-
1.
0evet beyler uzaylılar yani dünya dışı varlıklar var ve iddialara göre 3 kez dünyaya geldiler. amerika ve birkaç ülke bunu biliyor ama sır gibi saklanıyor.
hiç düşündünüz bu dünya birkaç yüzyılda nasıl bu hale geldi çok uzun zaman önce değil birkaç yüzyıl önceki dünya ile şimdiki dünya arasında çok büyük farklar var.bir anda televizyonlar telefonlar müthiş elektronik aletler robotlar icat edilmeye ve her geçen gün gelişmeye başladı.ve bunların gelişmesi artık inanılmaz boyutlara gelmeye başladı. gelişmesi de durcağa hiç benzemiyor. amerika tarafından yalanlansada bu gelişim sırrı uzaylıların keşfedilmesinde yatıyor.
birkaç yil öncesine dönelim, ufo a-rastirmacisi william moore "dünyadisi canlilarin biyolojik varliklari" adli bir radyo programi yapiyordu, ikinci programin sonrasinda, bir telefon aldi. arayan eski bir istihbarat görevlisiydi, 9 arkadasi adina konusurken, "dünya-daki yabanci varliklarla ilgili dokümanlari moore'a verebilecegini söylüyordu. moore, ikna olarak konusmayi kabul etti ve konusmalara ve konus-macilara "faicon" kod adi verildi. bu arada moore, jamie sanders adli bir tv yapimcisi ve yönetmeninden yardim isteyerek, görüsmelerin videoya kaydedilmesini planladi. bu asamanin ardindan, faicon kod adli ama gerçek adi "mj 12" olan grupla çalismalara geçildi. peki, "mj 12" neydi? bu özel grup, abd içindeki ufo faaliyetlerini arastirirken, "dünyadaki yabanci var-liklar"la da iliskileri yönlendirmekle görevliydi.
yani resmen, insanlik ile "dünyadaki yabanci varliklar' arasindaki politikayi belirliyorlardi. çalismalar sürdürülü-yor, kararlar veriliyor, baskan'in onayina sunuluyor ve politika uygulaniyordu. yani abd baskani'nin "dünyadaki yabanci varliklardan haberi vardi... faicon'a göre, "mj 12" 1950'lerde bizzat baskan truman'un emriyle kurul-mustu ve bu emrin belgesi de vardi. faicon bu belgeyi gösteriyordu. ek o" larak da, 1947'de, new mexico ros-vvell'e düsen ufo'nun ve içindeki dünyadisi canlilarin cesetleri hakkindan bilgi veren "mj 12" dokümanlari bulunuyordu. bu dokümanlarda dönemin baskan'i eisenhovver'in imzasi bulunuyordu. asagidaki satirlar teyp kasetinden aynen alinan bir bölümdür.
faicon'un sesi: "mj 12, 1950'lerde, hükümetin içinden seçilen bir grup insanla olusturuldu. görevleri, ufo'larla ilgili arastirmalar yaparak, elde edilen bilgileri derlemekti. en önemli amaçlari, ufo'tarla ilgili bilgileri, bilimsel olarak gelistirmek ve teknolojimize yardim saglayacak sekilde analiz etmekti. "mj 12 'nin üyeleri arasinda, abd baskani, baskan yardimcisi, merkezi ?stihbarat örgütü "cia" baskani ve ulusal güvenlik danismani da dahildiler. "mj 12"nin yönetim merkezi ise. washington dc'deki deniz kuvvetleri gözlemevi'ydi ve abd deniz kuvvetleri "mj 12" politikalariyla ilgili faaliyetlerin tümünde öncelikli sorumluluga sahipti. deniz kuvvetleri personeli tarafindan derlenen tüm bilgiler, analiz edilmek üzere "aquarius" kod adiyla komutanlik merkezine aktariliyordu."
falcon devam ediyor; "mj 12'nin kendi arasinda 'incil' adiyla taninan bir kitap veya basili bir dosya vardi. bu kitapta, truman döneminde, abd'nin misafiri olan üç dünyadisi yabanci anlatiliyor ve tüm ayrintilar veriliyordu. ayrica kitapta, dünyadisi canlilardan alinan teknolojik ve tibbi bilgiler, onlarin kendi gezegenlerindeki sosyal yasamlari, roswell'de bulunan cesetlere yapilan otopsilerin sonuçlari ve evren ile ilgili bilgiler de yer aliyordu. ama bu kadar degildi, devami da vardi, 1988 yilinda gelen ve yine abd'nin konugu olan ve dev bir gizlilik perdesi altinda saklanan ikinci bir dünyadisi canli grup daha anlatiliyor."
"400 yil yasiyorlar ve çok zekiler... "
birçok görgü taniginin çizdikleri resimlerin yani sira, falcon dünyadisi canlilari söyle tanimliyor; "boylari yaklagib bir metre ile bir metre on santim arasinda degisiyor. böcek gözüne benzer çok büyük gözleri var ayrica birer iç gözkapaklari bulunuyor. yasadiklari gezegende, gündüzleri günes isigi bizimkinden iki veya üç kez daha fazla. onlar da disi ve erkek olarak iki cinsiyetteler. bizim burnumuzun oldugu yerde iki küçük delik var ve küçük bir agiza sahipler. bildigimiz türde disten yok, dislerin yerinde çok sert kauçuk benzen bir alan bulunuyor, iç organlari çok basit, kalbin ve cigerlerin görevini tek bir organ yapiyor. yine çok basit bir sindirim sistemleri ve büyük olasilikla gezegenlerindeki çok güçlü günes isisi nedeniyle sertlesmis ama son derece elastiki bir deriye sahipler. beyinleri ise, bizimkinden çok daha karmagib ve çok daha fazla kivrim görülüyor.
bizim görme sistemimiz beynimizin arka tarafindan yönetilirken, onlarinki beyinlerinin önündeki bir merkezden yönleniyor. duyma yetileri bizlerden hatta köpeklerden bile çok ötede. böbrek ve mesane sistemi de tek bir organ halinde, onlar da atiklari vücutlarindan atiyorlar ama kati atiklari siviya dönüstüren ve bilimcilerimizin bir türlü tam olarak çözümleyemedikleri ekstra bir organlari daha var. ellerinde bas parmak yok, dört parmaklari bulunuyor, ayaklari küçük ve parmak aralari perdeli. yasamlari ortalama olarak bizim zaman ölçümüze göre 350-400 yil arasinda. aslinda genel olarak sürüngenlere benziyorlar. bilindigi gibi dünyada bazi sürüngen türleri 500 yil yasayabiliyorlar. bir timsahin 850 ya-sinda oldugu resmen açiklanmisti. ve tabii çok zekiler, eger iq ölçüsünü alacak olursak, iq dereceleri 200'ü n üzerinde." falcon dünya disi canlilarin sosyal yasamlari hakkinda da bilgi vererek konusmasina devam ediyor;
"onlarin da bir dini var, evrensel bir dine sahipler. evreni tanri olarak kabul ediyorlar. sevdikleri müzik türü eski tibet müzigine çok benziyor. genelde sebzeleri severek yiyorlar, dünyada en çok dondurmayi sevmisler, en çok da çilekli dondurmayi... "
-
2.
0durumumuz yoktu okuyamadım
-
3.
0özet:zamanı olan okusun beyler önemli bilgiler
-
4.
0ben çok kafa yordum bu konuya. 57. bölge falan filan. var evet
- 5.
-
6.
0@1 okudum devam et
-
7.
0@4 51. bölge panpa o
-
8.
0Dünya kurtarıldı !
-
9.
0urfa da oxford vardı da ben mi okumadım
-
10.
0bu saatte bunu okuyanı gibsinler.
sabah okurum ama. -
11.
0uzaylıların var olduğu ve amerikanın bunu bildiğini 2011 yılında hala bilmeyen yoktur herhalde.
Tek temennim bir aksiyon olacaksa ömrüm tamamlanmadan buna şahit olmak -
12.
0@7 doğru lan tamam 51 şimdi hatırladım
-
13.
0durumumuz yoktu okuyamadım
-
14.
0şuku bin. uğraşmışın..
-
15.
0Okumadım. Ama haklısın bence de. başlıktan hak veriyorum.
-
16.
0(bkz: saçmalık)
-
17.
0bende inanıyorum dıbına koyum bi bakın göğe boşuna mı bu evren tek biz mi varız çok saçma lan
özet:dünyadan başka yerde yaşayan canlılar var -
18.
0bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi' adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi' şeyler. bi' de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filmciydi yeşilçam'da. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne tak varsa? hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi' dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bi' gün bu huur çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi' etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi' bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi' soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor'a kegibmiş. zagor da kaftiden içerde o sıra. bi' gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar'a; benim içimde bi' sıkıntı. işi anladım tabii; zagor'u ziyarete gidiyo. bi' tuhaf oldum, bini de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi' duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi' sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi huur. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi' daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor'a, sonra komalık. ankara'da oluyor bunlar. bizimki bi' gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi' sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornaya değmiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi' surat... ama bu sefer başka güzel huur. oranın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lâzım, çok para. zagor'a avukat tutacakmış. ilerde öderim, dedi. esnafız ya biz de, "nasıl?" diye sormuş bulunduk. huurluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bi'şey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bu günden beri bu huuryla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor'a müebbet verdiler ama rahat durmaz ki bin! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. huur da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu durmuyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor'a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. n'aptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul'a. yeminler ettim; doktorlar, hocalar kâr etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bi' keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, ohh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bi'şey demiyo. sinop'ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul'a. doğumuna yakın, zagor bi' isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyor gene; o haliyle kalk git sen diyarbakır'a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi' dayak buna; eşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyo. uzun zaman anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi' gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır'a, zagor'un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum. epey bi' zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor'un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. bi' gece bi' büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi' ara gözümü açıp baktım; karlı dağlar geçiyo. bi' daha açtım, başımda bi' çocuk, kalk abi, diyarbakır'a geldik diyor. baktım, sahiden diyarbakır'dayım. bi' soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bi' gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiçbi' şey demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte.Tümünü Göster
-
19.
0sondaki çilekli dondurmayı gördüm okumaktan vazgeçtim.
-
20.
0çok ilginç lan adam harbiden inanmış gibi anlatıyo