+10
-6
Türklerin 70 yıl kadar süren kanlı bir tarihsel süreç ve savaşlar sonucunda Arap ordularına yenilerek kılıç zoruyla Müslümanlığı kabul etmek zorunda kaldıkları artık gizlenmesine gerek olmayan bir gerçekliktir. Müslüman Araplar kafir (!) Türkleri katlederek, mallarına mülklerine el koyarak, kadınları ve kızlarını köle ve cariye yaparak, Türk kentlerine Arap aileler yerleştirerek, Müslüman olmayanlara cizye vergisi ve çeşitli yaptırımlar uygulayarak Türkleri ite kaka Müslüman yapmayı başarmışlardır. Kuşkusuz, Müslüman olan Türkler ile Müslümanlığa direnen kafir (!) Türkler arasında da çatışmalar ve savaşlar olmuştur. Ancak, bu yazı kapsamında buna değinmeye olanak olmayıp Türklerin salt Araplar ile olan savaşları ve ek olarak eski Türk inançları çok kısa bir şekilde anlatılacaktır.
70 YIL SÜREN ARAP-TÜRK SAVAŞLARI
Muhammet’in damadı Halife Ali’nin öldürülmesinden sonra Emevi hanedanlığı (661- 744) hilafeti devralmış ve bu dönemden başlayarak Araplar ile Türkler arasından 670den 740 yılına kadar sürecek yoğun çatışmalar ve savaşlar süreci başlamıştır. Bu 70 yıllık süreci mercek altına aldığımızda, karşımıza yağmalanan Türk kentleri, katledilen, köle ve cariye olarak satılan Türklerden oluşan kanlı ve karanlık bir tablo karşımıza çıkar:
658 yılında Batı Göktürk devleti iç karışıklık ve Çin saldırıları sonucu yıkılmıştı. Doğu Göktürkleri ise o sırada Çin baskısı altındaydılar (630- 681). Bu nedenle, merkezi bir yetke ve dayanışmadan yoksun, birbirinden bağımsız başına buyruk site ve beylikler halinde “ipek Yolu” üzerindeki korumasız zengin Türk kentleri islam ve cihat inancıyla güçlenen Araplar için kaçırılmaz bir fırsat ve av haline gelmişlerdi. O tarihlerde Türkmenistan (Aşkabat, Merv), Tacikistan-Özbekistan (Buhara, Semerkant, Taşkent, Baykent), Kırgızistan-Afganistan (Talukan) bölgeleri ile Maveraünnehir denilen Seyhun-Ceyhun (Siriderya-Amuderya) nehirleri havzasında yaşayan Türkler, alım, satım, takas ve ticari uğraşın yanı sıra madencilik (altın, demir, bakır) ile de uğraşıyorlardı. Özellikle adı “zengin kent” anldıbına gelen Semerkant o devirde çok ünlüydü.
632de Muhammet’in ölümünden sonra Araplarda “halifelik” düzenine geçilmiş, sırasıyla Ebubekir, Ömer, Osman, Ali halife olmuşlardı. ilk kez Halife Osman (644-656) zamanında 2.700 kişilik bir Arap ordusu Fergana’ya kadar geldiyse de Türkler tarafından yok edilmişlerdi.
muharebe
Halife Ömer (634-644) döneminde de Hazar Türkleri Bulan Han önderliğinde Arap istilasına tüm güçleriyle direnmişler, ancak, Halife Hişam Bin Abdülmelik (724 – 743) döneminde çok kalabalık cihat orduları karşısında Müslümanlığı kabul etmek zorunda kalarak Araplarla barış yapmışlar (737), Araplar bölgeden çekildikten sonra tekrar eski Şaman dinlerine dönmüşlerdir!
Arap akınları Türkleri Müslümanlık’tan o kadar soğutmuş olmalı ki bir tepki olarak Hazar Türklerinde Yahudilik resmi devlet dini olarak kabul edilir (799). Hazar Türkleri VIII-IX. yüzyıllarda “Hazar Barışı” diye anılan bir çağın öncülüğünü üstlenirler. Bu dönem süresince dinsel hoşgörü gelişmiş, halkın çoğunluğu Şamanlığa bağlı kalırken kağan ve yönetici sınıf Yahudilik, tüccar sınıf ise Müslümanlığa geçmiştir. Bugün Kafkasya, Ukrayna ve Polonya’da yaşayan Yahudi Karaylar (Karayim Türkleri) bu soydandır.
TÜRK KENTLERiNiN YAĞMALANMASI
Emevi halifesi I. Muaviye (661-680) zamanında Horasan’ı (Doğu iran) ele geçiren ve burasını Türklere saldırı üssü olarak kullanan Araplar Ubeydullah Bin Ziyat komutasında 24.000 kişilik bir orduyla Buhara’yı kuşatır (673). Buhara Meliki Kibaç Hatun diğer Türk beylerinden yardım istese de yardım kendisine gelmez. Arap orduları terör estirip kenti yağmalayıp geri dönerler. Aynı yıl bu kere Osman’ın oğlu Sait komutasında bir ordu yeniden Horasan’dan Buhara’ya doğru yaklaşır. Kibaç Hatun bu kere barış antlaşması yapmak zorunda kalır. Araplar bunun üzerine Semerkant’a saldırır, kent baştan başa yağmalanır, binlerce Semerkantlı köle olarak satılmak üzere Horasan’a zütürülür.
Halife Abdülmelik (685-705) döneminde Afganistan (Sicistan) seferi başlar. Bölgenin Türk hükümdarı Rutbil cihat ordularına direnir ve kanlı çatışmalar olur. 699 da Afganistan bölgesinden irili ufaklı bir çok kent Araplarca yağmalanır. Abdülmelik ölünce yerine geçen oğlu Halife Velit’in (705-715) komutanlarından Kuteybe ibni Müslim Baykent ve Buhara’yı ele geçirir. Her iki kent baştan başa yağmalanır, Budist ve Zerdüşt heykellerinden taş olanlar kırılır, altın olanlar ganimet olarak alınır, direnenler kılıçtan geçirilir, kadın ve erkek binlerce kişi köle yapılır . Arap aileler Baykent’e yerleştirilir. Türk aileler evlerini Arap aileler ile paylaşmak zorunda bırakılır. islami kurallara uymayanlara, sünnet olmayanlara ağır cezalar verilir, her yere camiler inşa edilir, Cuma namazı zorunlu hale getirilir..
kerbela
Şeriat ordularının amansız ilerleyişi karşısında Talukan (Kuzey Afganistan) kenti teslim olur. Buna rağmen Kuteybe’nin askerleri 40.000 kadar Türk’ü öldürüp sağ kalanları kent girişindeki ağaçlara asarlar. Aral Gölü’nün güneyinde bulunan Harzem bölgesini yakıp yıkıp halkı kılıçtan geçirirler. Bundan sonra Arap ordusu Semerkant üzerine yürür. Taşkent ve Fergana’dan yardım gönderilir, fakat birlikler Araplar tarafından pusuya düşürülerek yok edilirler. Semerkant teslim olur.
Horasan’da ordusunu yeniden hazırlayan Kuteybe en son Kaşgar’a doğru yola çıkar (715). Kaşgar günümüzde Çin’e bağlı Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde bir kenttir. O sırada Halife Velit ölmüş yerine Süleyman ibni Abdülmelik (715-717) geçmiştir. Bu yeni Halife ile arası iyi olmayan Kuteybe Kaşgar seferini yarıda bırakarak ona karşı ayaklanır, ancak yakalanıp öldürülür..
Yeni halife, Kuteybe’nin yerine Yezit ibni Muhellep’i sefere gönderir. Yezit’in ilk işi Hazar denizinin batısına, Dağıstan bölgesine saldırmak olur (716). Dağıstan Meliki Saltekin, Yezit’e karşı uzun süre dayanır. Sonunda Dağıstan düşer. Kent yağmalanır ve 14.000 kişi öldürülür. Yezit’in ordusu Hazar denizinin güney doğusunda bulunan Gürgan kentine yönelir. Günümüzde iran’a ait bir kent olan Gürgan (Gorgan) savaşmadan teslim olsa da 50.000 Türk acımasızca öldürülür.
717 yılından itibaren Arapların kendi aralarındaki çatışmalar nedeniyle islam ordularının saldırıları hız keser. Bunu fırsat bilen Sogdia (Özbekistan-Tacikistan) bölgesindeki Türgişler (Türkeşler) Araplara başkaldırır (720). Türgiş başbuğu Sulu Çor Müslümanlara karşı başlatılan isyanın liderliğini üstlenir . Türk ordusu karşı saldırıya geçerek 728 yılında Buhara’yı geri alır. Semerkant’ı Araplardan geri almak için kuşatır. Ancak, Araplara destek birliklerin gelmesiyle Türkler kuşatmayı kaldırmak zorunda kalır. 732’de Buhara’yı da terk ederek geri çekilirler. Sulu Çor yardımcısı tarafından bir komplo sonucu 737 yılında öldürülür. Sulu Çor’nun öldürülmesinden sonra Türkler bir daha toparlanamazlar..
turklerin-musluman-olusu
Bu arada Arap saldırıları hız kesmeye başlarken Müslümanlığı kabul eden Türklere ekonomik çıkarlar sağlanmakta, cizye olarak alınan vergiler düşürülmekte, çok daha yumuşak politikalar uygulanmaktadır. Halife Hişam Bin Abdülmelik (724 – 743) döneminde Taşkent ve Fergana da Arap ordularına teslim olduktan sonra (740) savaşlar sona erer. Araplar Semerkant’a tamamen yerleşirler. Yurtlarını terk ederek giden Türklerin geri dönmeleri halinde vergi borçları affedilir, halkın kendiliğinden Müslüman olması teşvik edilmeye başlanır.
TÜRKLER MÜSLÜMAN OLDUKTAN SONRA…
Görüldüğü gibi islam’ın Türklere kabul ettirilmesi hiç de öyle güle oynaya olmamış 70 yıl kadar süren bu kanlı süreç sonunda Arap egemenliğine boyun eğen Türkler Müslüman olanlara sağlanan ayrıcalıkların da etkisiyle eski dinleri olan Şaman- Göktürk dinini terk etmeye başlamışlardır. Zaten bir süre sonra Abbasi devleti (750-1258) dönemi başlayacak, Türk savaşçılar Arap ordularına katılacaklardır.
Nitekim 751 yılında Talas Irmağı (Güney Kazakistan) kıyısında gerçekleşen bir savaşta ilk kez birleşik Arap – Türk orduları Çin ordusunu yenince bu başarı da Türklerin Müslüman olmasını hızlandırmış, Karlukların ardından Oğuzlar da islam’a geçmişlerdir. ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar’dan (840) sonra Oğuzlar Büyük Selçuklu Devleti’ni (1040) kurmuşlardır.
edit : çügüleyenler net gerizekalıdır. tarihte varolan ama asla konuşulmayanları yazdım. bu türklerin acizliğini göstermez. sonucta birçok millet birçok millet üzerinde egemenlik sağlamış ve kendi kültürünü aktarmıştır. bunu açıkca konuşmayacaksak yuh olsun bize. size diyeceğim talas savaşının öncesi var. biraz araştırın okuyun. ot olmayın
edit 2 : bunun doğru olmadığını iddaa edenler bi zahmet kaynaklarını gösterirlerse memnun olurum. öyle he amk he demekle olmuyo bu işler