0
Kurban, ibadet niyetiyle belirli vakitte, belirli nitelikleri taşıyan hayvanları kesmek demektir. Kurban mali ibadetlerdendir ve Yüce Rabbimizin bizlere vermiş olduğu nimetlere şükrün ifadesidir. Nitekim Yüce Rabbimiz faydalanabileceğimiz sayısız nimetleri bizlerin emrine vermiştir.
insanlık tarihiyle beraber sürüp gelen kurban kesme uygulaması, kesiliş amacı ve şekli farklı olmakla beraber bütün dinlerde mevcuttur. Kur’an-ı Kerim’de bu hususu şöyle dile getirilmektedir.
َنيِتِبْخُمْلاِرِّشَبَو ٌهَلِإ ْمُكُهَلِإَفٌدِحاَو اوُمِلْسَأ ُهَلَف ِماَعْنَأْلا ِةَميِهَب نِّم مُهَقَزَر َمْسا اوُرُكْذَيِل اَم ىَلَع ِهَّللا ًاكَسنَم اَنْلَعَج ٍةَّمُأ ِّلُكِلَو
“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızk olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. işte sizin ilahınız bir tek ilahtır. Şu halde yalnız ona teslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele!”[1]
Bugün bizlerin kesmiş olduğu Kurban ibadetinin şekli Hz. ibrahim ve Hz. ismail (a.s.)’ın hayatında vuku bulan tarihi bir olaya dayanmaktadır. Bu husus Yüce Kitabımızda şu şekilde anlatılmaktadır. &َنيِنِمْؤُمْلا اَنِداَبِع ْنِمُهَّنِإ & َنيِنِسْحُمْلا يِزْجَن َكِلَذَك& نيِرِخآْلا& َميِهاَرْبِإ ىَلَع ٌماَلَس ٍميِظَع & يِف ِهْيَلَع اَنْكَرَتَو ُنيِبُمْلا& ٍحْبِذِب ُهاَنْيَدَفَو َنيِنِسْحُمْلا& َوُهَل اَذَه َّنِإ ءاَلَبْلا يِزْجَن َكِلَذَك اَّنِإ اَيْؤُّرلا َتْقَّدَص & ُميِهاَرْبِإ اَي ْنَأ ُهاَنْيَداَنَو& ْدَق & اَّمَلَف ِنيِبَجْلِل ُهَّلَتَو اَمَلْسَأ َنيِرِباَّصلا َنِمُهَّللا ءاَش نِإ يِنُدِجَتَس ُرَمْؤُت اَمْلَعْفا ِتَبَأ ىَرَت اَذاَم ْرُظناَف َكُحَبْذَأَلاَق اَي يِّنَأ ِماَنَمْلا يِف ىَرَأ يِّنِإ َّيَنُب َلاَق َيْعَّسلا ُهَعَم َغَلَب اَّمَلَف اَي ٍميِلَح ٍماَلُغِب ُهاَنْرَّشَبَف & َنيِحِلاَّصلا َنِم يِل ْبَه ِّبَر
“ibrahim şöyle dedi: “Ben Rabbime (onun emrettiği yere) gideceğim. O bana yol gösterecektir.” “Ey Rabbim! Bana Salihlerden olacak bir çocuk bağışla.” Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince ibrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. inşallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, ibrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey ibrahim!” “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.” “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.” Biz, (ibrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (ismail’i) kurtardık. Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. ibrahim’e selam olsun. iyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o mü’min kullarımızdandı.”[2]
Kurban Bayramı bizleri için önemli olan iki Dini bayramımızdan biridir. Kurban Bayramı Zilhicce ayının 10. 11. 12. 13. günleridir. Sevgili Peygamberimiz hicretten sonra Medinelilerin iki bayramı olduğunu öğrenince “Allah sizin için o iki günü, daha hayırlı iki günle Ramazan ve Kurban bayramıyla değiştirmiştir”[3] buyurmuşlardır. Ramazan ayı ruhumuzun huzura kavuştuğu bir aydı. Ramazan Bayram sabahını da o neşeyle idrak etmiştik. Kurban Bayramı ise, Kurban kesmekle malımızın şükrünü eda ettiğimiz, yardımlaşma duygumuzun doruğa ulaştığı bir bayramdır.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de Kurban ibadeti hakkında şöyle buyurmaktadır.
ْرَحْناَو َكِّبَرِل ِّلَصَف “Rabbin
için namaz kıl kurban kes”[4]
Sevgili Peygamberimizde Kurban ibadetini yaşadığı müddet boyunca hiç terk etmemiş hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur. “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın”[5] , “Ey insanlar, her sene, her ev halkına kurban kesmek vâciptir”[6]
Hanefi Mezhebine göre, Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için dört şart aranır:
1. Müslüman olmak.
2. Akıllı ve bulûğa ermiş olmak.
3. Mukim olmak, yani yolcu olmamak.
4. Belirli bir malî güce sahip bulunmak.
Dinen yolcu hükmünde olan kimse kurban kesmekle yükümlü değildir. Ancak yolcu hükmünde bulunan kimsenin tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesine bir engel de yoktur. Hanefî mezhebine göre, kurban kesmeyi vâcip kılan zenginliğin ölçüsü, zekâtta ve fıtır sadakasında aranan zenginlik ölçüsüyle aynı olup kişinin borçları ve aslî ihtiyaçları dışında 20 miskal (80.18 gr.) altına, ya da buna denk bir paraya veya mala sahip olmaktır. Bu miktar bir mala sahip olan kimsenin kurban kesme imkânına sahip olduğu düşünülmüştür. Ayrıca sabit gelirlilerin aslî ihtiyaç harcamalarını çıktıktan sonra yıllık gelirinden artakalan miktar 80.18 gr. altın değerine ulaşıyorsa kurban kesmeleri gerekir. Uygun olan, kurban alma imkânı bulunmayan kimselerin, kurban kesmek için kendini zorlamamasıdır.
Kurban edilecek hayvanlarda aranılan şartlara gelince; Yukarıda açıkladığımız şartları taşıyan mükelleflerin Kurban kesmeleri gerekmektedir. Kesilecek kurbanla ve nasıl kesileceği ile ilgili temel şartları şöyle sıralayabiliriz.
1.islam Dininde kurban edilecek hayvanların neler olduğu belirtilmiştir. Bunlar; Büyük baş hayvan olarak, Sığır, Manda ve Deve, Küçükbaş hayvan olarak, Koyun ve Keçidir. Zikretmiş olduğumuz bu hayvanların erkek veya dişi olmalarında herhangi bir sakınca yoktur. Dileyen bu hayvanlardan hangi cinsini isterse onu kurban edebilir. Ancak tavuk, kaz, vb. kümes hayvanları ile ceylan gibi hayvanların Kurban edilmesi caiz değildir. Koyun ve keçi bir kişi, sığır, manda ve deve ise yedi kişiye kadar hisseli kurban edilebilir.
2.Koyun ve keçi cinsinden hayvanlar bir yaşını doldurduktan sonra kurban edilebilir. Koyunun semizlik ve gösteriş olarak bir yaşındakilerle aynı olması halinde altı ayını tamamladıktan sonra da kurban olabilir. Sığır ve manda cinsinden hayvanlar iki yaşını, deve ise beş yaşını tamamladıktan sonra kurban olarak kesilebilirler. Koyun ve keçi bir kişi tarafından, sığır, manda ve deve ise yedi kişiye kadar hisseli kesilebilirler.
3.Kurban edilecek hayvanlarda kurbana engel olabilecek bir özür bulunmamalıdır. Bu sebeple aşağıda sayacağımız özürler bir hayvanda bulunursa o hayvan kurban edilmez.
-iki veya bir gözü kör olması
-Çok zayıf, çelimsiz olması
-Kurban edilecek yere kadar yürüyemeyecek durumda topal olursa
-Kuyruğunun veya kulağının üçte ikisinin olmaması
-Küçükbaş hayvanlarda bir memesi, sığırda ise iki memesi kurumuş olması
-Boynuzunun çoğunun veya tamdıbının kırık olması
Ancak hayvanın doğuştan boynuzsuz, şaşı, topal ve deli, biraz hasta, bir kulağı delinmiş veya yırtılmış olmasında kurban açısından bir sakınca yoktur.
4.Kurbanın Kurban bayramı günlerinde kesilmesi gerekir. Bu günler ise, Hanefi Mezhebine göre, kurban bayrdıbının ilk üç günü yani zilhicce ayının 10, 11 ve 12. günleri, bayram namazının kılınmasından, 3. günün akşdıbına kadarki süredir. Kurban kesim işlemine Bayram namazı kılındıktan sonra başlanılmalıdır. Sevgili Peygamberimiz bu husus şöyle dile getirmektedir. “Bu günümüzde bizim için ilk yapılacak şey namaz kılmaktır. Ondan sonra evlerimize dönüp kurban kesmek olacaktır. Her kim (böyle) yaparsa Sünnetimize uygun iş görmüş olur”[7] Kurban bayramı günü bayram namazı kılınmadan önce kesilen hayvanların kurban olarak kabul edilmediği ve bayram namazından sonra yeni bir kurban kesilmesinin gerektiği unutulmamalıdır.
Tümünü Göster