1. 76.
    0
    sasuke huur çocuğudur. Sakurayada inoyada karinede çakmadı dıbına koduğumun gayı ya.
    ···
  2. 77.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  3. 78.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  4. 79.
    0
    reserved
    ···
  5. 80.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  6. 81.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  7. 82.
    0
    sasukenin amk
    ccc uchiha itachi ccc
    ···
  8. 83.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  9. 84.
    0
    ccc madara giber bence ccc
    ···
  10. 85.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  11. 86.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  12. 87.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  13. 88.
    0
    ccc uchiha itachi ccc
    ···
  14. 89.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  15. 90.
    0
    gaara giber
    ···
  16. 91.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  17. 92.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  18. 93.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  19. 94.
    0
    ccc uchiha sasuke ccc
    ···
  20. 95.
    0
    fotosentez en basit anlatımıyla bitkilerin nefes alıp vermesi, yada bitkilerin karbondioksiti emip yerine oksijen üretmesidir.

    fotosentez işlemi bitkilerde bulunan kloroplast adlı hücrede gerçekleşir.bu hücreyi incelemek gerekir ise:



    - kloroplast: bitki hücresiyle hayvan hücresi genel olarak aynı özellikleri taşımaktadır. bu iki canlı türünün hücreleri arasındaki en önemli fark, bitki hücresinde artı olarak, içinde fotosentezin gerçekleştiği yeşil bir deponun (plastid) yani kloroplastın bulunmasıdır. seyyar bir enerji santrali gibi güneş ışığını emen klorofilleri saklayan bu organizmalar bütün sistemin kalbidir. kloroplastlar, iç içe geçmiş balonlara benzeyen yapılarıyla, doğanın yeşil rengini verirler.
    bitki hücresinde, fotosentez işlemi kloroplastlarda meydana gelir. kloroplast 2-10 mikrometre kalınlığında (mikrometre metrenin milyonda biridir), 0,003 milimetre (milimetrenin binde üçü) çapında mercimek şeklinde küçük disklerden oluşmuştur. bir hücrede 40'a yakın kloroplast vardır. bu ilginç birimler bu kadar küçük olmalarına rağmen bulundukları ortamdan iki zarla ayrılmışlardır. bu zarların kalınlığı ise akıl almayacak kadar incedir: 60 angström, yani 0,000006 milimetre. (milimetrenin yaklaşık yüzbinde biri)
    kloroplastın içinde "tilakoid" adı verilen yassılaşmış çuval şeklinde yapılar vardır. bunlar fotosentezin kimyevi birimleri olan klorofilleri muhafaza eder ve daha ince zarlarla korunurlar. bu tilakoidler, "grana" adı verilen 0,0003 milimetre büyüklüğünde ve madeni para şeklinde üst üste yığılmış diskler olarak dizilmişlerdir. bir kloroplast içinde bu granalardan 40-60 adet bulunur. bütün bu karmaşık yapılar, protein ve yağların belirli bir amaç için biraraya gelmeleriyle oluşur. bunlar da belirli oranlarda bulunurlar. örneğin tilakoid zarı %50 protein, %38 yağ ve %12 pigmentten oluşmuştur.
    - tilakoid: kloroplastın içindeki ikinci aşama tilakoid adı verilen torbalardır. bunlar çuvala benzeyen ve içinde klorofil molekülünü saklayan zarlardır. bu torbaların içinde güneş ışığını emen yeşil pigment olan klorofil bulunur.
    - grana: tilakoidler biraraya gelerek granaları oluştururlar.
    - klorofil: kloroplastın içinde bulunan ve güneş ışığını emen yeşil pigmenttir. klorofil olmasaydı, ne oksijen, ne besin, ne de doğanın rengi olurdu.
    - stroma lamella: kloroplast içinde granaları bağlayan boru şeklindeki zar.
    - stroma: kloroplastın içindeki jele benzeyen sıvı.





    3.1. fotosentez ve işik
    kloroplastların fotosentezi gerçekleştirebilmesi için güneş ışığına ihtiyaçları vardır.
    atmosfer, gerek fonksiyonları gerekse kimyasal bileşimiyle yaşam için zorunlu, mükemmel bir örtüdür. güneş, çok farklı dalga boylarında ışığı yayar. ancak bu dalga boylarından sadece çok dar bir aralık yaşam için gerekli olan ışığı içerir. ve bu noktada önemli bir mucize görülür; atmosfer öyle bir yapıya sahiptir ki, sadece yaşam için gerekli olan aralıktaki ışığın geçmesine izin verirken, yaşam için zararlı olan x ışınlarını, gama ışınlarını ve diğer zararlı tüm ışınları emer ya da geri yansıtır. yaşam için son derece önemli olan bu seçilimden sorumlu olan atmosfer tabakası ise, kimyasal formülü o3 olan "ozon tabakası"dır. ozon tabakasının evrendeki diğer 1025 adet farklı dalga boyuna sahip ışın cinsi arasından, yalnızca yaşam için gerekli 4500 - 7500 a0 aralığındaki görünür ışığı geçirmesi bizim için özel tasarlanmış bir mucize olduğunun göstergesidir. eğer atmosfer bu aralıkta bulunan ışığı geçirmeseydi veya bu ışıkla birlikte farklı dalga boylarındaki ışıkları da geçirseydi, yeryüzünde canlılık kesinlikle oluşamazdı. bu, canlılığın oluşması için gereken yüzbinlerce koşuldan sadece bir tanesidir ve bu koşulların tamdıbının ekgibsiz olarak oluşması, canlılığın tesadüfen meydana gelmesinin kesinlikle imkansız olduğunu gösterir.
    farklı dalga boyundaki ışıklar farklı renkler demektir. gördüğümüz bütün renkler belirli bir dalga boyuna ve frekansa sahiptir. örneğin kırmızının dalga boyu mordan uzundur. bizim renkleri görebilmemizin sebebi ise gözlerimizin bu hassas dalga boylarını algılayacak ve beynimizin de bunları yorumlayacak şekilde yaratılmasından kaynaklanır.
    işığın dalga boyu "nanometre" adı verilen bir birimle tanımlanır. bir nanometre ise metrenin milyarda birine eşittir. örneğin kırmızının dalga boyu 770, koyu morun ise 390 nanometredir. ancak bu o kadar küçük bir birimdir ki, insanın gözünde canlandırabilmesi kesinlikle imkansızdır. bu ışıkların bir de frekansları vardır. bu frekans "hertz" veya saniyedeki devir sayısıyla ölçülür. bir devir ise dalganın en üst ve en alt noktası arasındaki mesafedir. işık saniyede 300.000 km yol alır. eğer dalga boyu daha küçük ise fotonlar aynı sürede daha fazla mesafe kat etmek zorunda kalırlar.
    buraya kadar anlatılan özelliklerden anlaşılacağı gibi bitkinin kullandığı ışık çok özel bir yapıya sahiptir. bu ışık, hem atmosferde hassas bir elekten geçirilerek süzülür, hem bizim algılayamayacağımız kadar küçük bir mesafe aralığında hareket eder, hem de bilinen en büyük hıza sahiptir. ayrıca hem dalga olarak hem de foton denilen tanecikler şeklinde hareket ettiği için maddeleri oluşturan atomlara çarparak kimyasal reaksiyonlara sebep olma özelliğine de sahiptir. (yani ışık hızına çıkılmış oluyor.)
    bu kadar kompleks bir yapıya sahip olan ışık büyük mesafeler katedip bitkiye ulaştığında, özel bir anten sistemi tarafından algılanır. bitkide bulunan bu anten sistemi o kadar hassas bir yapıya sahiptir ki, sadece bu çok küçük bir dalga aralığında bulunan ışığı yakalayacak ve bu ışığı işleyecek sistemleri başlatacak şekilde yaratılmıştır. eğer ışık herhangi başka bir değere, hıza veya frekansa sahip olsaydı, pigment (bitkinin anteni) bu ışığı göremeyecek ve işlem daha başlamadan sona erecekti. pigment ve ışık arasındaki uyum, çok sık karşılaştığımız özel yaratılış örneklerindendir. örneğin kulak ve ses dalgası, göz ve ışık, besinler ve sindirim sistemi gibi sayısız uyumlu yaratılış örneği mevcuttur. ne ışık kendi dalga boyunu ayarlar ne de pigment algılayabileceği ışık boyunu seçme şansına sahiptir. açıktır ki, ikisi de bu sistem için özel olarak yaratılmışlardır.
    Tümünü Göster
    ···