/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +31 -2
    Unutulan Joe'nun Hikayesi:
    Joe da herkes gibi özel biri olduğuna inanıyordu küçüklüğünden beri. Altı yaşında çok denerse ateş topları fırlatabileceğini düşündü. Sekiz yaşında cisimleri hareket ettirebileceğine inanıyordu. On yaşında kalem bükme numarasının aslını öğrendi. Dünya sandığı gibi onu özel kılacak şeyler sunmamıştı Joe'ya. Herkes gibi yaşayıp öleceğini düşündü. Herkes ölür müydü?

    Kafama estikçe yazıcam isteyen rez alsın okur
    ···
  2. 2.
    +14
    Herkes ölür müydü? Bu soruyu bilgi birikimine çok güvendiği amcasına sordu Joe. ihtiyar Jack, "iyi insanlar ölmez Joe iyi bir insan olman lazım." dediği gün Joe mutlu olmuştu. Bir yıl sonra Joe dedesinin ölümü ile iyilerin de öldüğünü öğrendi. Amcasına güvenmiyordu artık. Öğretmenine amcasına sorduğu soruyu tekrarladı. Genç kadın, "Çok çalışanlar ölmez Joe derslerine sıkı sıkı çalış!" dediği zaman Joe yeniden ölümsüzlüğün formülünü bulmuşçasına sevindi. Evine bakmak için durmadan çalışan babası veremden öldüğü gün Joe çalışan insanların da ölebileceğini anladı. Joe öğretmenine de güvenmiyordu artık. Joe evine doğru yürüdüğü soğuk bir sonbahar akşamı sokakta beyaz ve kirli saçları olan, yaşlı bir dilenciye rastladı. iyilerin de öldüğünü bildiği halde cebinde kalan birkaç bozukluğu yaşlı adama verdi. Yaşlı adamın gözlerinin dolduğunu gördü Joe. Yağan yağmurdan dolayı da olabilir diye düşündü. Arkasını dönüp giderken yaşlı adamın, "Uzun yaşa evladım." demesi üzerine arkasını döndü ve nasıl ölümsüz olabileceğini sordu Joe. "Çok paran olursa ölmessin" cevabını aldı Joe. Herkes farklı birşey söylüyor diye düşündü Joe ama yaşlı adama inanmıştı. Varlıklı yan komşuları öldüğü gün Joe kimseye inanmamaya karar verdi.
    ···
    1. 1.
      0
      vaaaay burası güzeldi
      ···
  3. 3.
    +7
    yazayım takipteyseniz yavrucuklarım
    ···
  4. 4.
    +19
    Joe herkesin öldüğünü düşünmeye başlamıştı. Kime sorarsa sorsun hiçkimsenin dediği doğru çıkmıyordu. Çok güvendiği amcası, öğretmeni ve dilenci bile ona yalan söylemişti. Joe kendi düşünmeye karar verdi. Güneş bile ölüyordu geceleri her sabah doğsa bile. Ayın hükmü de güneş ile sona eriyordu. Ölümsüz olunabilir miydi gerçekten? Joe'nun kafası çok karışmıştı. Dünyaya herkesin baktığı gözlerden bakıp yokolup gitmek için geldiğine inanmak istemiyordu. Bu kadar basit olamazdı...
    Ayın ölüp güneşin doğduğu yeni bir güne uyandı Joe. Penceresinin yanında geçen aylardan kalma boş bir kuş yuvası gördü. Kuşların göç ettiğini varsayıyordu. Kuşların da ölmemek için göç ettiğini biliyordu Joe. Kuşlardan farklı olmalıydı. O özel olmalıydı.
    ···
  5. 5.
    +1
    şarjım 1 dolsun yazıcam bikaç part üst üste
    ···
  6. 6.
    +6
    bekleyen varsa kusura bakmasın en erken bir, bir buçuk saate atarım yeni part okuyan, düşünerek okuyan herkese teşekkür ederim ana konuyu anlayan varsa yazsın fikir alışverişi yapabiliriz
    ···
  7. 7.
    +8
    birazdan atarım yeni partları okuyanlar görüşünü yazarsa konuyu, anlatmak istediğimi anlamışsa konuşabiliriz. amacım bir olay hikayesi yazmak değil. bir fikir vermek. ölümsüzlük arayışı diyebiliriz...
    ···
  8. 8.
    +12
    Joe büyüyordu. Çenesinde tek tük kıllar çıkmaya başlamıştı. Ergenliğe girmiş, sesi kalınlaşmış kısacası herkes gibi ölüme adım adım yaklaşıyordu Joe. Ölümsüzlük mümkün olmalı diye düşündü Joe. Kuşlardan farklı bir şey yapmalıydı. Zengin yan komşusundan farklı bir şey yapmalıydı. Babasından farklı bir şey, hayatını değiştirecek önemli, özel bir şey. Dedem gibi iyi olmak ta yetmiyor dedi Joe. Gözlemlediği dünyada hiçbir şey kalıcı değildi. Herkes doğuyor büyüyor. Aşık oluyor, evlenip çocuk yapıyordu. Saçların beyazlaması ölümün geldiğinin habercisiydi. Nerem farklı diye düşündü Joe. Ölümsüz olmak zor olmalıydı.
    ···
  9. 9.
    +10
    Joe yirmili yaşlarındaydı. Etrafındaki insanların, büyüklerinin hayatları birer birer soluyordu gözlerinin önünde. Okumaya başlamıştı Joe. Bulduğu her fırsatta okuyor, bilgili olduğuna güvendiği insanlardan alamadığı cevapları kitaplarda arıyordu şimdi. Güneşin öldüğü bir akşam okumakla meşguldü genç Joe. Okuyunca zaman hızlı geçiyor diye düşündü. Gökyüzü kapkaranlıktı. Ay ne kadar güzel diye düşündü Joe. Güzel şeyler de ölüyormuş demekki dedi içinden. Kitabının kapağını kapatıp uykuya dalacağı sırada aklına bir şey geldi genç Joe'nun. Kitaplar ölür müydü? Bir anda ateş bastı cılız bedenini. Küf kokan yorganını üstünden fırlatıp kalktı Joe. Elini yüzünü yıkamazsa sıcaktan yanacağını düşünmüş olmalıydı. Kitaplar ölür müydü sahiden?
    ···
    1. 1.
      +1
      Kitabı ateşe versin görsün amk çocuğu gerilim yapmasına gerek yok
      ···
  10. 10.
    +4
    Devdıbını yarın yazacağım. Okuyan varsa görüşünü belirtirse sevinirim. amacım olay anlatmak değil, düşündürmek.
    ···
  11. 11.
    +4
    Günaydın herkese bikaç saate yeni part atarım
    ···
  12. 12.
    +12
    Kitaplar ölür müydü sahiden? Bu kez birine sormayacaktı Joe. Kendim bulmalıyım diye düşündü. Uyuyup ayın ölmesini beklemeye başladı Joe. Güneşin doğmakta zorlandığı bir sabahtı. Gri bulutlar parça parça gökyüzünü kaplamış, tek tük bulutları delen ışık huzmeleri dünyayı aydınlatıyordu. Sorunun cevabını bulmak için eski paltosunu giyip yola koyuldu Joe. Yarım saat kadar yürüdükten sonra bir kütüphane bulup içine daldı Joe. Kapıdan içeri girince afallamasının sebebi eski kitap sayfaları kokusundan çok heyecanı olmalıydı. Paltosunu hızlı bir şekilde çıkartıp kolunun altına aldı. Ateşi hala geçmemişti. O derin sessizlikte kalp atışlarının duyulmasından korkuyor gibiydi Joe. Sakinleştikten sonra birkaç adım atabildi.
    ···
  13. 13.
    +4
    arkadaşlar siz rezinizi alın ben eve geçince yazıcam uzun uzun büyük ihtimalle bugün bitiririm
    ···
  14. 14.
    0
    eve geldim sonunda panpalar geliyor yeni partlar sakin
    ···
  15. 15.
    +4
    Kütüphaneler Joe'yu küçüklüğünden beri büyülemişti. Yüzlerce kitabı, bilgi hazinesini karşısında görmek Joe'yu ölümsüzlük düşüncesi kadar heyecanlandırıyordu. Ölümsüz hakkında kitaplar aramaya başladı Joe. Yaşlı, yanakları minik kırmızı elmaları anımsatan kütüphane görevlisi kadın Joe'ya yardımcı oluyordu."Ölümsüzlük ha? Daha önünde uzun bir zaman var. Sanırım ihtiyacı olan benim." diyerek takma dişlerini tutup kıkırdadı. Joe uzun bir zamanı olduğunu düşünmüyordu. Herkesin yaşadığı şeyleri yaşıyordu. 40 yıl sonra bu kadının yerinde olmaması için bir sebep yoktu. Konu ölümden açılınca Joe kafasına takılan soruyu sormaya karar verdi "Kitaplar da ölür mü?" herhangi bir mimik göstergesi olmaksızın kurduğu bu cümle yaşlı kadını şaşırtmıştı. Joe'nun yıllardır bu arayışta olması bu konuyu sakince dile getirmesini sağlıyordu. Yaşlı kadın sorudan emin olmak için Joe'nun sözlerini tekrarladı. Joe yeniden herhangi bir mimik olmaksızın başını salladı.
    ···
  16. 16.
    +3
    Kadın soruyu anlamadığını varsayıyordu. "Kitaplar nasıl ölsün genç adam? Kitaplar yaşamaz, nefes almaz, aşık olmaz, yaşlanmaz... " Kadına verdiği cevap her ne kadar anlamsız gelmişse de Joe tatmin olmuştu. Aklında kalan tek cümle kitaplar yaşlanmazdı. Joe ölümsüzlüğün formülünü bulmuştu. Joe'nun gülümsemesi kadını çok şaşırtmış olacaktı ki kadın gülerken takma dişlerini tutmayı unutmuştu. Korkunç bir görüntüydü. Joe kütüphaneden ayrılıp soğuk havaya aldırmaksızın ceketi kolunun altında eve doğru koşmaya devam etti. Ölümsüzlük... Ölümsüzlük... Sayıklayıp duruyordu Joe istemsizce. Eve adımını attığında yaşlı annesi karşıladı Joe'yu. Joe artık kahkaha atıyordu. Annesi sonunda delirdiğini düşündü. "Buldum anne buldum! Ölümsüzlük!" Joe gerçekten delirmiş olmalıydı.
    ···
  17. 17.
    +3
    Yaşlı Emilie oğlunun kurduğu cümlelere anlam veremiyordu. " Ne diyorsun Joe?" diyebildi sadece. Joe hala gülüyordu. Cevap yıllardır içimdeymiş diye düşündü Joe. Annesinin onu anlamaması Joe'ya şaşırtıcı gelmemişti. Joe ceva bı yıllardır arıyordu yani öyle kolay anlaşılacak birşey değildi. Sakinleşmeye çalışıp açıklamaya karar verdi "Yıllarca herkes bana doğru cevaplar verdi anne. Amcam yanılmamıştı anne!" sesi titriyordu. "iyi insanlar ölür mü anne? Hayır! Nefes almayı bırakırlar. Yaşlanmaları durur ve çürürler. Ama ölüm? Hayır anne. Dedem nefes almayı kestiğinde öldüğünü düşünmüştüm. Onu hatırlayan insanlar hala var! Sen ve benim anılarımda, zihnimizde yaşıyorlar. Kitaplar gibi anne!"
    ···
  18. 18.
    +4
    yazıyorum ama ses eden yok. En azından birilerinin okuduğunu bileyim
    ···
    1. 1.
      0
      Yaz panpa yazzz
      ···
  19. 19.
    +3
    Sesi artık titremiyordu Joe'nun. Hiç olmadığı kadar kendinden emindi artık. "Çok çalışanlar ölür mü sanıyorsun anne? Çok çalışanlar akıllara kazınır anne. Kitaplar gibi! Babam ölmedi anne!" odasına koşup bir kitap aldı eline ve annesine gösterdi. Kitap Jean Jacques Rousseau'nun Toplum Sözleşmesi adlı eseriydi. "Bu kitap yüzyıllardır var anne bak! Jean Jacques de ölmedi anne! Sadece nefes almıyor." Emilie'nin gözleri dolmuştu. Parmak ucuna kalkıp oğluna sıkı sıkı sarıldı. "Hayır, ölmediler." diyebildi sadece fısıltı şeklinde. Joe ölümsüzlüğü bulmuştu. Ölümsüzlük nefes almak değildi. Ölümsüzlük, insanların zihinlerinde yer etmek, dünyaya bir şey katmak, unutulmamaktı. Joe onu dünyada hatırlayan son kişi ölene kadar yaşayacaktı. Babası da öyle...
    ···
  20. 20.
    +6
    Hikayede anlatmak istediğim Joe'nun ölümsüz olup olamaması değil. Ölümün fani birşey olduğu. Önemli olan dünyada bir iz bırakmak diye düşünüyorum. Sizi hatırlayan son kişi de öldüğünde yani UNUTULDUĞUNUZDA. Dünyaya hiç gelmemiş olacaksınız. Şöyle diyeyim ya da fikirler ölmez. okuduğunuz için teşekkür ederim
    ···
    1. 1.
      0
      Güzeldi. şuku
      ···