1. 1.
    0
    Şimdi şöyle bir şey,

    Sokaklarda, çevrelerde, hayatlarda olduğu gibi sosyal medyada da bazı sınır çizgileri mevcut. Sınır çizgilerinin yanında kültürel ayrılıklar ve aşağılamalar da...

    Örnek vermek gerekirse bundan 3 sene önceye kadar sözlükler, daha çok yüksek öğrenim görmüş bireylere, daha doğrusu +üniversite kişilere hitap ediyordu. Ve internette de aynen halkta olduğu gibi büyük kitleyi oluşturan tabaka (internet cafe kitlesi diyelim) bu elitist kesimlere ilgi duymuyordu. Hatta onların da takıldığı ayrı, yüzeysel yani varoş(!) siteleri mevcuttu.

    Amerika'dan ithal büyük sosyal medya siteleri bu çizgileri zedeledi. Öyle ki, facebook ile herkesimden insan aynı domain alanında istediği, ilgi duyduğu her şeyi elde edebiliyordu. Fakat yine sınırlar mevcuttu. Herkesin kendine ait hesabı vardı ve bu hesap diğerlerine, istenmeyenlere karşı kapalıydı. Elitizm, ötekileştirmenin çizgisi aynı şehir içinde fakat farklı semtlerde oturanlar gibi belirginleşmişti.

    Daha sonra ortaya inci Sözlük çıktı. Herkesimden insanın eğlenebildiği, kısıtlanmış alanların bulunmadığı ve kaynaşmanın doruklarına vurulan bir ortam.
    Her siyasi görüşten, her tabakadan insan aynı esprilere gülmeye başladı, aynı hikayelere üzülmeye, ağlamaya... Üstelik Amerika'dan ithal siteler gibi sınırlama opsiyonu da bulunmuyordu. Ya kaynaşacaksın yada uzaklaşacak.

    Bunların bilincinde olmak ve uzaktan uzaktan yapılan devrime tanıklık etmek yüzümde oluşan büyük tebessüme sebep oluyor. Kimsenin fark etmediği, bazen etmek istemediği devrimler gibi.

    bunları yazmışsın iyi hoşta senin uyguladığın sansürlere ne dicez ? hala özgürlük savaşcısı gibi hissediyosun kendini amk ama sansürlere bürünmüş bir sözlüğün var ya lafın düzgün olsun yada yaptığın iş bunu bil.
    ···
  1. 2.
    0
    ulan bu kadar yazıyı serkan bile okumaz
    ···