-
1.
+4Gece vakti aniden onu uykusundan uyandıran şeyin ne olduğunu düşünüyordu Andiç. Derin düşüncelere dalarken her zaman dolabının en alt çekmecesinde bulundurduğu sigarasından bir tane alıp yakarak gökyüzüne bakmaya başladı. Yatağın diğer tarafında bulunan, kendisini hayata bağlayan tek şey olduğunu düşündüğü Gökçen , yani yeni evlendiği eşi yatıyordu. Andiç baş belası düşüncelere dalmadan önce Gökçeni uyandırmak istemiyordu , dışarıdaki havanın verdiği serinlik pencereden içeri girer girmez irkilerek uyanmıştı Gökçen. Andiç ne kadar pişman olduğunu belli ederek tatlı bir gülümsemeyle karşıladı uyanan gökçeni
Gökçen: Yine uykudan uyanıp gökyüzünü seyrederek dalmışsın. Endişelendiriyorsun beni.
Andiç: Her zaman ki halim Alışman gerek artık , yoksa vakit çoktan geçmiş olacak.
Gökçen : Neden böyle konuşuyorsun sanki bu güzel günlerimiz kötü bir sonla bitecek.
Andiç: Kötü veya iyi o günü yaşamadan kimse bilemez , sen bu mutlu günlerin tadını çıkar, hem vakit geç oldu uyu artık.
Gökçen içini tırmalayıp duran bu düşünceler yüzünden her gece uyuyamamaktan bıkmıştı artık. Ama Andiç in umurunda değildi kafasına koymuştu bir kere umursamıyordu başkalarının düşüncelerini kendi içinde boğulurken... -
2.
0Sabah olmuştu artık , kahvaltıdan önce bir duş alması gerektiği aklına geldi Andiç in iyi veya kötü bir kokuya insanlar neye dayanarak teşhis koyuyordu ? Bu şekilde düşünerek kendisine güldü ve sıcak suyu başından aşağıya döktü. Andiç kendisi gibi her insanında sıcak suyun altında yatar bir şekilde düşüncelere dalıp dalmadığını merak ediyordu. Neden umrundaydı bu insanlar, halbuki onlardan nefret eder Andiç. Bir insana aklına takılan bu soruyu sormaya kalksa sen benim duş alırken ki halimimi düşünüyorsun diyerek sapık durumuna düşebilirdi . Sadece kafasına takılan bir soru olduğunu bilemeyecek kadar aptal bu insanlar diyerek kapının arkasındaki bornozunu aldı.
Gökçenin hazırladığı kahvaltının kokusu odasına kadar gelmişti. Her sabah olduğu gibi kahvaltı masasına oturacak Gökçenle birlikte gülümseyerek sohbet edeceklerdi. Monotonlaşan bu hayat çok fazla canını sıkıyordu Andiç in. Her gün aynı olaylar işe gitmek için beklediği otobüs gelene kadar geçen arabalar ve durakta bekleyen insanlar her gün aynı insanlardı. Her gün hepsine tebessüm ederek günaydın diyor selam veriyordu hallerini hatırlarını sorarak kısa da olsa sohbet ediyordu. Bir günlüğüne bile olsa bu davranışları sergilemese diğer insanlar tarafından yadırganacak ve ayıplanacaktı. Bunun farkında olan Andiç bu hayatta , bu insanların arasında yer edinebilmek için yapmak zorunda olduğu şeylerden nefret ediyor her gün kendi içinde isyan ederek gelen otobüsüne adım atıyor ve cam kenarındaki yerini alıyordu. -
3.
0Artık bürosuna adım atmış derin bir nefes almıştı . üstüne geliyordu bütün insanlar onunla sohbet etmeye çalışanlara nezaketen kısa cevap veriyor sohbetin en kısa sürede bitmesini istiyordu . Bugünkü randevu defterine bakınca aslında biraz şaşırdı yalnızca bir hastası gözüküyordu . 17 yasında genç bir erkek . Kısa bir süre bugün yalnızca tek bir kişinin saçma dertlerini dinleyeceği için sevinse de eve az parayla gideceği için içinde bir burukluk oluştu . Bu durum Andiç in her erkekte olabileceği gibi onurunu kırıyordu. Andiç Gökçen in onunla evlenmeme sebebinin yalnızca hayatını düzgün bir şekilde devam ettirmek ve cinsel duygularını doyurmak için olduğunu düşünüyordu . Aşk denilen şeye inanmıyor bütün duyguları yalnızca hayata tutunabilmek için yapmacık şekilde sergilenen bir rol olarak düşünüyordu .
-
4.
0Artık bu kadar düşünce yeter diyip sandalyesinden kalkarak zili çalmış kapıya yöneldi ve hastasını karşıladı.Tek başına gelen genç Andiç e gülümseyerek selam verdikten sonra içeri geçip oturdu . Tanışma merasimini kısa keserek Andiç o klagib soruyu sordu :
- Buraya geliş sebebiniz nedir ?
Genç derin bir iç çekerek:
- Sürekli ölümü düşünüyorum , hayatta hicbir şey bana cazip ve yaşanmaya değer gelmiyor . Bu dünyada yaptığımız davranışların bıraktığımız hatıraların hiçbirini öldüğümüz zaman hatirlamayacagiz. Bizi hatırlayan ve ölümümüze üzülen insanlar olsa dahi hiçbirini görmeyecek ve hissedemeyeceğiz. O halde yaşamanın ne anlamı var ?
Andiç gençin bu konuşması sonrası hayret içinde kalarak kendi gençliği göz önüne geldi ve babasından daha çok sevdiği gençliğindeki pgiboloğu Mustafa Beyi hatırlayarak duygulandı. -
5.
0Beyler okuyan varsa kendini belli etsin lütfen amacım gerçekten sizin duygu ve düşüncelerinizi öğrenmek hikaye hakkında böylece yazma hevesimde artar.