universitedeki erkek arkadaşımı

sessiz kaldım.
zaten benden fazla utanmıştı.
yarın görüşürüz diyip fırladı.
eve gittim.
yanaklarım al aldı.
ondan önce ki bir yıllık ilişkime ragmen hala heyecanlıydım.
ama ne heyecan.

artık şirkette resmen olay olmuştuk.
tüm anketlere beraber gidiyorduk
ayrı ayrı verselerde kaçıp yanıma geliyordu kovulma pahasına.
allah beni mi sınıyordu
sessiz ağır başlı circassianın sakin aşkından sonra bana
liseli aşkı yaşatan kuaförü çıkararak karşıma.
ama ters giden bişeyler gene vardı.
bir gün salonundaydım şirketin.
müdürün odasının kapısının kapalı oldugunu farkettim.
ama müdür yerinde değildi
en samimi olduğu kişi bendim ben burdaysam
içerdekiler kimdi.
yok kapalı değilmiş yarı aralıkmış. kapısının karşısında ayna vardı ordan farkettim.
sesleri secebiliyordum fazla yaklaşamadım aynadan yansırım diye.
içerde süper vizör ve benim ki vardı.
tahmin edin konu neydi???

gözleri göz değil olum yanarsın
_abi bak saygım var sana yapma.
_sen bilirsin aslanım tehlikeben sana söyliyim
_benim göbek adım tehlike
gülüştüler.
işte erkeklerin bu huyuna alışamadım.
biliyordum ters bişey dese dalardı ama nasıl oluyorsa oluyor
tüm erkekler bir yerde ortak gülüşebiliyor.
_hadi bakalım hayırlısı diyelim o zaman
dedi.
çıkacaklardı
uzaklaştım.
hala bildiğimi bilmezler.
ağlayacaktım.
ben napmıştım?
circassianı bilmiyorlardı şirkette
kimseyle görülmemiştim.
bir kez daha nefret ettim kendimden.
çirkinim piskolojisinden sonra bir de tipim güvenilmez aşağılık piskolojisi gelmişti.

herşey çok iyiydi.
aynı şirketteydik her gün beraberdik.
tüm gözler bizdeydi. sahaya çıktığımızda en çok anket bizden geliyordu.
sırf tekrar beraber aynı projeye versinler diyeydi hırsımız.
dikkat çeken bir çifttik.
o 186 boyunda yeşil gözlü küpeliydi.
ben de 172 boyunda hareketli cıvıl cıvıldım.
masumduk.
en azından o.
bir gün hep beraber saha çalışmasındayken gelinlikçiye denk gelmiştik.
zarf attılar
_kuaför düğün ne zaman?
_prensesim ne zaman isterse dedi.
gayet ciddiydi. elimi tutarak cevaplamıştı.
gülümsedim.
hep böyleydi.
oysa circassian olsa ya hayırlısı derdi. ya yarın ne olacağı belli olmaz bitanem nasıl mutlu olacaksa vs vs vs
bıkmıştım. kısa sürede unuttum onu zaten.
mesajlarına cevap vermemekle kalmadım biriyle çıktığımı söyledim.
cd yapmıştı ya bana onu kırdım.
kin doluydum ona.
iş yerindeki saadetimiz uzun sürmedi.

benim için tehlike diyen vizörle sahaya cıkmıştık.
danonenin yeni çilekli sütünün anketini yapacaktık.
marka yazmayan beyaz ambalajlara koyulmuş sütleri
7-10yaş arası çocuklara denetecektik ailesinin izni şarttı.
yani bize düşen ev ev gezmek hm anne hem çocukla görüşmekti.
kim izin verir çocugunun markasız sütü içmesine.
süt mü o da şaibeli onlar için.
vermediler de.
akşam olmak üzereydi bizde sadece bir kaç anket vardı.
bahçelievlerdeydik.
süper vizor yanına çağırdı. anket sayımızı görünce şok oldu
en iyi iki elemanı almıştı.bir de ahmet diye arkadaşımız vardı o da iyiydi ankette. fırlamaydı. vizörler arasında rekabet vardı.
_bu ne? naptınız akşama kadar çocuklar dalga mı geciyorsunuz
dedi.
aşkla işi karıştırmamız konulu uzun bir nutuk attıktan sonra
bizi artık kıvama getirdiğine ikna olmuş olacak ki
_hiç mi aklınız çalışmıyor kim bilecek ayşenin mehmetin olmadığına
dedi.
bir yandan anketlerimizi gözümüzün önünde dolduruyordu.
körün istediği bir göz...
bizde eşlik ettik. hep beraber ofise geçtik.
diğer gruplardA HALiYLE iŞ YAPAMAmıştı.
bizde yaklaşık 50 anket 3 elemanla.
övgüler nasıl olduğuna dair sorular derken gün bitti.

ve ben bana kardeşim diyen aynı sofraya oturan
patronlarıma ihanet etmiş oldum.
işin ciddiyetini bilmiyordum.
en fazla paramızı alamayız diyordum kendime.
zaten bu işten alacağım parayı istemiyordum haksız diye.
çoğu ankete kuaförün adını yazdırmıştım bu yüzden.
izin günümüzde telefonum çaldı.
_hemen gel
dedi. arayan iş yerinde sekreterimizdi.
kuaföre haber verecektim ki ondan mesaj geldi
_iş yerinden çağırdılar mı seni de
diye.
_evet nedenini biliyor musun
dedim.
_toplantı varmış ahmeti de çağır dediler
dedi.

gittik.
ofise girdiğimizde kapıları kapattı sekreter.
normalde hep açık olurdu gireni çıkanı çoktur yüze yakın eleman vardır bir kere.
kilitledi.
evet bildiğin kilitledi.
anlamıştık olayı.
yolda buluşmuştuk kuaförle. ahmetin sesini duyduk.
ağlıyor muydu???
içeri girdik.
o abi dediğim adam başında durmuş telefonu elinde bakıyordu ahmet e.
koca delikanlı(22) ağlıyordu.
şok olduk.
sıra bize gelmişti.
_sen çık ördek
denildi. çıktım.
sesi dışardanda rahatlıkla duyuluyordu
_bana vur bişey yap kuaför hemen
çok sinirliydi.
_abi estagfirullah
_lan şerefsiz bana seni dövmem için bişey yap yoksa dışarda görsem öldürürüm o ç..
ağlamaya başladım korkumdan.
uzatmadı. dışarı çıktı
_iki yakan bir araya gelmesin ördek
dedi.
odasına gitti. kalakaldık.
sekreter geldi ki daha önce kuaföre asılıyordu!
elindeki kağıdı gösterip imza istedi.
içerde olan ödemelerimizi aldığımıza ve işi kendi isteğimizle bıraktığımıza dairdi.
hızlıca imzaladık başımız önümüzde çıktık.
artık işsizdik.
• **
ve ben en büyük zaafımı öğrenmiş oldum.

meğer zaafım paraymış beyler. tursitlere döneceğim biraz daha anlatmam lazım ki anlayın kuaför bugun neden bu halde.

ee gene işsizdik. daha yeniydik ne çok sorunumuz vardı
birde askerlik çıktı.
daha doğrusu şaibeliydi
meslek edindirme okulundan (maslakta) çıkışını almamıştı daha.
ama ailesi göndermek istiyordu.
bir iki iş daha denedik hatta taksimde bir bar(ismini hatırlamıyorum)
işletmeye çalıştık o da bir iki günde bitti.
istemedik o ortamı.
ailesi kıl kapıyorsu gitgide.
yıllardır aynı iş yerinde (kuaförde)
çalışan çocuklarına ne oluyordu?
meğer bizim şirkete yıllık tatilinde ortam için girmiş.
ben olunca dönmemiş. sonradan annesinden kötü bir şekilde öğrendim.
kuzenim geldi liseli manisadan.
çocugu beraber gezdirelim dedik nasılsa iş güç yoktu.
annemlere söylemezdi güvenirdim.
_abla telefon istiyorum 2.el isyanbul a gelmişken dedi.
eminönüne gittik.
beyazıtı tavsiye ettiler.
cami avlusunda tezgahlar varmış.ilk kez gidiyordum.
çok uygun fiyatlara bir kaç tane aldık ben ilk kez
gördüğüm için çok şaşırmış tüm paramı yatırmıştım.

bu arada öss sonucum normal olarak düşük geldi
2yıllıklar rahat oluyordu da istemiyordum zaten soğumuştum okumaktan
polisliğe gireceğim dedim
ham puanın 205 olması yeterliydi her hangi bir bölümden.
o kadar tutuyordu.
başvurdum bir sözlü bir yazılı ezbere dayalı 2 mulakat tarihi verdiler.

hatırlarsanız tercih yapmadım demiştim sdece polsliği denedim içimdeki ezikliği atmak güçlüolmak istiyordum

eve dönerken kuzenim kuaför için
_ablam bu seni döver uzak dur
dedi.
gülüp geçtim.
nerden bilecekti benim için işinden olduğunu ailesiyle benim yüzümden sorun yaşarken bile beni suçlamadığını.
çocuk işte.
eve geldik.
nerdeyse telefonların hepsi bozuk çıktı.
ertesi gün kuzeni yolcu ettik.
sonra ki gün aldım kuaförü tekrar beyazıta gittik.
zaten işsizdim son paramı vermiştim bunlara adamın yüzüne çarpacaktım ki
süpriz adamcık yok!
e hergün burdayım değiştirirsiniz demişti

sinirlerim bozulmuştu
ağlayacaktım nerdeyse yere çöktüm
telefonları da koydum kuaför konuşmuyordu korkudan.
ya da çenemi çekmemek için diyelim.
çok çekilmezdim beyler yeni yeni anlıyorum.
_kırmızı olan ne kadar?
gözlüklü bir adam telefonlardan birini soruyordu.
bende 40 yılllık satıcıymışım gibi normal normal cevap verdim
_bozuk o şarj olmuyor.
aynısını çıkardı cebinden.
_benim ki oluyor ekranı gitti batarya değiştiririm artık.
kuaför suratıma bakıyordu. diğer esnaflarda.
daha demin onlara arkadaşlarını kötülüyor konuşmayın onla diyordum
beklicem gelene kadar!
diyip çökmüştüm.
aldığımdan 5 tl düşüğünü söyledim.
5 te adam düştü parayı uzattı.

2 telefon kalmıştı.
kapaklı olanın bir iki tuşu basmıyordu sadece.
onunda alıcısı geldi ardı sıra.
inanır mısınız 40 almıştık
55 e verdik.
tabii millet şahit oluyor bu arada.
kuaförde yavas yavaş ısınmıştı. baktım .in malı çift hatlı telefonu siliyor eliyle.
70 vermiştik.
onu satamadık.
6630 ve 1100 la takas ettik şarj aletlerini de aldık.
denettik sahaflarda.
çalıştılar.
bizim telefonun bişeyi yoktu aslında açılrken ekran gidiyordu kısa süreliğine
ondan kıl kapmıtşım.
sonuçta hepsini aynı adamdan almıştım istemiyordum.
adam 2 dakika sonra geri geldi.
aha dedik
ne vardı açıp kapatacak.
bizde öğrenciyiz demeye hazırlanıyordum ki
1100 ın yedek bataryasını vermeyi unutmuş. verdi gitti

tüm bunlar yarım saat içinde olup bitmişti.
kuAFÖR bana övgüler yagdırıyordu.
havaya uçuyordu bana şaşkınlıkla bakıyordu. ama ben hırsımı alamamış tam sevinemiyordum bile.
satıcı adam geldi mi diye bakınıyordum.
müşterini gönderen esnaf yavaş yavaş etrafımıza gelmeye başlamıştı.
amcanın biri güya y.erdoganın yegni oldugunu söyledi sonradan
çay ısmarladı.
gülüşüyorlardı aralarında.
bişeyler konuşuyorlardı.
biz kalktık kitap bakalım dedik.
tamam gençler gitmeden ugrayın dediler.
işimiz yoktu okulumz yoktu ugrardık. zaten yan yana kitapçılarla.
gittik bana polis myo hazırlık kitabı aldık.
geri geldiğimizde ooo lar yükseldi.
kızımızın beş parmağında beş marifet dediler.
tabi sonra teyit amaçlı
_kızımız polis olacak di mi
dediler kuaföre.
işte şimdi mutluydum.
demek bende polis tipi vardı heheyyyy
benim için o zamanlar polisler en havalı meslektendiler.
işim gücüm artistlikti zaten.
yılların ezilmişliğini böyle atmayı planlıyordum şöyle jopumu sallaya sallaya gezecektim.
filistin ya bura. ya da babamın çiftliği.

daha sonra yılmaz erdoğanın kuzeni olduğunu söyleyecek olam tombik amca
yanımıza yaklaştı
_gençler ne işle meşgulsunuz
dedi
_iş arıyoruz amca
dedi pat diye kuaför. şapşal sevgilim.
_karar veremedik daha hangi işe
diye kıvırmak geçmedi değil içimden ama sustum.
bana polis demişlerdi lan.
_söz lümüsünüz siz?
hoppala. yüzük almadan telefon alamıyor muyuz?
_daha değil amca yakında inşallah.
bir tekme savurdum bunu diyen kuaföre.
gülümsedi
_sinirlendi o daha okuyacak
dedi.
gülüştüler. çok komik !
_kızma ablam çok yakışıyorsunuz
dedi simitçi.
bizi dinliyormuş.
esnaflar arasında ki bağ çok enteresandı. hem kardeş gibilerdi hem rakip.
_öyle öyle
dedi bizim tombik. becerikliler de aynı zamanda.

_ne dersiniz
dedi.
benim şapşal sevgilim
_Allah deriz amca ne diyelim
dedi.
şapşal diyorum çünkü ilk başlarda bu tavırlarından etkilenip ağır başlı circassianı unutsam da bıkmaya başlamıştım. ah bir büyüseydi.
_ama kız arkadaşım burda? nasıl olur?
_asıl o zaman olur baksana cin gibi hem ikiniz de temiz yüzlü gençlersiniz yazın durun burda polis olunca da unutmayın bizi
SANIRIM POLiS KISMINI SESLi SÖYLEDi
simitci
_polis başlıyor musunuz
dedi mesut a.
bendim ama polis ya. neyse yanımdaki erkeği sevmeleri de hoşuma gitmişti.

etrafa göz attık.
hepsi yaşını başını almış adamlardı. benim şikayetim olacağa benzemiyordu.
hem böylece o ilk telefonu satan adama da denk gelirdim.
en önemlisi kuaförle beraber olacaktık.
bu işte olmasa belki pes edip kuaförlüğe dönecekti ki bu ayrılışımız olurdu asla kabul etmezdim.
benim sevgilim, o kadar kızın içinde? yok artık.
ayrılır acıdan ölürdüm daha iyi.

ona sormadan
_tamam bugün başlayabilir miyiz hangi telefonlar bizim
dedim.
_sakin ol aşkım ya emin misin
dedi kuaför
_oo genc böyle yar bende olsa yılmazın yerinde ben olurdum
dedi tombik.
böylece öğrenmeye başlamış olduk y erdoganla bağını.
uzatmayayım başladık işte.
n70 ve daha uygun bir iki orjinal nokia aldık
1 tane de çin malı vardı.
saatler sıfırmış vermedi.
gelenlerin ilk dikkatini biz çekiyorduk.
muhabbete gelen vardı.
iyi işler dilemeden geçmedi çoğu.
biz de makaraya vurmuştuk muhabbet uzarsa buraya nasıl düştük konusunu açıp
aradığımız o telefoncuyu beraber anıyorduk müşterilerle.
bir amca aldı n70 i torununa verecekmiş.
o da bizim yaşlardaymış ama iş tutmuyor hazır yiyormuş.
bizim gibi gençlerle gurur duyduğunu anlattı yarım saat. hoşumuza gitmişti.

iyice motive olmuştuk.
ben çin mALINI elime aldım, tombiğe zütürdüm.
_bu kalsın
dedim.
_hayırdır ablam size sorunlu telefon vermedim ama?
dedi merakla biraz üzülmüştü sanki.
_yok amca ama ben orjinal satmak istiyorum sadece
dedim.
bu sefer hoşuna gider gibi baktı.
_iş kurallarınız var artık demek hadi hayırlısı
dedi.
bu arada diğer esnaflar bizi önce onun akrabasıyız ve ona günlük yardıma geldik sanmışlar.
bunu da
_değiştirdin mi gençlerin bozuk telefonlarını
diyerek belirttiler yanımızda tombiğe.
çünkü biz sabah geldiğimizde hepsine sormuştuk o telefonları satanı.

_gençler canavar gibiler sattılar bile onları artık bizimleler yanımdalar
diyerek bir de onlara anlattı bizi.
alçakgönüllü olmak istemiyorum aslında beni anlattı.
kuaför içinde
_genç daha açılamadı ama o da işi kapacak gibi
dedi.
ha bi de polis çıkacaklar
demesin mi.
hem çoğul kullandı hep sanki okulunu okuyoruz gibi kesin konuştu.
o sırada n70 i alan amca
_görüşürüz
diyip gitti.
nasıl yani? bir daha mı gelecekti umarım telefon bozuk diye gelmezdi.
n 70 i 130 a almıştık.
175 e sattık.
artık daha mutluydum çünkü zararımı kapattım sayılırdı daha önce aldığım telefonlardan.
o gün öyle bitti.
daha satış yapamadık ama cebimizde az çok para vardı.
satamadığımız telefonları iade etmiştik.
akşam
_şunları alayım ilerde çanta alırsınız sizde kalır
dedi.
size güvendiğimde demek istiyordu alınmadık.
40 yıllık dostlarımız gibi hepsiyle tek tek vedalaştık.
esnaf vedalaşması yaptık baya tek tek tezgahlarının önünde dikildik.
bir kaç dakika alıcı gibi telefonlarını saatlerini
hatta bazılarında tesbih vardı onlar süzdük.
hızımızı alamadık sorular sorduk nekadar garantisi var mı orjinal dimi vs
sonra hadi hayırlı işler dedik yaşına göre abiyi amcayı ekleyerek.
yürüyerek eminönüne indik.
yolda birbirimize şakalar yaparak gidiyorduk.
bu arada onun telefonu yoktu bozulduğu için yeni almıştık zaten onu unutmuştuk.
bu sıkamadı canımızı eve gidince annesinden yazacak sabah beni 10 da evden alacaktı.
ilk çıkma teklifi ettiği parkı seçtik buluşma noktası.
ağustos ayındaydık bu arada. 2009 ağustos..