duramaz. onu her sabah ben uyandırmadan edemezdim. hayat benim için sadece bir kişi olmuştu. oda dilandı. sanki nefes almam onun elindeydi ve o hayatımdan çıkınca her şey bitecek gibiydi..

bi dövme yaptırmaya karar vermiştim. zar dövmesi. çünkü kadere değil de şansa inanırdım. ve dilan benim düşeşimdi.
ben 1 kapısında tek pulu kalan tanrıya karşı
6 kapımda ki 4 pulumla düşeş atmıştım.
ve kalbiniz kırıksa ve 6 kapısı doluysa asıl o zaman yaşarsınız gerçek pişmanlığı..

unutmayın 5 dakikalık zevk için kirlettiğiniz tüm kadınların, yere düştüklerinde içleri sızlayan babaları vardı..

tekrar hataya gitme kararı almıştım çünkü dilanı çok özlemiştim. bu arada hastalığım düzeliyor. ilaçlarımı düzenli kullandığım için bir sıkıntı yoktu ortada..
ama dilana sürpriz yapacaktım. bindim otobüse dilanla mesajlaşa mesajlaşa gittim hataya..
artık hatayı biliyordum. bindim taksiye evlerinin önünde indim. ve sabahın körüydü. dilan uyumuştu.
aradım dilanı kapıyı aç dedim. ne diyosun yaaa dedi. kapıyı aç dedim. ne ciddi misin sen dedi.
sonra otomat sesi duyuldu. merdivenleri çıktım karşımda pijamalı bir melek vardı.
aşkımmmm. dedi ve sarıldı bana en az 10 dakika.. dur kemiklerimi kırıcaksın dedim güldü
içeri geçtim. terlik verdi. çantamı odasına koydu. geldi ve yanıma oturdu..

nerden eski küçük bey dedi.
aşkımı özledim küçük hanım dedim.
aşkın sana kurban olur dedi
olmasın yoksa ben naparım onsuz dedim.
bulursun yeni bi aşk dedi
hiç biri olmaz ki senin gibi dedim.
hadi hadi yalancı seni dedi güldü..
aç mısın dedi.
evet sana acıktım dedi
pis sapık dedi dudağımdan öptü.
ben de hafif bi karşılık verdim.
aşkım uykum var hadi uyayalım dedi.
geçti yattı odasına yanımda yatamazdı yoksa annesi kızardı bize ben de salon biraz tv izledim ve uyanmasını bekledim aşkımın..

ablası uyandı işe gidiyordu. aa hoşgeldin ... dedi..
hoş bulduk dedim. sonra annesi uyandı..
hoş geldin damat dedi gülerek..
hoş bulduk meltem ablacım dedim.
geçtik mutfağa her zaman ki gibi annesiyle sigara içmeye başladık.
ben ona ankaranın soğukluğundan bahsettim o bana normal dertlerinden bahsetti
derken gelinimiz uyandı.. günaydın anne dedi. bana bi şey demedi annesinin yanında *
annesiyle beraber kahvaltı hazırladı bize. kahvaltımızı yaptıktan sonra mehmeti aradık dilanın dershane arkadaşı olan mehmet ankaraya geldiğinde tanışmıştım.
geldi bizi arabayla aldı. sahil dedilen bi yere gittik. oturduk biraz sonra dilanın dershanesine gittik. sınıf arkadaşlarıyla tanıştım.

sonra mehmet bizi sahile bıraktı dilanla oturuyorduk kayalıklarda. dalgalar ayaklarımıza kadar geliyordu neredeyse.. biraz omzumda biraz göğsümde denizi izledi. biraz fotoğraf çekindik. sonra eve doğrü yürümeye başladık. yolda geçerken bi şeye kızmıştı tam olarak neye hatırlamıyorum. yanda pamuk helva satan birini gördüm koştum 3 tane pamuk helva aldım. al bakalım pamuk prenses dedim. nasıl sevindi çocuklar gibi. elimden tuttu ve eve doğru yürüdük benim ufaklığımla..

dilan sigara içmemi hiç sevmezdi. hatta yeni sigara içmişsem öpmezdi bile beni. git pis pis sigara kokuyosun derdi. onun yanında az içmeye çalışırdım sigarayı.. eve geldik dilan mutfakta kahve yapıyordu. çıktım balkona yaktım bi sigara.. geldi yanıma noldu dedi. hiç dedim. noldu dedi ve ısrarla sordu tekrar ve şu uzun konuşmayı yaptım ona.
biliyorum bitecek. bu da bitecek. sen de gideceksin herkes gibi..
ve ben unutmaya çalışacağım. bu güzel günleri, seni, gözlerini, bana rengimi veren seni..
gitmesen be dilan.. bitmesek.. ben seni çok sevdim. annemden sonra en çok seni sevdim ben.
hiç yüzünü görmeden 900km teptim geldim. ama inan içimde ufak bi pişmanlık yok. çünkü seni çok seviyorum ben.
sen benim baharda düşen ilk cemrem. son bahardaki düşen ilk sarı yaprağımsın.
bitmesin be aşkım. sonunu düşünemiyorum ama sonuna kadar gidelim aşkım dedim.

bi iki damla göz yaşı süzüldü gözünden benimkilere karışarak.. bitmesin aşkım dedi sarıldı bana.
sonra eyvah dedi..
kahve yandı.. güldük.

dinleyen yok herhalde

hatayda şu an hatırlamak istemeyeceğim kadar güzel vakit geçirmiştim. 3 gün sonra ankaraya döndüm. dilanla daha da bağlanmıştık birbirimize.. özledim mesajları artıyor. çaresizlik artıyordu günden güne.

akşam oldu ve dilanların eve doğru yol aldık. dilanın ufak kız kardeşi, ablası annesi ve bi kaç akrabaları vardı. yıl başı için sofra hazırlandı biz hüseyinle alkol almaya gittik bi miktar bira ve vodka aldık geldik. saat 12 oldu ve yeni yıla girdik. onunla beraber bir yıla girmiştik. daha ne isteyebilirdim ki..

bugünlük bu kadar yeter zaten okuyan yok.

var panpa anca geldim sonuna