-
1.
0ülkemizde şiddet denince akla gelen ilk şeyin fiziksel şiddet olmasına bir tepki olarak açılmış başlıktır. kadına şiddet sadece fiziksel yollarla değil pgibolojik yollarla da yapılabilir.
-
2.
0çocukluğunda babasından pgibolojik şiddet gören erkeklerin, kadınlarına şiddet göstermesine şaşılmayacak bir durumdur.
-
3.
0aile içi şiddetin aslında tek yönlü olmadığının bir şekilde dile getirilmesidir. aile içi şiddet dendiği zaman akla ilk gelen erkeğin kadına uyguladığı fiziksel şiddet gelir. çok az durumlarda ise kadının erkeği dövmesi söz konusudur.
işin tuhaf tarafı, erkek kısmı dırdır, patronluk taslama gibi kadının uyguladığı olumsuzlukları kanıksar. bu kanıksama durumu zamanla erkeğin pgibolojisini bozar, anksiyete ve depresyona sebebiyet verir. -
4.
0kimseyi haklı veya haksız çıkarmaya çalışmayan söylem. sorunun kökenini irdelemek yerine sonuçlarla uğraşanları rahatsız edebilir. kimse erkeğin kadına uyguladığı fiziksel şiddeti savunmuyor. ama ortadaki sorun erkeğin kadına olan şiddeti ve bu şiddetin ortaya çıkma sebebi göz ardı edilsin. "aile içi şiddete son!" ne güzel slogan, lakin sebepleri kadınlara da dayanıyor. bunu görmezden gelindiği sürece de aile içi şiddet son bulmaz. sadece erkeğin bir takım kanunlarla zaptu rapt altına alındığı sağlıksız bir düzen çıkar.
-
5.
0bu iddiaya dair sözler söylenirken iddianın varlığını ve doğruluğunu temellendirmek için kullanılan, o sonradan ortaya çıkarılmış doğrucu tavrı, 'sorunun kökenine iniyoruz' vicdanlılığını tekeline alma temayülünü ve bunun üzerinden gerçekleştirilen meseleyi bitirici son sözü yine o muhteşem doğruculukla dillendirme hevesini, uykumun olmadığı bir zaman dalga geçmek üzere başka bir yere koyuyorum. o şimdilik orada kalsın.Tümünü Göster
deniliyor ki; evet bir erkek şiddeti var, bu şiddet tabii ki meşru değil, fakat sebepsiz olduğunu söylemek de yersiz. ama hadi gelin itiraf edelim, o şiddetin ortaya çıkmasının mühim bir nedeni de kadınların uyguladığı pgibolojik şiddet. bunu itiraf ettiğimizde sorunun en azından nedenini bulmuş olacağız. hayır, bunu söylediğimizde meselenin nedenini bulmuş falan olmayacağız.
öncelikle belirtmek gerekir ki, fiziksel şiddet ve pgibolojik şiddet uygulamayı haiz tek bir insan cinsi bulunmadığı gibi, fiziksel kuvveti ve fiziksel kuvveti kullanabilme kudretini yalnızca erkeğe emanet eden bir akıl, aslında herhangi bir anlam taşımamaktadır. zira bilindiği gibi erkek ve kadın arasındaki fiziksel kuvvet farkının değişebilir ve gelişebilir ya da esnek bir hal alabilir olmadığına dair edilen kelam, çeşitli tarihi tecrübelerle alt üst edilebilir olduğu gibi, bilimsel olarak kendini kanıtlayabilecek mahiyette de değildir. niyetim meseleyi buraya sıkıştırmak ya da bu noktadan ele almak değil, dolayısıyla burayı uzatmayacağım, fakat neye dair itirazlar olabileceği anlaşılsın diye örneklendireyim; erkeğin kamusal alanda varolabilmesi ve bununla ilintili olarak kadından çok daha fazla fiziksel kuvvet edinmek durumunda kalması ve bunun gelenekselleşmesi ve dolayısıyla kadından daha fazla güç kullanmak olduğu için güç elde etmek veya güçlenmek zorunda kalan erkek figürüyle, güç kullanmak zorunda olmayan ve dolayısıyla bir erkek kadar güçlenmek zorunda olmayan bir kadın figürü, tarihsel bağlamlarından ve bu figürleri oluşturan nedenlerden koparak, bir yaşayış, bir gerçeklik halini almışlardır. fiziksel güç meselesini ve farkını kuranın yalnızca insanın varoluş halinden gelen ve değişmez bir gerçeklik olmadığını göstermek gibi bir niyet taşıdığımızda, bittabi bundan daha başka veçhelerden bahsedebiliriz. fakat yalnızca bu bile meselenin o kadar gerçek olmadığını gösterir. üstelik bilim dünyasındaki ve araştırmalardaki ciddi cinsiyet eşitsizliği yaratacak istismarlar da var, olmuş, yapılmış bunlar. fakat o ayrı bir entry konusu.
şimdi bunu geçelim, diğer konulara gelelim; pgibolojik şiddetin kadına içkin olduğunu iddia etmek, bu yönde imalarda bulunmak, bunun bir kadınlıık hali olduğunu belirtmek, kadınlık hali olmasa bile şartların getirdiği bir zorunluluk olduğunu ifade ederek yüce gönüllülük etmek, bir gerçekliği işaret etmek değildir. buradan da bir doğruculuk çıkması mümkün değildir. yaratılan ikilikler bu derece çok ve çeşitliyken, şiddet gibi hayatı şekillendiren bir halin bundan azade olacağını iddia etmek için oldukça alkollü olmak gerekir. biz bugün biliyoruz ve şahidiz ki, bilgi üretmeye dair haller için bile bir ikilik yaratılabiliyor, us-us dışı olma ve akıl-duygu ikiliği yaratılarak bir torrent kullanan kız bahsi yaratılabiliyor. o zaman rasyonel, doğru ve tam olma halini eril bir tasnif ile var kılan ikiliğin yaratıcısından, şiddet ikiliğinde yeterince değerli ve mevzi kazandırabilir görmediği pgibolojik şiddet mefhumunu dişil tanımlamasını beklemek tabii ki gerçekçi bir tavır olacaktır. o halde, 'pgibolojik şiddet'in kadına dair tanımlanıyor oluşu, tabii ki sebepsiz ve iyi niyetli değildir. kadını güzel/duygusal/şefkatli/güçsüz/kırılgan ve kindar/fitneci/meşum sayan tasnife açıkça eklemlenmiştir. söz konusu akıl yürütmeye göre, kadın pgibolojik şiddeti gerçekleştirir, çünkü o zaten doğası gereği buna yatkındır. pgibolojik şiddet, kadının o ilahi doğruluklarla tescillenmiş ama onlar dışında bir gerçeklik kazanamamış fitneci halinin, o meşumluğunun bir aracıdır. buna dair edilen her söz, bu yönde bir gönderme taşır. işin komiği şu ki, burada kadının pgibolojik şiddet ile doğrudan ilişkilendirilmesi, aslında o eril tasnifin pgibolojik şiddete verdiği ikincil kuvvet ile de alakalıdır.
mesele bu kadar da değil tabii, bir nokta da, bu evin içinde başlayan marazanın mekanından çıkıyor. yani ev, özel alan, kamusal alan dışında kalan bir alan. deniliyor ki, kadın burada kamusal alanda yıpranmış erkeğe pgibolojik şiddet uyguluyor ve ona zarar veriyor. ve bu da kötü sonuçlara yol açıyor. fakat tabii ki böylesi bir söylemden beklendiği gibi kadının niçin özel alanda sıkışıp kaldığı irdelenmiyor. bu yapılmadığı gibi kadının özel alanda sıkışmışlığının sonuçlarından da bahsedilmiyor. şu an konumuz değil ama bir misal verme gereği hissettim, evinden çıkmaktan korkanların neredeyse tamamı kadın, doğal afetlerde ölenlerin çoğunluğu kadın, bunlar alakasız örnekler değil, direk olarak cinsiyet ile ilişkili örnekler. bir fikir verebilir diy eümit ediyorum. döneyim yine konuya, mecelle kadının yerini makarr-ı nisvan olarak isimlendirir ve sınırlarını tanımlar, buna göre kadının yeri olan mutfağı ve avluyu görecek bir çift göz, o noktadaki kadın ile kurulacak temas veya sosyal alanı sağlayacak en ufak fırsat kabul edilemezdir. kadın ancak ve ancak o bölgede ve kendi yerinde, izole bir alan içerisinde var edilmiştir. meseleyi mecelle üzerinden bağlayacak halim yok tabii, fakat bu üslup, kadının kamusal alanda varolmamasının sebeplerinden bahsedebilmek için gereklidir. kadının tarihsel süreçte yalnızca özel alanda var etmek, tabii ki onun varlığını şekillendirecek sonuçlara yol açmıştır. denilecek ki ülkemizin gerçeklerinden bahsetmiyorsun, bahsedelim tabii. bugün anadolunun pek çok noktasında kamusal mekanın inşası yalnızca ve yalnızca erkeklerin kullanacağı göz önüne alınarak yapılıyor, toplumun tamdıbına ait olduğu iddia edilen parklarda yalnızca erkekler oturuyor ve kadınlar ancak semt pazarlarında kamusal alana çıkabiliyorlar. iletişim kurabildikleri insanlar yalnızca evdeki çocukları, sizin deyiminizle kafalarını gibtikleri kocaları ve varsa aileden başkaları. bunun ne derece bir yoksunluk ve sınır olduğunun ve kadının kendini var etmesini engellediğinin ve pgibolojik olarak da zorlayıcı olduğunun farkında mısınız acaba? şimdi ailenin diğer kalanları dedik ya, onlardan da bahsedelim, kayınvalide-gelin, büyük gelin-küçük gelin, anne-oğul arasındaki ilişkilerin direk olarak bir iktidar ihtiva ettiğinin farkında mısınız acaba? böyle bir ailede anne niçin kendisini oğlu üzerinden var etmek ister? kamusal alana çıkamadığı için olabilir mi? kayınvalide niçin gelini üzerinde oğlu aracılığıyla iktidar kurmaya çalışır? başkaca bir tahayyülü olmadığı için olabilir mi? ya da bir kadın niçin kendisini varedebilmenin yolunu kocası üzerinden kurgular? zaten başkaca bir imkan olmadığı ve tamamen ikincilleştirilmiş olduğu için olabilir mi? bunları bir düşünün bence. bunlar cinsiyet halleridir. kişinin kalbinin güzelliğiyle ilintili değildir. bir zorunluluk olarak erkek olmaktan doğan birincil olma hallerine ve bir kadın olmaktan doğan ikincil olma hallerine istemeseniz de maruz kalırsınız. tamamen basitçe konuşalım, o kadın kamusal alanda varolabilseydi ve ikinci kılınmasaydı kendisini yine kendisi kurgulayacaktı ve sizinle şikayetçi olduğunuz türde bir iletişim kurmak zorunda olmayacaktı. ha tüm bunların yanında, tabii ki kadının pgibolojik şiddetinin erkeği şiddete yönelttiğine dair tezleriniz de doğru ve temelli değil, fiziksel şiddeti gerçekleştirebileceğini bilmek bir bilgidir, bir ön kabuldür ve bu bilgi tam da işte bu ikilikleri yaratan aterki sayesinde peydah olmuştur.
hal-i pür melalimden bahsedecek olursam, uykum açıldı, karnım acıktı. gidip bir yemek yiyeyim de keyfim yerine gelsin. -
6.
0görmezden gelen vatandaşların gözüyle yapılmış bir açıklama olsa gerek.
mesela dün gözümün önünde bir kadın darp edilip dövülürken kendilerini delikanlı sayan ve nazarımda godoştan farkı olmayan hiçbir erkek müdahale etmedi olaya. onlara göre de kadına şiddetin abartıldığından emin oldum böylece. -
7.
0bianet'in kadına yönelik şiddet nisan ayı raporunda genel kanının aksine şiddetin sadece güneydoğu illerinde yoğun olarak görülmediği, ve hatta izmir'in nisan ayında bu konuda başı çektiği görülünce kadına karşı şiddeti feodaliteye yamamaya kalkan ataerkil cumhuriyet bekçileri takkeyi bir önlerine alıp düşünmenin zamanının geldiğini anlamalıdırlar. erkeğinin arkasında tüm haşmetiyle duran ve fakat evlenirken kırmızı kuşak takan cumhuriyet kadını imgesi, kadının aradığı, ihtiyaç duyduğu ve kendisini erkekle hiç olmazsa eşit seviyede birey olmasını sağlayacak özgürlükleri ona sağlamamakta.
-
8.
0kimse kimseyi kandırmasın; kadına şiddetin sebebi, kızını insan olarak değil, erkeklere beğendirmek, erkeği memnun etmek üzere yetiştiren kadındır. sen bir insan olarak hayat arkadaşın olan eşinle konuşamazsan, senin köreltilmiş doğal bir özelliğin olan o keskin zekan ile eşinin zihinsel ihtiyaçlarına karşılık veremezsen, bu anlamda eşini yalnız bırakırsan tabiatıyla dayağın en güzellerini yersin. bu da sana müstahaktır güzel kızım, hiç kusura bakma. burada en az ailen kadar sen de hatalısın o gibimsonik kasaba kültürüne baş kaldırmadığın için. ancak bazı çok muazzam baskı uygulanan yerler müstesna. oradan zaten seni kimse kurtaramaz. allah yardım etsin yani. ama neticede o ortamda bile suç analarda. erkeği de kadını da yetiştiren analar. ve bu takluk kısır döngü olarak ilerliyor. nerede o eski evi çekip çeviren, tuttuğunu koparan anadolu kadınları. hey gidi. neyse ki çok var hala. allah ekgib etmesin onları, canlarım benim.
-
9.
0biyolojik acidan erkekler ustun oldugu surece devam edecek olay maalesef. cunku dogada var bu guclu olanin gucsuzu ezmesi. biz disiler de ustunuz elbette ama simdi fiziksel guc acisindan bir erkekle boy ölcusmemiz cok zor. bu da doganin kadina olan garezi sanirsam. ama bir yerden alip diger taraftan verilmis, bizim de zekamiz yuksek elbet.
-
10.
0bu konuda kadınlara da görev düşüyor, -ailesinin zoruyla evlenenleri bir kenara bırakıyorum- maalesef kadınların önemli bir kısmı şiddete değil, şiddetin kendilerine yönelmelerine karşı.
basit ama ipucu verir nitelikte bir örnekten gideyim: okulun en efendi ve çalışkan erkeği olup aynı zamanda okuldan biriyle çıkan erkek sayısı mı fazladır yoksa okulun ocak başkanı vs olup da okuldan biriyle çıkan erkek sayısı mı?
insan kendisinden olana daha hoyratça davranır. ben emanet arabayla bile makas atabilecek kadar araca zarar veririm korkusu taşımadan araba kullanabiliyorsam, kendi arabamı nasıl kullanırım varın siz düşünün. bugün kadınların hatırı sayılır bir kısmı birlikte olduğu erkeğin "maço" olmasından hoşnut; öz itibariyle şiddete meyyal bir kişilik özelliğini de bünyesinde barındıran maçoluğu bir erkek için tercih sebebi olarak gören kadın adına maalesef şiddet mukadderattır. çünkü dış dünyada bile bu temayülü konusunda imaj oluşturabilmiş bir erkek, yarın seninle aynı evi paylaşacak kadar seni içselleştirdiğinde sana nasıl davranacak, otur bir düşün be kadın... -
11.
0içinde yaşanan kültürün, gecerli olan dini ve inançları tabana alarak haklilaştirim kazandirdigi iletisim seklidir.Tümünü Göster
yer turkiye, istanbul. 36 yasinda defalarca pgibolojik tedavi gormus aslen dogu anadolu kokenli ancak 12 yasindan itibaren istanbul'da yasayan bir genc memleketinden 17 yasindaki bir genc kizla evlendirilir.
kiz koyun cobanidir, anadili disinda bildigi bir dili yoktur.
kocasini hic görmemiştir, babasi ve kocasinin babasi dini nikahla işi halletmişlerdir.
kendi yaşının iki katindan fazla olan kocasiyla düğünlerinin yapildiği aile üyelerinin bir kısmının yaşadığı bir anadolu şehrinde karşılaşır ilkin.
kocası anadilini unutmuştur, tam bir istanbul gencidir. karşisindaki kiz ise, yazmali, ayağında şalvarıyla ellerinde toprak kokusu olan bir koyun çobanı.
adam karısını kabul etmez, aşağılar hatta 3 ay yaşadığı şehre zütürmez.
ailesi ısrar etti diye bir gece kızla zorla birlikte olur.
yüzüme bile bakmadı işini gördü kapıyı çekti gitti diye anlatir sonradan o geceyi kız.
adamın abisi, ailenin başı ısrar ediyor diye 3 ay sonra kız istanbul yoluna düşer kocasının abisi ve yengesiyle.
'-türkçem yoktu hiç, bana anadilimde konuşmamı yasaklamıştı. benimle konuşmuyordu zaten, eve geç ve içkili geliyor ben namaz kılıyorsam bana bir tekme savuruyor, gidip mutfağa yemeklere bakıp beni saçımdan tuttuğu gibi yemekleri gösteriyordu. sonra apartman komşularımız, ev sahibimiz geldi bana o işteyken.
üstümü başımı düzelttiler, okuma yazma öğretmeye çalıştılar, 8 ayda ne dediğini anlamayı öğrendim.
çok yardım ettiler allah razı olsun.
saç kıran olmuştum köydeyken saçlarım azdı, 'kapat lan kelini' kelimesinin anldıbını aylar sonra öğrendim.
ev sahibi ablaya sorduğumda kadının gözleri doldu, boşver kızım bazı erkekler kaba oluyor dedi geçiştirdi, beni doktora zütürdü. doktoru öğrenince çok dayak yedim, beni kapıya atti. çok kapıya atılmışlığım vardır bişi demeden beklerdim. kaç saat geçerdi bilmem ama içeri alirdi sonra.
evlendikten 1,5 sene sonra benimle yeniden karı koca olmaya başladı. ailesi kısır mı bu karı diye baskı yapmaya başlamış, sanırım benim gerçeği söylememden korktu.
çok sevgilileri olmuş, hatta ikisiyle birlikte yaşamış ama ailesi tamamen karşı çıkmış bana mecbur olmuş.
benim hayır demek gibi bir hakkım yoktu ki babama karşı geleyim.
bazen beni hiç dövmezdi, oturur ağlar, ayran gibi bir sıvı getirir onu içer içer sızardı.
sonradan komşulardan öğrendim, 10 yıldır aynı apartmanda yaşıyormuş, iki kere intihar etmiş ama kurtarmışlar.
valla billa kocamı ben öldürmedim.
ben onu sevdim de, ilk bildiğim erkek oydu. beni çok dövdü çok küfür etti ama ağladığında ondan gizli ben de ağlardım.
sonra bir gün beni akşam eve geldiğinde evde görürse öldüreceğini söyledi.
gitmedim, yemeğini hazırladım evde oturdum.
dovdu beni, hatta baygın kalınca korkmuş ev sahibine haber vermiş, kızım dedi ev sahibi abla polise gidelim.
olmaz abla dedim kocamdır, yapamam.
aradan kaç ay geçti bilmem. yine bana dedi, evden defol git, nereye deyince git huurluk yap dedi.
sonra da güldü seni huur bile yapmazlar bu çirkinlikte.
20 yaşında çirkin bir kadındım.
sabah oldu kapıda beni attığı yerde beklediğimi gördü dış kapıyı açtığında. bak dedi, defol git, inan bana bu sefer başladığım işi bitiririm.
eve girdim o çıkınca, sıcak bir banyo yaptım. evi temizledim, yemeğini pişirdim. sofrasını kurdum. altınlarımı çıkartıp kolumdan boynumdan masanın üzerine koydum ve evime son kez bakıp kapıyı kapattım.
ev sahibimden helallik istemeye gittim.
çok emeği vardı ben de. şehirli kadındı ama okuma yazmayı, insanlığı, anneliği o öğretmişti bana.
sarıldık ağlaştık.
gel ben de kal dedi, yok dedim bacım var düzce de ona gidicem.
beni arabasıyla otogara bırakıp elleriyle otobuse bindirdi.
cep telefonu kullanmayı da o öğretmişti bana, kocam da nerede olduğumu bilmek için eski cep telefonunu bana vermişti.
akşam oldu sora sora buldum kardeşimin evini, kocası tır şoförü uzak bir şehirde evde kaynanası ve benim erkek kardeşimle kalıyorlar.
erkek kardeşimde bir lokantada garsonluk yapıyor. 11 kardeşiz biz.
bacım durumumu biliyordu, dedi kocan aradı bizi, kizkardeşiniz parayla huurluk yapıyor evden kaçtı diye haber verdi. yanında giderken taktığımız altınlarını da aldığımı söylemiş.
anlattım, ağladım, o arada ev sahibi abla aradı, vardın mı diye sordu bacımla konuştular.
sabaha kadar ağlayıp ezan saatinde uyuyakalmışım.
ertesi gün bacım kaldırdı telefonun çalıyor diye, açtım görümcem arıyor nerdesin diye soruyor. bacımgildeyim dedim ne oldu ki diye sordum. kocan dedi intihar etmiş, boğaz köprüsünden atlamış. hep senin yüzünden huur karı, seni de yaşatmıycaz. telefonu kapattı suratıma.
sonra aile meclislerinden karar çıktı, kardeşlerini ben öldürmüşüm altınlarını da çalmışım. halbuki ev sahibim altınları kız kardeşlerinin aldıklarını görmüş.
beni hala öldürmek için arıyorlar. ev sahibi abla baktı ailem bana sahip çıkmıyor, hatta abime ev almayı teklif etmişler yerimi söylediği takdirde, aldı beni devlet korumasına verdi. devlet sağolsun artık hem ilköğretim diplomam var hem çalışıyorum ve yaşıyorum.' -
12.
0@29 cinsiyet eşitsizliğinin sonuçlarından biridir. eşitsizlik daha anne karnında başlar, çocuklukta bakımda devan eder, eğitime katılmada, eğitim süreçlerinde, topluma katılımda bol bol rastlanır. kadından arındırılmış işler, politik faaliyetlerde eşitsizlik, mülkiyet ve mirasta eşitsizlik,iş bölüşümünde eşitsizlik,eş seçiminde eşitsizlik ve baskı ve tüm bunların sonucunda değersizleştirilmiş kadın şiddetin her türlüsüne maruz kalır. bugün dünya çapında her 3 kadından biri şiddete bir şekilde maruz kalmaktadır
-
13.
0@29 işin kadınların eğitimsizliği ve ekonomik olarak özgürleşememesi boyutlarına girmeden sadece bir şey belirtmek istiyorum: kadına yönelik şiddet, şiddetlerin arasında en korkakçası ve adisidir. kendinden güçsüz birine şiddet uygulamak için cesaret gerekmez ne de olsa ve karşıdan cevap alamayacağını tahmin eder, şiddeti uygulayan. toplumda, biraz dikkatli bakarsak, bunu yapan kişiler delikanlılığın ve korkusuzluğun üzerine yoğunlaşır konuşurken. bu da bizi tek bir şeye zütürür ödleklik.
-
kış güneşinde bronzlaşılmıyor kanzi
-
nazi olucaktık şopar olduk
-
nasyonel sosyalizmin anasini
-
tosuncuğun 1 2 seneye çıkacak olması gerçeği
-
nasyonel sosyalizmin babalari
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 04 02 2025
-
kamyoncu kamil ne haber dost
-
topal odlek ordek hayırlı öğlenlerdiler 04 02 2025
-
kaptan kirk bunu koklar mısıın
-
bu adamm size bıçakk çeksee
-
mevlana zalinazortu gorseydi
-
gene mi geldin zalinazort
-
grann torinoo seni 7 parçaya bölüpp
-
nasyonel sosyalizmin hayal dunyasi
-
belediye işçisibe 113bin lira verirlerse
-
evet ben incelim
-
turabi şarrkı çıkarmış
-
beyler bugün iki defa masaj salonuna gittim
-
insanda ar namus utanma olur
-
telefonun ekranına hep kaynak sıçrıyo
-
yalnızlık benim yazgım
-
bura hala açık mı la
-
beyaz tv de yuri boyka var
-
sözlükte bana karşı bir antipati var
-
4 tane embesil oç var şunları silin
-
akp güç şuanda zehirlenmesi yaşıyorrrr
-
daşşanızı sıkıp istiklal marsini tersten oku
-
caner taslaman hocanın videolarını izleyen varmı
-
cesur olmaz isen mutlu olamayacaksın
-
hakan abi diyor filistinler türkiyeye geliyor
- / 2