/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 8.
    0
    Bidaki gün okulda ilk tenefüs kantine gittim, yoktu, bende heralde işi vardır diyip arka bahçeye sigara içmeye çıktım. Sigara içtikten sonra tekrardan bi kantine uğradım ama yine gelmemişti, " Allah Allah, nerde bu kız " diyerekten sınıfa çıktım.40 dakkalık bir ders 40 saat gibi gelmişti, zaten içimde bir korku vardı hani konuşurken afallarım falan diye. Bidaki tenefüs tekrardan gittim kantine ama yine gelmemişti, gelmediğini gördükçe üzülüyodum, çıktım arka bahçeye yine yaktım bi sigara.Bu arada beyler diceksiniz bu ne rahatlık arka bahçede sigara içiyosunuz falan, bizim arka bahçede kameraların çekmediği bi kör nokta var, 2 metrelik alana 20 kişi sığınıp sigara içiyoruz. Neyse sigara bittikten sonra gidip tekrardan kantine bakmaya gittim, ve yine gelmemişti.Bu sefer ciddi ciddi üzülerek " Bu kız benimle dalgamı geçiyo lan yoksa ? " diyerekten sınıfa çıktım. Derstede zaten kafayı sıraya gömüp yatmıştım, bizim bebeler bilmiyo daha kızla buluşup kantinde konuşucağımızı, bana durmadan ; " Hastamısın olum noldu sana böyle ? " gibi sorular sorup kafa ütülüyolardı.3. Tenefüsler uzun olur bizim, yani her tenefüs 10 dakika birtek 3.tenefüs 15 dakika. Gittim 3.tenefüs kantine üzüntüyle birlikte hafif umutda var tabi, ve ne göriyim Esra kantinde arka masalardan birine 2 çay alıp oturmuş beni bekliyo. Bunu gördükten sonra içimde böyle kelebekler uçuşur gibi oldu, aşık olan arkadaşlar varsa anlarlar zaten insanın içi içine sığmıyor, hemen gittim oturdum yanına.O güzel kocaman gözleriyle bana bakıp gülümseyerek ; " Günaydın, bugün çaylar benden olsun dedim " diyerek çayıma 2 şeker atıp bana uzattı. Beyler o an deliricek gibiydim zütüme fişek sokup patlatsalar mutlulukla o patlayan fişeği izlerim o derece mutluydum yani. Kendimi hafif toparlamaya çalışarak ; " Yarında benden olur canım sıkıntı yok " dedim, bunu duyunca gülerek kafasını öne doğru eğdi.O yaptığı utanma sıkılma hareketi o kadar çok hoşuma gitmişti ki anlamsızca suratına bakıp gülümsüyodum, kafasını kaldırıp gözlerime baktığında delirmek üzere olan ben tamamen delirerek ağzımdan şu nameler döküldü ; " Bak seni henüz 2 haftadır tanıyorum ama sana karşı olan hislerim çok büyük eğer istersen seninle birlikte bir yola çıkabiliriz. " Beyler bu cümleleri kurarken elim ayağım titriyordu neden böyle birşey söyledim onada anlam veremiyordum. Yani o zamana kadar hiç kimseye karşı ne böyle büyük duygulara beslemiştim nede böyle cümleler kurabilmiştim. Ardından Esra suratında şaşkın bir ifade ile bana bakarak ; " Böyle birşeyi bekliyordum ama sencede çok erken değilmi ? " dedi. Bunu duyduktan sonra gerçektende erken olduğunun farkına vardım ama artık geri dönüş yoktu bu yüzden ellerimi ellerine uzatarak ; " Bence geç bile kaldık " dedim. Bunu duyduktan sonra yüzünde aptal bir gülümseme oluştu ve havada olan ellerimi tutarak yanıma oturdum.

    Beyler 3-4 arkadaş varsa yazmaya devam edicem duvara anlatır gibi olsun istemiyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 7.
    0
    Geçen sene 12.sınıflardan bir kız vardı, adı Esra. Senenin sonuna doğru içimde çok büyük hisler barındırmaya başlamıştım.Ama 11.sınıf olduğum için konuşmaya pek bi cesaretim olmuyodu, hani bir alt sınıfızya bizi pek muhattaba almaz korkusu vardı içimde.Ama kendimi kaptırmıştım bi kere yapıcak birşey yoktu anlıyacağınız. Bende okulda onunla göz göze gelip kesişmeye çalışıyodum, hani olurda oda bakarsa bi cesaret bulup konuşurum diye. Esra'yı size nasıl anlatsam böyle 1.74 boylarında, ince zarif, saçları düz kahverengi sarı karışık, tay gibi bir kızdı.Bir gün balkonda sigara içip tarladaki ekinlerin rüzgarla dalgalanışını izlerken kendi kendime ; " Ulan okulun kapanmasına 3 hafta kalmış sonunda ölüm yok ya " diyerekten mesaj attım Esra'ya.Naber nasılsın diye konuşurken konu konuyu açtı konuşmaya başladık.Bu arada konu konuyu açtı derken derin konulardan bahsetmiyorum beyler, hangi üniversteye gidiceksin, kaç puan aldın vs. gibi sorular bunlar.O günden sonra zaten rahat etmiştim artık, eve geldikten sonra sigaramı yakıp yine balkonda Esra'yla konuşuyodum. Yaklaşık 1 hafta böyle telefondan konuştuk, ardından Esra'ya ; " Yarın kantinde biraz oturmak istermisin, hem çay içeriz ? * " diye bir soru yönelttim. Saolsun oda kırmadı beni " Olur " diyerek kabul etti.
    ···
  3. 6.
    +1
    Ağlayarak boşaldım
    ···
  4. 5.
    +1
    Sonlara doğru bi hüzünlenme oldu panpa
    ···
  5. 4.
    +1
    Sözlükte ilk defa bir yazi okurken gözlerim doldu. Cennette kavusursunuz inşallah
    ···
  6. 3.
    +1
    Ama insan okuyacak bunu az paragraf falan yapaydın iyiydi
    ···
    1. 1.
      0
      kardeş Prim Muhabbeti Çıkmasın Sizi Bekletmeyim Diye Tek Part Attım
      ···
  7. 2.
    +1
    Trend kokusu alıyorum rez
    ···
  8. 1.
    +12
    "Bundan tam 4 yıl önce, üniversitede ilk yılımdı. Yeni gelmiş olmama rağmen, yaptığım organizasyonlarla ve müzikle uğraştığım için okulun çoğunluğu beni tanıyordu. 'Zayi' veya 'Burak' dendiğinde, direk tanırdı insanlar. Yine soğuk akşamlardan birinde, eve dönerken okulun önünde bir kız takıldı gözlerime. Kumral, kendine aşık eden koyu kahverengi, iri gözleri, uğruna şiirler yazılacak dudakları... Yavruağzı bir bluz vardı üzerinde. Uzun saçları beline ulaşmaya çalışıyordu. Öyle bir bakışı vardı ki boşluğa doğru, bir şeyler arıyordu sanki, içinde.. kaybettiği bir şeyleri arıyordu. Arkadaşıma dönüp "Kim lan bu?" diye sordum heyecanla. "Boşa uğraşma Buraak, bakmaz sana. Okulun en popüler hatunu, daha yazmaya cesaret edeni görmedim." dedi. Açıkçası baya moralim bozulmuştu. Eve geçtim, hiç aramadım kızı. Yattım yatağıma, gözlerini, saçlarını, dudaklarını hayal ettim. O kadar güzeldi ki. Saf bir güzelliği vardı. Ne yapıp edip tanışmam gerekiyordu. Günlerce akşam dışarı çıkıp, otobüs durağındaki bekleyişini seyrettim uzaktan. Satırlarca söz yazdım onun için, yazıp yazıp yaktım sözleri. Kelimeler yetmiyordu anlatmaya, güzelliğini, hislerimi tarif etmeye uygun ne bir kelime bulabilmiştim ne cümle. 37 gün boyunca o durakta otobüs bekleyişini seyrettim. Ve işin ilginç tarafı geçen 37 gün boyunca bir defa bile internetten açıp kızı bulmaya çalışmadım, sadece seyrettim. Çünkü biliyordum ki o duraktaki bekleyişini, hiçbir yerde göremezdim bir daha. Aynı filmi ardarda 37 defa seyretmek gibi bir şeydi bu. 38.günün sabahında, daha fazla dayanamayacağımı farkettim. Konuşacaktım onunla, direk açılmasam da tanışacaktım. Akşam çıkmadan önce en güvendiğim kıyafetlerimi giydim, camel white paketini cebime koymadan önce bir tane sigarayı yaktım ve çıktım evden. Durağın karşısında durdum, o geldi, attım sigarayı ve ufak adımlarla durağa doğru yaklaştım. Her adımda ayaklarım titriyordu. Derin bir nefes aldım yanına geldiğimde. "Merhaba." diyip, gülümsedim. Kulaklığının tekini çıkardı, "Merhaba." dedi, beraberinde küçük bir tebessümle. Bana ilk gülüşü... Unutulmaz. Durakta sadece ikimiz vardık. "Burak ben, senin için de sakıncası yoksa, tanışmak istiyorum. Bilmem dikkatini çekti mi ama, tam 37 gündür her akşam bu saatte, şu karşıdaki duvarda seni izlerken bir sigara içip, otobüse bindiğinde gidiyorum." dedim. Gözlerimi kısıp, yüzünü, vücudunu inceledim. Mükemmelliğin sembolüydü. Tekrar gülümsedi, "Farkındayım." dedi. "ilk günlerde sapığın teki olduğunu düşünmüştüm ama bir süre sonra bakışlarına dikkat ettim, çok farklı bakıyordun." 1-2 saat sohbet ettik o durakta. Bir akşam evine otobüsle gitmek yerine benimle sohbet etmeyi tercih etti, saat 00.24'ü gösteriyordu. "Kalkalım." dedi, evine bıraktım. Elini sıktım, "Sonra görüşürüz." dedim, "Görüşürüz." dedi. Ben yine her akşam o durağa gittim, sohbet ettik, otobüse binmedik, evine bıraktım. tam 12 gün boyunca, aynı senaryoyu tekrarladık. Bir akşam, yemeğe çıkalım dedim. Kabul etti. Özenle hazırlandım ve çıktım evden, durakta buluşalım dedik. Ayakkabı seslerinden tanıdım, kafamı çevirir çevirmez, ilk gördüğüm gibi heyecanlandım. Masmavi bir elbise, beline kadar uzanmış düz saçlar, yüzünde çok hafif bir makyaj ve içime işleyen o koyukahve, iri gözleri. Uğruna şiirler yazılası kadın... Koluma girdi, yavaş yavaş yürüyerek sahil kenarında bir cafeye geçtik. Yemeklerden sonra, 2 çay alıp sahildeki banklardan birine oturduk. Tek şekerli içerdi çayını, deliler gibi kitap okur, slow müziklerden hoşlanırdı. ilk defa orda konuştuk, müzik yaptığım hakkında, birbirimiz hakkında. Sırtında Fransızca bir dövme vardı, anldıbını sordum, biraz zaman geçsin söylerim dedi. Ama araştırmak yok, söz ver dedi. "Söz." dedim. Kokusu, kendine hastı. Daha önce hiç böyle bir parfüm görmemiştim. Tıpkı bebek gibiydi. Slim Monte Carlo içiyordu, dolgun dudaklarının arasında için çekişi hala gözlerimin önünde. Birlikte o kadar çok vakit geçirdik ki, yeri geldi deliler gibi eğlendik, sarhoş olduk, yeri geldi beraber ağladık, aynı evde, aynı yatakta yattık. Dokunmaya kıyamazdım asla. içimde ona karşı hiç kötü niyet yoktu, sadece seviyordum. Sadece. Temiz, adam gibi seviyordum onu. Sevgili gibiydik ama adımız yoktu. Astronomiye çok önem verirdi. Kova burcuydu. Uğurlu çiçeği Hercai Menekşesiydi. Takıntılıydı burçlara. Bir akşam saat 10 gibi beni aradı. "Canım, 1 haftalığına ailemin yanına gidiyorum haftaya buradayım, kendine dikkat, öpüyorum seni." dedi. "Kendine dikkat et." dedim, kapattık telefonu. 1 hafta onsuz ne yapacaktım ? Günler geçmek bilmiyordu. Geleceği günün sabahında, telefonumun sesiyle uyandım. O arıyordu, heyecanla açtım telefonu "Günaydın hanımefendi." dedim. Titreyen bir sesle "Seni seviyorum." dedi ve telefonu kapattı. Ardarda aramama rağmen açılmadı telefonlarım. Bir arkadaşından babasının telefon numarasını aldım ve aradım. "Alo, iyi günler ben Burak, kızınızın arkadaşıyım. Görüşebilir miyim?" dedim. Ağlayarak cevap verdi babası, "Başımı sağolsun oğlum." Telefonu elimden düşürdüm. Her zaman onun beklediği durakta, bu defa ben bekliyordum. Asla gelmeyecek bir otobüsü. Karşımdaki duvara dalmış gözlerimden akan yaşlarla şu cümleleri fısıldadım kendi kendime: "tırnaklarının ucunda nemli bir slim monte carlo olsun dudağında chivas sarhoşluğu." O gece yazdım Hercai Menekşesinin sözlerini, her cümlesinde onu, geçirdiğimiz vakitleri anlattım. Sırtındaki dövmede de, ne yazdığını hala bilmiyorum. Zamanı gelince söyleceğim dedi, zamanı gelince söyleyecektir. inanıyorum."
    Tümünü Göster
    ···