Tayyip Erdoğan, Gezi olayları başlamadan bir süre önce yaptığı bir konuşmada: “Bizden sadece belediyecilik yapmamızı, ekonomi ile ilgilenmemizi istiyorlar ama bizim her konuda hedeflerimiz var” diyordu. Bu konuşmadan sonra ülke bugün yaşadığımız hale geldi. Ekonomi de kalmadı.

Güneydoğu’da “görünüşe göre” PKK tasfiye ediliyor ama seküler bir örgütten kalan güç boşluğunu devlet değil, “Kürt Hizbullah”ı ve Irak-Suriye’yi harabeye çeviren örgüt doldurmaya başladı. Keşke devlet doldursa ama gerçekler bunu göstermiyor.

iç anadolu’da ise cumhuriyetin modern-laik kazanımları, geriye doğru atlanan çağ ile sona erdi. Dejenere bir muhafazakar-ahlak yapısıyla iki yüzlü, suça meyilli bir bozulma var. Hırsızlık, dolandırıcılık, kadına şiddet, cinsel suçlar (özellikle çocuklara) patladı.

Hatalı içki ve sigara politikasıyla fiyatları arttı ve uyuşturucudan pahalı hale geldi. Bu nedenle uyuşturucu bağımlıları arttı ve kullanım yaşı düştü.

Özetlersek: ekonomi büyük krizde, dış yatırım kaçıyor, terör tehlikesi ve politikalar nedeniyle turizm bitti, eğitim dipte, kültür desteklenmiyor, görünüşte muhafazakar ama gerçekte dejenere bir toplumsal yapı oluştu. (Yabancı yatırımcı kaçıyor. Kimse bütün gücün ve kararların bir kişinin keyfiyetine kaldığı ülkelere parasını yatırmak istemez.)

Tayyip Erdoğan’ın kutuplaştırıcı dili ve politikaları ülkeyi “ortak paydaları kalmayan” üç kısma böldü. Kürtler, Şeriatçı Anadolu ve Atatürk ilkelerine bağlı laik kıyı bölgeleri.

Bu noktadan sonra ya ülke üçe bölünecektir ya da zorla bir arada tutulacaktır. Bu zorla bir arada tutulmanın tek yolu, Tayyip Erdoğan’ın dışladığı grupların “tasfiyesi” ile mümkündür.

Güneydoğu’da şehirlerin yıkılmış fotoğraflarıyla gördüğümüz bir tasfiye süreci yaşanıyor. Bunun bir benzeri de laik kıyı bölgelerinde olacak.

Belki silahla değil ama baskıyla “ya biat et, ya ülkeden kaç” şeklinde.

AKP yönetimi izmir’den, Antalya’ya kadar olan bölgede az oy alıyor. (Mesela Bodrum’da yüzde 8’di) ama buna karşın bu bölgede dini baskıyı arttırıyor. Bodrum’da turistik bir alana Diyanet 30 milyon dolara “dini anlatma” kompleksi kuruyor. Camilerin hoparlör sesi her zaman en yüksek seviyede.

Bütün bu dediklerime rağmen bir umut var: AKP’nin bütün yüklenmelerine rağmen toplumda yarattığı tahribat tedavi edilebilir. Suriyeli mültecilere, dinci arap asimilasyonuna karşın hala ülke şeriatçı kaosa sürüklenmediyse, demek ki Türkler'de umut vardır. Zaten arap dininin asimilasyonu Suriye, Mısır ve Kuzey Afrika’da başarılı olup da Türkleri 1000 yıldır hala Araplaştıramadıysa bir doku uyuşmazlığı vardır.

Yokuş aşağı gidişi durdurmanın ilk şartı Recep Tayyip Erdoğan’ın politik sistemden tasfiyesidir. Bu üç yolla olabilir:
- doğal sebeplerle ölmesi
– olmayan üniversite diploması nedeniyle cumhurbaşkanlığının düşmesi ve yok hükmünde kabul edilmesi
- - Çeşitli hastalıkları nedeniyle kurulacak bir sağlık heyeti tarafından görev yapamayacak durumda olduğuna karar verilmesi.

https://www.youtube.com/watch?v=JabUqw3b8KI

Parayla el öptüren şeyh

Neler yapılması lazım?
-AKP ile toplum üzerinde arap dini baskısı sonucu Müslüman olmayan Türkçü ve Tengrici bir hareket oluştu. Bu henüz küçük ama akp sonrası devlet tarafından desteklenebilir
-ibadethane ve ruhban fazlası var. Bunların kademe kademe azaltılması lazım.
-Eğitim sistemindeki imam-hatipçi bozulmaya hemen önlem alınması lazım
-Tarikatların tasfiye edilmesi lazım. Ama toptan bir harekat yerine, tepkileri az tutacak şekilde yapılmalı ama acımasız olunmalı.
-Dinci bir politika yerine tekrar ticaret dış politikada odak olmalı. Türkler din misyoneri veya savaşçı değil, ticaret yapmalı, tüccar olmalı.

Kişisel olarak biatçı, sürü veya kovanvari bir toplum değil, güçlü bireylerden oluşan bir toplumun güçlü olacağına inanıyorum.

Eğer her şey olumsuz giderse ne olur?

Tayyip Erdoğan iktidarda kalmak için ülkeyi dışa kapalı bir hale getirir. Kaçabilen kaçar ama içte muhalif her ses ezilir. imam-hatipler ve diyanetle toplum sanat, kültür, spor, bilim olmayan bir hale getirilir. Bu belki ülke içinde iktidarı sağlar ama dış dünyadaki teknolojik gelişmeler karşısında ülke geri kalır.

Ahlaki ve beyinsel yozlaşma ile sistem çöker. Çöküntü sonrası geri bırakılmış ülkeden geriye bir şey kaldıysa yurt dışına kaçmış ve eğitim görmüş, Atatürkçü nesil geriye döner ve baştan inşa eder.

Tayyip Erdoğan döneminde yurt dışında nefret edilen bir Türkiye ve Türk imajı oluştu. Bu nasıl aşılır, nasıl olumlu bir imaja döner inanın bilemiyorum. Mucize lazım.

buraya kadar sabredip okuduysanız tehlikenin farkındasınızdır suriyeden sonra sıra bize mi geliyor???

Rezerved

Yapılanma 90 lı yıllarda başladı yazıyor MTTB der susarım pek inandırıcı birşey değil.

Eksiledim okumadım

rez okuyacam

okuyacağım bunu sen var ya sen adamsın panpa

Ulan gerizekali dexer israil bilmem neyinin mezarinin basinda saygi durusunda demissin ulan mal baska devletin baskani gelip ataturkun kabrinin basinda saygi durusunda durup celenk birakmiyormu ne cahilsin aslinda cahillik deyilde gormek istedigin gibi göruyosun olaylari

rez okurum

Bunu Okuyan Varmi Gercekten ?

Hagibtir amk arap dini demenle zaten bıraktım okumayı

gerçekten güzel yazı

Reserved.

Nickini gibiyim cugu verdim