genc doktorun odasindaydilar, annesi ve babasi ile birlikte. Eren kalabalik yapmamak icin disarda beklemeyi tercih etmisti. Doktor testleri eline aldi, esen iyi bir gozlemciydi. Ciddi bir problemi olmadigina emindi, genel olarak kendini cok iyi hissediyordu. Fakat birden doktor beyin ifadesinde saskinlik hissetti esen. Genc doktor bir anligina eseni soyle bir boydan suzdu, daha sonra ellerine dikkatle bakti, kaslarini yukari kaldirarak kagitlara geri dondu. Fakat gozleri hareket etmiyordu doktorun, kagitta birsey inceledigi veya okudugu yoktu, dusunuyordu sadece, dalmis gitmisti tecrubesiz genc doktor. Saniyelerle hesaplanan bu surenin sonunda, doktor bey ayaga kalkti, herseyin temiz oldugunu, ciddi bir problem olmadigini, esen'in midesinde basit bir gastrit olustugunu fakat bir kez de onu elleriyle muayene etmek istedigi soyeyip, esen'in anne ve babasindan disari cikmalarini rica etti.

boylesine sevimli gecmekte olan bir gun, elbette biri ya da birileri tarafindan berbat edilmek zorundaydi, esen yildizi dusuk bir kizdi. Insanlarin olumsuz bakislarindan bile asiri etkilenirdi. Mutlulugun mutsuzlugu cagiran ozelligi aklindan hic cikmazdi. Oyle de oldu. Harun'un bir numarali adami olan erdal yanina yaklasmis ve birkac dakikasini rica etmisti. Aralarindaki bagin harun olmasindan mutevellit, erdal'in varligi esen'i aninda huzursuz edivermisti. Uslup ve sekil itibariyle sevimsiz bir cocuktu bu erdal zaten. Harun yuzunden kimlerle muhattap oluyordu.. Zaten karakter ve seviye olarak yerlerde olan adamlara bayilirdi harun. Onlarin yaninda kendini yuksekte gorur, egosunu guzelce tatmin edebilirdi. Yine de gulumsemeye calisti esen. 'merhaba erdal. Sen de mi sinavdan ciktin, sinavdan yeni cikmis gibi bi halin var.' 'esen hanim, sen bize emanetsin. Bi ihtiyacin olursa bana ulas. Yengemizsin, bi sorun olursa her turlu hallederiz. aklinda bulunsun diyecektim.' erdal konusurken bir yandan da esen'i bastan asagi suzuyordu, sanki harun'un yoklugunda boyle iddiali gorunusunu kinarmiscasina. Sen bize emanetsin demesi ne kadar da asagilayiciydi. Ne munasebet! Esen olsa olsa babasina emanet olabilirdi.ya da annesine. Bu sekilsiz, tabiri caizse 'loser' herif ne curretle boyle cumleler sarfediyordu. Esen yine de sukunetini bozmayacakti. Olay cikarsa harun'la gereksiz muhattap olmak zorunda kalabilirdi. 'erdal, bunlari soylemek icin mi kaldirdin beni yerimden? Bittiyse arkadaslarimin yanina donuyorum.' 'aslinda birsey daha var.. Yenge.' 'yenge demeyi keser misin.' 'oyle olsun esen hanim. Ben harun kardesime saygidan seni bacim olarak gordum. Ama bir diyecegim daha var ki, o da seninle alakali. Istanbul senin köyunden buyuk sanirsin ama biz kuculturuz evelallah. Elimiz kolumuz uzundur her yerde gozumuz var cok sukur. Evvela senle konusmadan harun abimi aramak istemedim. Gezme tozma islerine biraz ara vermeni tavsiye ederim. Yurda gelmedigin de oluyormus. O tipsiz seytan herifle gordum seni bir kac gece ust uste.' esenin basindan asagi kaynar sular dokulmustu. Harun resmen pesine adam takmisti. Bu erdal denen gerizekali o kucuk beyniyle eseni kandirmaya calisiyordu, ama istanbul gibi bir yerde kimse hakkinda bu bilgilere tesadufen ulasilamazdi. Takip edilmisti. Sahipsiz degildi esen, kimsenin kolesi ya da kapatmasi da degildi. Kucuk ailesinin degerli kizi esen, kimlerin muhabbetine malzeme olmustu boyle. Kalabaliga aldirmayacak, bu pislige haddini bildirecekti.

bu basit saglik probleminin disinda, esen'in tatili muazzam gecmekteydi. Hic bir gunleri bos gecmiyor, sevdiklerinin hasretini doya doya gideriyordu. gib gib ozan ariyor, keyfine keyif katiyordu. Kardesi eren'e derslerinde yardim ediyor, en sevdigi hobisi olan keman calma isine bol bol odaklanabiliyordu. Babasina bahce islerinde zevkle yardim ediyor, annesinden yeni tarifler ogreniyordu. Soguk kis gunlerinde daha iyi isinabilmek icin, kardesiyle cam ormanlarina kozalak toplamaya gidiyor, kozalak toplamaktan cok sakalasip muhabbet ediyorlardi. Bu tadindan yenmeyen gunlerde aklinda istanbul kelimesi gelince bile tuyleri diken diken oluyordu esen'in. Sonsuza kadar boyle devam edemez miydi hayat..

persembe gunleri kucuk kasabalarinin köy pazari gunuydu. Sirf o kokulari duyabilmek icin koy pazarina gitmeyi severdi esen. Domatesin gercek kokusunu duymak herkese nasip olmayabilirdi. Zeytinyagindan veya zeytin agaclarindan yapilmis yuzde yuz dogal kozmetik urunleri de cok ilgisini cekerdi. Her gittiginde bir suru sey alirdi. Cildine kren surmezdi, saf zeytinyagi surerdi vucuduna banyodan sonra, yuzune ise badem yagi veya kayisi cekirdegi yagi surmek saglik icin gercekten paha bicilmezdi. Oda arkadaslari icin de birer tane aldi. Ayri gayri olmazdi, onlar kardesi sayilirlardi. Meyve sebze alisverisi yapmak icin bir arka sokaga gecti annesi ve esen. Köylulerin dikkat cekerek daha cok satis yapabilmek icin yuksek sesle bagirmalari bir sure sonra esen'in beyninde yankilanmaya basladi. Kulaklari ugulduyordu, annesine biraz daha yaklasabilmek icin adim atmaya calisti, ayagi bosluga gitti, ayni anda goruntu de gitti, son duydugu ses annesinin feryadiydi..

kaliteliysse okuruz evlat

sonraki gunu istirahat ederek gecirdi, bahceye indi kopegiyle kisa bir yuruyuse ciktilar.. Midesini oyle usutmus olacak ki, birsey yiyemez olmustu, aksi gibi istahi da oldukca acikti, ne celiski ve ne kotu.. O gece adaya, esen'in en sevdigi balik kokantasina gideceklerdi. Babasi bu ayki emekli maasini bu gece bu balikci lokantasina yatiracakti. Kiyamiyordu ailesine ama, cok israr etmislerdi. Esen'in son birkac gundur keyifsiz halleri, onlari harekete gecirmisti. Lokum gibi cipura esen'in tabaginda duruyordu, bir yandan deli gibi yemek istiyordu, ama agzina attigi lokmayi yutmaya calisirken buyuk eziyet cekiyordu. Betimlemesi zor bir tecrube. Zar zor baligini bitirdi, ve kimseye farkettirmeden tuvalete gidip hepsini geri iade etti... 'hayra alamet degil..' ters giden birseyler vardi.

is that true ?

rezerveeee

yaw hikaye sarmıştı biraz daha yaz

reserved

kendini daha iyi hissetmek, az da olsa olumlu dusuncelere kapilmak icin ufak bir tuyosu vardi esen'in.. ilik bir dus. bir saat kadar sicak suyun altinda kaldiktan sonra, aynada ciplak bedenine bakti, kendini soyle bir suzdu. fena sayilmazdi. memlekette anne babasinin hergune ozel pisirdikleri yemekler sayesinde biraz kilo almisti, ama rahatsiz edici bir goruntu yoktu. yuvarlak hatlari olan, minyon bir kizdi esen. daha fazla kilo almazsa sorun olmazdi. karninin buyuyup buyumedigini anlamak uzere yan dondu aynaya, 'napiyorum ben, iyicene uctum..' deyip simdi de yuzune yakindan bakti. ege'nin kis gunesi bile yuzune az da olsa bronzluk saglamisti. kizarik yanaklari olmustu daha ilk baharin basinda. kisa sure icinde kas ve biyiklarini aldi, vucudunu nemlendirdi. saclarini ozenle tarayip kuruttu, sekillendirdi. fiziki olarak guzellesmek, ruhuna da guzellik katiyordu. matem havasindan cikmaya basladigini farkedince keyfi yerine geldi. ozan geldiginde o uyumus olurdu, o'na geldiginde karnini doyurmasi icin birseyler hazirladi. ozan, esen'in mutfaktaki maharetlerine hayrandi. 'ben atistirmalik birseyler hazirlayayim.' diye girdigi mutfakta, on yillik ev hanimi anneleri kiskandiracak tarifler cikartabilecek yeteneklere sahipti. o gece de, ozan'a serin istanbul gecesinin sogugunu kiracak ezogelin corbasi ve memleketten gelirken getirdigi zeytinyagi ile yaptigi pirasa yemegi hazirladi. yemekleri ocakta hali hazirda birakti, boylece ozan onlari biraz isitip oylece yiyebilirdi.. esen'e gore sevdigi insanlarin karnini doyurmak buyuk zevkti..
kendisini de unutmadi. sekersiz, sutlu bir kahve yapti. sirtina polar battaniye alip camin kenarina oturdu, pangalti'nin bu dar sokaginda gece ya da gunduz kavrami yoktu.. insanlari seyretti. sonra hayallere daldi. sevdiklerini dusundu, onlari uzmemeye, hayal kirikligina ugratmamaya, onlarin mutlulugu icin yasamaya bir kez daha soz verdi kendine.. melodinin rehavetine kapilarak kapadi gozlerini, uyuma istegi hep bu kadar kargibonulmaz olmak zorunda miydi? http://www.youtube.com/watch?v=mdNu_d8ow5E

gozu yasli, gidiyordu.

burda bırakılırmı panpa devam et iyi gidiyosun

hasta olmuş, ölmek üzere, gözyaşı dökmekte olan rum evinin kapisi gicirdayarak yavasca acildi. Tanidik bir sima, bir o kadar da yabanci.. Birisi cikti disari, esen'in kül renkli gözlerinin aynisi o'na bakiyordu simdi. Eren'di bu.. 'kardesim.' esen adim atacak oldu, eren'in nefretle buyuyen gozleri itti o'nu. Yuruyemedi, ne oldugunu anlayamadi, geri gitti.. 14 yasindaki kardesinin elinde sigara vardi, bitmek uzereydi, simdi yenisini almak icin disari cikmisti. Ablasina merhaba demeden. Eren'in gelecekte sigara icme olasiligi esen'i her zaman rahatsiz ederdi, kardesini herseyden herkesten sakinirdi. Ne aci, eren'in elinde sigara vardi, ailesi de biliyor olmaliydi. Bir tek lambanin bile bulunmadigi sokaktan kurtulmak uzere, eren'in acik biraktigi kapidan iceri girdi esen. Koyu kahverengi bir igib suzuluyordu icerideki odadan. Giris karanlikti. Odada insanlar vardi, seslerini duyabiliyordu, agliyorlar miydi yoksa guluyorlar miydi.. Esen karar veremedi, tam karsisinda bir yansima hissetti. Bu kendi goruntusuydu. Ama ..

reserved+başlık takip

agladim lan

asdasdasdfffdsfas

147deyim rezzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz

rezerved

ibret aldım