unıversıteli ve unıversıte mezunu panpalar

@1 dürüst olayım sen o özel üniversitenin, çoğunlukta olan premium öğrencilerindensen bi baltaya sap olursun bebiş. ama bu yalnızca para aşamasında kalır, çalışıyor olmazsın.

özel üniversitede okuyan adamların ailesi zaten nüfuzlu oluyor, önce yurtdışına gönderiyorlar, orada bir şekilde mezun oluyorsun zaten. kolay yani. orada yiyip, içip gibişip geri gelen bu binler babalarının yanında olmazsa bi tanıdığın yanında yüksek mevkiyle işe giriyor, öylece kendi aralarında sermayelerini paslaşıp duruyolar. aslında bi eğitilmişlik durumu söz konusu değil yani. anca işte yurtdışına gidip geldikleri için yabancı dilleri oluyor, yurt dışından iş adamlarıyla iş konuşmak için genel koordinatör sıfatıyla onların yanına gidiyorlar. kendisinden yaklaşık 5 kat daha düşük maaş alan asıl "odtü"lü fakir mühendis bunun eline broşürü verip anlayacağı dilden de bir rapor tutuşturuyor koltuğunun altına. adamlar orada oturup iş görüşmesi diye bik bik ediyorlar. sonra herkes evine dönüyor, mail vasıtası ile detaylı teknik bilgi ve ücretlendirmeler konuşuluyor. o maili de fakir mühendis yazıyor zaten.

yani bin, para kazanırsın ama bu ülkenin çalışan insanlarının yanında, yaptığın işin adı iş olmaz, sırf etiket olursun. ülkemde senin gibi asalak çok, ben alıştım, zannımca imrendiğin odtülü mühendisler de alışmıştır senin gibi dangozların varlığına. adı üstünde, "aylak sınıf" çocuğu olmak diye bişey var. herşeyi etiket herşeyi göstermelik. bi türk kahvesi bile pişiremez ama starbucksta takılır falan. olayın özüne yabancı ama dışarıdan bakıldığında eksperi gibi görünüyor.

hatta bi örnek de şudur: zenginlere "yaşam koçluğu" yapan zibidilerle, pgiboloji üzerine araştırma yapan akademisyenler arasında tonlarca fark var. yaşam koçları bildiğin bomtak ve bomtak adamlardır, bilimsel bi birikimleri yoktur, abuk gubuk popülist kitaplar yazarlar. bunu gören kalantorlar da bu adamların masallarını pozitif enerji geyiklerini ve bilimsel olmayan palavralarını, şarlatanlıklarını dinler durur. aynı adamların korsan kitaplarını alan fakir kimseler de aynı metotlarla mutlu olmaya çalışırlar. oysa o kitaplardaki "dünyaya bi kere geliyorsun, yaşa, takma" lafları, yaşayacak ve takmayacak parsı olan huur soyları için yazılmıştır. haliyle parası olan huur soyları (o kadar düşünmekten uzaktırlar ki, birilerinin onlara basit şeylerden haz alınabileceğini anımsatması lazımdır, çünkü onlar doğum günlerinde hediye olarak jip alırlar, evlilik yıl dönümünde bahamalarda sahildeki palmiyelerin dibinden ev satın alırlar falan... ) bu adamların yazdıklarında bir keramet bulur ve işe yaradığı için yine "bilimsel" olduğunu düşünürler. ama bunun özünde yatan şey, emekçi sınıf zevklerinin, burjuva üzerinde plasebo etkisi yaratmasından başka birşey değildir.

demem o ki, askerliği reddetmiyorsunuz ama gitmiyorsunuz da, çünkü parayı basıyorsunuz,
çalışıyorsunuz ama aslında yaptığınız bir yaratım ya da üretim yok, yer kaplıyor meta ve enerji tüketiyorsunuz,
tüketiminizin sizde bıraktığı izleri silebilmeniz için bi posta da hizmet tüketiyorsunuz,
ve bu aylak halinizle tonla zütünden ter akan adamın hakkını meşru yoldan zütürüyorsunuz.

anlaman gereken sonuç şu: allah diye birşey yok, olsaydı, çoktan ananızı kızgın katranla doldurup sizi de oraya geri sokardı.

(odtülü itülü falan değilim ama iyi bi üniversitede okuyorum. komünist değilim ama babamın alın terinde anlam görecek kadar helal süt emdim miniş.)

sende çalışacak züt olsa zaten şu an okuduğun üniversitede öğrenci olmazdın. gibtir git şimdi o.ç.