-
1.
+330 -36
-
2.
+81 -12
- 3.
-
4.
+11 -3Adam gibi adam olduğu kanıtını vermiş @1
-
5.
+66 -5Ölümünden otuzaltı gün önce, birinci komutan, sonra Başvekil Celal Bayar, hastalığı süresince yaptığı hafta sonu ziyaretinde, beraberinde hazırlığı tamamlanmış üçüncü beş yıllık plan dosyasıyla gelir. Hekimler, zaman alan ciddi konularla meşgul olmasını yasaklamışlardı. Başvekil, bir-iki temel konuda fikrini öğrenme ihtiyacındadır. En çok beş dakika için evet derler.
Bundan sonrasını Celal Bayar şöyle anlatır :
- "Sanki hasta değil, rahat bir uykudan yeni kalkmış gibiydi.
Elimdeki dosyanın ne olduğunu sordu :
- "Üçüncü beş yıllık planın son şekli Atatürk" dedim.
Eliyle işaret etti.
Şezlongunu yükseltmelerini ve arkasına bir yastık konulmasını istedi. Göreceği yakınlıkta oturdum. Dinledikçe alakası artıyordu. Verilen beş dakika geçmişti. Genel sekreteri Hasan Rıza'nın bana bunu hatırlatmak için içeri girdiğini hissetti;
- "Gel Soyak, sen de dinle, başbakan çok güzel şeyler anlatıyor" dedi.
Sadece başlıkları okuyor, birkaç cümle ile o bahsi tamamlıyordum. Öğrenmek istediklerimi de öğrenmiştim. Yakın gelecekleri okurcasına:
- "Ufukta yeni bir dünya harbinin bulutları var. Acele edin. Bunların çoğu ordu ve halk ihtiyaçları için şart olan tesisler, Allah muvaffak etsin acele edin" dedi.
Bunları söyleyen insan birkaç gün önce komadan çıkmıştı.
Sağlığı ile ilgili bir tek kelime etmedi...
Cemal Kutay - Atatürk Olmasaydı.
http://www.imgim.com/image/8m0z3a.jpg/ -
6.
+9yobazlar anlamaz panpa
-
7.
+3fotoğraflara verdim şukuyu
-
8.
+57 -8Bugün avrupa avrupa diyen cahiller size atanızdan mesaj var..
Bir röportajda "Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?" diye sorulur,
Atatürk: "Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için. Davet gelirse düşünürüz".
Birleşmiş Millletler yasasını değiştirir ve ilk davet
edilen ülke biz oluruz.!
http://www.imgim.com/image/onpv57.jpg/ -
9.
+4şukunu verdim panpa
-
10.
+48 -6Bugün BAYRAK saygısının kalmadğını belirterek..
Bayrağa Saygı
30 Ağustos sabahı, Mustafa Kemal muharebe sahasında dolaşıyordu. Etraf binlerce düşman cesetleri ve birbiri üzerine yığılmış yüzlerce topçu hayvanı, terk edilmiş silah, top ve cephane dolu idi...
Atatürk şöyle söylendi:
"Bu manzara insanlığı utandırabilir! Fakat meşru müdafaamız için buna mecbur olduk. Türkler, başka milletlerin vatanında böyle bir harekete teşebbüs etmezler."
Ganimetlerin arasında yırtılmış ve terk edilmiş bir de Yunan bayrağı gören başkumandan eli ile kaldırılmasını işaret ederek;
"Bir milletin istiklal alametidir, düşman da olsa hürmet etmek lazımdır, kaldırıp topun üzerine koyunuz."
http://www.imgim.com/image/jdrdbe.jpg/ -
11.
+6 -1arkasından konusan oçlar iyi okuyunda adam görün
-
12.
+4en son hikayede gibmiş
-
13.
+53 -5-iSTERLERSE GELiP HATAY'I ALABiLiRLER.!
italyanın Lideri Mussolini Türkiye’ye ve Atatürk’e tehditler yağdırmakta; italyanın durumu netlik kazanmayan Hatayı işgal ile alacağını ilan etmektir. italyan basınıda sürekli olarak işgale katılacak birliklerden bahsederek onları övmektedir.
Günlerden bir gün italyan Büyükelçisi Ata ile görüşmek ister ve huzura kabul edilir.
O zaman muhtelif iktisadî-siyasî konular hakkında konuşulduktan sonra, büyükelçi, Ekselâns, dün Roma ile yapmış olduğum bir görüşmede, hükümetimizin Hatayı almak istediği kararı size iletmem söylendi der.
Odada bir an sessizlik olur. Ata büyükelçiye bir şeyler daha ikram eder ve birkaç dakika odadan ayrılır.Döndüğünde ayağında çizmeler, üzerinde mareşal üniforması, belinde tabancası var.
Doğru masasına gider, manyetolu telefondan Mareşal Fevzi Çakmağın bağlanmasını ister ve Çakmağa:
"Paşa,italyan dostlarımız Hatay'a gelmek istiyorlarmış.Hazır mıyız?"
Fevzi Çakmak derhal durumu anlar ve "Biz hazırız Paşam! diye yanıtlar... Ata büyükelçiye döner ve o her zamanki vakur tavrıyla şöyle der:
"BiZ HAZIRMIŞIZ.HÜKÜMETiNiZE SÖYLEYiN,iSTERLERSE GELiP HATAY'I ALABiLiRLER!... "
“ O tarihten sonra bir daha ne Mussolini ne italyan basını Türkiye’yi işgalden bahseder.Her şey bıçak gibi kesilir ve bir daha konu edilmez.Atatürk bir defa daha dünyaya ne büyük bir devlet adamı olduğunu kabul ettirmiştir.”
http://www.imgim.com/image/m95da7.jpg/ -
14.
-1(bkz: ataistler gelsin bi)
-
15.
+41 -6ismet inönü bir gün yorgun ve sinirli bir halde Çankaya'ya çıkıyor.
Kahveden sonra Atatürk soruyor: - Hayrola ismet?.. Sende bir fevkaladelik var bugün... Ne oldu?.. Neye sinirlendin?
- Türk Hava Kurumu'nun toplantısı vardı da...
- Eee, ne olmuş varsa?
- Fuat beyi (THK Başkanı) epey terlettim... istifaya falan kalktı.
- Çalışkan çocuktur Fuat... Kurumu da iyi yönetiyor.
- Bunlara bir diyeceğim yok... Fakat canımı sıkan bir şey oldu.
- Neymiş o?
- Hesaplarda bir kuruş oynuyor.
- Bir kuruş.
inönü:
- Daha önceki toplantıda dikkatimi çekmişti... Bu bir kuruşun nereye gittiğini öğrensinler diye talimat vermiştim. Bulamamışlar... Fuat beyin hassasiyetini anlıyorum... Ama milletimiz ondan daha hassastır... Verdiği paranın nereye gittiğini mutlaka bilmek ister... istifa bu gibi hallerde en kolay çıkar yoldur... Ama kimseyi rahatlatmaz... Hatta söylentilere bile sebep olur.
Atatürk:
- Demek mesele bu... Bir kuruşun hesabı seni bu kadar üzdü... Haklısın... Kırk para (bir kuruş) günün birinde 40 lira, 40 lira da 400 lira olur... Bu da giderek büyür halkın ağzında... Cumhuriyet'i kurarken böyle bir kuruşlara çok ihtiyacımız oldu.. Peki ne yaptın sonunda?
inönü:
- Memurları seferber ettim... Ve bir kuruşun yanlışlıkla başka bir hesaba geçirildiğini bulup, çıkarttırdım... Bizim milletimiz cömerttir, elindekini, avucundakini verir... Ama verdiğinin doğru, dürüst yerlere harcandığını görmek ister... Buna inanmak ister.
Atatürk'ün "manevi kızı" Sabiha Gökçen anlatıyor (Atatürk'ün izinde Bir Ömür Böyle Geçti-Türk Hava Kurumu Yayını- 1982)
http://www.imgim.com/image/y28qo0.jpg/ -
16.
+10 -2zihnimizden, kalbimizden silmek için her yolu denediler, deniyorlar.
başaramadılar, başaramayacaklar
http://inciswf.com/jetvg958.swf -
17.
+48 -8istanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesinde öğrenci olduğum sıralar, ‘Avrupa’ya öğrenci gönderilecektir’ diye duvarda bir ilan gördüm. Allah Allah! Dedim. Ülke yıkık dökük her yer virane… Lozan yeni imzalanmış. Bu durumda Avrupa’ya talebe… Lüks gibi gelen bir şey. Ama bir şansımı denemek istedim. 150 kişi içinden 11 kişi seçilmişiz. Atatürk benim ismimin yanına Berlin Üniversitesine gitsin diye yazmış...
Vakit geldi. Sirkeci Garındayım ama kafam çok karışık. Gitsem mi kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para yollarlar mı? Tam gitmemeye karar verdiğim, geri döndüğüm sırada bir posta müvezzii ismimi çağırdı.
-Mahmut Sadi… Mahmut Sadi!.. Bir telgrafın var.
Telgrafı açtım aynen şunları yazıyordu:
"Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum; alevler olarak geri dönmelisiniz.
imza; Mustafa Kemal"
Telgrafı okuyunca düşündüm. 1923’te o kadar kişinin arasında on bir öğrencinin nerde ne zaman, ne hissettiğini sezebilen, ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu ülke için can verilmez mi?
Çok başarılı oldum. Ülkeme alev olarak döndüm. Önce istanbul Üniversitesi Genel ve Beşeri Fizyoloji Enstitüsünü kurdum. Kürsü Başkanı oldum. Daha sonra ülkemin başbakanlığını yaptım.
Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamı Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak’ım
http://www.imgim.com/image/9v8nj9.jpg/ -
18.
+1@1 adamsın
-
19.
+35 -4Ananı da al git diyen değil " ADAM " sıfatının tanımıdır.
“Atatürk sadece sofrasına davet ettiği kişilerle değil, bizim gibi hizmetindekilerle bile tartışır, danışırdı!”
“Bir gece yine sofrayı hazırlamıştım. O sırada CHP Genel sekreteri olan Recep Peker ile Maliye Bakanlığı’ndan birkaç yüksek memurun geldikleri haber verildi Atatürk’e.
Atatürk Recep Peker’i görünce:
-‘Hayrola Recep?’ Dedi. Recep Bey ve arkadaşlarının o gece sofraya davetli olmadıkları Atatürk’ün bu hayrola lafından belliydi. Recep Bey:
-‘Bir sorunumuz var, Paşa Hazretleri’ diye söze başladı. Bütçede açık varmış, ekmeğe bir kuruş zam yapıp açığı bu suretle kapamak istiyorlarmış. Gazi önce:
-‘Ben milletin ekmeğiyle oynamak istemem. Başka bir gelir kaynağı bulunuz’ dedi. Sonra da hemen arkasında duran bana dönerek:
-‘Hem bakalım, bir de halka soralım. O ne der bu işe?’ Dedi. Ben:
-‘Paşam, halkımız karnını ekmekle doyurur. Ekmeğe bir kuruş zam yapılırsa, bu zam sadece fakir halkın sırtına yüklenmiş olur. Ama şayet unun çuvalına bir lira zam yapılırsa, o zaman zam zengine de fakire de aynı oranda yansır. Çünkü zengini, ekmeğe gelen zam belki az etkiler, ama onlar yiyecekleri börekle, baklavayla hatta bisküvi ve pastayla zamma katılmış olurlar’ deyince Gazi’nin yüzü güldü ve Recep Peker’e:
-‘Siz halkın dediğini yapınız’ diye emir verdi. Ve sofraya doğru yürüdü.”
Sofracıbaşı ibrahim Erguvan
http://www.imgim.com/image/z2g30a.jpg/ -
20.
+8 -1anancılara, gibiyle beyni yer değiştirenlere, ılıklara göstermek gerek bunları. konuşacak başlık açacak entry girecek o kadar güzel mevzularımız var ki.
not: şukunu verdim kardeşim. helal olsun.