1. 1.
    0
    sagopa dır aksini iddia eden huur çocuğudur
    ···
  1. 2.
    0
    nfs underground aklıma geldi şimdi bak
    ···
  2. 3.
    0
    ulan huur çocuğu rap bilgim fazla yoktur ama o satakamıdır ne gibimse ilahi söylüyor rap değil . şimdi gibtir git burdan dıbına koyduğumun ilk okullusu
    ···
  3. 4.
    0
    sene olacak 2013... hayki dinle sonra gel. karaçalı, saian,şehinşah, patron... amk bu adamlar varken ilahi söyleyen adam mı en iyisi? 2005ten sonra çok bozdu sagopa.
    ···
  4. 5.
    0
    ccc nissan 350Z ccc
    ···
  5. 6.
    0
    underground nası oluyo lan adam bandrollü albüm çıkarmıyomu ayrıca defkhan giber atar
    ···
  6. 7.
    0
    yıl 2012 giberim belanı it oğlu it
    ···
  7. 8.
    0
    Biri üzerime kolera atsın.
    ···
  8. 9.
    0
    sene 2012 sagopanın kendi ağzından cıkan "ben rap yapmıyorum" sözlerine ve sagopanın cok önceden overground a geçiş yapmasına rağmen hala sagopa en iyi underground rapcidir diye baslıık açan huur çocukları var
    edit: yaptıgı müziğin taktanlıgını hiç konuşmuyorum bile
    ···
  9. 10.
    0
    ha sıktırlan amk bini sago en cübbeli ahmet hoca
    ···
  10. 11.
    0
    ulan @4 şehinşahı gibeyim
    üstad diyoki :ben artık kendimi buldum sizler sapıtacaksınız
    ···
  11. 12.
    0
    Sansar salvo
    Joker & allame
    itiraz edecek olan rap dinlemesin
    ···
  12. 13.
    0
    sagopa kajmer rap anlamında her şeyi yapmıştır , artık yaptığı şey rapi aşmıştır farklı türler denemektedir, şuan da underground rap'i temsil eden adamlar sansar, saian,keysi, hayki falandır. ama sagopa kajmerin 2000-2008 arası yaptıkları şuan ki türkçe rap'in mihenk taşlarındandır.
    ···
  13. 14.
    0
    @10 bu benden sana gelsin bin
    Bi türlü olamayanın avuntusu underground’um ben demek
    Demek benim üstümden yiyeceğini sandın beleş ekmek
    Benim süperstarlarım kirletir sizleri tekmelemek
    Lan kendi yolunu bulman için benden kurtulman gerek
    ···
  14. 15.
    0
    sagopadır tabiki. eski tarzını çok özlüyorum. 2005 te dünyadaki en iyi rapçiyi sorsaydın sagopa derdim. nerde o romantizma albümü. bir iki şarkısı gerçekten ilahi gibi ama ıstakoz şarkısı güzeldi gerçekten. ama sagopa dan sonra kim dersen

    joker allame ikilisi iyidir. şehinşah kafasına göre takılır ama yaptımı tam yapar. hidra da iyidir.

    artık millet sagopa dinliyoruz deyince sadece onu dinliyoruz sanıyolar..
    ···
  15. 16.
    0
    en iyi underground ilahici sagopadır aksini idda eden ağır oruspu cocugudur
    @4 aşırı haklı
    ···
  16. 17.
    0
    panpalar benim adamım mt tarzını severim kraldır
    ···
  17. 18.
    0
    @15 bana sagopanın hangi rap tarzını benimsediğini söyle ben de sana en kral sagopa dır diyecem. underground mu gangsta mı flex üzerine mi nedir yani
    ···
  18. 19.
    0
    @18 aferin panpa o yolda devam et sen çok iyi kral adamdır ccc mt ccc
    ···
  19. 20.
    0
    karaçalı her türlü.
    neden mi?
    nedeni ni anlatırım ama önce . . .

    20. yüz yıla damgasını vuran, varoluşçu olduğunu kabul etmeyen ancak büyük ölçüde egzistansiyalist filozof. kısmen ateist varoluşçu olarak anılır takipçisi jean paul sartre'ın tam ateist olduğu gibi. ancak inanıp inanmadığı hususu halen bile tam olarak açığa çıkarılamamıştır ki kimseyi de ilgilendirmez. freiburg’da öğrenci bulunduğu sırada heinrich rickert’in yeni kantçılığın ile edmund husserl’in fenomenolojisinin etkisi altında kalmıştır. 1923’te marburg’da profesör olmuştur. 1927 yılında en büyük eseri olan sein und zeit’i neşretti. bu eser ile felsefe dünyasında büyük bir heyecan uyandırmış ve selefi husserl’in ardından freiburg üniversitesi felsefe kürsüsüne çağrılmış ve ardından da üniversitenin rektörü olmuştur. kendisini husserl’in fenomenoloji okuluna sokanlara veyahut kendisine varoluşçu diyenlere şiddetle karşı çıkar. heidegger başyapıtı varlık ve zaman olmak üzere ve diğer eserlerinde varlık problemi üzerinde felsefesini şekillendirir. varlık ve zaman’da varlığın zaman ile içten bağlılığına vurgu yapılır. bu bağlılık insan varlığının analizi yoluyla ortaya çıkar ona göre. kendisi çok fazla itiraf etmese de soren kierkegaard’dan büyük ölçüde etkilenen heidegger insan varlığının “endişe”, “sıkıntı”, ve “her an ölümle yüz yüze bulunma” gibi asli karakteristiği üzerinde durdu. bazı noktalarda kendisini eleştirse de jean paul sartre’a en derinden teesssir eden filozof heidegger’dır. zaten felsefe dünyasında varoluşçuluğun en güçlü temsilcisi olarak gösterilmesinin de ana müsebbibi, hakkındaki yazıları ve kitapları ile sartre olmuştur. heidegger batı felsefe tarihinde “varlığın anlamı” ile ilgili soruyu ortaya atan, ve batı medeniyetinin buhranının temelinde “varlığın ihmal edilmesi” nin yattığını iddia eden ilk düşünürdür.

    biraz felsefesinden söz etmek gerekirse, heidegger’a göre insanın 3 temel yapı özelliği vardır:
    1) olay özelliği, yani o dünyada önceden bulunması
    2) egzistansiyalist özellik, o olduğu ve olabileceği bir imkandır
    3) eksilme (dedikodu, tecessüs ve kaypaklık yüzünden imkanlarının önemli bir kısmını eksilterek dünya içinde sadece şimdiki zamanda bulunmaya olan meyli)
    sıkıntı vasıtası ile insan yoklukla yüz yüze gelerek kendi sınırlılığını (acizliğini) ve ölümün kaçınılmazlığını görür; fakat zaman içinde şimdi vasıtasıyla geçmişten geleceğe doğru hareket eden insan, karar vermek suretiyle kendisini değerlendirir, varlığını bütünlüğü ile seçer ve bu şekilde sağlıklı benliğine ulaşır.

    heidegger’a göre ilk felsefik problem varlık’tır. heidegger’ın ölene kadar uğraşısı insan varlığının analizi olmuştur (daseinsanalytik). ancak bu şekilde varlığın gerçek yüzünün tanınabileceğini savunmaktadır. heidegger başlangıçta insan varlığının (dasein) analiz ve tasvirinde fenomenolojik metodu kullanarak hocası husserl’in izinden gider. fenomenoloji’de bütün ön fikirli logic ve epistemolojik yargılar bir tarafa atılıp fenomenlerin kendilerini ortaya çıkardıkları kabul edilerek analiz yapılmaktadır.

    ona göre dünya her tarafa yayılmış bir cevher yahut içinde insanın yerleştiği bir mekan halinde tasarlanan bir kap değildir. varoluşçu tarzda dünya insana has bir ilgi alanıdır, ve bu alan ilgiden bağımsız değildir. insanın olmadığı yerde gerçeklik yoktur. dasein, üretimde bulunan, düzenleyen, uygulayan, teşebbüs eden, arayan, soran düşünceli bir varlık olarak dünya içindedir. dünya fenomeni bir cevher ya da objektif öz olarak anlaşıldığı zaman nasıl tahrif ediliyorsa, insan varlığı veya dasein de bir cevher ya da kendi kendine yeten asli bir süje olarak tefsir edildiği zaman, öylece bozulmaktadır. descartes’in düşünen cevher (res-cogitans) düşüncesinin hatalı olduğunu bu şekilde ortaya çıkardığına inanır.

    ona göre insan, önce kendi varlığını anlayan ve sonra objektif dünya denemesine girişen soyut bir epistemolojik süje değildir. insan vasıtasız ilgileriyle kazandığı dünyasına önceden sahiptir. dünya onun varlığına şekil verir. böylece heidegger’ın fenomenolojisi, kartezyen gelenekten çağdaş epistemolojik teoriye miras kalan süje-obje dikotomisini kırarak, dünyasından ayrı kalan “ben”i yalnızlığından kurtarır.
    insan varlığının birlikte yaşama özelliği, onun başkalarıyla bir arada bulunduğu kadar, yalnız kaldığı zaman da kuvvetle kendini gösteren bir fenomendir. yalnızlık birlikte bulunmanın ekgib bir şeklidir. bir anonim kişi olarak var olmak bir kimsenin topluluk dünyasında şahsiyetini kaybederek bir stok varlığa dönüşmesidir. yani, insan kendisini ve başkalarını aldatmaya dayanmayan toplu yaşamayı mümkün kılan varoluşçu hürriyeti kaybederek, bir obje yahut eşya haline getirir.

    insan bu şekilde başkaları tarafından kullanabilen bir alet konumuna gelir. anonim kişi bu şekilde şahsiyetini kaybeder, adetler ve günlük yaşamın gereksinimleri ile vaktini doldurur. yani varlığın sıradanlaşmasına teslim olur. anonim kişi daha çok ortalama seviyede buluna bir nevi düz adam’dır. ortalama onun kabiliyetinin ölçüsü ve yaratıcılığının sınırıdır. bu bütün üstünlüklerin düzleştirildiği ve bütün orijinalliklerin önemini kaybettiği eş seviyeye indirgeme işlemi hayatı monoton bir hale sokar. herkes tarafından iyi bilinme, anonim olma, insanın kendisini topluma vermesine ve ferdiyete bağlı sorumluluktan uzaklaşmasına yol açar. ortaya das man yani halkın düşündüğünü düşünen, duyduğunu duyan uniform yapılar çıkar. göründüğü gibi 1976'da ölene kadar varlık problemi ile boğuşan büyük üstat insanlığın içinde bulunduğu problemleri aleni şekilde ortaya koymuştur ve ciddi biçimde avrupa sistemini, uluslararası düzeni eleştirmiştir. kabul ediyorum eserlerin okumak ve ziyadesiyle anlamak çok mümkün değil, soyut felsefeyi eleştise de kitaplarını okurken çok soyut bulunabiliyor. ancak satır aralarında çok derin ve bizi yakından ilgilendiren şeyleri paylaşıyor. kısmen spoiler içerir. yakın zaman içinde büyük filozof hakkında derlediğim başka bilgileri de siz felsefe sever arkadaşlarala paylaşacağım ...
    Tümünü Göster
    ···