aslında din felsefesiyle çok aram yok üzerine birkaç giriş kitabı okumuş olsam da. ama thomas paine'in vahiy sorununu biraz geliştirerek şöyle bir sorun ortaya attım:
vahiy bireyseldir, yani vahiy aslında sadece bir kişiye inmiştir. bu yüzden ona inanma sorumluluğu sadece inen kişidedir çünkü vahyin inmediği kişilerin bunun gerçek olup olmadığını teyit edebilmelerinin mucize dışında bir yolu yoktur. fakat mucizeden kastım kelimeleri eğip bükerek ortaya çıkarılan ve bilimle keşfedildikten sonra ortaya çıkan bilgiler değil, bir insanın o anki haliyle bilemeyeceği ve literal bilgilerden bahsediyorum, mesela denir ki şu şu yıllarda şunlar olur ya da mikroskop/teleskop vb teknolojiler icat edilmeden bunlar kullanılmadan bilinemeyecek bilgiler verilir. eğer böyle bir şey olsaydı şimdiye kadar bu kanıtlanabilirdi sanıyorum.
mucizeleri bir kenara bırakırsak dediğim duruma geri dönelim. eğer vahiyler kişiselse bu geri kalan kişiler için inanma sorumluluğunu ortadan kaldırır. bunu şöyle bir benzetmeyle açıklayalım:
diyelim dilbilim dersi alıyorsunuz. hocayı şimdiye kadar hiç görmediniz fakat hocanın asistanı olduğunu söyleyen biri sürekli sınavda nelerden çıkacağından bahsediyor ve sınavda çıkacağını iddia ettiği bilgiler aktarıyor. sorun şu ki onun gerçekten hocanın asistanı olduğunu teyit edemiyorsunuz. bu durumda sınıfın o asistanın sözlerine inanma gibi bir
sorumluluk sahibi olamayacağı açıktır. en azından hoca adilse ve rasyonelse bunun farkındadır ve sizi asistana inanmadığınız için cezalandırılmaz.
teistik dinlerde tanrı en ahlaklı ve en mantıklı varlıktır. eğer tanrı onun olduğunu kanıtlamadan vahiy göndermişse ve buna göre cezalandırıyorsa/ödüllendiriyorsa o adil ve mantıklı değildir. bu teistik tanrının adil ve mantıklı olmak özelliğiyle çeliştiği için böyle bir tanrı olamaz. ergo teistik dinler hatalıdır.
qed.