türklerin islamı kabulü

dünyaya hükmeden türkleri
bi avuç ülkeye düşürüp yok olmaya mahkum eden tercihtir...

panpalar arap tarihçi taberinin anlatımına göre:

horasanı tamamen işgal ederek bundan cesaret alan araplar, ilk horasan valileri olan ubeydullah bin ziyad komutasındaki 24000 askerlik bir birlikle, 673 yılında Ceyhun Nehri'ni geçerek Kibac Hatun idaresindeki Buhara'yı kuşatma altına alır. Kibac Hatun diğer Türk boylarından yardım istese de beklediği yardımı alamaz ve böylece Arap askerleri Buhara'yı işgal edemese şehri talan eder.

türklerin göktengri dinine çok benzediği için islamı kabul ettiğini. Araplarla türklerin el ele tutuşup güneşe doğru büyük sevgi ve kardeşlikle koşarken etrafta kuşların ötüşleri, kelebeklerin pır pır eden uçuşunu doğanın sesini rüzgarın tatlı esintisinin türkler ve arapların sevigiyle tenlerinde hissetmeleri masalını anlatacak şimdi biri çıkıp.

celalettin vatandaş diye bir yazarın vahiyden kültüre isimli bir kitabı var...

açtığın baslıkla genel olarak kitabın bi ilgisi yok ama orada müslümanların fetihlerle çine kadar dayandıkları ve çinlilerle savaştıkları, bu savaşlar esnasında da türklerin de çinlilere karşı savaştıkları düşmanımın düşmanı dostumdur felsefesiyle olaya girişip birlikte çinlilere karşı mücadele vermeleri birbirlerini daha yakından tanımalarına ve göktanrı dinininde islamın bazı görüşlerine yakın olması hasebiyle kabul ettiğinden falan bahsediyor...

bu konu hakkında bildiğim bu

bu valinin başarısızlığının ardından Horasan'a ikinci vali olarak atanan, Halife Osman'ın oğlu Said de Buhara'yı kuşatmak için hazırlıklar yapar. kibac hatun yine diğer türk boylarından yardım ister, yardım gelmeyince said'le anlaşmak zorunda kalır. bu anlaşmaya göre kibac hatun, said'in diğer türk beyliklerine karşı düzenleyeceği harekatlarda karşı çıkmayacak ve kimi kaynaklara göre 50, kimi kaynaklara göre de 80 türk asilzadesini said'e esir olarak verecektir. bu anlaşmanın sağladığı rahatlıkla said, bir diğer türk şehri olan semerkand'ı ele geçirir, adeta talan eder ve esir aldığı binlerce türk gencini horasan'a getirerek esir pazarlarında satar. bu olayın ardından said'in kibac hatun'dan aldığı esirler said'i öldürür ve dağlık bölgelere kaçar. daha sonraki yıllarda bu kişilerin açlıktan öldüğüne dair rivayet vardır.

@23 anneni banyonun ortasına koyduğum pazardan 5 liraya alınmış ve üzerine tavana boya yaparken beyaz boya damlamış kırmızı taburenin üzerine oturtup, ıslak saçlarını ellerimle toplayıp boynunun kenarından göğüslerinin arasına salladıktan sonra bir ay gibi ortaya çıkan boynuna ve omuzlarına bakır tasla su dökmek, teninin tuzuyla birleşip havalanan buharı içime çekmek, sonra onu sandalyenin sırtıymış gibi kendime çekip yaslamak kürek kemiklerinin arasına erkekliğimi bastırmak ve tam karşımızda duran aynadan gülümseyen gözleriyle bana bakışını izlemek istiyorum. kim bilir belki taburenin altındaki delikten orta parmağımı sokar dıbına bilibilibili yapayım

seviye çok yükseldi

said'in öldürülmesinin ardından horasan valiliğine salim bin ziyad atanır. bu vali de said'in yolundan giderek 680 yılında türk boylarını islamlaştırmak adına şehirlere saldırır ancak başarısız olur. bunun üzerine türk boyları arapların elinde bulunan şehirlere saldırarak talan eder. bunun öcünü almak isteyen araplar, büyük bir ordu toplayarak tekrar türklerin üzerine saldırıya geçer ve pekçok şehri talan eder. yine taberi'nin anlattığına göre bu talan esnasında her arap 2400 dirhem almıştır. o zamanki şartlarda bir kölenin 300 ila 500 dirhem arasında değiştiği düşünülürse talanın ne kadar büyük olduğu açıkça hesaplanabilir.

ilgimi çeken konular ama yatmam lazım panpa ya

islam'da asimilasyon diyebileceğimiz ilk olaylar, 685 yılında halife abdülmelik döneminde başlar. abdülmelik, çevresindeki halkları islamlaştırma politikasına, kan dökücü olarak çevresinde kötü bir üne sahip olan haccac'ı ırak'a genel vali olarak atamasıyla başlar. bu dönemde islam devletinin dili arapça olmuş ve bölge halkının arapça konuşması zorlanmış, bunun yanında gayrimüslimlerin haraç karşılığında sahip olduğu birtakım haklar da ellerinden alınmıştır (tabi bu arada haraç kaldırılmamış).

@29 rezerve al panpa ben daha sabaha kadar yazarım mevzu derin

ben daha etmedim

haccac, ırak genel valiliğine getirildikten sonra ubeydullah ibni ebi bekri'yi sicistan'a, muhalleb ibni ebi sufra'yı da horasan'a vali atar. o sıralarda sicistan, rutbil isimli bir türk hükümdar tarafından yönetilmekte ancak arapların himayesi altında yaşamaktadır. himaye olmanın şartı gereği rutbil, araplara düzenli olarak bir miktar vergi öder. ancak haccac bununla yetinmez ve sicistan'ın arap valisi ubeydullah'ı rutbil'in üzerine gönderir. amacı, rutbil'in kayıtsız şartsız araplara teslim olmasıdır. rutbil en başta bu teklifi kabul etmez ve ubeydullah'ın hareketi karşısında (o dönemin ölçü birimiyle) 18 fersah geriye çekilerek ubeydullah ve ordusunu kuşatma altına alır. ubeydullah, rutbil'den kurtulmak için 700.000 dirhem teklif etse de rutbil bu teklifi kabul etmez ve arap ordusunu ağır bir bozguna uğratır.

http://ebediolur.blogspot.com/ bu sitedeki bin yıllık yolculuk yazı dizisini okursanız bu konu hakkında çok çarpıcı bir bakış açısına sahip olursunuz. biraz uzun ama akıcı. araştırmayı ve öğrenmeyi sevenlerin hoşuna gidecektir.

@35 kafana sıçabilir miyim gerizekalı panpam?

ubeydullah'ın bozguna uğramasına çok sinirlenen haccac, 40.000 mevcutlu büyük bir ordu toplayarak abdurrahman ibn esas komutasında rutbil'in üzerine gönderir. rutbil'i yenemeyeceğini anlayan abdurrahman ise rutbil'le anlaşma yolunu seçer. bu olay üzerine daha da öfkelenen haccac, abdurrahman'ı yakalatmak için bir birlik gönderse de bu birlik abdurrahman'ın askerleri karşısında bozguna uğrar. yenik birlikleri basra'ya kadar takip eden abdurrahman, burada haccac'ın birliklerine yenilir ve ordusu dağılır. bunun üzerine rutbil'e sığınmak zorunda kalan abdurrahman, aynı zamanda haccac ile rutbil arasında büyük bir çekişmenin de doğmasına sebep olacaktır. çünkü abdurrahman'ın kendisine verilmesini isteyen haccac, eğer abdurrahman kendisine verilmezse büyük bir ordu kurup türk şehirlerinin üzerine yürüyeceğini, verilirse savaştan vazgeçip rutbil'den 7 sene boyunca vergi alınmayacağını iletir. hem savaş yorgunu olan, hem de vergiden muaf olacağını öğrenen rutbil bu teklifi kabul etse de bunun br hata olduğunun farkına kısa süre içinde varacaktır. çünkü abdurrahman'ı teslim alan haccac, 699 yılında muhelleb bin ebi sufyan komutasında büyük bir ordu kurarak türk şehirlerinin üzerine gönderir. hocente, kes, sogd ve nesef şehirlerini ele geçirse de türkler direnir.

bu savaşlar esnasına horasan valiliğine işgalci birliklerin komutanı olan muhelleb'in oğlu yezid getirilir. yezid de babasından geri kalmayarak türk şehirlerini talan eder. yezid'in savaşçıları, harezm'de ele geçirdikleri türkleri boyunlarına damga vurarak köle pazarlarında satar. bu tarihlerde araplar her ne kadar türk şehirlerinin üzerine saldırıp talan ettilerse de kalıcı bir üstünlük sağlayamamış, kazandıkları topraklı kısa bir süre sonra türklere iade etmek zorunda kalmışlardır.

705 yılında halife abdülmelik ölünce yerine oğlu velid geçer. velid'in islam halifeliği tahtına oturmasıyla beraber türk tarihini baştan sona değiştirecek önemli bir olay yaşanır: kuteybe ibni müslim horasan valisi olarak atanır. bu olayın türk tarihi için önemi, o zamana kadar kalıcı bir başarı sağlanamayan horasan işgallerinde bir dönüm noktası olmasıdır. bu konuyu derine indiğimde daha iyi anlayacaksınız.

türklerin kelimenin gerçek anldıbına uygun olarak, kılıç zoruyla islamlaştırılması kuteybe zamanında olmuştur. vali olarak atandığı günden itibaren türk boylarının tamamen ele geçirilerek islamlaştırılması için büyük bir ordu toplamaya koyulur. askerlerini topladığı merv şehrinde askerlerine, kuran'da geçen "yalnız allah dini kalana kadar savaşın (bakara/193)" ve "din tamamen allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın (enfal/8)" ayetlerini hatırlatır. bundan sonra saldırıya geçen kuteybe, ilk olarak baykent'i kuşatır. diğer türk boylarının da yardımıyla 2 ay süren savaşta araplar kesin bir galibiyet alamasa da türkleri haraca bağlamayı başarır. şehir yıkımdan kurtulsa da araplar anlaşmayı ihlal ederek şehri talan eder ve giderken şehirde bir askeri garnizon bırakır. başlarına gelecekleri anlayan türkler silahlanarak isyan etse de kuteybe bu olay üzerine tekrar baykent'e gelir, silahlı bütün isyancıları öldürtür, kadın ve çocukları esir alır ve şehri baştan aşağı talan eder.

yine taberi'nin anlatımına göre kuteybe'nin baykent'teki yağmadan aldığı ganimetin haddi hesabı yoktur. hatta bütün horasan'ı işgal ettiklerinde bile arapların bu kadar ganimet almadığını belirtir.

sabah okurum hepsini. reserved.

şehrin yağmalanmasından sonra daha önce horasan'dan merv'e getirilmiş olan arap aileleri baykent'e iskan ettirilir. şehirde muhafız birlikleri oluşturulur. valilikten vergi denetimine, emniyete kadar bütün denetim teşkilatı araplardan oluşturulur. türklerin inançlarına ait totemler, putlar vs toplatılır, taş olanlar kırılır, altın olanlarsa eritilir ve ganimet olarak araplar tarafından alınır. bundan sonra önceden esir edilmiş olan kadın ve çocuklar, kocalarına ve babalarına para karşılığında iade edilir. burada dikkat etmek istediğim nokta, şehrin araplar tarafından fethedilmeyişi ama adeta ele geçirilişidir. baykent yine bir türk şehridir resmi olarak ama bahsedilen olaylarda geçtiği gibi artık tamamen araplar tarafından yönetilir, şehre büyük miktarda arap aileler yerleştirilir.

baykent işgalinden sonra sıra buhara'nın tamamen işgal edilip islamlaştırılmasına geçilmiştir.