1. 1.
    0
    varg vikernes 11 şubat 1973 te saat 21:58 te
    norveç'in bergen şehrinde doğdu.bir rivayete göre varg, hamileliğin 6.
    ayının 6. gününün 6. saatinde doğmuştur. bunun ne derece doğru olduğunu
    bilinmiyor.
    asıl ismi kristian'dır fakat gerek düşünce yapısı, gerek mevkisi
    bakımından asıl ismini hiçbir zaman kullanmak istememiş ve varg ismini
    kullanmıştır. fakat bu kanuni bir isim değişikliği değildir ve bundan
    önce birçok farklı isim kullanmıştır.

    -babası irak'ta çalıştığı için irak'ta kaldığı bir yıl sayılmazsa- varg
    bergen'de büyüdü. gençliği süresince etrafındakilere hep bergen'in
    ormanlarını, vahşi hayvanlarını, sert dağlarını sevdiğini anlatırdı ve
    aradan yıllar geçtikten sonra o'nu tanımak için yapılan bir röportajda;
    "soğuk bir kış gecesinde ormanda tek başınıza yürüyün, işte o zaman 'o,
    gerçekten konuşuyor' sözüyle neyi kastettiğimi anlarsınız." şeklinde
    konuşmuştu. diğer insanlar sadece ağaçlar ve kayaları görüyorken
    varg, troller ve gölgeler arasında dans eden elfleri hayal
    ediyordu. varg'dan önce bu tür şeylerin hayalini kuran son norveçli
    theodor kittelsen, bu tarz fantastik resimler çizmişti ve varg'ın bu
    resimlerden bazılarını albüm kapağı olarak kullandığı söylenir.

    varg gençlik yıllarında iki arkadaşıyla birlikte uruk-hai isimli projesi
    üzerinde çalışmaya başladı fakat diğer iki elemanın bir kız için
    birbirine girmesi ve varg'ın old funeral elemanlarıyla tanışması üzerine
    provalar durduruldu. uruk-hai, tolkien'in orta dünyasındaki sauron'un
    high-orc larına verilen isimdir (oo'rok-high).bunlar tipik viking
    berserker ine benzerler. varg niçin uruk-hai ismini seçtiğini "tolkien;
    sauron'u odinn den esinlenerek yaratmış ve bu durumda uruk-hai de
    odin'in hizmetkarlarına benzer. uruk-hai nin gondor'a saldırması
    vikinglerin charlemagne'ın yönettiği hristiyan fransa'ya saldırmasına,
    uruk-hai nin rohan'a saldırması ise vikinglerin hristiyan i̇ngiltere'ye
    saldırmasına benzer. fakat neticede vikingler de sauron ve orkları gibi
    kaybettiler." şeklinde açıklıyor.

    80 li yılların sonunda varg halen politik ve müzikal görüşünü
    şekillendirme aşamasındaydı. satanel, old funeral gibi gruplarda çalmaya
    başladı, bunların gerçekten çok iyi müzisyenler olduklarını düşünüyordu
    fakat hiçbirisi hayal ettiği kadar zevk vermiyordu. kendi müziğini
    yapmaya karar verdi ve başlamadan önce tolkien'in kurduğu dünyadan
    etkilenerek yapacağı işin temellerini oluşturdu.90 ların başında kendi
    solo projesi burzum üzerinde çalışmaya başladı. burzum kelimesi ork
    dilinde “karanlık” anldıbına geliyordu. burzum gerek maddi olarak gerek
    düşünce olarak tüm sorumlulukları varg'a ait olan bir projeydi.bu
    sebeple müziğe sadece varg'ın vizyonu ve kurduğu hassas denge yansıdı.

    projeyle aynı ismi taşıyan ilk burzum albümü 1992 yılında mayhem elemanı
    ve kurucusu øystein aarseth (euronymous) in şirketi deathlike silence
    production tarafından piyasaya sürüldü. bundan sonra herşey birbirini
    takip etti ve norveç'in en ünlü kiliseleri yakıldı, yerle bir edildi.
    ···
  1. 2.
    0
    12. yüzyıldan beri ayakta duran (1883 te restore edilmiş), büyük bir
    kısmı tahtadan yapılmış, norveç'in en çok saygı gören kilisesi fantoft
    kirke, 6 haziran 1992 de "norwegian black metal" sahnesi altında ortaya
    çıkan neo-pagan bir topluluk tarafından kundaklandı ve kilise tamamiyle
    yandı. varg yanan kilisenin fotoğrafını "kirke ep" albümüne kapak yaparak
    olayı ölümsüzleştirdi. olaylara müzikal açıdan yaklaşarak hareketin
    militan kısmını yönetti. buna rağmen norveç polisi hiçbir zaman onun
    işlevi hakkında gerçek bir bilgiye sahip olmadı.

    kilise kundaklamalarının ardındaki sembolizmi düşününce bunun
    hristiyanlığa karşı açılmış bir savaş olduğu açıkça görülmektedir. varg
    için ise bu sadece bir intikam davasıdır. bundan yaklaşık bin yıl önce
    norveç'te hristiyanlar, kiliseler dışındaki tüm tapınaklara zarar
    vermişlerdi ve paganları kazıklara bağlayarak yakmışlardı. varg herzaman
    kendini odin'in savaşçısı olarak gördüğü için pagan dinlerin öcünü almak
    zorunda olduğunu hissetti.

    1991 ve ağustos 1993 arasındaki dönem varg'ın deyimiyle burzum'un "altın
    çağı"dır. varg bu dönemde bütün albümler için gerekli müzikleri
    yaptı. daudi baldrs ve hlidskjalf albümlerinin müziklerini ise burzum'un
    unutulmuş gitar riffleri, synthleri ve şarkılarını tekrar gözden geçirip
    düzenleyerek hazırladı.

    müziğinde ağır bir hava ve synth kullanan ilk grup burzum'du fakat
    günümüzde bunları yapmayan black metal grubu sayısı yok denecek kadar
    az.varg tamamen ambient olan ilk albümünü 1994 yılında tamamladı ve 1997
    yılından itibaren pagan-ambient i kendi tarzı olarak
    belirledi. kendisini sürekli geliştirdi ve tarzından hiç ödün vermedi.

    1993 yılında mayhem "de mysteriis dom sathanas" albümünün kayıtlarına
    girmeden önce varg gruba bassçı olarak dahil oldu. grupta olduğu sürece
    count grischnackh nickini kullandı. varg ve euronymous blackmetal
    sahnesinde en çok dikkat çeken iki kişi oldu. euronymous müzikal olarak
    hep şeytani bir imaj yaratmaya çalıştı. varg için ise şeytan geri
    plandaydı ve norveç kültürüne bağlı kalarak norveç mitolojisini konu
    edinmek istiyordu. bu durum varg ve euronymous'u iki kutup haline
    getirdi.

    kilise kundaklama olayları ile ilgili euronymous basının karşısına
    çıkarak "evet kiliseleri kundaklayan hristiyan karşıtı bir örgüt var ve
    bu tür olaylara devam edilecek" gibi bir açıklama yaparak uzun süredir
    faaliyetlerine gizli olarak devam eden inner circle örgütünü deşifre
    etmiş oldu.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 3.
    0
    varg'ın euronymous'u öldürme sebebi her zaman tartışma konusu
    oldu. euronymous varg'dan borç alarak piyasaya sürdüğü burzum
    albümlerinin tamdıbını sattıktan sonra yaptığı kazançla daha çok albüm
    piyasaya sürmek yerine parayı kişisel borçlarını ödemek için
    kullandı. varg'a bir röportajda o'nu para için mi öldürdüğü sorulduğu
    zaman; "hayır onu kesinlikle para için öldürmedim. zaten çok daha
    fazlasını kazanma imkanım vardı.bu saçma bir dedikodu. kazancı sadece
    5100$ dı. onu öldürmekle elime 5100$ geçmedi.” açıklamasını yapmıştı.
    euronymous'un varg'ın kız arkadaşına sarktığı için aralarının açık
    olduğu dedikoduları da vardı. varg'a o'nu bir kız için mi öldürdüğü
    sorulduğunda ise; "ortaya sürekli saçma sapan fikirler atılıyor. kız
    arkadaşım ben euronymous'u öldürene kadar böyle bir kişinin varlığından
    bile haberdar değildi. çünkü kız arkadaşım metalci değildi ve açıkçası
    yaptığım şeylerle pek ilgilenmiyordu. bildiğim kadarıyla euronymous'un da
    arasıra birlikte olduğu kadınlar dışında hiç kız arkadaşı olmadı.bu
    saçma bir yalan."

    varg, başka bir röportajda olaya şöyle açıklık getiriyor; “helvete'yi
    sırf annesi ve babası rahatsız olduğu için kapattığını söyledi ve akın
    akın gelen müşteriler kapıda kaldı. şeytan imajına bürünmüş bir ana
    kuzusu.ne kadar aptalca.de mysteriis dom sathanas albümünün kayıtlarında
    benim hiç bir grup elemanıyla problemim yoktu ve birlikte çok
    eğleniyorduk fakat hellhammer da dahil olmak üzere biz euronymous'la
    birarada olmak istemiyorduk. kayıtlarda artık o'nu öldürmemizi
    söyleyerek şakalar da yapmıştı. metal camiasındaki euronymous a olan
    soğukluk bir kaç ay daha devam etti ve daha fazla insan o'nun nasıl bir
    moron olduğunu anladı. artık benden gerçekten nefret etmeye
    başlamıştı.o'na göre insanların o'na olan saygısını kaybetmesine ben
    sebep olmuşum.bir bakıma da söylediklerinde haklıydı.o'na karşı olan
    fikirlerimi hiçbir zaman saklamadım ve insanlar da benim düşüncelerime
    katıldı. artık metal sahnesinin 1 numaralı adamı değildi ve bunun da
    benim suçum olduğunu söylüyordu. herkes asıl nedenin bu olduğunu, "asıl
    kişi" olmak için yarıştığımızı düşünüyordu.bu sadece euronymous için
    önemliydi. mayhem trondheim'den snorre w. yi gitarist olarak kadrosuna
    ekledi. bergen'de kendi evini satın alıncaya kadar benimle birlikte
    kalmasına ve oturma odamda uyumasına izin verdim. snorre kendi evini
    satın alıp taşındı. artık evde tektim ve bu andan itibaren euronymous
    benimle ilgili planlar kurmaya başladı. beni öldürmek istiyordu.ona göre
    tüm bu problemlere sebep olan bendim ve ben öldükten sonra ortada hiç bi
    sorun kalmayacaktı. planlarını paylaştığı birkaç müzisyen bana o'nun
    planlarını açıkladı. euronymous onlara güvendiği için herşeyi anlatmıştı
    fakat belli ki onlar benimle daha samimiymiş. euronymous snorre'u
    telefondan aradı ve o'na herşeyin normale dönmesi için benim ortadan
    kalmamın gerektiğini söyledi ve diğerlerine anlattığı planları snorre a
    da anlattı. euronymous bunları söylerken snorre hepsini bana telefonda
    dinletti. artık emindim çünkü sadece en yakın arkadaşlarına planlarını
    söylüyordu. snorre la konuştuğu gün ondan bir mektup aldım. mektup gayet
    olumluydu hatta arkadaşçaydı. daha önceen katılmadığım bir anlaşmayı
    imzalamam için benimle buluşmak istediğini söylüyordu. ancak planlarını
    uygulaması için beni ayarlamaya çalıştığını biliyordum. arkadaşlarına da
    anlattığı gibi önce beni (bir silahla) bayıltacak, ellerimi ve
    ayaklarımı bağlayarak araba bagajına koyacaktı ve şehir dışında kırsal
    bir yerde beni bir ağaca bağlayarak ölene kadar bana işkence yapacaktı
    ve tüm bunları kameraya çekecekti.

    bütün bunlar karşısında o kadar sinirlenmiştim ki. bu herif kendini ne
    tak sanıyordu bilmiyorum. oslo'ya gitmeye karar verdim. kontratı o'nun
    eline vererek "gibtir git" diyecektim.bu şekilde ondan uzaklaşacaktım ve
    bir daha benimle iletişim kurmamasını sağlayacaktım. herşey normale
    dönecekti. ayrılmadan önce snorre da euronymous'a vereceği yeni gitar
    riffleri olduğu için benimle gelmek istedi. saat 21:00 da bergen'den
    ayrıldık, yolda arabayı sırayla sürdük ve 3:00-4:00 arası oslo'ya
    ulaştık. arka koltuğa geçerek kemerimi çıkardım ve snorre'a onu güvenli
    bir yere koymasını rica ettim. belinizde bir bıçak varken uyumak hiç te
    güvenli olmaz. ulaştığımızda ben uyuyordum. kapıya geldik ve zile
    bastım. uyuyordu.kim olduğumu sordu ve ismimi söyledim."daha sonra
    gelemezmisin?" diye sorması üzerine sadece kontratı imzalayıp gideceğimi
    söledim ve beni içeri aldı.bu sırada snorre sigarasını yakmış,
    merdivenlerde beni bekliyordu. euronymous beni sinirli bir şekilde kapıda
    karşıladı. kontratı o'na verdim ve artık iyice sinirlenmişti. bana
    kapının eşiğini göstererek gitmemi söyledi.o'na doğru bir adım atınca
    iyice panikledi. hareketleri, duruşu, bakışı garipleşmişti ve karnıma
    bir tekme attı.o'nu kapıya ittim ve biraz sersemledi. tekmesinden
    etkilenmemiştim ama o anki şartlar içinde bile yaptıkları bana komik
    gelmişti. karşımdaki , gecenin yarısında kendisini bruce-lee zanneden bir
    kaçıktı. kendini döşemeden mutfak tarafına doğru attı. mutfaktan bir
    bıçak bulacağına emindim. eğer bir bıçak alırsa benim de bir bıçak bulmam
    gerekecekti. getirdiğim bıçak ise kemerimi arabada unuttuğum için
    yanımda değildi. cebimde 8 cm uzunluğunda başka bir bıçak daha
    vardı. üzerine atladım ve eline bir bıçak geçirmeden onu 4 yerinden
    bıçaklayarak kontrol altına aldım. fakat bu sefer de başka bir silah
    bulmak için yatak odasına yönelmişti.bu silahın dead'in kendini
    öldürdükten sonra polislerin aldığı ve euronymous'un geçenlerde geri
    aldığı tüfek olduğuna düşünüyordum (evinde tüfek veya bayıltıcı silah
    bulundurmadığını sonradan öğrendim).kavga etmek için peşine düştüm fakat
    beni şaşırtıp daireden kaçmaya başladı. kavgayı başlatıp kaçması benim
    sinirimi bozmuştu. aşağıya indiğimde snorre sigarasını bitirmiş, ilgisice
    etrafa bakıyordu.o sırada euronymous yarı çıplak ve birkaç yeri
    kanayarak koşuyordu. hayalet görmüş gibiydi. komşularının zillerine
    basıyor, kapılara vuruyor, yardım istiyordu. snorre halen merdivenlerde
    olayları izliyordu. o, bu olayların bir parçası mıydı, bana saldırcak
    mıydı bunu bilmiyordum. olacakları görmemek için koşarak merdivenleri
    inmeye başladı ve yanımdan geçmesine izin verdim. çok korkmuşa
    benziyordu. euronymous'u bıçaklamaya başladım. dizlerinin üstünde
    duruyordu ve "artık yeterli" diye bağırmaya başladı.o’nu bırakıyordum
    ama bana tekrar tekme atmaya çalıştı. bıçağı son kez alnının ortasına
    soktum ve oraya saplanarak kaldı. çıkarmaya çalıştığımda bedeni öne doğru
    düştü ve merdivende bir patates çuvalı gibi yuvarlandı. zaten yaptığı
    gürültüyle tüm komşularını uyandırmıştı.

    onu öldürdüğüm için kendimi hiç de kötü hissetmemiştim. eğer o'nu canlı
    bıraksaydım hayatım üzerine yeni bir girişimde bulunmasına izin vermiş
    olurdum."

    geri dönüşte polis kontrol noktalarına yaklaşmamak için şehir dışından
    döndüler. varg kanlı giysilerini göle fırlattı ve gölde yüzerek
    temizlendi. saat 11:00 civarı eve ulaştı ve 20 dakikalık bir uykudan
    sonra gazeteciler ve televizyon kanalları euronymous'un ölümüyle ilgili
    konuşmak için onun evine gelmişlerdi. ertesi gün gazetelerde; "conut
    grischnackh en iyi arkadaşı euronymous'u kaybettiği için çok hüzünlü"
    gibi haberlere yer verildi.
    x
    Tümünü Göster
    ···
  3. 4.
    0
    ccc burzum giber ccc
    ···
  4. 5.
    0
    polis artık varg'dan şüphelenmeye başlamıştı. etrafındaki kişilere
    sürekli birşeyler sormaya başlamışlardı. snorre olayın şokunu hala
    atlatamamıştı ve snorre'un garip hareketleri, tedirginliği polislerin de
    dikkatini çekti. günlerce o'nu sorguladılar ve snorre artık
    dayanamayarak euronymous'u varg'ın öldürdüğünü ve kendisinin de olay
    anında orda olduğunu söyledi. polis raporlarında snorre'un çok hassas bir
    kişiliğe sahip olduğu da yazılmıştı. varg bir gece kulübünde eğleniyordu
    ve kapıdan çıktığı anda o'nu tutukladılar.bir hücreye attılar ve
    yatacak bir şey bile vermediler. sorularına düzgün cevaplar vermediği
    için bir hafta boyunca hücresinin ışığını hiç söndürmediler. varg artık
    iyice zayıf düşmüştü ama polislerin ellerinde snorre un anlattıklarının
    dışında bir bilgi yoktu. polisin elinde aynı gece varg gölde
    temizlenirken snorre'un benzin istasyonundaki güvenlik kameralarıyla
    çekilmiş tek başına yakıt doldurma görüntüleri vardı. varg istese snorre u
    suçlu duruma düşürüp hapise attırabilirdi fakat bunu yapmadı. polis
    suçunu itiraf etmesi için cesetin üstünde parmak izlerinin bulunduğunu
    da söylüyordu fakat varg cinayet esnasında eldiven kullanmıştı. sonunda
    herşey açıklandı ve olay açıklığa kavuştu. snorre tüm olanları polise
    açıkladığı için hiçbir ceza almayacağını düşünüyordu. varg da mahkemede
    snorre'un olanlarla bir ilgisi olmadığını, sadece yanlış zamanda yanlış
    yerde bulunduğunu söylediyse de snorre hiç payı olmayan bir suç yüzünden
    8 yıl hapis cezası aldı. gazetelerde varg'ın euronymous'un yerine
    lider(?) olmak için onu öldürdüğü yazıyordu. hatta varg'ın durumundan
    istifade eden bir gazeteci onun sakallarını fare kuyruğuna, kız çocuğu
    örgüsüne benzetip alay etmişti. metal camiasındaki (mayhem elemanları ve
    fenriz hariç) herkes gazetedeki güç yarışı teorisine inanıp varg'dan
    nefret etmeye başlamıştı.

    varg; "norveç mahkemesi beni 'akıl almayan bir güdü ile euronymous'u
    öldürmek' le suçladı ve norveçteki en ağır ceza olan 21 yıl hapis
    cezasına çarptırdı. bundaki mantık nedir anlamadım.ben sadece kendimi
    kurtarmak için onu öldürdüm. mahkeme o'nu 23 yerinden bıçakladığımı ve
    vücudunu paramparça ettiğimi söylüyordu. fakat son vuruşu yaptığımda
    öldüğünü zaten biliyordum. mücadele esnasında kendisini cam kırıklarına
    atması, duvarlara çarpması ve öldükten sonra merdivenlerde yuvarlanması
    bedeninde bir çok yaraya sebep olmuştu ve hepsinden beni sorumlu
    tutuyorlardı." diyordu.
    mahkeme sonunda yargıçların varg vikernes'ın şeytana taptığını söylemesi
    üzerine varg ne tanrıya ne de şeytana taptığını söyledi. jürideki bir
    papaz ise i̇sa'nın yardımıyla varg'ın içindeki şeytanın dışarı
    çıkarılabileceğini söylüyordu.bu esnada varg sadece olanlar karşısında
    gülüyordu.
    mahkeme ve hapis cezası için "bütün bu olanlara karşı sinirliyim ama bir
    gün tekrar özgür olacağımı ve tekrar en tepede olacağımı biliyorum ve
    onlar gibi olmadığım için şükrediyorum. yaşadığım şeyler sayesinde çok
    derin tecrübeler kazandım. tüm bu olanlar bir şişmanla bir aptalın
    kavgasına benziyor. şişman olan sürekli kilo verecektir ama aptal olan
    daima aptal kalacaktır" yorumunu yaptı.

    varg artık hapishanedeydi ve buranın şartlarına alışmıştı. varg;
    ”norveç’teki hapishane sistemi çok gelişmiş ve dünya standartlarının
    oldukça üstünde. geldiğimden beri hiçbir sorunla karşılaşmadım, herhangi
    birisi de beni rahatsız etmedi. günün 23 saati tek kişilik
    hücremizdeyiz. kalan 1 saatlik süreyi ise yemek veya ekmek almak için
    turlayarak geçiriyoruz. ayrıca, haftada bir kez kütüphaneye gitme
    hakkımız ve haftada bir de ailelerimizle görüşme hakkımız var. ailemle
    ilişkilerim çok iyi fakat belli ki kızım beni hiç tanımıyor ve bana
    yaklaşmaktan çekiniyor. karımı sormayın çünkü ben hiçbirzaman kızımın
    annesiyle evlenmedim.
    her hücrede televizyon var. kendi hücremde bir bilgisayarım var ve
    programlamacılık üzerine çalışıyorum.”

    burzum’un metal sahnesinden niye çekildiği sorulduğu zaman ise varg
    şöyle diyor “bunun için birçok sebep var. hapishaneden 2 albüm
    çıkarabildim fakat açıkça söylüyorum ki zahmetine değmedi. zaten şu anda
    black metal adı altında anılan bir çok grupla birlikte anılmak
    istemiyorum.”

    hapisteyken bir çok blackmetal dinleyicisiyle tanıştı. televizyonda
    haftalık bir metal ve sms programı oluyordu. bir keresinde bu programı
    izleyen bir arkadaşı onu çağırdı ve sms lerde sürekli burzum dan
    bahsedildiğini ve çalınmasını istendiğini söylemişti. varg televizyonun
    karşısına geçmişti fakat şovu sunan kişi burzum’un bir videoklibi
    olmadığını söylüyordu. dinleyicilerin sms’lerle dunkelheit videosunu
    söylemesi üzerine şovmen bu klibin çoktan unutulduğunu söylemişti. artık
    radyolar da televizyon kanalları da burzum’u boykot etmişti.
    televizyonda rock müziğin tarihçesi ile ilgili bir seri vardı ve
    blackmetal e gelindiğinde sadece mayhem, satyricon ve darkthrone dan
    bahsedilmişti. immortal ve burzum’un sözü bile açılmamıştı. diğer bir
    yandan hiçbir şirket burzum albümlerini norveç’te piyasaya
    sürmek için anlaşmaya girmiyordu ve norveç’teki dinleyiciler artık cd
    leri yurtdışından almaya başlamıştı. burzum’a karşı ülke çapında kesin
    bir propaganda vardı. varg bu durum karşısında ; “kanayan yaralar
    iyileşmediği sürece ben hafızalardan silinmeyeceğim ve görülüyor ki
    halen kanayanlar var.” diyor.

    2003 yılına gelindiğinde varg hapishaneden kaçma girişiminde bulundu
    fakat bu başarısızlıkla sonuçlandı. çaldığı arabayla kaçarken polislere
    yakalandı. olayın videoları piyasada vir çok sitede var. yakalandığı zaman
    yanında bir ag3 ve 700 tane mermi bulundu. sorgulamalarda suç
    ortaklarının ismini hiç bir zaman vermedi.

    - 1 kişi öldürmek
    - 3 kilise yakmak
    - evinde yüksek miktarda (150 kg) patlayıcı (dinamit) bulundurmak.
    suçlarının üstüne

    - hapishaneden kaçma girişiminde bulunmak
    - otomobil hırsızlığı
    - yasa dışı silah taşımak
    suçları da eklendi ve hapis cezası 14 ay daha artırıldı.

    varg hapisten çıktığında norveç’in herhangi bir yerinde küçük bir
    çiftlik satın alıp orada yaşayacağını, bilgisayar programlamacılığı ve
    kitap çevirmenliği yaparak geçineceğini söylüyor.

    varg vikernes ile iletişim kurmak isteyenler için posta adresi ;
    varg vikernes
    trondheim fengsel
    nermarka 2, n-7047
    trondheim, norway

    varg sadece kişisel sorulara ve ciddi mektuplara cevap vereceğini
    söylüyor ve “hail satan” ve benzeri ibarelerle başlayan mektupları direk
    çöp kutusuna atacağını söylüyor.

    "ben müzisyenlerin %99 luk kısmını oluşturanlar gibi para veya
    kadınlarla eğlenmek için müzik yapmıyorum.ne parayla ne de ünle
    ilgileniyorum. sadece sıkıcı bir dünyadan ve ışıktan uzaklaşmak için
    karanlık bir müzik yapıyorum"
    varg vikern

    beyler okuyun
    Tümünü Göster
    ···
  5. 6.
    0
    inci sözlük hatası: bu entry 21577 karakter ve çok uzun.
    böyle yazdı parca parca gonderdim. okuyanın aklısı gibim
    ···
  6. 7.
    0
    ciddi ciddi okudum.

    ben müzisyenlerin %99 luk kısmını oluşturanlar gibi para veya
    kadınlarla eğlenmek için müzik yapmıyorum.ne parayla ne de ünle
    ilgileniyorum. sadece sıkıcı bir dünyadan ve ışıktan uzaklaşmak için
    karanlık bir müzik yapıyorum"
    ···
  7. 8.
    0
    salu,ı günü fransada gene tutuklanmıs amk
    ···