1. 1.
    0
    http://www.incicaps.com/r/ugur-mumcu.jpg/

    24 ocak 1993
    24 ocak 2011
    ···
  1. 2.
    0
    sen ne tür bi
    ···
  2. 3.
    0
    ugur mumcu
    ···
  3. 4.
    0
    up up
    ···
  4. 5.
    +1 -2
    işimiz gücümüz yok 100bin entrymi atcaz buna amk
    ···
  5. 6.
    0
    bir pazar sabahıydı
    ankara kar altında
    zemheri ayazıydı
    yaz güneşi koynunda
    ucuz can pazarıydı
    kalemim düştü kana

    zalımlar pusudaydı
    bedenim paramparça
    ucuz can pazarıydı
    kalemim düştü kana

    uğurlar olsun, uğurlar olsun
    hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
    bir keskin kalem, bir kırık gözlük
    yürekli yiğitlere hatıran olsun

    çevirdim anahtarı
    apansız bir ölüme
    şarapnel parçaları
    saplandı ciğerime
    ucuz can pazarıydı
    kan doldu gözlerime
    isimsiz korkuları katmadım yüreğime
    bembeyaz doğruları yaşadım ölümüne

    uğurlar olsun, uğurlar olsun
    hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
    bir keskin kalem, bir kırık gözlük
    yürekli yiğitlere hatıran olsun
    ···
  6. 7.
    0
    @1 gibtirip gider misin? haee unutmadan şu eksiyide yanına alırsan...
    ···
  7. 8.
    0
    yazıklar olsun
    inadına upupupupupup
    ···
  8. 9.
    0
    bizim mahallenin adı :D CCC uğur Mumcu reyis CCC
    ···
  9. 10.
    0
    Sen yanmazsan ben yanmazsam karanlıklar nasıl çıkar aydınlığa

    ccc yanıyoruz uğur reyiz ccc
    ···
  10. 11.
    0
    "Kır Çiçekleri... "

    "Bugün daktilomun başında yıllardan beri ilk kez, ne yazacağımı düşünerek dakikalarca durdum. Elim bir türlü tuşlara varmadı.

    - Ne yazayım bugün?

    insan, içindeki sıkıntılarla boğuştu mu sözcükler, bir dönme dolap gibi beyninizde döner durur. Öyle ki, sözcükleri beyninizden, yüreğinizden ve dilinizden çekip, daktilo şeridine vuramaz, ak kâğıt üzerine siyah harfleri, siyah sözcükleri dizemez, noktaları, virgülleri koyamazsınız...

    Çünkü, sözcüklerin kendi dünyaları vardır; bu dünyalar, güneş çevresinde dönen küreler gibi beynimizde, vicdanımızda, yüreğimizde döner dururlar...

    Sözcükler, gün olur, uzanamadığımız yıldızlar kadar uzak, gün olur, hoyratça ezip, geçtiğimiz kır çiçekleri gibi, bizlere yakın olurlar. Ve biz çoğu kez bu uzaklığı da, bu yakınlığı da ölçüp biçemeyiz.

    Ve sözcükler, yüreklerimizde, vicdanlarımızda, beyinlerimizde ve de atar damarlarımızda döner, dururlar...

    Bugün hiç yazı yazmasam diyorum, gitsem bir dağ başına, gitsem, kır çiçekleri toplasam, bunları bir demet yapsam; desem ki, bu çiçeğin adı, "Erdem", bunun "Onur", bunun "inanç"...

    - Ne yazayım bugün?

    Çevrenize şöyle bir bakın; bir bakın akıp geçen olaylara, bir bakın tanık olduğunuz ya da duyduğunuz olaylara bakın. Kimi zaman, onur çiçekleri ile inanç çiçekleri ile bezenmiş insanlarla karşılaşırsınız. Kimi zaman da binbir yalanın belini bükmüş, yolsuzlukların saçaklarına tutunup sirk cambazları gibi sıçrayıp durmuş insan müsvetteleri ile...

    Ve hep onlar kazanmış; hep onlar günlerini gün etmiş. Para mı? Onlarda... Pul mu? Onlarda... Hep, bir elleri balda, bir elleri yağda, öyle yaşamışlar. Kaplumbağa gibi, binbir yalanın sığdığı başlarını gerekince kalın kabuklarının içine çekerek, yılan gibi kıvrılarak, bukalemun gibi kondukları, yerleştikleri yere uyarak yaşamışlardır.

    - Ne yazsam bugün?

    Eski dosyaları mı çıkarsam? Hayır çıkarmayacağım!.. Geçmiş olaylarından vicdan muhasebelerine sayfalar mı açsam? Hayır, açmayacağım! Düne, önceki güne, daha öncesine mi uzansam? Hayır uzanmayacağım!...

    - Ne yazsam bugün?

    Canım bir dağ başında kır çiçekleri toplamak istiyor. Kıbrıs'tan kopup gelen ılık güney rüzgârları ile Ege'nin güneşli sabahlarından kaçamak gelen ışıklarla, ülkemin dört bir yanından toplayacağım kır çiçeklerini bir vazoya yerleştirip, "işte" desem, işte yıllarca yazmak isteyip de yazamadığım bunlar, işte bunlar.

    Çiçekler yan yana, çiçekler aynı topraktan gelme ve aynı suyun içinde; biri "inanç", biri "Erdem", biri "Onur"...

    - Bugün ne yazsam, ne yazsam acaba?

    Daktilomun başında yıllardan beri ilk kez yazacağım yazının soru işaretine takılıp dakikalarca düşünüp duruyorum. Sözcükleri, daktilonun tuşlarından kara şeride bir türlü çarpamıyorum. Yanıma oğlum "Özgür" geliyor. "Ne düşünüyorsun baba?" diyor. Sonra ekliyor:

    - Beni yaz baba, beni yaz, benim adımı yaz baba, benim adımı yaz, benden söz et baba, benden söz et... Duruyorum, düşünüyorum, düşünüyorum, yine düşünüyorum...

    Bir dağ başına gitsem, kır çiçekleri toplasam ve sonra, evet ve sonra... ve... ve... ve...

    - Bugün ne yazsam?"

    Uğur Mumcu
    Cumhuriyet, 5.12.1981
    Tümünü Göster
    ···
  11. 12.
    0
    bi tane de benden olsun. şimdiki medyanın halini düşününce kemik kalmamıştır mezarında..

    am züt meme.
    ···
  12. 13.
    0
    uğurlar olsun
    ···
  13. 14.
    0
    uğurlar olsun
    ···
  14. 15.
    0
    bir pazar sabahıydı
    ankara kar altında
    zemheri ayazıydı
    yaz güneşi koynunda
    ucuz can pazarıydı
    kalemim düştü kana

    zalımlar pusudaydı
    bedenim paramparça
    ucuz can pazarıydı
    kalemim düştü kana

    uğurlar olsun, uğurlar olsun
    hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
    bir keskin kalem, bir kırık gözlük
    yürekli yiğitlere hatıran olsun

    çevirdim anahtarı
    apansız bir ölüme
    şarapnel parçaları
    saplandı ciğerime
    ucuz can pazarıydı
    kan doldu gözlerime
    isimsiz korkuları katmadım yüreğime
    bembeyaz doğruları yaşadım ölümüne

    uğurlar olsun, uğurlar olsun
    hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
    bir keskin kalem, bir kırık gözlük
    yürekli yiğitlere hatıran olsun
    ···
  15. 16.
    0
    ccc ugur mumcu ccc
    ···
  16. 17.
    0
    Uğurlar olsun...
    ···
  17. 18.
    0
    unslo uɐɹiʇɐɥ ǝɹǝlʇığıʎ ılʞǝɹüʎ
    ʞülzöƃ ʞiɹiʞ ɹıq 'ɯǝlɐʞ uıʞsǝʞ ɹıq
    unslo uişɐploʎ ɹɐlʇnlnq üluüzüɥ
    unslo ɹɐlɹnğn 'unslo ɹɐlɹnğn

    ǝuüɯülö ɯipɐşɐʎ iɹɐlnɹğop zɐʎǝqɯǝq
    ǝɯığǝɹüʎ ɯipɐɯʇɐʞ iɹɐlnʞɹoʞ zısɯısı
    ǝɯıɹǝlzöƃ nplop uɐʞ
    ipʎiɹɐzɐd uɐɔ znɔn
    ǝɯıɹǝğıɔ ipuɐldɐs
    iɹɐlɐçɹɐd lǝudɐɹɐş
    ǝɯülö ɹıq zisuɐdɐ
    iɹɐʇɥɐuɐ ɯıpɹıʌǝç

    unslo uɐɹiʇɐɥ ǝɹǝlʇığıʎ ılʞǝɹüʎ
    ʞülzöƃ ʞiɹiʞ ɹıq 'ɯǝlɐʞ uıʞsǝʞ ɹıq
    unslo uişɐploʎ ɹɐlʇnlnq üluüzüɥ
    unslo ɹɐlɹnğn 'unslo ɹɐlɹnğn

    ɐuɐʞ üʇşüp ɯıɯǝlɐʞ
    ipʎiɹɐzɐd uɐɔ znɔn
    ɐçɹɐdɯɐɹɐd ɯıuǝpǝq
    ipʎɐpnsnd ɹɐlɯilɐz

    ɐuɐʞ üʇşüp ɯıɯǝlɐʞ
    ipʎiɹɐzɐd uɐɔ znɔn
    ɐpunuʎoʞ ışǝuüƃ zɐʎ
    ipʎizɐʎɐ ıɹǝɥɯǝz
    ɐpuiʇlɐ ɹɐʞ ɐɹɐʞuɐ
    ipʎiɥɐqɐs ɹɐzɐd ɹıq
    ···
  18. 19.
    0
    bir pazar sabahıydı
    ankara kar altında
    zemheri ayazıydı
    yaz güneşi koynunda
    ucuz can pazarıydı
    kalemim düştü kana

    zalımlar pusudaydı
    bedenim paramparça
    ucuz can pazarıydı
    kalemim düştü kana

    uğurlar olsun, uğurlar olsun
    hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
    bir keskin kalem, bir kırık gözlük
    yürekli yiğitlere hatıran olsun

    çevirdim anahtarı
    apansız bir ölüme
    şarapnel parçaları
    saplandı ciğerime
    ucuz can pazarıydı
    kan doldu gözlerime
    isimsiz korkuları katmadım yüreğime
    bembeyaz doğruları yaşadım ölümüne

    uğurlar olsun, uğurlar olsun
    hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
    bir keskin kalem, bir kırık gözlük
    yürekli yiğitlere hatıran olsun
    ···
  19. 20.
    0
    vurulduk ey halkım, unutma bizi...
    ···