1. 1.
    0
    rizörvd

    edit1:
    özet : en büyük problemimiz cari açık ama kimse sitlemiyor.

    y=c+i+g+(x-m) (c+i+g)=ae y=üretim, ae=tüketim x=ihracat, m=ithalat

    y-ae=x-m (y=100, ae=150, x=10 olsn -> m=60 olur)
    • eşitliğin sol tarafı: -50 birim. yani ürettiğimizden fazla tükettik
    • eşitliğin sağ tarafı: -50 birim. bunu da ithalatla karşılıyoruz.

    türkiye'nin diğer ülkelerle mal ve hizmet ticareti ile sermaye hareketleri kayıtlarının tutulmasına 'dış ticaret bilançosu'diyorlar.

    dış ticaret bilançosu da bi kaç bişiden oluşuyor onu da yazalrım
    1.cari hesap (-50)
    2.sermaye hesabı (sermaye girişi, sermaye çıkışı)
    3.rezerv hareketler (dolar, yuro,altın maltın var buralarda)
    4.net hata ve noksan (yanlış varsa burda belli oluyor)

    şimdi biz -50 birim açık verdik ya bu açık ya rezervlerden ya da sermaye hesabından karşılanır. sermaye hesabı da açık verirse o da rezervlerden finanse edilir.
    burda sermaye miktarı 70birim olsa, 50 birimlik açığı kapatmak için kullanılırken, kalan 20 birim ise rezervlere -20 şeklinde kaydedilir.
    ülkemizdeki cari açık karnesinin en kısa açıklaması bu beyler.

    şimdi biz cari açığı sermaye hesabı ile kapattık ya o sermaye de bizim değil zaten. yabancıların getirdiği paralar(fonlar).ee zaten ithalat yapmıştık yani başkasının malını yemiştik. sonuç olarak başkasının parası ile başkasının malını yiyoruz oluyor.

    tmm burda büyüme, refah gibi şeyler yükselebilir. ancak büyüme ve refah artışı cari açıkla yani başkasının parasıyla oluyor. eğer bu şekilde büyüme de mutlaka bir gün sorun çıkartacaktır (94'te ve 2001 de çok güzel yaşadık bunu).

    y=c+i+g+(x-m)
    y-ae=x-m ae=150 y=100 m=60 x=10 dedik.

    ae>y = m>x oluyor. yani cari açık.
    ürettiğimizden daha fazla tüketerek cari açık veriyoruz. türkiye genel olarak 50'lerden beri dış açık veriyor. cari açık verdiğimiz için kredi notumuz da yükselmiyor. bunu düzeltemk için tek seçenek. cari açığı düzeltmek.
    türkiyeye sermaye lazım.bu sermaye içinde tahvil ve bono satarız. tahvil ve bono satabilmek içinde kredi derecelendirme kuruluşları tarafından kredi notumuzu öğreniriz. yabancılarda bu kredi notuna göre yatırım yapıp yapmayacağına karar veriyor.

    sonuç olarak ne dedik, oluşan açık sermaye girişi ile finanse edilir.
    ülkeler az gelişmiş ülkelerde(agü) m > x --> sermeye girişi > sermaye çıkışı
    gelişmiş ülkelerde(gü) x > m --> sermaye çıkışı > sermaye girişi (burda gü'de biriken sermaye başka ülkelere gönderilerek değerlendirilir.)

    agü ithalata meyilli ülkelerdir. çünkü yeteri kadar üretim yapamazlar. bunun için gü'den mal ithal ederler. ancak agü'in ithalat yapmaya yeterli sermayeleri yoktur.bu yüzden gü yüksek faiz(r) karşılığında agü'e sermaye ihraç ederler. yani gelişmiş ülkeler sermaye göndererek faiz kazancı elde ederler. daha sonra ürettiği malı da bu ülkeye satarak kar elde eder.bu yüzden gelişmiş ülkeler daha büyürken az gelişmiş ülkeler yani türkiye gibi giderek daha fakirleşirler. peki bunlar ne tür mal satar? etrafımızda görmüyor muyuz kullandığımız arabalar, telefonlar bilgisayarlar içecekler hemen hemen herşey dışardan geliyor.

    türkiyede büyüyor ama üreterek büyümüyor, harcayarak büyüyor. yani dış açık vererek. cari açığın olmadığı yıllarda kriz yıllarıdır(94 2001 gibi). çünkü ülkemizde sermaye olmadığı için ithalat yapamıyoruz. ülkemiz ürettiği kadarını tüketmek zorunda kalıyor.bu da krize yol açıyor.

    cari açık milli gelir(y)
    2011 %11.5 %9(zütümüz kalkmıştı dünyada 2.olduk diye)
    2012 %6 %2.3
    2013 %6 %4 (hedefleniyor.ama olacak gibi değil)

    peki bu durumda ne yapılabilir? bunun tek çözümü gelen sermayeyi tüketime ayırmayacağız yatırıma ayıracağız. mersedesler bmw'ler telefonlar almayacağız. devlet bu tüketim mallarını vergisini arttıracak ki kimse almasın. full yatırıma gidecek. zırt pırt üniversite açılmayacak olan üniversiteler geliştirilecek. daha kaliteli öğretmenler yetiştirilecek.ar-ge ye fon sağlanacak ama sitleyen hiç yok.
    Tümünü Göster
    ···