-
1.
0varg vikernes 11 şubat 1973 te saat 21:58 te
norveç'in bergen şehrinde doğdu.bir rivayete göre varg, hamileliğin 6.
ayının 6. gününün 6. saatinde doğmuştur. bunun ne derece doğru olduğunu
bilinmiyor.
asıl ismi kristian'dır fakat gerek düşünce yapısı, gerek mevkisi
bakımından asıl ismini hiçbir zaman kullanmak istememiş ve varg ismini
kullanmıştır. fakat bu kanuni bir isim değişikliği değildir ve bundan
önce birçok farklı isim kullanmıştır.
-babası irak'ta çalıştığı için irak'ta kaldığı bir yıl sayılmazsa- varg
bergen'de büyüdü. gençliği süresince etrafındakilere hep bergen'in
ormanlarını, vahşi hayvanlarını, sert dağlarını sevdiğini anlatırdı ve
aradan yıllar geçtikten sonra o'nu tanımak için yapılan bir röportajda;
"soğuk bir kış gecesinde ormanda tek başınıza yürüyün, işte o zaman 'o,
gerçekten konuşuyor' sözüyle neyi kastettiğimi anlarsınız." şeklinde
konuşmuştu. diğer insanlar sadece ağaçlar ve kayaları görüyorken
varg, troller ve gölgeler arasında dans eden elfleri hayal
ediyordu. varg'dan önce bu tür şeylerin hayalini kuran son norveçli
theodor kittelsen, bu tarz fantastik resimler çizmişti ve varg'ın bu
resimlerden bazılarını albüm kapağı olarak kullandığı söylenir.
varg gençlik yıllarında iki arkadaşıyla birlikte uruk-hai isimli projesi
üzerinde çalışmaya başladı fakat diğer iki elemanın bir kız için
birbirine girmesi ve varg'ın old funeral elemanlarıyla tanışması üzerine
provalar durduruldu. uruk-hai, tolkien'in orta dünyasındaki sauron'un
high-orc larına verilen isimdir (oo'rok-high).bunlar tipik viking
berserker ine benzerler. varg niçin uruk-hai ismini seçtiğini "tolkien;
sauron'u odinn den esinlenerek yaratmış ve bu durumda uruk-hai de
odin'in hizmetkarlarına benzer. uruk-hai nin gondor'a saldırması
vikinglerin charlemagne'ın yönettiği hristiyan fransa'ya saldırmasına,
uruk-hai nin rohan'a saldırması ise vikinglerin hristiyan i̇ngiltere'ye
saldırmasına benzer. fakat neticede vikingler de sauron ve orkları gibi
kaybettiler." şeklinde açıklıyor.
80 li yılların sonunda varg halen politik ve müzikal görüşünü
şekillendirme aşamasındaydı. satanel, old funeral gibi gruplarda çalmaya
başladı, bunların gerçekten çok iyi müzisyenler olduklarını düşünüyordu
fakat hiçbirisi hayal ettiği kadar zevk vermiyordu. kendi müziğini
yapmaya karar verdi ve başlamadan önce tolkien'in kurduğu dünyadan
etkilenerek yapacağı işin temellerini oluşturdu.90 ların başında kendi
solo projesi burzum üzerinde çalışmaya başladı. burzum kelimesi ork
dilinde “karanlık” anldıbına geliyordu. burzum gerek maddi olarak gerek
düşünce olarak tüm sorumlulukları varg'a ait olan bir projeydi.bu
sebeple müziğe sadece varg'ın vizyonu ve kurduğu hassas denge yansıdı.
projeyle aynı ismi taşıyan ilk burzum albümü 1992 yılında mayhem elemanı
ve kurucusu øystein aarseth (euronymous) in şirketi deathlike silence
production tarafından piyasaya sürüldü. bundan sonra herşey birbirini
takip etti ve norveç'in en ünlü kiliseleri yakıldı, yerle bir edildi.
-
2.
012. yüzyıldan beri ayakta duran (1883 te restore edilmiş), büyük birTümünü Göster
kısmı tahtadan yapılmış, norveç'in en çok saygı gören kilisesi fantoft
kirke, 6 haziran 1992 de "norwegian black metal" sahnesi altında ortaya
çıkan neo-pagan bir topluluk tarafından kundaklandı ve kilise tamamiyle
yandı. varg yanan kilisenin fotoğrafını "kirke ep" albümüne kapak yaparak
olayı ölümsüzleştirdi. olaylara müzikal açıdan yaklaşarak hareketin
militan kısmını yönetti. buna rağmen norveç polisi hiçbir zaman onun
işlevi hakkında gerçek bir bilgiye sahip olmadı.
kilise kundaklamalarının ardındaki sembolizmi düşününce bunun
hristiyanlığa karşı açılmış bir savaş olduğu açıkça görülmektedir. varg
için ise bu sadece bir intikam davasıdır. bundan yaklaşık bin yıl önce
norveç'te hristiyanlar, kiliseler dışındaki tüm tapınaklara zarar
vermişlerdi ve paganları kazıklara bağlayarak yakmışlardı. varg herzaman
kendini odin'in savaşçısı olarak gördüğü için pagan dinlerin öcünü almak
zorunda olduğunu hissetti.
1991 ve ağustos 1993 arasındaki dönem varg'ın deyimiyle burzum'un "altın
çağı"dır. varg bu dönemde bütün albümler için gerekli müzikleri
yaptı. daudi baldrs ve hlidskjalf albümlerinin müziklerini ise burzum'un
unutulmuş gitar riffleri, synthleri ve şarkılarını tekrar gözden geçirip
düzenleyerek hazırladı.
müziğinde ağır bir hava ve synth kullanan ilk grup burzum'du fakat
günümüzde bunları yapmayan black metal grubu sayısı yok denecek kadar
az.varg tamamen ambient olan ilk albümünü 1994 yılında tamamladı ve 1997
yılından itibaren pagan-ambient i kendi tarzı olarak
belirledi. kendisini sürekli geliştirdi ve tarzından hiç ödün vermedi.
1993 yılında mayhem "de mysteriis dom sathanas" albümünün kayıtlarına
girmeden önce varg gruba bassçı olarak dahil oldu. grupta olduğu sürece
count grischnackh nickini kullandı. varg ve euronymous blackmetal
sahnesinde en çok dikkat çeken iki kişi oldu. euronymous müzikal olarak
hep şeytani bir imaj yaratmaya çalıştı. varg için ise şeytan geri
plandaydı ve norveç kültürüne bağlı kalarak norveç mitolojisini konu
edinmek istiyordu. bu durum varg ve euronymous'u iki kutup haline
getirdi.
kilise kundaklama olayları ile ilgili euronymous basının karşısına
çıkarak "evet kiliseleri kundaklayan hristiyan karşıtı bir örgüt var ve
bu tür olaylara devam edilecek" gibi bir açıklama yaparak uzun süredir
faaliyetlerine gizli olarak devam eden inner circle örgütünü deşifre
etmiş oldu. -
3.
0varg'ın euronymous'u öldürme sebebi her zaman tartışma konusuTümünü Göster
oldu. euronymous varg'dan borç alarak piyasaya sürdüğü burzum
albümlerinin tamdıbını sattıktan sonra yaptığı kazançla daha çok albüm
piyasaya sürmek yerine parayı kişisel borçlarını ödemek için
kullandı. varg'a bir röportajda o'nu para için mi öldürdüğü sorulduğu
zaman; "hayır onu kesinlikle para için öldürmedim. zaten çok daha
fazlasını kazanma imkanım vardı.bu saçma bir dedikodu. kazancı sadece
5100$ dı. onu öldürmekle elime 5100$ geçmedi.” açıklamasını yapmıştı.
euronymous'un varg'ın kız arkadaşına sarktığı için aralarının açık
olduğu dedikoduları da vardı. varg'a o'nu bir kız için mi öldürdüğü
sorulduğunda ise; "ortaya sürekli saçma sapan fikirler atılıyor. kız
arkadaşım ben euronymous'u öldürene kadar böyle bir kişinin varlığından
bile haberdar değildi. çünkü kız arkadaşım metalci değildi ve açıkçası
yaptığım şeylerle pek ilgilenmiyordu. bildiğim kadarıyla euronymous'un da
arasıra birlikte olduğu kadınlar dışında hiç kız arkadaşı olmadı.bu
saçma bir yalan."
varg, başka bir röportajda olaya şöyle açıklık getiriyor; “helvete'yi
sırf annesi ve babası rahatsız olduğu için kapattığını söyledi ve akın
akın gelen müşteriler kapıda kaldı. şeytan imajına bürünmüş bir ana
kuzusu.ne kadar aptalca.de mysteriis dom sathanas albümünün kayıtlarında
benim hiç bir grup elemanıyla problemim yoktu ve birlikte çok
eğleniyorduk fakat hellhammer da dahil olmak üzere biz euronymous'la
birarada olmak istemiyorduk. kayıtlarda artık o'nu öldürmemizi
söyleyerek şakalar da yapmıştı. metal camiasındaki euronymous a olan
soğukluk bir kaç ay daha devam etti ve daha fazla insan o'nun nasıl bir
moron olduğunu anladı. artık benden gerçekten nefret etmeye
başlamıştı.o'na göre insanların o'na olan saygısını kaybetmesine ben
sebep olmuşum.bir bakıma da söylediklerinde haklıydı.o'na karşı olan
fikirlerimi hiçbir zaman saklamadım ve insanlar da benim düşüncelerime
katıldı. artık metal sahnesinin 1 numaralı adamı değildi ve bunun da
benim suçum olduğunu söylüyordu. herkes asıl nedenin bu olduğunu, "asıl
kişi" olmak için yarıştığımızı düşünüyordu.bu sadece euronymous için
önemliydi. mayhem trondheim'den snorre w. yi gitarist olarak kadrosuna
ekledi. bergen'de kendi evini satın alıncaya kadar benimle birlikte
kalmasına ve oturma odamda uyumasına izin verdim. snorre kendi evini
satın alıp taşındı. artık evde tektim ve bu andan itibaren euronymous
benimle ilgili planlar kurmaya başladı. beni öldürmek istiyordu.ona göre
tüm bu problemlere sebep olan bendim ve ben öldükten sonra ortada hiç bi
sorun kalmayacaktı. planlarını paylaştığı birkaç müzisyen bana o'nun
planlarını açıkladı. euronymous onlara güvendiği için herşeyi anlatmıştı
fakat belli ki onlar benimle daha samimiymiş. euronymous snorre'u
telefondan aradı ve o'na herşeyin normale dönmesi için benim ortadan
kalmamın gerektiğini söyledi ve diğerlerine anlattığı planları snorre a
da anlattı. euronymous bunları söylerken snorre hepsini bana telefonda
dinletti. artık emindim çünkü sadece en yakın arkadaşlarına planlarını
söylüyordu. snorre la konuştuğu gün ondan bir mektup aldım. mektup gayet
olumluydu hatta arkadaşçaydı. daha önceen katılmadığım bir anlaşmayı
imzalamam için benimle buluşmak istediğini söylüyordu. ancak planlarını
uygulaması için beni ayarlamaya çalıştığını biliyordum. arkadaşlarına da
anlattığı gibi önce beni (bir silahla) bayıltacak, ellerimi ve
ayaklarımı bağlayarak araba bagajına koyacaktı ve şehir dışında kırsal
bir yerde beni bir ağaca bağlayarak ölene kadar bana işkence yapacaktı
ve tüm bunları kameraya çekecekti.
bütün bunlar karşısında o kadar sinirlenmiştim ki. bu herif kendini ne
tak sanıyordu bilmiyorum. oslo'ya gitmeye karar verdim. kontratı o'nun
eline vererek "gibtir git" diyecektim.bu şekilde ondan uzaklaşacaktım ve
bir daha benimle iletişim kurmamasını sağlayacaktım. herşey normale
dönecekti. ayrılmadan önce snorre da euronymous'a vereceği yeni gitar
riffleri olduğu için benimle gelmek istedi. saat 21:00 da bergen'den
ayrıldık, yolda arabayı sırayla sürdük ve 3:00-4:00 arası oslo'ya
ulaştık. arka koltuğa geçerek kemerimi çıkardım ve snorre'a onu güvenli
bir yere koymasını rica ettim. belinizde bir bıçak varken uyumak hiç te
güvenli olmaz. ulaştığımızda ben uyuyordum. kapıya geldik ve zile
bastım. uyuyordu.kim olduğumu sordu ve ismimi söyledim."daha sonra
gelemezmisin?" diye sorması üzerine sadece kontratı imzalayıp gideceğimi
söledim ve beni içeri aldı.bu sırada snorre sigarasını yakmış,
merdivenlerde beni bekliyordu. euronymous beni sinirli bir şekilde kapıda
karşıladı. kontratı o'na verdim ve artık iyice sinirlenmişti. bana
kapının eşiğini göstererek gitmemi söyledi.o'na doğru bir adım atınca
iyice panikledi. hareketleri, duruşu, bakışı garipleşmişti ve karnıma
bir tekme attı.o'nu kapıya ittim ve biraz sersemledi. tekmesinden
etkilenmemiştim ama o anki şartlar içinde bile yaptıkları bana komik
gelmişti. karşımdaki , gecenin yarısında kendisini bruce-lee zanneden bir
kaçıktı. kendini döşemeden mutfak tarafına doğru attı. mutfaktan bir
bıçak bulacağına emindim. eğer bir bıçak alırsa benim de bir bıçak bulmam
gerekecekti. getirdiğim bıçak ise kemerimi arabada unuttuğum için
yanımda değildi. cebimde 8 cm uzunluğunda başka bir bıçak daha
vardı. üzerine atladım ve eline bir bıçak geçirmeden onu 4 yerinden
bıçaklayarak kontrol altına aldım. fakat bu sefer de başka bir silah
bulmak için yatak odasına yönelmişti.bu silahın dead'in kendini
öldürdükten sonra polislerin aldığı ve euronymous'un geçenlerde geri
aldığı tüfek olduğuna düşünüyordum (evinde tüfek veya bayıltıcı silah
bulundurmadığını sonradan öğrendim).kavga etmek için peşine düştüm fakat
beni şaşırtıp daireden kaçmaya başladı. kavgayı başlatıp kaçması benim
sinirimi bozmuştu. aşağıya indiğimde snorre sigarasını bitirmiş, ilgisice
etrafa bakıyordu.o sırada euronymous yarı çıplak ve birkaç yeri
kanayarak koşuyordu. hayalet görmüş gibiydi. komşularının zillerine
basıyor, kapılara vuruyor, yardım istiyordu. snorre halen merdivenlerde
olayları izliyordu. o, bu olayların bir parçası mıydı, bana saldırcak
mıydı bunu bilmiyordum. olacakları görmemek için koşarak merdivenleri
inmeye başladı ve yanımdan geçmesine izin verdim. çok korkmuşa
benziyordu. euronymous'u bıçaklamaya başladım. dizlerinin üstünde
duruyordu ve "artık yeterli" diye bağırmaya başladı.o’nu bırakıyordum
ama bana tekrar tekme atmaya çalıştı. bıçağı son kez alnının ortasına
soktum ve oraya saplanarak kaldı. çıkarmaya çalıştığımda bedeni öne doğru
düştü ve merdivende bir patates çuvalı gibi yuvarlandı. zaten yaptığı
gürültüyle tüm komşularını uyandırmıştı.
onu öldürdüğüm için kendimi hiç de kötü hissetmemiştim. eğer o'nu canlı
bıraksaydım hayatım üzerine yeni bir girişimde bulunmasına izin vermiş
olurdum."
geri dönüşte polis kontrol noktalarına yaklaşmamak için şehir dışından
döndüler. varg kanlı giysilerini göle fırlattı ve gölde yüzerek
temizlendi. saat 11:00 civarı eve ulaştı ve 20 dakikalık bir uykudan
sonra gazeteciler ve televizyon kanalları euronymous'un ölümüyle ilgili
konuşmak için onun evine gelmişlerdi. ertesi gün gazetelerde; "conut
grischnackh en iyi arkadaşı euronymous'u kaybettiği için çok hüzünlü"
gibi haberlere yer verildi.
x -
4.
0ccc burzum giber ccc
-
5.
0polis artık varg'dan şüphelenmeye başlamıştı. etrafındaki kişilereTümünü Göster
sürekli birşeyler sormaya başlamışlardı. snorre olayın şokunu hala
atlatamamıştı ve snorre'un garip hareketleri, tedirginliği polislerin de
dikkatini çekti. günlerce o'nu sorguladılar ve snorre artık
dayanamayarak euronymous'u varg'ın öldürdüğünü ve kendisinin de olay
anında orda olduğunu söyledi. polis raporlarında snorre'un çok hassas bir
kişiliğe sahip olduğu da yazılmıştı. varg bir gece kulübünde eğleniyordu
ve kapıdan çıktığı anda o'nu tutukladılar.bir hücreye attılar ve
yatacak bir şey bile vermediler. sorularına düzgün cevaplar vermediği
için bir hafta boyunca hücresinin ışığını hiç söndürmediler. varg artık
iyice zayıf düşmüştü ama polislerin ellerinde snorre un anlattıklarının
dışında bir bilgi yoktu. polisin elinde aynı gece varg gölde
temizlenirken snorre'un benzin istasyonundaki güvenlik kameralarıyla
çekilmiş tek başına yakıt doldurma görüntüleri vardı. varg istese snorre u
suçlu duruma düşürüp hapise attırabilirdi fakat bunu yapmadı. polis
suçunu itiraf etmesi için cesetin üstünde parmak izlerinin bulunduğunu
da söylüyordu fakat varg cinayet esnasında eldiven kullanmıştı. sonunda
herşey açıklandı ve olay açıklığa kavuştu. snorre tüm olanları polise
açıkladığı için hiçbir ceza almayacağını düşünüyordu. varg da mahkemede
snorre'un olanlarla bir ilgisi olmadığını, sadece yanlış zamanda yanlış
yerde bulunduğunu söylediyse de snorre hiç payı olmayan bir suç yüzünden
8 yıl hapis cezası aldı. gazetelerde varg'ın euronymous'un yerine
lider(?) olmak için onu öldürdüğü yazıyordu. hatta varg'ın durumundan
istifade eden bir gazeteci onun sakallarını fare kuyruğuna, kız çocuğu
örgüsüne benzetip alay etmişti. metal camiasındaki (mayhem elemanları ve
fenriz hariç) herkes gazetedeki güç yarışı teorisine inanıp varg'dan
nefret etmeye başlamıştı.
varg; "norveç mahkemesi beni 'akıl almayan bir güdü ile euronymous'u
öldürmek' le suçladı ve norveçteki en ağır ceza olan 21 yıl hapis
cezasına çarptırdı. bundaki mantık nedir anlamadım.ben sadece kendimi
kurtarmak için onu öldürdüm. mahkeme o'nu 23 yerinden bıçakladığımı ve
vücudunu paramparça ettiğimi söylüyordu. fakat son vuruşu yaptığımda
öldüğünü zaten biliyordum. mücadele esnasında kendisini cam kırıklarına
atması, duvarlara çarpması ve öldükten sonra merdivenlerde yuvarlanması
bedeninde bir çok yaraya sebep olmuştu ve hepsinden beni sorumlu
tutuyorlardı." diyordu.
mahkeme sonunda yargıçların varg vikernes'ın şeytana taptığını söylemesi
üzerine varg ne tanrıya ne de şeytana taptığını söyledi. jürideki bir
papaz ise i̇sa'nın yardımıyla varg'ın içindeki şeytanın dışarı
çıkarılabileceğini söylüyordu.bu esnada varg sadece olanlar karşısında
gülüyordu.
mahkeme ve hapis cezası için "bütün bu olanlara karşı sinirliyim ama bir
gün tekrar özgür olacağımı ve tekrar en tepede olacağımı biliyorum ve
onlar gibi olmadığım için şükrediyorum. yaşadığım şeyler sayesinde çok
derin tecrübeler kazandım. tüm bu olanlar bir şişmanla bir aptalın
kavgasına benziyor. şişman olan sürekli kilo verecektir ama aptal olan
daima aptal kalacaktır" yorumunu yaptı.
varg artık hapishanedeydi ve buranın şartlarına alışmıştı. varg;
”norveç’teki hapishane sistemi çok gelişmiş ve dünya standartlarının
oldukça üstünde. geldiğimden beri hiçbir sorunla karşılaşmadım, herhangi
birisi de beni rahatsız etmedi. günün 23 saati tek kişilik
hücremizdeyiz. kalan 1 saatlik süreyi ise yemek veya ekmek almak için
turlayarak geçiriyoruz. ayrıca, haftada bir kez kütüphaneye gitme
hakkımız ve haftada bir de ailelerimizle görüşme hakkımız var. ailemle
ilişkilerim çok iyi fakat belli ki kızım beni hiç tanımıyor ve bana
yaklaşmaktan çekiniyor. karımı sormayın çünkü ben hiçbirzaman kızımın
annesiyle evlenmedim.
her hücrede televizyon var. kendi hücremde bir bilgisayarım var ve
programlamacılık üzerine çalışıyorum.”
burzum’un metal sahnesinden niye çekildiği sorulduğu zaman ise varg
şöyle diyor “bunun için birçok sebep var. hapishaneden 2 albüm
çıkarabildim fakat açıkça söylüyorum ki zahmetine değmedi. zaten şu anda
black metal adı altında anılan bir çok grupla birlikte anılmak
istemiyorum.”
hapisteyken bir çok blackmetal dinleyicisiyle tanıştı. televizyonda
haftalık bir metal ve sms programı oluyordu. bir keresinde bu programı
izleyen bir arkadaşı onu çağırdı ve sms lerde sürekli burzum dan
bahsedildiğini ve çalınmasını istendiğini söylemişti. varg televizyonun
karşısına geçmişti fakat şovu sunan kişi burzum’un bir videoklibi
olmadığını söylüyordu. dinleyicilerin sms’lerle dunkelheit videosunu
söylemesi üzerine şovmen bu klibin çoktan unutulduğunu söylemişti. artık
radyolar da televizyon kanalları da burzum’u boykot etmişti.
televizyonda rock müziğin tarihçesi ile ilgili bir seri vardı ve
blackmetal e gelindiğinde sadece mayhem, satyricon ve darkthrone dan
bahsedilmişti. immortal ve burzum’un sözü bile açılmamıştı. diğer bir
yandan hiçbir şirket burzum albümlerini norveç’te piyasaya
sürmek için anlaşmaya girmiyordu ve norveç’teki dinleyiciler artık cd
leri yurtdışından almaya başlamıştı. burzum’a karşı ülke çapında kesin
bir propaganda vardı. varg bu durum karşısında ; “kanayan yaralar
iyileşmediği sürece ben hafızalardan silinmeyeceğim ve görülüyor ki
halen kanayanlar var.” diyor.
2003 yılına gelindiğinde varg hapishaneden kaçma girişiminde bulundu
fakat bu başarısızlıkla sonuçlandı. çaldığı arabayla kaçarken polislere
yakalandı. olayın videoları piyasada vir çok sitede var. yakalandığı zaman
yanında bir ag3 ve 700 tane mermi bulundu. sorgulamalarda suç
ortaklarının ismini hiç bir zaman vermedi.
- 1 kişi öldürmek
- 3 kilise yakmak
- evinde yüksek miktarda (150 kg) patlayıcı (dinamit) bulundurmak.
suçlarının üstüne
- hapishaneden kaçma girişiminde bulunmak
- otomobil hırsızlığı
- yasa dışı silah taşımak
suçları da eklendi ve hapis cezası 14 ay daha artırıldı.
varg hapisten çıktığında norveç’in herhangi bir yerinde küçük bir
çiftlik satın alıp orada yaşayacağını, bilgisayar programlamacılığı ve
kitap çevirmenliği yaparak geçineceğini söylüyor.
varg vikernes ile iletişim kurmak isteyenler için posta adresi ;
varg vikernes
trondheim fengsel
nermarka 2, n-7047
trondheim, norway
varg sadece kişisel sorulara ve ciddi mektuplara cevap vereceğini
söylüyor ve “hail satan” ve benzeri ibarelerle başlayan mektupları direk
çöp kutusuna atacağını söylüyor.
"ben müzisyenlerin %99 luk kısmını oluşturanlar gibi para veya
kadınlarla eğlenmek için müzik yapmıyorum.ne parayla ne de ünle
ilgileniyorum. sadece sıkıcı bir dünyadan ve ışıktan uzaklaşmak için
karanlık bir müzik yapıyorum"
varg vikern
beyler okuyun -
6.
0inci sözlük hatası: bu entry 21577 karakter ve çok uzun.
böyle yazdı parca parca gonderdim. okuyanın aklısı gibim -
7.
0ciddi ciddi okudum.
ben müzisyenlerin %99 luk kısmını oluşturanlar gibi para veya
kadınlarla eğlenmek için müzik yapmıyorum.ne parayla ne de ünle
ilgileniyorum. sadece sıkıcı bir dünyadan ve ışıktan uzaklaşmak için
karanlık bir müzik yapıyorum" -
8.
0salu,ı günü fransada gene tutuklanmıs amk