-
30.
+1 -1Söylendiğine göre Bathory, çok sayıda kadın öldürmüş ve yaptığı insanlık dışı eylemlerinde kendinden mevki olarak aşağıdaki kimseler tarafından yardım görmüştür.
Bathory, kurbanlarını dövmeyi alışkanlık haline getirdiği gibi aynı zamanda onları sakat bırakırdı. Yine söylentilere bakılırsa Castle Csejthe adlı evinin yakınlarında kurbanlarından bazılarını kışın karlı ve soğuk havasında üzerlerine buzlu su dökerek dondururdu. Bunun dışında olası yamyamlık davranışları da sergilemekteydi. iddiaya göre Bathory bir defasında, yaşayan hizmetçi bir kızın vücudundan bir çok ısırık almıştır. Blood Countess 'ın genç kalma umutları için bakire genç kızların kanıyla banyo yaptığı gibi efsanevi hikayelerde vardır. Başka bir kaynağa göre de 650 kızı öldürüp kanlarını içtiği söylenir. Yine de kesin olan tek bir şey vardır ki, o da Elizabeth Bathory gerçekten varolmuş ve şeytanca işler yapmıştır. -
29.
+1 -1KAN EMiCi KONTES
Vampir miti,"Blood Countess" olayı gibi birkaç olağandışı bilgiden yola çıkılarak ,tarihsel bir olgu gibi gösterilebilir.
16. yy Macar Kontesi Elizabeth Bathory'nin yaptıkları ,korku hikayelerine rakip olacak cinstendi. Bazıları O'nun şeytandan daha kötü olduğunu söyleseler de ,işlediği suçlar "kötü" kavrdıbının çok ötesindeydi. Bram Stroker, vampirler hakkındaki romanının araştırmasını yaptığı sıralarda Sabine Baring -Gould'un "The Book Of Werewolves " adlı kitabına rastladı.Bu çalışmada "Blood Countess" denilen merhametsiz bir kadının yaptıkları anlatılıyordu. Görünüşe bakılırsa bu hikaye Stroker'ın Kont Drakula'yı yaratmasında esin kaynağı olmuştur. Gerçekte Elizabeth'in kuzeni Stephan Bathory bir gün Transilvanya'da bir prens olacaktı.
Elizabeth iyi eğitim görmüş, akıllı bir kadın olmasına rağmen çok acımasız ve zalim bir kişiliğe sahipti. Anlaşılan kocasının ölümünden sonra ortaya çıkan ölüm korkusuyla ,uşaklarına ve kölelerine karşı sadist davranışlar içersine girmişti. Sonsuzluk ya da uzun hayat olmazsa bile en azından kan banyosu yaparak genç görünümlü bir ten elde etme çabasındaydı. Kocası bir asker olarak, savaşta esir düşmüş Türk askerlerine duygusuzca işkence ederdi ve Elizabeth aslında, nasıl zulmedileceği hakkında bilgileri kocasından almıştı. -
28.
-2Bu, gece ortaya çıkan şeytanlar, kurbanlarını uyku esnasında geçici olarak felç eder ve onların istemleri dışında kurbanlarıyla cinsel ilişkiye girerlerdi. Bu romantik gece yaratıkları günümüzde, baskılardan, bunalımlardan dolayı ortaya çıkan bastırılmış cinsel duygular ve din kurumu tarafından aşılanmış suçluluk duygusunun sonucu olarak açıklanmıştır — Bu en azından bir görüştür. Vampir efsanesi incubus ve succubus masallarından, kurbanlarıyla ilişkiye girmek yerine kan içmeleri dışında çok da farklı değildir. Bunun dışında gerçek bir Freudçu’nun davranış analiziyle, bu olaylar hakkında söz alabileceği şüphe zütürmez.
Bazıları dişi cinlerin (succubus) aslında çok parlak olduğunu ve istediğinde kılık değiştirip bir kadın şekline bürünebildiğini, amaçlarının da yeni küçük şeytanlar yavrulamak için bir erkekle çiftleşmek olduğunu söylerler. -
27.
+1 -1Fakat büyüleyici Marie’yi vampir olarak adlandırmanın başka bir sebebi de olabilir. Yoksa ona “Vamp” mı demeliyiz ?! O hem şehvetli hem de doğaüstü güçlere sahipti ve Laveau Eski Avrupa’nın, cinsel mesaj taşıyan ve bununla beraber gece ölümden geri dönerek kan arayan vampirlerden farklı değildi.
Kraliçe Viktorya döneminde vampirlerin, bilinçaltı şehvet dürtüsü, uydurma Dracula yoluyla yüzleştirilmiş olmalı. Ama eski bilgiler, gece ziyaretlerinin amaçları çok da belirsiz olmayan iki şeytandan bahseder. Belki de onlar vampirler hakkındaki inançları desteklemişlerdir. Bu romantik şeytanlar hem erkek hem de mitolojiye göre erkeklerin rüyasına giren ve onlarla cinsel ilişki kuran dişi şeytanlardır. (incubus, succubus)
Kabusları, Freud’un bilinen ve modası geçmiş, korku ya da cinsel dürtülerin bastırılması analiziyle bağdaştırarak açıklayabiliriz.Ama Ortaçağ’da birinin yatak odasını ziyaret eden şeytan görüntüleri su zütürmez şekilde incubus (erkek), succubus (dişi) ifritlerin işleriydi. Bunlar insanlara uyku sırasında saldıran yaratıklardı -
26.
-2Romantik Şeytan
New Orleans’lı 19. yy’ın ünlü Voodoo kraliçesi Marie Laveau bir keresinde kendisinin vampir olduğunu söylemişti, değildi ama 1800’lerin sonunda, New Orleans’ta tanınmış yazar Lafcadio Hearn Laveau’nun vampir olduğunu düşüncesine katılmıştı. — en azından böyle tahmin ediyordu.
Muhtemelen Hearn bir zamanlar yaşamış olan Laveau ‘un kızıyla konuşuyordu ve kızının ismi de Marie’ydi. Hem sonra Bay Hearn bir romantikti .Yunanistan’da doğmuş ve aşina olduğu Voodoo topluluğunun bulunduğu New Orleans’da gazeteci yazar olarak ün yapmıştı. Daha sonra egzotik Japonya’ya gidip evlenerek oraya yerleşmişti. Lafcadio Hearn emin olmak için vahşi tarafta yürüdü ama Marie Laveau hakkında ileri sürdüğü iddia tamamen inanılmaz değildi.
19. yy. New Orleans büyücülüğünde horoz kanının çıkarılıp içildiği söylenmiş ve aslı olmayan vahşi hikayelerle, büyü dinine inananların, çocukları kazanlar içinde pişirip yedikleri söylentisi yayılmıştır. Bunlar gerçek olmamasına rağmen bazı insanlar “Black Death” ve benzeri vebaların vampirler tarafından yayıldıklarına inandıkları gibi, büyücülük hakkındaki bu söylencelere de inanmışlardır. -
25.
-2Şunu not etmek gerekir ki, vampirleri yok etme metodu – resmi kilisede belgelendiği şekilde- köylülerin mezarda bulunan vampirlere uyguladıkları olağan metotlardan (cesedi yakma, kalbini çıkarma, kafasını kesme ya da kalbine kazık çakma vb.) daha uygar ve yasalara uygundu.
1700’lü yılların başlarında Paris’teki Sorbonne Üniversitesi, toplumsal uygulamalardan biri olan, ölünün vampire dönüşmesini engellemek için bedenin biçiminin değişmesi fikrine resmi olarak karşı çıkmıştır. Bunun ardından Sarbonne Üniversitesi belirgin bir şekilde temelinde mantıksız batıl inançların yattığı bir uygulama olan, vampir olduğu varsayılan cesetlerin şeklinin değiştirilmesi fikrine karşı koyarak radikal bir pozisyon almış oldu. Bunun dışında vampirlere inanış hakkında akıllı eleştiriler de yapılmıştır. Örneğin Fransız rahip olan Dom Augustine Calmet 1746’da “A Treatise On Apparations Spirits And Vampires a.k.a The Phantom World” – Hayaletler ,Ruhlar Ve Vampirler hakkında bilimsel bir kitap – Hayali Dünya – adında vampirlerin varlığını sorgulayacak kadar cesur bir kitap yazmıştır. Calmet o günlerde kol gezen, vampirler hakkındaki tüm söylencelere meydan okuyarak bir inancı benimseyebilmesi için ilk önce kanıta ihtiyacı olduğunu belirtmiştir. Calmet özellikle vampirlerin ölümden geri dönme gibi insanüstü işler yapabilmeleri konusuna şüpheyle bakmıştır. Bunun yanı sıra Avrupa’nın her tarafında, varsayılan vampir salgınının gerçekte neye dayandığı hakkında analiz ve kritikler yapmıştır.
Sonuç olarak cehalet çağları ve buna bağlı batıl inançlar, bilimsel metotların kullanıldığı akıl ve aydınlanma çağına yol vermiştir. Tıp bilimi “Black Death” gibi vebaların şeytan ve metafiziksel vampirler tarafından yayılmadığını kanıtlamaya muktedir olmuştur. -
24.
-2Daha gerilere bakacak olursak ilk Hıristiyan Yunanlılarda aforoz etme yetkisi olan rahip yada piskopos, aynı şekilde günahkarın vücudunun çürümesine engel olunmak içinde izin verebilirdi. Böylelikle günahkarın ruhu cennete gitme özgürlüğünden yoksun olacak ve günahları affedilinceye kadar yeryüzünde kalacaktı. Görünüşe göre batı kilisesi de bu inancın aynı şekilde etkisi altındaydı.
10. yy’da Bremen’in başpiskoposun St. Libertius’un da buna benzer bir yetkisi vardı. Ona göre; bazı korsanları aforoz etmek için; iddiaya göre içlerinden birinin vücudunun yıllar sonra bile hala bozulmamış olduğunun tespit edilmesi gerekmekteydi. Görünüşe göre bedenin küllere dönüşmeden önce, günahları için piskopos tarafından bir bağışlanma isteğine inanılıyordu. Bu nedenle rahip, olası vampirleri aforoz etmek ya da bu kararı bozma gücüne sahipti.
Leo Allatius belki de, vampirlerin şeytanın hizmetinde olan ve geceleri av peşinde koşan yaratıklar olduğunu resmen ilan eden ilk bilgindir.
Kilisenin vampirler üzerindeki gücünün kanıtlarının (vampirleri korkutmak için kullanılan kutsal haç vb.) hepsi en azından Ortaçağ ingiltere’sinde belgelenmiştir. Newburgh’lu William adı verilen yazar M.S. 12. yy’da ölen bir adamı ele almıştır. Söylendiğine göre bu adam karısına eziyet etmek için ölümden geri dönmüştür. Bu olayın yerel halk ve rahip üzerinde oluşturduğu dehşet nedeniyle bölgenin piskoposu, ölenin geçmişte işlediği tüm günahları affetmiştir. Mezar açılmış ve gerçek yazılı bağışlama, “vampir”in vücudu üzerine yerleştirilmiştir. insanlar cesedin vücudunun çürümeye dair hiçbir iz taşımaması ve oldukça iyi bir durumda olması nedeniyle şaşırmışlardı – ya da tam tersi - ama neyse ki yazılı bağışlama herkesin iyiliği için bir kez daha mezarın içine yerleştirilir, bu şekilde vampir bir daha kimseyi ziyaret edemeyecektir! -
23.
-2Orta çağ boyunca kilise vampirlere olan inancın doğruluğunu kabul etti ve vampirizmi yalnız başına sona erdirmek için gereken yetiyi kazandı.Bu durum giderek güçlenecek ve 2 yüzyıl sonra 1489’da bir dönüm noktası olan “Malleus Maleficarum”adındaki kitap ortaya çıkacaktı. Bu aslında cadıların zulmünü anlatan bir kitap olarak tasarlanmış olmasına rağmen aynı şekilde kötü kalpli vampirler içinde uygulanmış olabilir. Ne yazık ki bir çok cahil insan yazılanlar nedeniyle boş yere işkence görmüş ve hiçbir iyi neden olmadan idam edilmişti. Bu kitap ingilizce’de “The Hammer Against Witches” olarak biliniyor ve sözde şeytanla işbirliği içindekileri tanımak, zulümlerinden korunmak için yol gösteriyordu.
Tanrı bilimci olan Leo Allatius’un 200 yıl sonra bulunan yazıları, kilisenin hala vampirlere karşı olan inancını sürdürdüğünün bir kanıtıdır. Allatius kilisenin öğrencisi olarak Yunanlılardaki vampir kavramı üzerinde çalıştı. 1645’te yaptığı “On The Current Opinions Of Certain Greeks” isimli çalışmasında vampirlerin sık sık aforozun sonucu olduğu kararına vardı. Vücudun çürümemesi ve bedenin maddesel olarak dünyayı terk edemediği görüşü Yunanlılarda vampirizmin ispatıydı. Şişmiş bir vücut da aynı şekilde olası vampirizmin bir kanıtıydı. Bazı vücutlar yeteri kadar hızlı bir şekilde çürümeyebiliyordu.Bu da aslında toprağın kimyasal tipiyle ya da soğuk hava derecesiyle bağlantılıydı. Bedensel şişkinlik ise tümüyle ölünün doğal olarak ürettiği gazların bir sonucuydu. Birçok insan haksız yere vampir olmakla suçlandı. Bedenin çürümemesinin bir ekgiblik olarak nitelendirilmesine karşın bu durum aynı zamanda kutsallığın ve azizliğin işaretiydi. Aralarındaki fark ise vampir olarak varsayılan bedenin tam anlamıyla bozulmamış olsa da garip, soluk ve şişkin bir şekle dönüşmesiydi .Oysa azizin kutsal bedeni neredeyse mükemmel, el değmemiş ve sanki hala yaşıyor izlenimi verirdi. Ayrıca vampirler çürümenin olmadığı süre içinde bile kutsanmış bedenlerin aksine kötü kokarlardı, sarımsağında bu kokunun üstesinden gelmek için kullanıldığını hatırlatmakta fayda var. -
22.
-2Bir çok insanın vampirleri yok etmek için kendilerine has değişik metotları vardı. Bazı islav milletleri, kül ağacından yapılmış bir kazığın vampirin göğsünden saplandığında onu öldürebileceğine inanırdı. --- Bu bir çoğunun gözde metodudur, kalpten çakılan bir kazık. Her nasılsa bir çok farklı yerde kazıkların yapılacağı belirli ağaçlar seçilmiştir. Örneğin Silezya’da meşe ağacı bu işi görürdü, Sırbistan‘da ise alıç ağacı gerekli görülürdü.
Bunun dışında vampir olduğundan şüphelenilen ölülerin kafaları, balta ile kesilirdi. Bazen de cesetler su göletlerine atılmış yada yakılmıştır.
Bu inançların temelinde halkın genel cehaleti yatıyordu ama vampir efsanesinin en büyük trajedisi vampir söylencesine olan inancın, iyi yada kötü din kuruluşunu etkilemesiyle gerçekleşmiştir.
Orta çağ Avrupası’nda kilise, vampirlerin varlığını onaylamış ve bir inanca bağlı olmayan mitlerden alıp vampir kavrdıbını şeytanın yaratıklarından biri olduğu yönünde değiştirmiştir. Vampir açıkça kötülüğün ve dinsizliğin bir parçası olsa bile, ölümden sonra hayat, bedenin dirilişi, maddesel değişim (ekmekle şarabın isa peygamberin etiyle kanına dönüşmesi) gibi Hıristiyanlık öğretilerini destekleyen bir inanılabilirliğe sahipti. Ekmek ve şarap kavramı isa’nın son yemeğine dair genel bir kavramdır ve Hıristiyanlar arasında isa’nın kanı ve bedeninin paylaşımının bir simgesidir. Bu inancı benimsemiş ve isa’nın kanını içen insanlar, kendi kanlarını içen şeytanlara yani vampirlere karşı daha güçlü olurlardı. -
21.
-2Ölümden sonraki doğal bedensel çürüme süreci insanları aslında ölülerin gerçekten de vampirlere dönüştüklerine inandırmıştır. Saçın ve tırnakların uzamaya devam etmesi, yaşamın da devam ettiğinin, ölünün bedeninde gazdan dolayı meydana gelen normalden fazla şişkinlik, hala beslendiğinin göstergesi sayılıyordu. Kan bazen bedensel bozulmanın bir sonucu olarak ağza yakın bir yerde bulunuyordu bu da ölünün kan içtiğinin belirtisi olarak algılanıyordu ve genellikle cesedin soluk teni ve garip görünüşü, vampirin kana ihtiyacı olduğunun bir göstergesiydi.
Cahil insanlar vampir saldırılarının önüne geçmek ve bunları engellemek için de yine aynı şekilde batıl inançları izlediler. Bunlardan çoğunlukla en çok bilinen iki tanesi vampirleri korkutup kaçırmak için kullanılan bitkiler, “wolfsbane” (kurtboğan) ve tabii ki sarımsaktı. Ortaçağ boyunca insanlar, ölünün korkunç kokusunun – özellikle veba salgını süresince – ölüm nedeniyle bağlantılı olduğu teorisine inanıyorlardı. Ve bu ölümler bir şekilde vampirlerle ilişkilendiriliyordu. Muhtemelen ölüm kokusuna karşı, etkisini gidermek için sarımsağın güçlü kokusu kullanılıyordu. Bunun dışında sarımsak eski Romalılarda dahil olmak üzere çağlar boyu ilaç tedavisinde kullanılan bir bitki olmuştur. Çok ciddi olmasa da modern bilim bile sarımsağın bazı durumlarda insan sağlığında önemli yeri olduğuna inanmaktadır.
insanlar vampirlere dair inançlarını meraklı bir şekilde geliştirmişlerdir. Bazıları siyah bir kedi ya da köpeğin herhangi bir cesedin üzerinden atlamasını, ölünün vampire dönüşebileceği şeklinde yorumlarlardı. Bukovinian bilgilerine göre kül ağacından yapılmış bir kazık intihar ederek ölenlerin göğsünün arasından çakılmalıdır çünkü intihar etmenin vampirizmin nedenlerinden biri olduğu varsayılırdı. Eski ingiltere’yi de kapsayan bazı kültürlerde intihar edenlerin vampire dönüşmelerine engel olmak için, dört yolun kesiştiği yerlere (yolların haç işaretini oluşturması nedeniyle) gömülürlerdi. -
20.
-2En saçma vampir inanışları vampirleri öldürmek ve vampirizmi durdurmak için kullanılan metotları kapsar. Şunu hatırlatmak önemlidir ki, bugün bize bu denli saçma gelen inançlar nasıl bir cehaletin hüküm sürdüğü bir çağda insanların umutsuz bir şekilde batıl inançların bu denli etkisi altında kalmasına neden olmuştur!
Ölüler kimi zaman yüzleri güneye bakacak şekilde gömülürlerdi. Eğer ölü bir vampire dönüşmüşse mezarın yeri ölünün kaçma girişime tedbir olarak daha derin kazılır ve dış yüzey ters olacak şekilde yerleştirilirdi. Tahta kazıklar bazen mezarın üzerine dikilirdi .Böylelikle eğer vücut mezardan kalkmaya yeltenirse kendini kazığa saplamış olurdu. Kalpten saplanması umut edilirdi.
Cesetler bazen ölümden geri dönüşlerini zorlaştırmak için halıyla yada bir takım kumaşlarla sarmalanırdı bazen de kolları ya da bacakları halatla bağlanırdı. Ölünün dönüşünü önlemek için genellikle mezarın üzerine büyük kayalar yerleştirilirdi (Bu belki de mezar taşı yapımcılığının başlangıcı olabilir mi?!) ve şunu eklemek gerekir ki bir takım insanlar vampirlerin ölümden sonra da yaşayan bir çeşit hayalet olduklarını düşünüyorlardı. O zaman bir hayaleti mezarında tutmak için taşa mühürlemekten daha iyi bir yol olabilir miydi?! -
19.
-2VAMPiRLER VE CEHALET ÇAĞI
Vampir efsanesi her zaman doğal bir fenomen olarak açıklanmıştır, diğer bir şekilde bu durum ilkel ve ilmi bilgiden yoksun insanlara açıklanamazdı. Belki de en hayret verici inanç Orta Çağ Avrupası’nda bir çok insanın ölümüne sebebiyet veren “Black Death”(Kara Ölüm) denilen hastalığın aslında vampirlerin işi olduğuna inanılmasıdır.
“Black Death” bildiğimiz kadarıyla pireler ve farelerden yayılan bir çeşit vebaydı ve 1300’lü yıllarda Avrupa nüfusunun neredeyse 1/3’ünün ölmesine neden olmuştu.O zamanın insanları nasıl olduysa bu ölümlerden bir çoğunu vampirlerin yaptığı fikrinde birleşiyorlardı. Belki de vebanın vampirlerden yayıldığını düşünmüş olabilirler. Bazı durumlarda ise ölen bir akrabanın geri dönüp bir kurban aldığına inanılırdı (aslında vebadan ölen bir kurban). Bir diğer şekilde ölü bir düşmanın vampire dönüşmüş halde geri dönüp birilerini öldürebileceğine de inanılırdı. Bu yüzden bir çok mezar kazılmış ve vampir olduğundan şüphelenilen insanların vücutları tekrar öldürülmek üzere çıkarılmıştır.
Vampirlerin mezarlarını belirlemek için bir takım ahmakça metotlar kullanılıyordu. Örneğin bir bakire atın üzerine çıplak yerleştirilip, mezarlığın içinden geçirildiğinde eğer at belirli bir gömüt üzerinden yürümek istemezse bu yerin bir vampirin mezarı olduğu varsayılırdı ve ölü mezardan değişik şekillerde öldürülmek üzere çıkarılırdı. -
18.
+1 -1Temeli ruhlara dayalı olan Afrika inançlarında da vampir efsanesine dair işaretler vardır. Caffre kabilesi bir ölünün tekrar geri dönebileceğine ve bir canlının kanıyla yaşayabileceği inancını benimsemiştir.
Bir çok vampir hikayesinin olduğu eski Peru'da ,genç birinin kanının içilerek şeytanın müritlerinden biri olunacağına inanılırdı.
Çok eskilere dayanan ölüm korkusu, büyü, hayat veren kan gibi olgular egzotik diyarlardan ve eski çağlardan günümüze kadar gelmiştir. Bugün ise vampirlerin evrimi hala sürmektedir. -
17.
+1 -1Vampir hikayeleri canavarların kiang shi. diye adlandırıldığı eski Çin'de de yer almaktadır. Aynı şekilde eski Hindistan ve Nepal'de de vampirlerin yaşadığı öne sürülmektedir (en azından efsanevi olarak . Mağara duvarlarındaki eski çağlara ait çizimlerde bir takım yaratıkların kan içtiği gösterilmiştir. Nepal’e ait "Ölümün Efendisi" elinde kanla dolu, kafatası şeklinde bir kadeh tutuyor ve kanla dolu bir havuzun önünde duruyor halde betimlenmiştir. Bu duvar resimlerinden bazılarının i.ö. 3000 yıllarına kadar dayanan bir geçmişi olduğuna inanılmaktadır. Rakshaslar, Vedas adı verilen eski kutsal Hindistan yazılarında tarif edilmiştir. Bu yazılarda (tahminen i.ö. 1500) Rakshaslar (yokediciler )vampirler gibi betimlenmiştir. Eski Hindistan hakkındaki bilgilere göre bir başka canavar daha vardı. Bir ağaçtan baş aşağı asılmış, yarasaya benzeyen ve kendi kanından yoksun bir canavar. Bu yaratığa 'Baital' deniliyordu.
Diğer eski Asyalılar Malezyalılar gibi "Penanggalen" adındaki bir çeşit vampire inanıyorlardı.Bu yaratık insan başına sahipti ama bütün organları dışarıdaydı. Ve diğer insanların, özellikle de küçük kurbanlarının kanını içerek yaşardı.
Tanınmış vampir yazarı Montague Summers'ın 1928'de yazılmış ve bir klagib olan "Vampir - akrabaları ve Yakınları” nda, ispanyol gezginlerin gelişinden önce vampirlerin Mekgiba'da yaşamış olabilecekleri söylenir. Ayrıca Arabistan'ın da vampirden haberdar olduğunu yazmıştır. Agul diye hitab edilen "Arap Geceleri Hikayeleri"nde vampir benzeri yaratıklar olduğunu yazmıştır; bu insan eti yiyen bir hortlaktır. -
16.
+1 -1TARiHTEKi VAMPiRLER
Vampirler ne zaman başladı? Diğer bir çok efsane gibi başlangıç tarihi tam olarak bilinmiyor;ama vampir hikayesinin kanıtı Mezopotamya’daki Tigris (Dicle) ve Euphrates (Fırat) nehirlerinin yakınındaki Kildani’de, kil yada taş tabletlerin üzerine yazılmış Asur yazıtlarında bulunmuş olabilir. Kildaniler diyarına, incil’de geçen Abraham'ın asıl evi olan "Ur of the Chaldeans" da denir.
"Lilith", ibranilerin kutsal kitabında geçen muhtemel vampirlerden biridir ve kitapta tasvir edilmiştir. isaiah'ın kitabında geçiyor olsa bile Lilith'in kökleri daha çok Babillilerin "demonolojisine" benzer. Lilith geceleri bir baykuş görüntüsüne bürünerek dolaşan bir canavardı. Avlanmak için yeni doğmuş çocukları ve hamile kadınları arardı. Lilith, geleneğe uygun olarak Adem'in,"Adem ve Havva" olmadan önceki karısıydı, ama daha sonra şeytanın tarafına geçti çünkü Adem'e itaat etmeyi reddetti.Bir takım olağandışı tutkuları vardı ve doğal olarak kötünün gözüyle bakıyordu.Ve sonuç olarak Adem 'in ve Havva'nın çocuklarına (yani tüm insan soyundan olanlara) saldıran bir vampire dönüştü.
Vampirlerle ilgili söylenceler Akdeniz’deki Mısır, Eski Yunan ve Roma uygarlıkları boyunca süregelmiştir. Eski Yunanlılar, çocuklarını yiyen ve kanlarını içen strigae veya lamiae'ya inanırlardı. Lamia mitolojide Zeus'un aşığı olarak geçer, fakat Zeus'un karısı Hera ona karşı savaşmıştır. Lamia delirmiş ve kendi dölünü öldürmüştür. Daha sonra da geceleri diğer insanların çocuklarını da aynı şekilde öldürmek için avlanmıştır.
Örneğin, Yunanlılar ve Romalılar tarafından bilinen bir hikaye Mennipus adında genç bir adamın düğününden bahseder. Düğünde tanınmış bir filozof olan Tyana'li Apollonius çok güzel olduğu söylenen gelini dikkatlice inceler. Apollonius sonunda gelini vampir olmakla suçlar ve hikayeye göre (daha sonra bu hikaye MS 1. yy’da Philostratus isimli bir akademisyen tarafından anlatılmıştır) gelin "vampirizm"i kabul eder. iddiaya göre Menippus ile evlenmesinin sebebi elinin altında içecek taze kan bulundurmak içinmiş. -
15.
+1 -1Vampirleri nasıl açıklayabiliriz? Efsane mi yoksa sadece bir söylence mi, bir romantiğin veya gotik yazarların yazdığı bir hikaye mi?Ya da vampirler gerçek mi?Tümünü Göster
Vampirlerin kökeni hakkındaki genel kanı çoğunlukla ,1931 yapımı klagiblerden biri olan ve Bela Lugosi'nin oynadığı "Dracula" filmiyle ortaya çıktığıdır. Kafamızdaki vampir imajı her zaman kültürlü bir Avrupalıdır, soylu sınıfın yaratığıdır, büyük ve kasvetli bir şatoda yaşar ve görkemli eşyalara sahiptir.Ama asla şarap içmez. Değişik bir damak zevki vardır ve bu da bizi ondan ayıran şeydir. Kan! Vampir kendisi sahip olmadığı için yaşayan bir canlıdan taze kan içmek zorundadır.
Son yıllarda Vampir kavramı Amerika'ya kadar yayılmıştır. Özellikle New Orleans çoğu zaman bu nedenden dolayı Amerikalıdan çok Avrupalı gibi görülebilmektedir. Anne Rice'ın Lestat'ı ve diğer filmlerdeki vampirler yada vampirle Görüşmenin verdiği vampirler hakkındaki bilgiler Kont Dracula'dan farklı değildir. Örneğin vampirler aynı şekilde bilgilidir, kültürlüdür, şıktır ve aynı zamanda canavar ruhludur. Ek olarak şehvetli ve baştan çıkarıcıdır. Bu da bizim modern Vampir görüşümüzün bir diğer unsurudur. Aynı zamanda Vampiri diğer kötü ruhlardan ve hortlaklardan ayıran unsurdur. Vampirler cinsel bir çekime sahiptir.
Ama kan tutkusu ve erotiklik vampirin tek özelliği değildir ya da anahtar kelime bu değildir. En önemli özellik vampirin ölü oluşudur.Bu da kafamızdaki ölümle ilgili tüm düşünceleri ve soruları bir anda ortaya çıkarır. Böylelikle ölüm hakkındaki kaçınılmaz korkularımız ve kabuslarımız, vampir hikayelerini beslemiş olur.
"Kan yaşamdır," der Bela Lugosi'nin Dracula'sı (orijinal olarak incil’de geçen bir sözcedir); daha sonra şöyle ekler ,"ölmek ,gerçekten ölü olmak ..Gerçekten görkemli bir şey olmalı.. "Ve bu eski zamanlardan gelen ölümün, yaşamın ve kanın önemini anlatan sözler vampirin çok eski çağlara dayanan gizemini de aynı şekilde açıklamış olur. ilk vampir Kont Dracula değildi. ilk vampirlerin kökeni isa'dan asırlarca öncesine ,modern zamanlardaki sözde şeytansı vampirlerin büyük düşmanı olanlara kadar gider.
Vampir efsanesi ilk uygarlıklardan olan Asur ve Babillilere kadar dayanmaktadır. Asıl vampir bugün bildiğimiz kültürlü nazik Avrupalı aristokratlardan değildi. Vampir başlangıçta sadece bir canavardı! -
14.
+1 -1Vampirleri nasıl açıklayabiliriz? Efsane mi yoksa sadece bir söylence mi, bir romantiğin veya gotik yazarların yazdığı bir hikaye mi?Ya da vampirler gerçek mi?Tümünü Göster
Vampirlerin kökeni hakkındaki genel kanı çoğunlukla ,1931 yapımı klagiblerden biri olan ve Bela Lugosi'nin oynadığı "Dracula" filmiyle ortaya çıktığıdır. Kafamızdaki vampir imajı her zaman kültürlü bir Avrupalıdır, soylu sınıfın yaratığıdır, büyük ve kasvetli bir şatoda yaşar ve görkemli eşyalara sahiptir.Ama asla şarap içmez. Değişik bir damak zevki vardır ve bu da bizi ondan ayıran şeydir. Kan! Vampir kendisi sahip olmadığı için yaşayan bir canlıdan taze kan içmek zorundadır.
Son yıllarda Vampir kavramı Amerika'ya kadar yayılmıştır. Özellikle New Orleans çoğu zaman bu nedenden dolayı Amerikalıdan çok Avrupalı gibi görülebilmektedir. Anne Rice'ın Lestat'ı ve diğer filmlerdeki vampirler yada vampirle Görüşmenin verdiği vampirler hakkındaki bilgiler Kont Dracula'dan farklı değildir. Örneğin vampirler aynı şekilde bilgilidir, kültürlüdür, şıktır ve aynı zamanda canavar ruhludur. Ek olarak şehvetli ve baştan çıkarıcıdır. Bu da bizim modern Vampir görüşümüzün bir diğer unsurudur. Aynı zamanda Vampiri diğer kötü ruhlardan ve hortlaklardan ayıran unsurdur. Vampirler cinsel bir çekime sahiptir.
Ama kan tutkusu ve erotiklik vampirin tek özelliği değildir ya da anahtar kelime bu değildir. En önemli özellik vampirin ölü oluşudur.Bu da kafamızdaki ölümle ilgili tüm düşünceleri ve soruları bir anda ortaya çıkarır. Böylelikle ölüm hakkındaki kaçınılmaz korkularımız ve kabuslarımız, vampir hikayelerini beslemiş olur.
"Kan yaşamdır," der Bela Lugosi'nin Dracula'sı (orijinal olarak incil’de geçen bir sözcedir); daha sonra şöyle ekler ,"ölmek ,gerçekten ölü olmak ..Gerçekten görkemli bir şey olmalı.. "Ve bu eski zamanlardan gelen ölümün, yaşamın ve kanın önemini anlatan sözler vampirin çok eski çağlara dayanan gizemini de aynı şekilde açıklamış olur. ilk vampir Kont Dracula değildi. ilk vampirlerin kökeni isa'dan asırlarca öncesine ,modern zamanlardaki sözde şeytansı vampirlerin büyük düşmanı olanlara kadar gider.
Vampir efsanesi ilk uygarlıklardan olan Asur ve Babillilere kadar dayanmaktadır. Asıl vampir bugün bildiğimiz kültürlü nazik Avrupalı aristokratlardan değildi. Vampir başlangıçta sadece bir canavardı! -
13.
0up
-
12.
0kızları güzel olur. ayrıca hep genç kalırlar, hep bakire kalırlar
-
11.
0@6 seni bulacağım olm yarra yedin benden söylemesi
-
greta huursu free kurdistan istemiş
-
allah bulunduğu konumu hak etmiyor
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 28 11 2024
-
ferreoooooooooooooooooooooooooooo
-
cccrammsteinccc nicki
-
koyu mavi ruhlu adam nickii
-
aşağıda 7delillitokmak ın entrysi var
-
çok sinirliyim baba
-
operasyon çocuğu nedemek
-
hanım kızım dediği kadına
-
saçının teli bile gözüken kadın
-
bizim derdimiz allahla
-
slavia prag fener maci
-
instada benim nickimle hesaplar var
-
nereye bakıyor filminde ki hıyarlar
-
koca ayak megalodon wampirler
-
selam sözlük good night
-
oha karıya baqq
-
yarı keçi yarı insanım
-
1 milyon altı 0 araba önerisi
-
2 adet terörist başlığımı cugulamış
-
melisaya bastım sonra agama pasladım
-
mod şikayetlerinizi
-
erkeklerin hak ettiği anca bu
- / 1