doktor bey okumus olmanin verdigi agirbaslilikla durumun sadece fizyolojik kismiyla ilgilenmekteydi. Ama esen, doktor bey'in yaninda calismakta olan orta yasi biraz geckin hanfendinin imali bakislarindan cok rahatsiz olmustu. Bir ozan'a bir esen'e yoneltiyordu fesat bakislarini. Ezici ve yerici imalara aldiris etmemeye calissa da, ici yaniyordu, kahroluyordu maruz kaldigi bu durum yuzunden. Problem bu seviyesiz kadinin tavirlari degildi, asil esen'i uzen, boyle basit insanlara malzeme vermis olmaktaydi.. Kendini bu kadar alcalttigi icin, kendinden nefret etti esen.

operasyon oncesinde jinekolojik muayene olmasi gerektigini soyledi doktor bey esen'e. Ayrica birkac test isteyecekti. Ama testleri bedavaya getirmek icin herhangi bir devlet hastanesinde de yaptirabileceklerini soyledi. Boylelikle tum veriler yarin ellerinde olacak, ve operasyonun akibeti icin karar verebilecekti doktor bey.

doktor bey'in fesat bakisli yardimcisi da esen'i muayene bolmesine kadar takip etti yardimci olmak uzere. Ozan, esen'in ardindan yikik bir halde bakiyordu. Suphesiz hirpalanacakti kizcagiz. Fiziksel olarak bi sorun olmasa da, ruhsal acidan zor bir muayeneydi bu. Esen'in bacaklari titriyordu, hazirlan demelerinden kasitlari neydi simdi bunlarin? 'soyunun bayan.' 'tamamen mi?' alayci bir gulumsemeyle bakti fesat kadin. Fisiltiyla, 'herseyi yapmayi bilirsiniz, bunu da bil.' dedi. Esen'in duymazdan gelmekten baska sansi yoktu. Simdi bu kadinin sacini basini burada yolsa, hicbirsey daha iyiye gidecek degildi..

iste malesef, hayatlarinda bazi doyuma ulasamamis insanlarin kendilerini ruhsal acidan tatmin etmelerinin tek yolu baskalarini kinamak, cekistirmektir. Ne zavalli kisilerdir ki bunlar, yerinde olmak icin can attigi insanlari yerden yere vurur, cesitli iftiralara maruz birakirlar. Onlardan biri, su an esen'e, belden asagi soyunduktan sonra uzerine ortmesi icin beyaz bir ortu verdi. Catal denen o korkunc muayene koltuguna oturdu esen. Iki bacagi ayrilmis bir sekilde havada duruyordu. Ne hos manzara. 'iste hayatimda olmak istedigim doruk noktasi' diyerek ic gecirdi esen. Bu zavalli halini ailesi bilse ne derlerdi acaba.. Onlarin bu durumdan haberdar olmalarindansa, ölmeyi bin kere tercih ederdi esen..

rezerved

Bu hikayeyi harun anlatamaz. Neden çünkü zaten bir çok olayın dışında kalmış. Bu olayı, ya esen ya da ozan anlatıyor. benim kanaatim aslında ozan da değil ya esen ya da esen'in annesi bize yaşanmışlıkları anlatıyor.

doktor paravandan iceri hizla girdiginde istemsiz olarak bacaklarini geri cekti esen. Kim olsa utanirdi. Doktor beyin ikazi uzerine eski pozisyonunu aldi. Bu adamin gunde bunlardan kimbilir kac tane goruyor olabilecegini dusundu, ve rahatlatmaya calisti kendini. Evvela ince bir silindir bicimindeki ultrason aygitini soktu iceriye. Bu pek aci vermedi. Sonra numune almak uzere vajina icini net gorebilmek icin buyukce bir aygit yerlestirdi. Bu esen'in canindan can koparmisti sanki.. Gozlerini kapatti. Baska seyler dusunmeye calisti. Doktor o berbat aygiti esen'in icinden cikartirken, esen'in cani hayatinda daha once hic olmadigi kadar yandi. Sanki iceride birseyleri de söküp almisti..

Sayfa 7 ayraç ozana utanmasam bende verecem amk

arkası yarın

hep böyle mi yapacaksın yaz artık uzun uzun ve seri dizi bekler gibi haftada bi part mı bekleyeceğiz ayıptır bu kadar insan seni bekliyor

'giyinebilirsiniz.' bu kelimeyi duyduktan sonra gibica yumdugu gozlerini araladi esen. acidan basi donmustu. kiyafetlerin giydi. paravanin arkasindan o da cikti doktordan sonra. esen'in halini goren ozan'in yuzu aciyla golgelendi. ne gibintilar cektigi halinden belliydi. doktorun masasinin bitisigindeki sandalyelerde yerlerini aldilar. simdi ikisi de doktorun agzina bakiyorlardi. esen sessizligi bozdu:
'operasyona ne zaman alinirim doktor bey?'
'simdilik bir engel goremiyorum, ama kan ve hormon testlerinizi gormeden tarih veremem.gun icinde testlerinizi de alin ve yarin tekrar goruselim, sonuca baglayalim.'
doktora tesekkur edip ozel klinikten ciktilar. simdi bir devlet hastanesi bulup test islerini halletmeleri gerekiyordu. devlet hastanesi demek yillarca sirada beklemek demekti. ama esen'in bir arkadasi capa tip fakultesinde hemsirelik stajini vermekteydi. bu kiz islerini kolaylastirabilirdi. arkadasini aradi ve kadin dogum bolumunden gun icinde randevu rica etti. isler yolunda gidiyordu. randevu tamamdi. hastanenin yolunu tuttular.

esen kan vs cesitli numuneleri teste verdikten sonra, midesinin inanilmaz kazindigini farketti. testlerin sonucunun gelmesi aksamustunu bulurdu. kan verme islemi de bittigine gore patlayana kadar yiyebilirdi. capa tip fakultesinin hemen karsi caddesinde efsanevi lezzette kebap yapan bir lokanta vardi. esen'in cani deli gibi durum cekiyordu. pide et durum soyledi kendine, bol tursu istedi yanina. icecek olarak da taze portakal suyu aldi. sonra hayatinda ilk kez bu kadar israrla caninin bir yiyecek cektigini farketti ve yuregi sizladi. asermek miydi bu simdi? bebegin cani mi cekmisti bunlari yani? durgunlasti birden. sabahtan beri karnindaki zavalli insanin kanina yasal yollardan girebilmek icin ugrasiyorlardi. o ise hicbirseyden habersiz annesinin karninda uyuyordu. 'annesinin..' esen son kelimesini sesli dusunmustu.
'ne dedin?' diye sordu ozan. esen yutkundu ve yanitladi: 'hic..'

karinlarini doyurduktan sonra muhabbete daldilar. ama esen, ozan'a karsi acik olmak niyetindeydi. problemler konusulmadikca, icine dert oluyordu. hem aralarinda gizli sakli kalmamasini yurekten istiyordu. kafasinda herseyi toz pembe planlamisti. oncelikle su bebek isinden kurtulacaklardi. baska caresi yoktu, bunu istemeyerek de olsa yapmak zorundalardi. sonra da harun. acikcasi en cok kafasini kurcalayan mesele buydu. harun cok acayip bir insandi. neye nasil tepki verecegi asla belli olmazdi. asiri egoist oldugundan, sevgilisinin bir baskasi ile olmasi fikrine ters tepki verebilirdi. esen'in kendini haksiz buldugu falan yoktu ama yillarca harun ona kendisini oldugundan cok farkli tanitmisti. yillardir uzaktan uzaga surmustu bu iliski. ne zaman ki esen, istanbul'a universite icin harun'un yakinina geldi, o zaman kafasina dank etti gercekler tum ciplakligi ile. harun pgibopat bir egoistti. ve sadece esen'i yaninda gezdirip etrafa karsi imaj cizmek icin esen'i kullaniyordu. gorunus itibari ile, asiri iri, kazma gibi disleri olan, kucuk gozlerinin uzerinde gozlugu duran, yagdan yapismis saclarini ensesinde toplayan, yuzunden ter akan, pis kokulu, sisman bir insandi harun.

rizerved

esen harun'u ilk tanidigi zamanlarda, harun ince-uzun, asker trasi saclari ve cercevesiz gozlukleriyle zeki cocuk izlenimi yaratan, nispeten daha hos bir cocuktu. esen'in yasadigi sahil kasabasina, ailesiyle tatile gelmisti harun. o zamanlar ikisi de lisedeydi. plajda voleybol oynarken tanismislardi. guzel bir yaz gecirmislerdi. harun'un sosyal olusu, insanlarla iyi iliskiler kurabilme yetenegi, kucuk yasinda kendini yetistirmis halleri, hemen her konuda fikir sahibi olmasi esen'i etkilemisti. esen'in duru, sade guzelligi de harun'un ilgisini cekmisti. esen'in guzelligindeki bir kiz icin asla sansi olamayacagini dusunen harun, esen'in sicakkanli ve sevecen karakterinden cesaret alarak o'nu sevdigini soylemisti.

kucuk bir kasabada yasamasindan mutevellit daha once bir erkek tarafindan boylesine ilgi gormemis olan esen, bu teklif karsisinda kayitsiz kalamadi, ve bu bilmis, sevimli, akilli cocugun elinden tutmustu. bu sekilde 2 sene seyrek araliklarla goruserek iliskilerini surdurmuslerdi. uzaktan, sadece telefonda sesini duyarak veya mesajlarini okuyarak ask yasamak, buzdaginin gorunen kismiydi. ne zaman ki esen, harun'un ardindan istanbul'da universiteye yerlesti, hersey o zaman gun yuzune cikti..
eski gunleri ve pismanliklarini film seridi gibi gozlerinin onunden gecirmekte iken, yuzu dusmustu esen'in, o'nu bu ucurumdan cekip cikaran yine ozan oldu: 'tam birsey soyleyecektin, transa gectin yine kuzucugum?'
kendini toparlarken gulumseyerek zaman kazandi esen. bu can gibici konuya girip girmeme konusunda bir sure tereddut etti, ama eninde sonunda bahsi gececekti..

'bir sorunumuz daha var biliyorun ozanim. kendimi suclu hissettigim bir konu.'
'harun di mi. ben de cok masum oldugumuzu dusunmuyorum. ama kendimize hakim olamadik, ve ustesinden gelicez goreceksin. ne olur simdi bunlari dusunme. once bunu bi atlatalim. sana soz, harun meselesi bundan daha kolay olacak. ben halledicem.'
'onun sana birsey yapacak olmasindan korkuyorum.. tanimiyosun onu.'
'doverim ben o'nu sen merak etme minik.'
ozan'in her durumda neseli kalabilmesine hayrandi, ama bu konu gercekten tadini kaciriyordu. harun'un bu olanlari sukunetle karsilayacaginin garantisi yoktu. hislerini doya doya yasayamamaktan cok korkuyordu esen..

'yakinda istanbul'da olur. beni hala sevgilisi saniyor. dusunebiliyor musun? bu saatten sonra onunla bir odada ayni havayo solumaya bile tahammul edemem..'
'dusunme bile, seni o'na verecek degilim bebegim. bu olaydan etkilenmene, zarar gormene izin vermem. sana elini bile suremez. agzin bos durunca cok konustun, sana bi tatli soyliyim de ben de biraz kafami dinliyim be.'
'iyi bir anlasma oldu bu.' bir anda dagildi kara bulutlar esen'in gozlerinin onunden. canina can katiyordu ozan. bu kotu gunlerde bile yuzunu guldurebiliyordu, hayatlarindaki butun puruzleri giderdiklerinde kimbilir ne kadar huzurlu ve mutlu gunler bekliyordu esen'i.

testlerin verilme saati nihayet gelmisti, yarim saat kadar sirada bekleyip birkac kagittan ibaret olan sonuclari alip evin yolunu tuttular. Esen'in cani deli gibi abur cubur cekiyor, cani birseyler cektikce ici kan agliyordu. Bu, ona icinde bir canli yasadigini hatirlatiyor, sonra da bu cana kiymak uzere oldugunu.. Yarin ayni saatte tekrar doktora gideceklerdi. Hic bir sorun olmazsa kurtaj islemi yarin gerceklesebilir diye dusunuyordu esen. Dusundukce de midesine kramplar saplaniyordu heyecan ve tedirginlikten. Stresten kendini ev temizlemeye kaptirdigi anda telefonu caldi esen'in. Arayan harun'du. Esen, endiseyle ozan'in yuzune bakti. 'ne diyeyim?', ozan temkinliydi, 'bir sekilde gecistir istersen, telefonla cozulecek bir mesele degil. Bu onu daha da delirtir.' esen istemeye istemeye cevapladi aramayi.

yilgin bir sesle: 'merhaba harun.', harun'un ise sesi neseliydi, 'meraba hayatim. Hersey yolunda mi?', esen harun'u bir kagib suda bogabilirdi su an. Bazen arayip hakaretler ediyor, esen'i asagiliyor, kucuk dusuruyor, bazen de boyle ask bocegi gibi manzumeler siraliyordu. Bu harun'un pgibolojik acidan ciddi gibintilari vardi kesin. Gelgitleriyle esen'e hayati dar etmisti. O da careyi, insanin dunyasini neselendirecek kabiliyetleri olan ozan'da bulmustu. Kendini tutamadi, harun'u sert bir bille uyarmak zorunda hissetti kendini.