Her zamanki gibi evimde oturmuş çayımı içerek akşam haberlerini izliyordum haberin en güzel kısmıydı Recep Tayyip eyy Myanmar diye lafa girmişti ki birden alttan son dakika yazısı geldi ve ülkeye 3 adet tanımlanamamış cismin indiği yazıyordu .
Sunucu ile canlı bağlantı kurulmuştu spiker 3farklı şehire bu cisimlerin indiğini söylemişti bu şehirler sırasıyla Konya ,Adana ve Şırnak' dı. Ben hala şaşkınlığımı yenememiş öylece bakıyordum TV ye acaba neler olacakdı.

Saat gece 2 ye gelmişti ben hala uyumamış televizyon izlemeye devam ediyordum canlı yayında eski bir pilot Yüzbaşı daha önce yaşanan bazı vakaları anlatıyordu elinde bazı fotoğraflar ve video kayıtları vardı kanıtlar TV de yayınlanırken halk endişeleniyordu .
Bir son dakika daha BMGK gece yarısı tüm ülkelerin savunma bakanlarını davet ederek acil bir toplantı yapılması gerektiğini açıklamıştı, aynı zamanda Putin ve Donald Trump bu konu hakkında konuşmak için Türkiye'ye geleceklerdi.

Televizyon başında uyuya kalmıştım köpeğim Karizmatik havlamaya başlayınca uyandım.
Tüm kanallar kapatılmıştı sanki, hangisini açmaya çalıştığında sinyal yok yazısı geliyordu internet siteleride kapanmış olacak ki error veriyordu olaya uzak kalmamak için bu işi yerinde incelemeliydim
çünkü ben bir Uzay Araştırıcısıydım.

Hemen kendime küçük bir çanta hazırladım yanıma bazı araç gereçler aldım ve işten arkadaşım olan Yavuz'u aradım ,
Yavuz Konya'da olduğunu ve yanına gelmemi söyledi öylede yapacaktım zaten Karizmatiği de yanıma alarak arabamla yola koyuldum Yavuz, Gizli Konya Üssü'nde çalışan bir üsteğmendi.

Konya'ya giriş yapmıştım şehir merkezine gidip karnımı doyurduktan sonra gizli üssün yolunu tutacakdım ama şehir merkezinde her yer kapalıydı üzerinde arma olmayan siyah üstlü maskeli askerler şehri kuşatmıştı adeta, bunlar özel askerler olmalıydı.
Telefonum çalmaya başladı arayan Yavuz'du nerede kaldın Gökhan ? diye sordu bende ona şehir merkezindeyim dedim bana evinin adresini söyledi evine gittiğimde yanıma biraz atıştırmalık alıp hemen yola koyulduk arabayı yavuz kullanıyordu ben sağ koltukta Karizmatik ise arka koltukta gizli üsse doğru gidiyorduk.
Yavuz'a olanları sordum çünkü tam 33 saattir hiçbir haber kanalı veya internet adresi açık değildi.

Yavuz bana dönerek bak Gökhan tam 46 saat önce gökyüzünde garip şekiller oluştu bunlar öncekiler gibi değil çok daha büyükler , cisimlerin nereden geldiğini henüz bulamadık araştırmalara devam ediyoruz Rusya ve ABD hükümeti de bizlere bu konu hakkında tecrübeli elemanlarını gönderdi onlarda uğraşıyor ancak hala net bir sonuç almış değiliz cisimlerin içinde birilerinin olduğunu bile bilmiyoruz dedi. Nihayet üsse varmıştık. Arabayı park Edip girişe hızlı adımlarla yürüdük kapıda bizi Hülya karşıladı elini uzatıp bizimle tokalaştı ,Hülya bu işlerle uğraşmayacak kadar güzeldi onun tipinde kızlar her gün biriyle gezerken o hayatını bilime adamıştı kapıdan gözlerimizi taratarak içeri girdik .
Üs 7 katlıydı 2 katı yerin altındaydı en alt 2 kata üst düzey yetkililer haricinde kimse giremiyordu en alt katta gizli labaratuvar lar vardı bizim ofis 3. Kat yani zemin kattaydı koridorun sağından bizim ofise girdik odada 4 kişiydik ben, Yavuz,Hülya ve Koray burada çalışıyorduk Koray bilgisayardan iyi anlardı aynı zamanda matematikciydi

Okuyan olursa yarın devam ederim şuan kimse yok galiba dikkat edin her yerde olabilirler.

Uzaylılarla nasıl iletişim kuracağımızı düşünüyorduk amaçlarını öğrenmemiz lazımdı bunun için bir ekip oluşturmamız gerekiyordu odanın kapısı açıldı gelen müdür Kemal Bey'di buyurun efendim diyerek ayağa kalktım Kemal bey üsse birazdan Recep Tayyip Erdoğan , Kuvvet Komutanları ve Genelkurmay Başkanının geleceğini söyledi iş ciddiydi hemde çok ciddi olağanca hızlı olmamız lazımdı Kemal Bey benle Hülya'ya Cumhurbaşkanına açıklama yapmamızı istedi ben henüz yeni gelmiştim ama ne yapacağımızı biliyordum helikopter sesleri geliyordu dışardan cama yöneldiğimde Cumhurbaşkanı ve Generallerin helikopterden indiğini gördüm fazla dikkat çekmemesi için sivil bir helikopterle gelmiştiler.

Hızlıca üsse girdiler üssün özel yetkililerin giriş yaptığı gizli kapısında en alt kattaki toplantı salonuna girmiştiler. Kemal bey benle Hülya'ya bakarak benimle gelin dedi ilk defa en alt katları görecektim bu yüzden garip bir heyecan vardı içimde ama beklediğim gibi olmadı Kemal bey direk bizi Toplantı odasına inen kendi odasındaki asansöre bindirdi aşşağı inmiştik nihayet, kısa bir selamlaşma faslından sonra Cumhurbaşkanı bize dönerek planımız nedir diye soru yöneltti
Kemal bey efendim hala iletişim kurabilmiş değiliz bize herhangi bir mesaj yollamadılar dedi
Cumhurbaşkanı sinirlenerek elindeki siyah çantadan bilgisayarını çıkarıp kayıtları gösterdi halk galeyana gelmişti Adanalılar cisme saldırmaya çalışmış birkaç kez Şırnaklı lar bu şeyi devlet gönderdi bizi yok edecek diye pravakasyona gelip sokağa dökülmüştü Konyalılar ise cisimleri bizim gönderdiğimiz sanıp darbe oluyor endişesiyle valiliğin önünde miting yapıyordu Cumhurbaşkanı gördünüz mü diyip bir hışımla laptopu kapattı.

(Bu entry de hiçbir kesimi hiçbir şehiri kötüleme amacım yoktur hikaye tamamen hayal ürünüdür)

Lafa Genelkurmay Başkanı girdi bakın evladım eğer biz bu cisimleri gönderemezsek bunlar sadece bizi değil tüm dünyayı işgal eder diye kurt gibi baktı bana belli ki Amerikalılar ve Ruslar bu işi elimize gözümüze bulaştıracağımızdan korkup bize akıl vermiş heyet göndermelerini sebebi de bu olsa gerek.
Ben hiç istifimi bozmadan belki de bize teknolojilerini sunmaya gelmiştir dedim hemen paniğe kapılmayın efendim diye cevap verdim.

Hülya sessizliğini bozup belki de Gökhan haklıdır belki de piramitleri yapmamıza bize yardımcı olup çağ atlamamızı sağlayan dostlarımız gene bizlere yardımcı olmaya gelmiştir dedi.

Cumhurbaşkanı umarım dediğiniz gibidir er ya da geç bunlarla iletişime geçmenin bir yolunu bulun diyip masadan Generallerle birlikte kalktılar.

Artık bizbizeydik Kemal Bey bana Napacağız dermişçesine bakıyordu cebim titremeye başladı arayan Koray mış ,Gökhan bunu görmelisiniz çabuk buraya gelin dedi asansörle tekrar bizim kata çıktık üçümüz odaya girdiğimde Yavuz ,Koray'ın başında dikilmiş monitöre bakıyordu ekrana doğru yanaştık Koray bakın şuna demin kendiliğinden geldi ekrana dedi yalnızca ona değil üsteki tüm bilgisayarlara gelmiş aynı görüntü bize 3 çizgi ve yuvarlağa benzeyen bir şekil yollamışlardı ama bu nasıl olur buranın interneti Göktürk uydusunun kriptolu bir kanalından sağlanır radyo dalgalarıyla iletişim kurabiliyorlardı demek bu belki de iyiye işaretti ama önce mesajı çözmeliydik.

Bundan sonraki partları 2 3 arası girmeye çalışacağım iyi uykular.

2. Katta büyük salona toplandık hemen hemen tüm çalışanlar buradaydı mesajı dev ekrana aktardık. Kemal Bey ; evet beyler ve bayanlar bu mesaj hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum dedi sesini yükselterek.
Koray elindeki laptopa odaklanmıştı sadece birden Gökhan şuraya baksana dedi mesajı büyütünce yuvarlağın içinde 3 nokta olduğunu gördük aynı zamanda en sağdaki çizginin üzerinde bir çeltik olduğunu gördük buda neyin nesi olabilirdi.

Kemal Bey bize yöneldi olan nedir diye sordu Yavuzla Hülya hep bir ağızdan efendim üç nokta ve bir çeltik var dedi .
Kemal Bey dev ekrandaki resmin büyütülmesini istedi evet gerçektende vardı o noktalar ve çeltik
Mesaj üzerinde yoğunlaşmıştık hepimiz o sırada bir son dakika haberi geldi Şırnak'ta bir F-16 düşmüştü bu nasıl olur onlarca ülkenin uçağı cisimlerin olduğu bölgelerde dolanırdı neden bizim uçağımız ve neden Şırnak ? Bu iki sorunun cevabını öğrenmeliydik.

O an üsse Genelkurmay Başkanının girdiğini öğrendik Özel toplantı odasını gittik birlikte odada bizim ekip Kemal bey ve Genelkurmay Başkanı vardı sadece Kemal bey efendim o uçak nasıl düştü diyerek basit bir soru yöneltti Generale , general sinirlenerek nasıl haberiniz olmaz Şırnak'ta ki cisimden 2 tane savaş uçağı boyutlarında cisim çıktı saat 03:42 sularında ve bu cisimler birkaç taciz ateşi Edip geri çekildi bölgeye yakın olan F-16 mız cisme doğru yöneldiğinde bilinmeyen bir sebepten dolayı düşmüş dedi pilot kurtulmuştu.
Birden gözüme arkamızda duran LCD de ki uzaylıların gönderdiği mesaj ilişti.

O noktalar ve çeltik bilerek konulmuş olamazdı ve birden efendim mesajı çözdüm galiba diyerek bir bakış attım odadakilere.
O 3 nokta Adana, Konya ve Şırnak' ın koordinatları çeltiğin sebebi ise Şırnak'ta ki cismin diğerlerinden olmadığını gösteriyor dedim.
Yavuz nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz acaba nereden geliyor bu cesaret diye sert bir cevap verdi Koray yine laptopa odaklanmış bir şeyler karıştırıyordu evet işte bu dedi sevinerek noktaların dediğim yerlerin koordinatları olduğunu doğrulamıştı .
Hülya şen bi dahisin Gökhan dedi ,Kemal bey bu kadar sevinmeyin diğer iki cismin niyetini öğrenmeliyiz eğer bizim tarafımızdalarsa ona göre hareket etmeliyiz dedi General elinizden ne geliyorsa yapın ve bu cisimleri gönderin buradan dedi ve üssün çıkışının yolunu tuttu.

Uzaylılara bir mesaj göndermeliydik dünyadaki tüm dillerle merhaba, buraya neden geldiniz gibi basit bir cümle kurarak yollayacaktık umarım kelime köklerimizi ve anlamlarımızı öğrenmiştirler.
Mesajı oluşturmuştuk radyo dalgaları sayesinde mesajı yollamıştık geriye sadece biraz sabır ve zaman gerekliydi.

Hülya yanıma gelip bir akşam yemeğine ne dersin diyerek gülümsedi ben neden olmasın dedim tam 2 gündür üs haricinde bir yere gitmemiştim akşam olunca Hülya ile buluştuk onun evinde güzel hazırlanmış bir masada yemeğimizi yiyorduk Hülya bana bakarak biliyormusun belki de bu son yemeğimizdir diyerek bana baktı ben ;o da ne demek oluyormuş Hülya demiştim anlaşılan Hülya bu kadar sorumluluktan yorulmuştu yanına gittim ve ona şöyle dedim henüz hayattayız ve çözmemiz gereken bir meselemiz var dedim Hülya dudağıma bir öpücük kondurdu bu öpücük 2 günlük yorgunluğumu ve uykusuzluğumu almıştı sanki geceyi birlikte yatarak geçirdik güneş doğar doğmaz üssün yolunu tutmuştuk.

Kapıdan girer girmez Kemal Bey'i gördük bize bakarak nerdesiniz çocuklar dedi çok mutlu görünüyordu, uzaylılar mesajımıza cevap vermişti mesaj Türkçe olarak gelmişti ve şöyle yazıyordu; "Bornedalıları gezegeninizden kovabiliriz ancak bize yardımcı olun ."
Bunu Genelkurmay'a bildirdik gizli üste ürettiğimiz TFX 23 uçaklarıyla bir filo oluşturmuştuk diğer iki uzaylı cisimle Şırnak'ta ki Bornedalılar ı yok edecektik planımız buydu filoyu yöneten üsteğmen Yavuz' dan başkası olamazdı kendisi oldukça yetenekliydi tek yapmamız gereken bizimle dost olan uzaylılarla koordineli şekilde çalışmaktı bunun için iletişimizi kesmemeliydik.

Yine Kuvvet komutanları Genel Kurmay ve Cumhurbaşkanı üsse gelmişti .
Operasyon hazırlıklarımız sürüyordu uzaylı dostlarımıza yarın dünya saati ile gece 10:45 ' Bornedalılılara bir saldırı gerçekleştireceğimizi ve bizimle hareket etmelerini yazarak bir mesaj halinde gönderdik. Onlardan onay cevabı bekliyorduk, çok geçmeden beklediğimiz mesaj gelmişti mesajda:"Hızlı ve kalabalık olmamız lazım Bornedalılar araçlarını savaş için dizayn ederler." Yazıyordu bu beklediğimiz gibi zor bir iş olacaktı yarın büyük bir gün olacaktı.

Final part 1
Kimseyi uyku tutmadığından herkes ayaktaydı ve oldukça gergin görünüyorlardı saat 10:15 olmuştu saldırı filomuz havalanmıştı arkalarında 2 uzaylı cisimle beraber Şırnak' a doğru yol aldılar Bornedalılar bizi bir sürprizle karşılamıştı tam içlerinden 200 adet savaş uçağı gibi garip nesneler çıkmıştı ve saldırıya geçmiştiler uzaylı dostlarımız bize kalkan görevi görüyordu ancak verdiğimiz hasar onlarınkinin yanında bir hiç kalırdı oldukça hızlı hareket ediyorlardı 12 uçağımız düşmüştü Yavuz bunun üzerine kalan uçaklarla ve bize yardım eden cisimlerle Diyarbakır Hava Üssüne iniş yaptırmıştı .Yavuz la canlı bağlantı halindeydik oldukça sinirli görünüyordu uçaktan indiğinde kaskını yere fırlatmıştı.
Sivil bir helikopterle Diyarbakır'a gidecektik Ben Koray ,Hülya ve tabiki Kemal Bey vardı helikopterle Diyarbakır Hava Üssüne iner inmez Yavuzun yanına gittik Hülya o sırada savaş uçaklarının inceliyordu şaşkın bir yüz ifadesiyle Kemal beye dönüp efendim uçakların üzerinde ki deliklerde yoğun miktarda Borunyum elementi var dedi bu element oldukça yanıcı bir maddeydi uzaylılar bize bu maddeleri fışkırtma yöntemiyle atıyordu . Aklıma bir fikir gelmişti sanırım onları nasıl alt edeceğimizi biliyordum.