atatürk’ün, “anadolu en aşağı 7000 yıllık türk beşiğidir” düşüncesi ve bu düşünce doğrultuda ortaya atılan türk tarih tezi 21. yüzyılda –bugün- yapılan “gen araştırmalarıyla” doğrulanmaktadır. genetik bilimindeki baş döndürücü gelişmeler, sadece geleceğe değil geçmişe de ışık tutmaktadır. dna moleküllerinin dizilişi toplumsal köken araştırmalarında büyük kolaylıklar sağlamaktadır. bugün, natonal geographic dergisinin yürüttüğü “genografi” projesi kapsamında dünyanın gen haritasının çıkarılmasına çalışılmaktadır. tarih, ekoloji ve antroploji bilimlerinin günümüzdeki en büyük yardımcılarından biri “genetik” bilimidir. ancak türkiye bu konuda dünyanın bir hayli gerisinde kalmıştır.
dünyadaki bu genetik araştırmaları yakından takip eden az sayıdaki bilim insanlarından biri timuçin binder’dir. kaliforniya üniversitesi’nde antropoliji eğitimi alan ve itü insan ve toplum bilimi bölümü’nde öğretim üyeliği yapan antropolog timuçin binder, gen araştırmalarının “anadolu türklerinin büyük bir bölümünün 40 bin yıldır bu toraklarda yaşadıklarını” gösterdiğini belirtmiştir. gen araştırmalarınagöre 1071 ve sonrasında orta asya’dan anadolu’ya gelenlerin oranının yüzde 10/15 arasında olduğunu belirten timuçin binder, 10 aralık 2007’de sabah gazetesine verdiği demeçte şu değerlendirmeleri yapmıştır:
“türkiye’de yaşayan insanların büyük bölümünün 40 bin yıl önce de bu topraklarda yaşamış olmaları… yani türkler 1071 yılında anadolu’ya gelmedi. hatta 40 bin yıldır buradan kıpırdamamışlar. bu topraklara aitler. orta asya’dan geldiği söylenenler buralı aslında. orta asya’dan anadolu’ya göç oldu ama, gelenlerin sayısı çok az! gen araştırmaları bugün türkiye’de yaşayan insanların ne kadarının orta asya kökenli olduğunu ortaya çıkarıyor. buna göre türkiye’nin genetik yapısı tarih öncesi dönemde bugünkü şeklini alıyor. orta asya’dan göç edenlerin sayısı yüzde 10/15 civarında. dolayısıyla gelenler nüfus yapısını da değiştirmemişler. hiç de ‘orta asya’dan anadolu’ya bir kısrak başı gibi uzanan’ bir durum söz konusu değil. (1071) orta asya göçü bir efsane. zaten gelen az sayıdaki insanın geni de çok daha kalabalık toplulukların (anadolu’ya daha önce gelen türklerin) içinde kaybolmuş.
40 bin yıldır anadolu’da yaşayan ve anadolu’nun “dip kültürünü” meydana getiren insanların “bizim atalarımız” olduğunu belirten binder, anadolu’ya sonradan gelen türklerin, anadolu’daki insanlarla (ön türklerle) kaynaşıp karıştıklarını da şöyle ifade etmiştir:
“anadolu’da, orta asya’dan göç etmeyen yüzde 85/90’ın anlatılmayan öyküsü ve öyküleri var. orta asya göçünden önce anadolu’da yaşayanların bizimle ilgisi yokmuş gibi başka topluluklar olarak gösteriliyor. bizim atalarımız olarak gösterilmiyor. onlar vardı, nacak biz gelince gittiler gibi
anlatılıyor. ama bu araştırmalar bunun öyle olmadığını gösteriyor. onlar bizim atalarımız.” antropolog timuçin binder’in, “gen araştırmalarına” dayanarak 2007 yılında aktardığı bu bilgiler, “hititlerin türklüğü” tartışmasından çok daha “radikal” ve çok daha “önemli” başka tartışmaları gündeme getirmektedir. gen araştırmaları, mö 2000’lerde anadolu’da yaşayan hititlerden çok önce (mö.38.000’lerde) bu topraklarda türklerin yaşadığını ortaya çıkarmaktadır. nitekim gerçekten de arkeolojik ve filolojik bulgular, hitit öncesi anadolu’da yaşayan hattilerin, hint-avrupai dil kullanmayan asyenik bir kavim olduğunu göstererek, bu gen araştırmalarınıdesteklemektedir.
anadolunun dışındaki türk tarihinin özetini isteyenler (bkz:
3 dk da türk tarihi belgeseli)
özet : türkiye türklerindir.