1. 26.
    0
    evet @35 gerekli uyarıyı yaptı halen gibtir olup gitmeyenler var.3.sayfadan itibaren gibiş başlıyor demedi deme çift muallak gibtirrr gittt.

    Tel örgülere takılmaya meyilli bir aşk hikayesi

    Tel örgülere takılmaya meyilli bir aşk hikayesi bizimkisi... Karşılıksız ve Ölesiye...

    Mangal gibi yürek gerektiren bir soylu bir sevda bizimkisi.. Güneşten ışık yontabilmek gerekir çoğu zaman karanlıklara yürümek için Bahçedeki Fener hiç sönmesin diye.. Anne duası kadar içten çiğ damlası kadar berraktır bu duygu seli.. Fırtınalar koparır yüreklerimizde kimi zaman, hülyalara savurur bazı bazı bizi zamansız akşamlarda.

    Baharda yeşillenip yazın ısınıp sımsıcak, hazan yapraklarıyla tekrar tekrar aşık oluruz sarıyla lacivertin armonisine.. Kış olunca dolarız boynumuza sevdanın rengini koca dünyaya meydan okurcasına..

    Dar vakitlerde CANIM FEDA OLSUN SANA diye kelimeler dökülür ağzımızdan ve farkında olmadan tutturmuş oluruz yine zorlu sevdamızın türkülerini başımız dik alnımız açık eylem adımlarıyla arşınlarken sokakları..

    Kah kırık bir sokak lambasının altında kah yakamozları seyrederken bir sahil kenarındaki bir bankta Fenerbahçe'yi düşünmek, onlu dünleri konuşmak yarınlara dair hayaller kurmak sevmelerin en şahanesidir belkide...

    Dualarda ismini anmadan geçmemek yeni doğan güneşe sarı lacivert merhaba diyebilmektir belkide bu koca dünyayaı anlamlı kılan.. Kimimiz sevdamızı iş yerinde kimimiz okulunda yaşatır günboyu bu kutlu sevdayı.. Gün olur cezaevi maltalarında ismi anılır özlemle Fenerbahçemizin gün olur hastane köşelerinde.. Kimi zamansa bir mezar taşının üzerindedir bu zorlu sevdanın izleri..

    Hoyrat gülüşlerle severiz gözümüzden sakınırız Fenerbahçemizi bedenlerimizi yoran acımasız hayata inat ruhumuzu incitip içimizi acıtan kötülüklere nispet yaparcasına..

    iŞTE ÖYLE BiRŞEY...

    NOT: Gecenin bu vaktinde içimden yazmak geldi ve kendiliğinden döküldü kelimeler..

    Sevgiler.. Saygılar... evet @35 gerekli uyarıyı yaptı halen gibtir olup gitmeyenler var.3.sayfadan itibaren gibiş başlıyor demedi deme çift muallak gibtirrr gittt.

    Tel örgülere takılmaya meyilli bir aşk hikayesi

    Tel örgülere takılmaya meyilli bir aşk hikayesi bizimkisi... Karşılıksız ve Ölesiye...

    Mangal gibi yürek gerektiren bir soylu bir sevda bizimkisi.. Güneşten ışık yontabilmek gerekir çoğu zaman karanlıklara yürümek için Bahçedeki Fener hiç sönmesin diye.. Anne duası kadar içten çiğ damlası kadar berraktır bu duygu seli.. Fırtınalar koparır yüreklerimizde kimi zaman, hülyalara savurur bazı bazı bizi zamansız akşamlarda.

    Baharda yeşillenip yazın ısınıp sımsıcak, hazan yapraklarıyla tekrar tekrar aşık oluruz sarıyla lacivertin armonisine.. Kış olunca dolarız boynumuza sevdanın rengini koca dünyaya meydan okurcasına..

    Dar vakitlerde CANIM FEDA OLSUN SANA diye kelimeler dökülür ağzımızdan ve farkında olmadan tutturmuş oluruz yine zorlu sevdamızın türkülerini başımız dik alnımız açık eylem adımlarıyla arşınlarken sokakları..

    Kah kırık bir sokak lambasının altında kah yakamozları seyrederken bir sahil kenarındaki bir bankta Fenerbahçe'yi düşünmek, onlu dünleri konuşmak yarınlara dair hayaller kurmak sevmelerin en şahanesidir belkide...

    Dualarda ismini anmadan geçmemek yeni doğan güneşe sarı lacivert merhaba diyebilmektir belkide bu koca dünyayaı anlamlı kılan.. Kimimiz sevdamızı iş yerinde kimimiz okulunda yaşatır günboyu bu kutlu sevdayı.. Gün olur cezaevi maltalarında ismi anılır özlemle Fenerbahçemizin gün olur hastane köşelerinde.. Kimi zamansa bir mezar taşının üzerindedir bu zorlu sevdanın izleri..

    Hoyrat gülüşlerle severiz gözümüzden sakınırız Fenerbahçemizi bedenlerimizi yoran acımasız hayata inat ruhumuzu incitip içimizi acıtan kötülüklere nispet yaparcasına..

    iŞTE ÖYLE BiRŞEY...

    NOT: Gecenin bu vaktinde içimden yazmak geldi ve kendiliğinden döküldü kelimeler..

    Sevgiler.. Saygılar...
    Tümünü Göster
    ···
  2. 27.
    0
    orda konustuksınava ıyı hazırlanıyomusn fln evet dedı ıyı dedım sınav senın ıcınde benım ıcınde umarım jayırlı bıter dedım ve beyler sınava gırdık bana gazi hukuk aysegulude eskişehir almanca ogretmenlıgı geldıama ben dayanamam bızımkılerden haberısz gırdım yatay gecıs sınavına ve gıttım ankaraya lan burdada ne gorım kızın ünü fakulteyı bırak kampuste geziyo
    ···
  3. 28.
    0
    buyrun capsler beyler
    ···
  4. 29.
    0
    gençliğin gibilmiş
    ···
  5. 30.
    0
    lan bu başlığı ben tersten okumuştum özet geçiyim adam 136 kiloyla ayşeyle evleniyodu amk
    ···
  6. 31.
    0
    istanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.

    istanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde; Roma imparatorluğu (330-395), Bizans imparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin imparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı imparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin istanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.

    1923'te Ankara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren istanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzde Orta Doğu ve Avrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır. istanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.

    istanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde; Roma imparatorluğu (330-395), Bizans imparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin imparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı imparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin istanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.

    1923'te Ankara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren istanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzde Orta Doğu ve Avrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır. istanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.

    istanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde; Roma imparatorluğu (330-395), Bizans imparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin imparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı imparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin istanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.

    1923'te Ankara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren istanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzde Orta Doğu ve Avrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır.
    istanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.

    istanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde; Roma imparatorluğu (330-395), Bizans imparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin imparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı imparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin istanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.

    1923'te Ankara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren istanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzde Orta Doğu ve Avrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır. istanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.

    istanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde; Roma imparatorluğu (330-395), Bizans imparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin imparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı imparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin istanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.

    1923'te Ankara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren istanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzde Orta Doğu ve Avrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır. istanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.

    istanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde; Roma imparatorluğu (330-395), Bizans imparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin imparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı imparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin istanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.

    1923'te Ankara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren istanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzde Orta Doğu ve Avrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    0
    @48 sende tam malmışın arkadaş
    @50 diğer yannanların tadını aldın tabi
    ···
  8. 33.
    0
    istanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.

    istanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde; Roma imparatorluğu (330-395), Bizans imparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin imparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı imparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin istanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.

    1923'te Ankara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren istanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzde Orta Doğu ve Avrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır. istanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.

    istanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde; Roma imparatorluğu (330-395), Bizans imparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin imparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı imparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin istanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.

    1923'te Ankara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren istanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzde Orta Doğu ve Avrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır. istanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.

    istanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde; Roma imparatorluğu (330-395), Bizans imparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin imparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı imparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin istanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.

    1923'te Ankara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren istanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzde Orta Doğu ve Avrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 34.
    0
    @67 abi kalbinin yerine yannan mı takmışlar ya
    nasıl için rahat ediyo
    bin
    o çocuk senden değil
    ···
  10. 35.
    0
    ayşeyi zamanında kim gibip hamile bırakmış ama ?
    ···
  11. 36.
    0
    benı doven sıteden atan murat dostum @67 benı anlamanı beklemıyorum dostum ben sadece sevıyorum ve artık yanımda bır yıllıkta evlıyız hıc suphem yok bundan sonra ona
    ···
  12. 37.
    0
    pardon@91 olacaktı
    ···
  13. 38.
    0
    dıbını ddıbını dam başını gibe gibe gibeyim

    yeter lan deli döller.
    ···
  14. 39.
    0
    şaka maka yazdıklarının hepsini okudum kardeş nasıl bi aşkmış sendeki bi yastıkta kocayın...
    ···
  15. 40.
    0
    istanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.

    istanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde; Roma imparatorluğu (330-395), Bizans imparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin imparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı imparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin istanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.

    1923'te Ankara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren istanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzde Orta Doğu ve Avrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır. istanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.

    istanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde; Roma imparatorluğu (330-395), Bizans imparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin imparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı imparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin istanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.

    1923'te Ankara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren istanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzde Orta Doğu ve Avrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır. istanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemli metropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.

    istanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde; Roma imparatorluğu (330-395), Bizans imparatorluğu (395-1204, 1261-1453), Latin imparatorluğu (1204-1261) ve Osmanlı imparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin istanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.

    1923'te Ankara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren istanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzde Orta Doğu ve Avrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 41.
    0
    @1 hikaye çok uzun , özet geç lan bin
    ···
  17. 42.
    0
    Aylardır hasretini çektiğimiz Fenerbahçemize Çarşamba günü Young Boys rövanş karşılaşması ile kavuşuyoruz.Her sezon öncesi hissedilen telaşın içine girmiş bulunmaktayız. Maç öncesi dostlarla hasret giderecek olmak ayrı bir mutluluk sebebi zaten.

    Ancak bu mutluluk ve heyecan ne kadar uzun sürecek bu sene kim bilebilir ? Bugün sabah 9'da Göztepe'den Bostancı'ya kadar minibüs yolunu takip ederek yürüdüm... Bostancı'ya gelene kadar bütün besteleri tek tek sıradan geçirdim. Kısa bir prova yaptım kendimce fakat biliyorum ki onlarca güzel bestemiz varken biz gene Omuz Omuza'dan sonra ; " Ne Beşiktaş,ne Cimbom nede Trabzon'la" giriş yapacağız.. Maçı 1-0 önde zütürürken dakika 80'leri gösterdiği sırada biz gene Aşığım Aşığım Sana diye bağırıcaz... Bağırmayı geçtim onca emekle yaptırılan bayrakları bile sallayacak adam bulmak için bin bir dil dökeceğiz... Oysa eskiden Maraton'da bayrak sallamak için can atan onlarca insan olurdu..

    1 gün önce forumda veya toplantılarda maça 1 saat önce girileceği söylenecek ancak gene herkes maça 10 dakika kala gelecek ve turnikelerde ki sıkışıklığı yaşayacağız. Gene çoğu insan bağırıyormuş gibi yapıp playback yapacak ve insanlar "sadece bağırmak için toplanan bu kadar adamdan neden böyle az ses çıkıyor" diyecek. Geçen sene tribünün patladığı dakikalarda Türk Telekom'la karşılıklı besteler söyleniyordu.. Vamos,CK,Unifeb vedasından sonra buda son derece güç bir hal aldı... Ki zaten Migros'a sesimizi duyurmak için Kızılderililer gibi ateş yakmaktan başka denemediğimiz yol kalmadı..

    Tribünler ise gene karman çorman bir hal aldı..Biz bu sefer bunun dışında duruyoruz.iyi mi yapıyoruz kötü mü yapıyoruz orası ayrı tartışılır, ancak bu kadar olumsuzluğun yanında birde ayrılık ve kavgaların baş gösterdiği tribünlerimizde, bu sene bir mucize yaratmak bizim elimizde.

    Tartışmaların, ayrılıkların yaşandığı şu günlerde tek amacı Fenerbahçe olanlara sesleniyorum ;
    Evet beyler artık mikrofon bizde,ya sahnenin tozunu atacağız yada tozu yutacağız... Yukarda saydığım tüm olumsuzluklara karşı gellicem diyorsanız , Çarşamba günü olmamız gereken yerde görüşmek üzere..

    Tribünsel SevdaAylardır hasretini çektiğimiz Fenerbahçemize Çarşamba günü Young Boys rövanş karşılaşması ile kavuşuyoruz.Her sezon öncesi hissedilen telaşın içine girmiş bulunmaktayız. Maç öncesi dostlarla hasret giderecek olmak ayrı bir mutluluk sebebi zaten.

    Ancak bu mutluluk ve heyecan ne kadar uzun sürecek bu sene kim bilebilir ? Bugün sabah 9'da Göztepe'den Bostancı'ya kadar minibüs yolunu takip ederek yürüdüm... Bostancı'ya gelene kadar bütün besteleri tek tek sıradan geçirdim. Kısa bir prova yaptım kendimce fakat biliyorum ki onlarca güzel bestemiz varken biz gene Omuz Omuza'dan sonra ; " Ne Beşiktaş,ne Cimbom nede Trabzon'la" giriş yapacağız.. Maçı 1-0 önde zütürürken dakika 80'leri gösterdiği sırada biz gene Aşığım Aşığım Sana diye bağırıcaz... Bağırmayı geçtim onca emekle yaptırılan bayrakları bile sallayacak adam bulmak için bin bir dil dökeceğiz... Oysa eskiden Maraton'da bayrak sallamak için can atan onlarca insan olurdu..

    1 gün önce forumda veya toplantılarda maça 1 saat önce girileceği söylenecek ancak gene herkes maça 10 dakika kala gelecek ve turnikelerde ki sıkışıklığı yaşayacağız. Gene çoğu insan bağırıyormuş gibi yapıp playback yapacak ve insanlar "sadece bağırmak için toplanan bu kadar adamdan neden böyle az ses çıkıyor" diyecek. Geçen sene tribünün patladığı dakikalarda Türk Telekom'la karşılıklı besteler söyleniyordu.. Vamos,CK,Unifeb vedasından sonra buda son derece güç bir hal aldı... Ki zaten Migros'a sesimizi duyurmak için Kızılderililer gibi ateş yakmaktan başka denemediğimiz yol kalmadı..

    Tribünler ise gene karman çorman bir hal aldı..Biz bu sefer bunun dışında duruyoruz.iyi mi yapıyoruz kötü mü yapıyoruz orası ayrı tartışılır, ancak bu kadar olumsuzluğun yanında birde ayrılık ve kavgaların baş gösterdiği tribünlerimizde, bu sene bir mucize yaratmak bizim elimizde.

    Tartışmaların, ayrılıkların yaşandığı şu günlerde tek amacı Fenerbahçe olanlara sesleniyorum ;
    Evet beyler artık mikrofon bizde,ya sahnenin tozunu atacağız yada tozu yutacağız... Yukarda saydığım tüm olumsuzluklara karşı gellicem diyorsanız , Çarşamba günü olmamız gereken yerde görüşmek üzere..

    Tribünsel Sevda
    Tümünü Göster
    ···
  18. 43.
    0
    Aylardır hasretini çektiğimiz Fenerbahçemize Çarşamba günü Young Boys rövanş karşılaşması ile kavuşuyoruz.Her sezon öncesi hissedilen telaşın içine girmiş bulunmaktayız. Maç öncesi dostlarla hasret giderecek olmak ayrı bir mutluluk sebebi zaten.

    Ancak bu mutluluk ve heyecan ne kadar uzun sürecek bu sene kim bilebilir ? Bugün sabah 9'da Göztepe'den Bostancı'ya kadar minibüs yolunu takip ederek yürüdüm... Bostancı'ya gelene kadar bütün besteleri tek tek sıradan geçirdim. Kısa bir prova yaptım kendimce fakat biliyorum ki onlarca güzel bestemiz varken biz gene Omuz Omuza'dan sonra ; " Ne Beşiktaş,ne Cimbom nede Trabzon'la" giriş yapacağız.. Maçı 1-0 önde zütürürken dakika 80'leri gösterdiği sırada biz gene Aşığım Aşığım Sana diye bağırıcaz... Bağırmayı geçtim onca emekle yaptırılan bayrakları bile sallayacak adam bulmak için bin bir dil dökeceğiz... Oysa eskiden Maraton'da bayrak sallamak için can atan onlarca insan olurdu..

    1 gün önce forumda veya toplantılarda maça 1 saat önce girileceği söylenecek ancak gene herkes maça 10 dakika kala gelecek ve turnikelerde ki sıkışıklığı yaşayacağız. Gene çoğu insan bağırıyormuş gibi yapıp playback yapacak ve insanlar "sadece bağırmak için toplanan bu kadar adamdan neden böyle az ses çıkıyor" diyecek. Geçen sene tribünün patladığı dakikalarda Türk Telekom'la karşılıklı besteler söyleniyordu.. Vamos,CK,Unifeb vedasından sonra buda son derece güç bir hal aldı... Ki zaten Migros'a sesimizi duyurmak için Kızılderililer gibi ateş yakmaktan başka denemediğimiz yol kalmadı..

    Tribünler ise gene karman çorman bir hal aldı..Biz bu sefer bunun dışında duruyoruz.iyi mi yapıyoruz kötü mü yapıyoruz orası ayrı tartışılır, ancak bu kadar olumsuzluğun yanında birde ayrılık ve kavgaların baş gösterdiği tribünlerimizde, bu sene bir mucize yaratmak bizim elimizde.

    Tartışmaların, ayrılıkların yaşandığı şu günlerde tek amacı Fenerbahçe olanlara sesleniyorum ;
    Evet beyler artık mikrofon bizde,ya sahnenin tozunu atacağız yada tozu yutacağız... Yukarda saydığım tüm olumsuzluklara karşı gellicem diyorsanız , Çarşamba günü olmamız gereken yerde görüşmek üzere..

    Tribünsel SevdaAylardır hasretini çektiğimiz Fenerbahçemize Çarşamba günü Young Boys rövanş karşılaşması ile kavuşuyoruz.Her sezon öncesi hissedilen telaşın içine girmiş bulunmaktayız. Maç öncesi dostlarla hasret giderecek olmak ayrı bir mutluluk sebebi zaten.

    Ancak bu mutluluk ve heyecan ne kadar uzun sürecek bu sene kim bilebilir ? Bugün sabah 9'da Göztepe'den Bostancı'ya kadar minibüs yolunu takip ederek yürüdüm... Bostancı'ya gelene kadar bütün besteleri tek tek sıradan geçirdim. Kısa bir prova yaptım kendimce fakat biliyorum ki onlarca güzel bestemiz varken biz gene Omuz Omuza'dan sonra ; " Ne Beşiktaş,ne Cimbom nede Trabzon'la" giriş yapacağız.. Maçı 1-0 önde zütürürken dakika 80'leri gösterdiği sırada biz gene Aşığım Aşığım Sana diye bağırıcaz... Bağırmayı geçtim onca emekle yaptırılan bayrakları bile sallayacak adam bulmak için bin bir dil dökeceğiz... Oysa eskiden Maraton'da bayrak sallamak için can atan onlarca insan olurdu..

    1 gün önce forumda veya toplantılarda maça 1 saat önce girileceği söylenecek ancak gene herkes maça 10 dakika kala gelecek ve turnikelerde ki sıkışıklığı yaşayacağız. Gene çoğu insan bağırıyormuş gibi yapıp playback yapacak ve insanlar "sadece bağırmak için toplanan bu kadar adamdan neden böyle az ses çıkıyor" diyecek. Geçen sene tribünün patladığı dakikalarda Türk Telekom'la karşılıklı besteler söyleniyordu.. Vamos,CK,Unifeb vedasından sonra buda son derece güç bir hal aldı... Ki zaten Migros'a sesimizi duyurmak için Kızılderililer gibi ateş yakmaktan başka denemediğimiz yol kalmadı..

    Tribünler ise gene karman çorman bir hal aldı..Biz bu sefer bunun dışında duruyoruz.iyi mi yapıyoruz kötü mü yapıyoruz orası ayrı tartışılır, ancak bu kadar olumsuzluğun yanında birde ayrılık ve kavgaların baş gösterdiği tribünlerimizde, bu sene bir mucize yaratmak bizim elimizde.

    Tartışmaların, ayrılıkların yaşandığı şu günlerde tek amacı Fenerbahçe olanlara sesleniyorum ;
    Evet beyler artık mikrofon bizde,ya sahnenin tozunu atacağız yada tozu yutacağız... Yukarda saydığım tüm olumsuzluklara karşı gellicem diyorsanız , Çarşamba günü olmamız gereken yerde görüşmek üzere..

    Tribünsel Sevda
    Tümünü Göster
    ···
  19. 44.
    0
    BEN BILGIMLE gibERIM ODA SUDUR KI:

    1. doğumdan önce kürtaj yaptıran kız hamile kalamaz. Doktora gitmeniz ve bunun için yardım almanız gerekir sen hamile olduğunu doktordan öğreniyosun sağlık dersi özürlü bin şimdi gibtir git hepsini okudum.

    Özet:Hiç doğurmadan kürtaj olan bir kadının normal yoldan hamile kalma olasılığı 1% dir.Bu Hikaye Kolpadır boşa okudum.
    ···
  20. 45.
    0
    nasıl iyi buldunnuz mu beyler sadece aşktı beyler hiç bişe deıl ben mutluyum harbıden dunya bı yana aysegulle bugun haberını alsamda dohacak cocuhumda bir tarafa
    ···