/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +6
    en baştan başlayayayım. 11-12 yaşlarındaydım beyler. durumumuz pek de iyi değildi.
    klagib hüzünlü hikaye , babamı hiç görmedim ben çok küçükken başka bir kadın bulup annemi terketmiş.
    annem beni hiç bırakmadı beyler. en karanlık günümdeki tek umut ışığımdı o. kolay yolu seçip intihar etmememin tek sebebiydi o.
    yılın 00 olması gerek yanlış hatırlamıyorsam , ocak ayıydı. kaderimin tamamen değişeceğini bilmeden çıktım o gün evden. derslerim pek de iyi değildi ama kimse üstelemezdi durumumuzu bildikleri için.
    hocalar "artık böyle olmaz kick , kendine çekidüzen vermek zorundasın. zor zamanlar geçiriyorsun biliyoruz ancak üstesinden gelmelisin " demeye başlamıştı. bende takmadım pek , normal bi şekilde okuldan çıktım. atölyeye uğradım , uğur abime selam verip işimin başına geçtim. saat 7 gibi çıktım işten eve doğru.
    eve gittiğimde belli belirsiz ağlama sesleri geliyordu beyler.
    kapıyı tıklattım usulca , gözü yaşlı anam açtı kapıyı. kendini toparlama çalıştı beni görünce , halımı hatrımı sordu ve yemek hazırlamak için mutfağa geçti. bende "acaba neden ağlıyor lan anam " diye içimden geçiriyorum , ama küçüğüm o zamanlar , hiç aklıma mantıklı bişey gelmedi. ne aklıma bizi terk eden babam geldi , ne de hergün gitmesi için tüm sesimizi kesip beklediğimiz ev sahibi geldi. sonra masayı gördüm beyler , tonla kağıt vardı. neyin nesidir diye bi bakmak istedim
    ···
  1. 2.
    0
    Rezz okurum sonra
    ···
  2. 3.
    0
    Ulan herkesinde babası küçükken ölmüş yada terk etmiş taşşak mı geçiyonuz
    ···
  3. 4.
    0
    Tutarsa okurum
    ···
  4. 5.
    0
    Umut kim
    ···
  5. 6.
    0

    okumadım okuyucam ama sigara paketine bakıyorum istemsizce kesin yakıcaz gine de hadi neyse

    ···
  6. 7.
    0
    Rezerve.
    ···
  7. 8.
    +1
    masada o zamanlar ne anlama geldiğini bilmediğim evraklar vardı. çok kötü borçtaydık beyler. hatırladıkça kötü oluyorum. her ne kadar küçükte olsam , anlamıştım başımızın dertte olduğunu. alışkındım artık böyle durumlara , sonra ortada kırmızı kalemle altı çizilmiş bol sıfırlı bi sayı gördüm. bu kadar para lazımsa yandık diye düşündüm , gerçekten de haklıydım. benim gibi öğleden sonra çalışan 11 yaşındaki çocuğun karşılayamayacağı kadar çok sıfır vardı o sayıda. annem de o zamanlar işten çıkarılmıştı , sebebini şuan hatırlamıyorum.
    bende seçeneklerimi düşündüm beyler. oturdum nasıl daha çok para kazanırım diye düşündüm. işim 7'de bitiyordu , 7:30'da evde oluyordum. o saatten sonra nerde , nasıl para kazanırım diye düşündüm. sonra artık anladım ki okuldan kurtulmalıydım. anneme " okulu bırakıcam ana , sabahları da çalışıcam " dedim. annem de "tonla derdim var , n'olur sende yük olma bana oğul" diye söylendi bana gözleri dolu dolu.
    içim bir kötü oldu , 2 gün boyunca eve gelir gelmez söyledim anneme okulu bırakacağımı.
    okumamı çok isterdi , hep " ben cahilim , sende benim gibi olma" derdi. ama içinde bulunduğumuz durumu iyice düşününce istemeyerek de olsa kabullendi.
    1 hafta içerisinde okuldan ayrıldım , artık sabahları da çalışacaktım.
    hemen uğur abime gittim söyledim sabahları da çalışacağımı.
    ama hiç de beklediğim gibi bir cevap almadım.
    "zaten elimiz darda kick'im , sana daha fazla yardımcı olamam , bunla idare edeceksin" dedi.
    oysa ki ben yardım istememiştim , iş istemiştim. ayrıldım ordan sonra iş aramaya başladım.
    ···
  8. 9.
    +1
    kulenin etrafında dolanıyorum salak gibi , düşünüyorum ben ne tak yiyecem diye.
    o zaman tüm gücümle bağırmak istedim beyler , hiç bi zaman yaşamak istemediğim çaresizlik duygusuna karşı.
    oturdum bir kaldırım kenarına etraftaki insanları izliyorum.
    farkında olmasalar da ne kadar güzel hayatları vardı , mutluydular.
    etrafı gözetlerken gözüme bir köşeye sinmiş , eski püskü kıyafetler giymiş , elini insanlara açmış bekleyen birini gördüm beyler.
    sonra yoldan geçen şık giyimli birisi , elini açmış bekleyen adama cebinin sanırsam en derin köşesinden çıkardığı ufak bir miktar parayı uzattı. duyamıyordum ama teşekkür ettiğine emindim.
    ben niye aynısını yapmıyordum , bu kadar kolay mıydı yani?
    elimi açıp öğlene kadar beklerdim , sonra uğur abinin atölyesine giderdim.
    hiç unutmuyorum saat 10'dan 12:30'a kadar bekledim , tek kuruş alamadım.
    yoldan geçenleri seyrettim hep , mutlu insanları.
    gittim uğur abinin yanına. 7'ye kadar durdum orda , eve gittim.
    yine dolu gözlerle karşıladı annem. artık merak etmiyordum nedenini , ya da bilmek istemiyordum
    bilmeye korkuyordum belki de.
    günler günleri kovaladı.
    ta ki birgün 30-40'lı yaşlarında bir adam yanıma çöküp oturana kadar.
    ···
  9. 10.
    +1
    "oğlum , daha çok küçüksün , ne yapıyorsun burda " dedi.
    "para kazanmaya çalışıyorum abi" dedim adamın yüzüne hüzünlü şekilde bakarak.
    "gel benimle bakayım sen" dedi , kalktı , sonra elimden tuttu kaldırdı beni de.
    sonra onunla gitmeye başladım. hafızamın en derin yerlerine kazınacak , tüm kaderimi değiştirecek yere zütürdü beni.
    3-5 tane yan yana eski binalar vardı. birine girdim onla beraber , sonra 3-4 tane merdiven çıktıktan sonra onun dairesine geldik. evine buyur etti , "gelemem abi" diye reddettim , ama ısrar etti.
    evini ilk günkü kadar iyi hatırlıyorum. dış kapının hemen önünde mutfağa açılan bir kapı , sol tarafta salon ve sağ tarafta nereye çıktığını bilmediğim bir koridor.
    aldı beni , hemen öndeki kapıdan soktu içeri.
    "karnın açmı" diye sordu bana sanki cevabını bilerek.
    saatlerce oturmuştum orda , tabi ki de açtım.
    "açım abi" diye yanıtladım bir yandan mutfağı inceleyerek.
    5-10 dakika sonra hazırladığı yemeği önüme koyduktan sonra sordu , " anlat bakalım , nedir senin hikayen?" anlattım bende beni terkedip giden babamı , borç batağındaki anamı.
    üzülür gibi bi hali vardı, ama artık normal birşeydi bu bana.
    yemeğimi yedim sonra
    "işe ihtiyacın var mı" diye sordu bana.
    cevabı zaten biliyordu.
    kendisi de bitirdi yemeğini , hadi gidelim dedi.
    nereye gideceğimizi sormadım , cehenneme zütürse de razıydım o an.
    beni aldı , büyük bi fabrikaya zütürdü beyler.
    bende zevkle inceliyorum etrafı , ohaaa diye falan kalmışım.
    sonra beni içeriye zütürdü. zamanına göre lüks şekilde tasarlanmış bi ofise soktu beni. oturdu patron koltuğuna , anlatmaya başladı.
    "saat 7-11 arasında buraya konteynırlar gelir. içerisi ampül doludur. koliler hafifdir ama sıktır. bi konteynırda 500-1500 arasında koli bulunur. 7-11 arasında buraya gelip konteynırların boşaltılmasına yardım edeceksin , bende sana maddi anlamda yardımcı olacağım. anlaştık mı?"
    tabi ki anlaşmıştık amk , sormasına bile şaşırdım.
    "yarın saatinde burda ol , -cebinden az bi miktar para çıkararak- al bunu git kendine bişeyler al" dedi.
    ···
  10. 11.
    +1
    atölyeye gittim bi yandan sevinçten uçup bi yandan korkarken.
    belki de kurtarıcaktım annemi borçlardan.
    7'de işten çıktım , eve geldiğimde annem ağlamıyordu , veya üzgün gözükmüyordu.
    garip
    sonraki aylar birbirini kovaladı beyler pek birşey anlatmama gerek yok, çalışıyordum 7-11 sonra öğlen atölyeye gidip 7'ye kadar orda çalışıyordum.
    bu arada bu konteynır işini bana ayarlayan adamın adı mehmetmiş. birkaç hafta sonra öğrenmiştim şans eseri , her neyse.
    aylar ayları kovaladı dediğim gibi , artık borç falan kalmamış , eski zavallı hayattım daha az zavallı olmaya başlamıştı.
    aradan 5 yıl geçti. 16 yaşındayım (17 de olabilir) ve artık işimde uzman sayılırdım. fabrikadaki her bölümde çalışmışlığım vardı ve konteynırlarda dediğim gibi uzmandım.
    aldığım para şimdinin asgari ücretinin biraz üzerindeydi çünkü tahmin edebilceğinizden çok daha fazla işe yardım ediyordum.
    hayat yoksa normale mi dönüyordu amk?
    şaşırdım ulan , normallik demekki böyle bişey.
    param vardı , annemin düşünmesi gereken borçları da yoktu.
    hayatta daha beni neler bekliyordu ki?
    eve gittim uğur abinin yanından çıkıp , annem mutlu şekilde karşıladı beni.
    bende nedenini sormadım , çünkü bilmek istemiyordum.
    onu öyle görmek yetiyordu.
    geçtim yatağıma , tavanı dikizliyorum mal mal.
    düşündüm , benim kimim var diye.
    kimsem yoktu lan .
    annem vardı bitek.
    uğur abim vardı , birde mehmet abim.
    başka kimsem yoktu.
    diğer herkesle muhabbetim isim sormaktan öteye gidememişti.
    üzüldüm lan o an.
    o anı hatırladıkça da üzülüyorum
    kimsesizlik kadar kötü bişey yok
    cebimde para vardı ama bu sefer de yanlızlık kederlendirmişti beni.
    hay anasını gibeyim böyle kaderin dedim ve klagib şekilde 6:30 da kalktım.
    gittim fabrikaya konteynır gelmiş , ama bi gariplik var.
    mehmet abi orda , etrafında da bikaç kişi var.
    adamlar jilet gibi giyinmişler , öyle ki tek bakışta anladım bu adamların kıyafetleri benim ev kiramdan daha çok.
    mehmet abi farketmedi beni , bişeyler anlatıyordu heyecanlı heyecanlı.
    günaydın mehmet abi dedim yanından geçerken , sonra "aa kick , gelsene sen bi buraya"
    o seslenme cidden fark yaratacaktı beyler.
    çok şey değişecekti.
    aralarından boyu 1.90 , orta kilolu , siyah takım elbiseli bi adamı gösterdi.
    "bu bey , fabrikanın sahibi. son zamanlarda fabrikada büyüme gösterdi. bundada senin etkin çok. şuan yaşın daha çok genç , anlayabileceğini sanmıyorum ama sana burda gerçek anlamda kariyer imkanı sunmak istiyoruz."
    "anlamadım ben abi?"
    "alacağın ücret artacak."
    "napmam lazım abi"
    "bişey yapmana gerek yok , sadece haber vermek için çağırdım seni. umarım hep bizimle olursun , çok genç ve değerli bi arkadaşımızsın."
    "teşekkürler abi çok sağol"
    sonra bana gözucuyla hadi gibtir git bakışı attı , bende anladım tabi işime döndüm.
    uyku sersemiyle anlamamıştım amk.
    kariyer neydi amk
    alacağım para artacaktı , heralde iyi bişey
    sevindim , mutlu oldum.
    normalde bu ilk terfiyem değildi.
    ama o terfiyeyi çok farklı kılacak olay yaşandı o gün.
    konteynırı boşalttık , artık bende pek bi hamallık yapmıyorum , sadece şunu alın şuraya yerleştirin diyorum arada da bi kaç koli mal taşıyorum.
    mehmet abi geldi yanıma , " bu akşam kutlamamız lazım bunu , hadi yine iyisin lan kerenacı"
    sırıttım biraz , sonra " akşam 9'da alırım seni" dedi , garipsedim amk.
    ben mehmet abiye evimi söylememiştim ki.
    nasıl buldu hala bilmiyorum ve merak ediyorum , ama saat 9'da geldi evime.
    anneme falan haber vermiştim tabi , çıktık dışarı.
    beyoğluna gittik , oturduk bi mekana.
    yaktı sigarasını , bana da uzattı sonra.
    aldım bi dal , sonra da ağzımda beklettim sigarayı yaksın diye.
    çakmağı masasından sürükledi önüme doğru , " al kendin yak pekekent" diyerek.
    aldım yaktım , işte o gün sigaraya başladım.
    anasını gibeyim , milletin patronu sigarayı görünce kızar , benimki beni sigaraya başlatıyor.
    mehmet abi patrondan fazlasıydı benim için , arkadaşımdı aynı zamanda.
    konuşmaya başladı.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 12.
    +1
    "oğlum kick , senin niye hiç kız arkadaşın falan yok lan."
    cidden yoktu.
    olgunlaştırmıştı beni yaşadığım kayıplar ve aldığım sorumluluklar.
    milletin aklı am-meme-züt bermuda üçlüsündeyken ben kira-fatura-aysonu takçukuru üçlüsündeydi.
    ama o an neden dedim bilmiyorum ama , " olmadığını nerden biliyosun mehmet abi" dedim
    o da " yeme beni kick'im be , ben senin ciğerini bilirim. utangaç falan mısın yoksa sen?"
    şuan düşündükçe sinirleniyorum , lan ben aysonunu getiricem diye eşşek gibi çalışırken adam benim kız arkadaşım olmadığını garipsiyor.
    bende üstelemedim , " yok abi , bilmiyorum ki . normal arkadaşım bile yok."
    mehmet abi sanki alındı bu lafıma , " olm ben varım ya lan , başka kimseye ihtiyacın yok" dedi
    içten söylemişti bunu , gerçekten kimseye ihtiyacım yoktu.
    param vardı , kariyerim de olacaktı.
    artık o herneyse amk
    olucaktı ama yani
    sonra nerden estiyse buna beni boğaza getirdi.
    oturduk bi banka , yaktı sigarasını.
    sonra sanki konuşmadı , ağzından döküldü kelimeler.
    ağzını kendi açtı ama kendi söylemedi o kelimeleri.
    biri ittirmişti boğazından yukarı o kelimeleri
    "bıraktı beni kick'im be"
    başka da bişey diyemedi , ben mevzuyu çoktan çözmüştüm.
    sonra gözleri doldu , konuşamadı.
    ağzından buruk buruk kelimeler akmaya devam etti.
    "bugün doğum günüm benim."
    doğum gününü kutlamak istemedim o an. çünkü o da istemiyordu.
    sanki ölüm yıldönümü gibiydi onun için.
    lanet okuyordu o güne.
    döndü boğaza karşı.
    daha bir efkarlı çekti sigarasını
    hadi gidelim artık dedi
    bende baktım adam iyice yıkılmış dağılıyor , evine bırakayım dedim.
    zütürdüm bunu evine , açtı kapıyı , gel içeriye otur azcık kahve mahve bişey yapıyım dedi.
    salona geçerken birden ışıklar açıldı , " iyi ki doğdun" sesleri geldi.
    sonra beni gördüler amk , ulan mehmet nerde seslerini duyar gibi oldum.
    hala aklıma gelince gülerim
    yüzleri değişik bi şekil aldı
    "mehmet abi , bi bak hele" dedim
    tabi benimde mallığım amk
    adam sanki duyamayacak eşşek gibi sesi
    geldi içeriye bi değişik duygular falan filan
    klagib doğum günü işte sonra o'nu gördüm.
    ···
  12. 13.
    0
    Rezarvasyon
    ···
  13. 14.
    +1
    unutmaya çalıştığınız bişeyi tekrar anlatmak insana koyuyormuş arkadaşlar.
    biraz spoiler oldu farkındayım ama elleriniz çakmaklara gidecek , biliyordunuz zaten.
    1.70 'in ne çok üstünde ne çok altında , tahminen 55-50 kilo , mavi gözlü , kumral bi kız.
    ulan bu kızın mehmet abiyle ne ilişkisi var diye düşünüyorum.
    ama o an tutuldum sanki kıza.
    kız mutfağa doğru geçti beyler , bende acilen bi hamle yapmam lazım diye düşünüyorum.
    bende hemen geçtim , su dolduruyordu kendine.
    aldım bardağı elime yanına koydum , " bana da koyarmısın" dedim.
    kız mı abaza ben anlamadım ki , birden sırıtmaya başladı.
    beyin jetonlu tabi , biraz sürdü ama çözdüm.
    bende gülmeye başladım.
    farkında olmadan idare eder seviyede bi giriş yapmıştım.
    bozmamam gerekirdi , elimi uzattım.
    "ben kick"
    "ben de ebru , memnun oldum"
    "ben de"
    artık kıza bunu söylerken nasıl baktıysam kız korktu falan heralde amk.
    tekrar içeriye gitti.
    bana da koymadan.
    bende dıbına koyardım ama şimdilik kendime koymam gerek tarzında suyu doldurdum.
    içerken düşünüyorum. nasıl bunu ileriye zütürebilirim diye.
    hemen gittim içeri mehmet abiyi doğum günü çocuğu muamelesinin arasından çekiştirip aldım.
    "bana ne dediğini hatırlıyor musun " dedim kıza bakarak.
    "haha , ulan kick. tamam tamam , şu zırvalık bitsin konuşuruz.
    sen şimdi git tekele çaktırmadan. -elini cebine zütürdü , zütürürken bende yok bunlar benden tarzında bi işaret yaptım- bize kafana göre bişeyler al."
    çıktım dışarıya , tekel arıyorum.
    kulenin etrafına gittim artık , buldum bi tekel
    birebir hatırlamam mümkün değil ama rahat bi 10 tane almışımdır diye hatırlıyorum.
    adam artık 3 poşede koymuştu onu hatırlıyorum siz düşünün.
    eve doğru geçerken anneme mesaj attım , belki mehmet abide kalırım diye.
    binaya geldim , tam merdivenlerden çıkarken ebruyu gördüm.
    artık ben poşetleri nereme sokacağımı bilemedim.
    normalde 2 tane bira olsa inanın gram saklamazdım
    hatta 3.'nün parasını verir git kap kendine gel yukarı derdim
    ama şimdi 3 poşet ağzına kadar bira dolu dıbına koyum
    demesin alkolik mi bu ayı diye
    ben aklımdan bu düşünceleri geçirirken
    "selam" dedi
    "selam " diyebildim
    biraz izledim onu
    güzelliğini anlatacak kelimeler bulamıyorum , ya benden yazar olmaz ya da o kızdan hayat hikayeme başrol
    sonra bu konuşma burda bitmemeli diye hemen konuya atladım
    "nereye gidiyorsun , daha çok erken" ( saat yaklaşık 1:30)
    -gülümsedi , sonra esnedi değişik bişeyler yaptı işte amk-
    ama çok tatlıydı. esnerken bile çok tatlıydı lan
    yok ben gitsem iyi olur dedi.
    peki , görüşürüz dedim
    o görüşürüz demek yerine iyi geceler demeyi tercih etti
    görüşmek istemiyor demekki kız
    takılı kaldığım merdivenleri ayrı bi hüzünle çıktım
    kızla daha 2 cümle konuşmuştuk ama ne bileyim üzülmüştüm
    keşke orda bitseydi amk , üstelemeseydim.
    çıktım eve , girdim içeri
    artık 2 kişi kalmıştı
    2'side erkekti , şaşırmadığım bir şekilde
    sonra bunlar arkadaşmış , biri kalkalım artık burak hadi dedi , ikiside kalktı gittiler
    başbaşa kaldım mehmet abimle
    seslendim nerdesin diye , mutfağa gel dedi.
    küllükte sayamadığım kadar izmarit , artık odanın doğasına yerleşmiş sigara kokusu karşıladı beni.
    elimdeki poşetleri azcık havaya kaldırıp kafamla gösterir gibi yaptım
    oda " oha dıbına koyum kick , o ne öyle. bizi komaya mı sokucan" dedi
    açtım iki şişe , koydum önüne
    oturdum yanına
    şişeyi yarısına kadar diktim
    o ise yarısına kadar yavaş yavaş içti
    sonra birden dikti
    ben tecrübesizliğimden dolayı biraz rahatsız olmuştum , ama mehmet abiye ayak uydurmak lazımdı.
    anlat kızı dedim
    adı ebru , fabrikaya gelen iş güvenlik memurunun kızı , babası tam bir gavat. kendisi arkadaşımdır ama yürüttüğü rüşvetlerle hayal gibi bi yaşam sürüyor."
    dedim kendi kendime unut o kızı
    o kız için bmw'ye binmek , pahalı saat takıp , takım elbise giymem lazım
    sonra belki de bana umut vermek amacıyla belki cidden " bazen babasıyla fabrikaları dolaşır , sonuçta kızlar babasına düşkün biliyosun" dedi.
    babasından mı yürüyeyim mehmet abi diye soracaktım amk , az kalmıştı
    asıl umut ışığım geldi sonra
    "haftaya salı gelicek büyük ihtimalle , normalde tarihleri belli olmaz ama hep o sıralarda gelir."
    ulan dedim yoksa
    o kızı birdaha mı görecektim
    sonra mehmet abi bana umut veriyor diye düşündüm.
    3. biramdan sonrasını hatırlamıyorum ama , bişeyi hatırlıyorum.
    o gece mehmet abi sarhoş sarhoş birini aradı baya hararetli bişeyler konuştu sonra kapattı.
    inanın , yıl olmuş 2016 hala bilmiyorum ne konuştu orda. sorduğumda hep geçiştirirdi.
    arkadaşlar mehmet abiyi hatırladıkça kötü oldum , bana bi müsaade , geri gelicem.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 15.
    0
    ertesi gün mehmet abinin alarmı ikimizi de uyandırdı. hemen üstüme başımı düzelttikten sonra mehmet abiyle fabrikaya gittik.
    günlerden cumaydı , bi değişiklik vardı.
    herkes kask falan takmış , ulan inşaattamı çalışıyoruz amk
    iş güvenlik memuru gelmiş
    bunlar da şirin gözükmeye çalışıyor işte
    ama artık ben amele falan değildim amk. kariyerim vardı lan benim.
    gittim hemen konteynıra talimatlar falan veriyorum
    sonra içeriye geçtim montaj bölümünde yardımcı oluyorum falan.
    mehmet abi ofisine çekilmiş , tüttürüyor yine
    normalde yasak olduğu için pek içmezdi , bi derdi vardı ve nolduğunu biliyordum zaten
    yarasını deşmek yakışmazdı şimdi , işime döndüm
    sonra patronun ofisine gitmem lazımdı
    konteynırdan bilmediğimiz çeşit koliler çıkmıştı ve benimde bunun hakkında bilgi almam lazımdı
    gittim yanına patronun , söyledim kolileri , o da birazdan gelip kontrol edeceğini söyledi .
    tam ofisten çıkarken , gel otur biraz dedi
    hayırdır , ne tak yedim diye düşünürken söze girdi direk
    "ehliyetin var mı senin"
    "yok alpaslan bey , yaşım daha tutmuyor."
    "araba sürmeyi biliyor musun peki"
    mehmet abi bana arabasını bikaç kez vermişti , biliyodum az çok
    "çok iyi olmasam da biliyorum"
    "tamam o zaman , sana bi adres vericem , oraya gidip fabrikanın adını söyleyeceksin , sonra sana bikaç koli kırık dökük mal verecekler , onları al buraya getir , sonra da müşteri hizmetlerine bırak
    -
    ha bu arada , araba daha yeni , dikkatli kullan bak"
    dedi ve anahtarı elime verdi beyler
    endişeliydim amk , basit bi işti ama daha yaşım küçüktü , ehliyetim yoktu
    verdiği adres çok yakındı , yürüyerek max 1 saat , arabayla 10 dakika bile değil
    işi hallettim , pek bi aksiyon olmadı
    müşteri hizmetlerindeki hüseyin reiz bana bi fiş verdi
    "al bunu alpaslan bey'in ofisine bırak , imzalattır sonra pembe kısmı kopar al."
    "tamam abi sorun yok"
    gittim ofise , kapıyı tıklattım.
    daha içeri gir sesini duymadan içeri daldım direk.
    gözlerim elimdeki fişde ,
    "alpaslan bey , bunları size getirmemi istedi müşteri hizmetleri" dedim ve tak.
    o kız karşımda beyler
    yanında tahminimce 1.65 den boyu taş çatlasa 3 cm fazla olacak yaşlı saçlarına ak düşmüş sakallı bi adam.
    şaşırdım , sonra alpaslan bey'e baktım.
    "tamam masama bırak , çıkabilirsin"
    bıraktım masasına , çıktım tabi
    ama aklım kızda yine
    kot pantolon ve beyaz tişört giymişti
    spor ayakkabıları vardı , zamanına göre çok pahalı ve fiyakalı
    hafif bi makyaj yapmıştı
    boynunda ise kar kristali midir ne gibim ise onun şeklinin kolyesi vardı
    küpe takmışmıydı bilmiyorum , saçlarından göremedim
    çıktım ofisden, konteynıra gittim
    yine talimatlar falan filan bi gibler yapmaya çalışıyorum
    "demek burda çalışıosun"
    dıbına bile koyuyorum diyesim geldi içimden ama yapamadım
    arkamı döndüm , kız karşımda
    "karşılaşabileceğimizi beklemiyodum" dedim gülerek
    "ben de öyle , nasıl gidiyor işler"
    süper amk. bombastik seviyede. daha reşit olmadan bi fabrikanın MVP'si haline gelmişim
    "idare eder"
    biraz lafladık sonra , 5 dakikaya geliyorum diyerek lavaboya gitti bu
    bende az pekekent değilmişim , konteynırın arasına bi yere fırlattım telefonumu
    geldi bu az bi zaman sonra , dedim ki seslice " annemi arayım ben neyse"
    telefonu bulamama taklidim , sonraki hasgibtir tepkim ve e ne tak yicem ben refleksim ile eminim beyaz perdeye yansısa kesin oscar'a aday gösterilirdim
    kızdan istedim telefonumu , aradım kendimi
    buldum konteynırın arasından , çok teşekkür ederim dedim
    rica etti , gibtir oldu gitti sonra
    o günden sonra ne ben aradım , ne o aradı
    tek bir mesaj bile atmadım
    nedenini bilemiyorum
    2 yıl geçti üzerinden
    o 2 yıl süresince çok değiştim beyler
    anlayabileceğiniz dereceden bi değişme değil bu
    zamanında dilencilik yapan o çocuk
    şimdi lüks saatler takıyor , pahalı kıyafetler giyiyor falan
    hatta birkaç yıl geçse , belki araba bile alır
    belki
    o 2 yılda tek hatırladığım birkaç tek gecelik ilişki ve en uzun süren 7 aylık burcuyla olan ilişkim
    benden iyi birini bulmuştu , artık yedek kulubesindeydim ben
    belki de atak yapmadım diyedir , belki de çok defansif oynamışımdır
    belki de sadece onu kaybetmek istememişimdir
    kim bilir
    aradan geçen 2 yılda ehliyetimi de aldım.
    artık fabrikadan çıkıp da uğraşıyordum.
    eskisi kadar olmasa da arada dost niyetine uğur abinin yanına gidiyordum
    ordaki mevzuyu atlamışım farketmeden , ama yine bi özet geçeyim
    uğur abi benim fabrikada çalıştığımı duyunca bozuldu baya bi
    sonra işten çıkmamı istedi benim , bende o kadar yılın hatrına kendi isteğimle çıktım
    neden öyle bozuldu anlamadım
    her neyse
    bigün yine uğur abinin yanına gittim
    Tümünü Göster
    ···
  15. 16.
    +2
    beyler bu kısımda hayatım çok değişecek
    aceleye gelsin istemiyorum
    sizlerin de ders çıkarabileceği partlar olacak
    hayatta nelerin başıralabileceğini gösteren

    kimse sizin hayallerinizi öldürmesin
    umutlarınızı bırakmayın biri veya bişey için

    hayallerim vardı benim
    babam yoktu benim
    cebimde iki paket sigaramla tüm gün dolanırdım
    milletin hayatına özenerek
    şimdi geçmişe bakıyorum da
    kadere en büyük çalımı atmışım ben
    kaderimi kendim yazarak
    kaderinize boyun eğmeyin dostlar
    bugün yeter , yarın devam ederiz
    ···
  16. 17.
    0
    Yarın okurum sardı
    ···
  17. 18.
    0
    Adam gibi yazdın helal olsun rez
    ···
  18. 19.
    0
    Rez3rve
    ···
  19. 20.
    0
    Rezerved
    ···