-
26.
0bu iddiaya dair sözler söylenirken iddianın varlığını ve doğruluğunu temellendirmek için kullanılan, o sonradan ortaya çıkarılmış doğrucu tavrı, 'sorunun kökenine iniyoruz' vicdanlılığını tekeline alma temayülünü ve bunun üzerinden gerçekleştirilen meseleyi bitirici son sözü yine o muhteşem doğruculukla dillendirme hevesini, uykumun olmadığı bir zaman dalga geçmek üzere başka bir yere koyuyorum. o şimdilik orada kalsın.Tümünü Göster
deniliyor ki; evet bir erkek şiddeti var, bu şiddet tabii ki meşru değil, fakat sebepsiz olduğunu söylemek de yersiz. ama hadi gelin itiraf edelim, o şiddetin ortaya çıkmasının mühim bir nedeni de kadınların uyguladığı pgibolojik şiddet. bunu itiraf ettiğimizde sorunun en azından nedenini bulmuş olacağız. hayır, bunu söylediğimizde meselenin nedenini bulmuş falan olmayacağız.
öncelikle belirtmek gerekir ki, fiziksel şiddet ve pgibolojik şiddet uygulamayı haiz tek bir insan cinsi bulunmadığı gibi, fiziksel kuvveti ve fiziksel kuvveti kullanabilme kudretini yalnızca erkeğe emanet eden bir akıl, aslında herhangi bir anlam taşımamaktadır. zira bilindiği gibi erkek ve kadın arasındaki fiziksel kuvvet farkının değişebilir ve gelişebilir ya da esnek bir hal alabilir olmadığına dair edilen kelam, çeşitli tarihi tecrübelerle alt üst edilebilir olduğu gibi, bilimsel olarak kendini kanıtlayabilecek mahiyette de değildir. niyetim meseleyi buraya sıkıştırmak ya da bu noktadan ele almak değil, dolayısıyla burayı uzatmayacağım, fakat neye dair itirazlar olabileceği anlaşılsın diye örneklendireyim; erkeğin kamusal alanda varolabilmesi ve bununla ilintili olarak kadından çok daha fazla fiziksel kuvvet edinmek durumunda kalması ve bunun gelenekselleşmesi ve dolayısıyla kadından daha fazla güç kullanmak olduğu için güç elde etmek veya güçlenmek zorunda kalan erkek figürüyle, güç kullanmak zorunda olmayan ve dolayısıyla bir erkek kadar güçlenmek zorunda olmayan bir kadın figürü, tarihsel bağlamlarından ve bu figürleri oluşturan nedenlerden koparak, bir yaşayış, bir gerçeklik halini almışlardır. fiziksel güç meselesini ve farkını kuranın yalnızca insanın varoluş halinden gelen ve değişmez bir gerçeklik olmadığını göstermek gibi bir niyet taşıdığımızda, bittabi bundan daha başka veçhelerden bahsedebiliriz. fakat yalnızca bu bile meselenin o kadar gerçek olmadığını gösterir. üstelik bilim dünyasındaki ve araştırmalardaki ciddi cinsiyet eşitsizliği yaratacak istismarlar da var, olmuş, yapılmış bunlar. fakat o ayrı bir entry konusu.
şimdi bunu geçelim, diğer konulara gelelim; pgibolojik şiddetin kadına içkin olduğunu iddia etmek, bu yönde imalarda bulunmak, bunun bir kadınlıık hali olduğunu belirtmek, kadınlık hali olmasa bile şartların getirdiği bir zorunluluk olduğunu ifade ederek yüce gönüllülük etmek, bir gerçekliği işaret etmek değildir. buradan da bir doğruculuk çıkması mümkün değildir. yaratılan ikilikler bu derece çok ve çeşitliyken, şiddet gibi hayatı şekillendiren bir halin bundan azade olacağını iddia etmek için oldukça alkollü olmak gerekir. biz bugün biliyoruz ve şahidiz ki, bilgi üretmeye dair haller için bile bir ikilik yaratılabiliyor, us-us dışı olma ve akıl-duygu ikiliği yaratılarak bir torrent kullanan kız bahsi yaratılabiliyor. o zaman rasyonel, doğru ve tam olma halini eril bir tasnif ile var kılan ikiliğin yaratıcısından, şiddet ikiliğinde yeterince değerli ve mevzi kazandırabilir görmediği pgibolojik şiddet mefhumunu dişil tanımlamasını beklemek tabii ki gerçekçi bir tavır olacaktır. o halde, 'pgibolojik şiddet'in kadına dair tanımlanıyor oluşu, tabii ki sebepsiz ve iyi niyetli değildir. kadını güzel/duygusal/şefkatli/güçsüz/kırılgan ve kindar/fitneci/meşum sayan tasnife açıkça eklemlenmiştir. söz konusu akıl yürütmeye göre, kadın pgibolojik şiddeti gerçekleştirir, çünkü o zaten doğası gereği buna yatkındır. pgibolojik şiddet, kadının o ilahi doğruluklarla tescillenmiş ama onlar dışında bir gerçeklik kazanamamış fitneci halinin, o meşumluğunun bir aracıdır. buna dair edilen her söz, bu yönde bir gönderme taşır. işin komiği şu ki, burada kadının pgibolojik şiddet ile doğrudan ilişkilendirilmesi, aslında o eril tasnifin pgibolojik şiddete verdiği ikincil kuvvet ile de alakalıdır.
mesele bu kadar da değil tabii, bir nokta da, bu evin içinde başlayan marazanın mekanından çıkıyor. yani ev, özel alan, kamusal alan dışında kalan bir alan. deniliyor ki, kadın burada kamusal alanda yıpranmış erkeğe pgibolojik şiddet uyguluyor ve ona zarar veriyor. ve bu da kötü sonuçlara yol açıyor. fakat tabii ki böylesi bir söylemden beklendiği gibi kadının niçin özel alanda sıkışıp kaldığı irdelenmiyor. bu yapılmadığı gibi kadının özel alanda sıkışmışlığının sonuçlarından da bahsedilmiyor. şu an konumuz değil ama bir misal verme gereği hissettim, evinden çıkmaktan korkanların neredeyse tamamı kadın, doğal afetlerde ölenlerin çoğunluğu kadın, bunlar alakasız örnekler değil, direk olarak cinsiyet ile ilişkili örnekler. bir fikir verebilir diy eümit ediyorum. döneyim yine konuya, mecelle kadının yerini makarr-ı nisvan olarak isimlendirir ve sınırlarını tanımlar, buna göre kadının yeri olan mutfağı ve avluyu görecek bir çift göz, o noktadaki kadın ile kurulacak temas veya sosyal alanı sağlayacak en ufak fırsat kabul edilemezdir. kadın ancak ve ancak o bölgede ve kendi yerinde, izole bir alan içerisinde var edilmiştir. meseleyi mecelle üzerinden bağlayacak halim yok tabii, fakat bu üslup, kadının kamusal alanda varolmamasının sebeplerinden bahsedebilmek için gereklidir. kadının tarihsel süreçte yalnızca özel alanda var etmek, tabii ki onun varlığını şekillendirecek sonuçlara yol açmıştır. denilecek ki ülkemizin gerçeklerinden bahsetmiyorsun, bahsedelim tabii. bugün anadolunun pek çok noktasında kamusal mekanın inşası yalnızca ve yalnızca erkeklerin kullanacağı göz önüne alınarak yapılıyor, toplumun tamdıbına ait olduğu iddia edilen parklarda yalnızca erkekler oturuyor ve kadınlar ancak semt pazarlarında kamusal alana çıkabiliyorlar. iletişim kurabildikleri insanlar yalnızca evdeki çocukları, sizin deyiminizle kafalarını gibtikleri kocaları ve varsa aileden başkaları. bunun ne derece bir yoksunluk ve sınır olduğunun ve kadının kendini var etmesini engellediğinin ve pgibolojik olarak da zorlayıcı olduğunun farkında mısınız acaba? şimdi ailenin diğer kalanları dedik ya, onlardan da bahsedelim, kayınvalide-gelin, büyük gelin-küçük gelin, anne-oğul arasındaki ilişkilerin direk olarak bir iktidar ihtiva ettiğinin farkında mısınız acaba? böyle bir ailede anne niçin kendisini oğlu üzerinden var etmek ister? kamusal alana çıkamadığı için olabilir mi? kayınvalide niçin gelini üzerinde oğlu aracılığıyla iktidar kurmaya çalışır? başkaca bir tahayyülü olmadığı için olabilir mi? ya da bir kadın niçin kendisini varedebilmenin yolunu kocası üzerinden kurgular? zaten başkaca bir imkan olmadığı ve tamamen ikincilleştirilmiş olduğu için olabilir mi? bunları bir düşünün bence. bunlar cinsiyet halleridir. kişinin kalbinin güzelliğiyle ilintili değildir. bir zorunluluk olarak erkek olmaktan doğan birincil olma hallerine ve bir kadın olmaktan doğan ikincil olma hallerine istemeseniz de maruz kalırsınız. tamamen basitçe konuşalım, o kadın kamusal alanda varolabilseydi ve ikinci kılınmasaydı kendisini yine kendisi kurgulayacaktı ve sizinle şikayetçi olduğunuz türde bir iletişim kurmak zorunda olmayacaktı. ha tüm bunların yanında, tabii ki kadının pgibolojik şiddetinin erkeği şiddete yönelttiğine dair tezleriniz de doğru ve temelli değil, fiziksel şiddeti gerçekleştirebileceğini bilmek bir bilgidir, bir ön kabuldür ve bu bilgi tam da işte bu ikilikleri yaratan aterki sayesinde peydah olmuştur.
hal-i pür melalimden bahsedecek olursam, uykum açıldı, karnım acıktı. gidip bir yemek yiyeyim de keyfim yerine gelsin. -
27.
0doğru olabilir. şiddetin ne olduğunu düşünecek olursak, güçlü olanın daha zayıf olanı maruz bıraktığı baskı, darp vb bir eylem olduğunu söyleyebiliriz sanırım.
erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı sonucundan gidersek, erkeğin fiziksel olarak kadından güçlü olduğu noktasına varabiliriz. doğrudur.
kadının erkeğe pgibolojik şiddet uyguladığı iddiası da aynı mantıkla kadının ruhsal olarak erkekten daha güçlü olduğu noktasına vardırır bizi.
sonuç olarak herkes mağdur... fiziksel şiddete maruz kalanlar ihtiyaç duydukları sığınmayı/tedaviyi karakolda, kadın sığınma evlerinde, hastanelerde ararken pgibolojik şiddete maruz kalanlar pavyon, garsoniyer, otel odası gibi yerlerde tedavi görüyor. -
28.
0eviçi şiddetin “gelenekler”e, cinsel tacizin ve tecavüzün kadının "kuyruk sallaması" iddiasına bağlanarak, pgibolojik şiddetin ise ispatının zorluğuna sığınılarak uygulanan şiddet. üstü kolayca örtülür, sonuçları inkar edilir, gerçek suçlular başarıyla gizlenir.
1995 yılında beijing'de gerçekleşen birleşmiş milletler dünya kadın konferansı'nda yayımlanan bildiride kadına yönelik şiddet en net biçimiyle şöyle tanımlanmıştır:
"kadınlara yönelik şiddet" terimi kadınlarda fiziksel, cinsel ya pgibolojik zararla sonuçlanan veya kadınların acı çekmesine yol açan cinsiyet temelli * her tür şiddet eylemini ifade eder. bu kavramın içine kamusal veya özel alandaki şiddet tehditi, özgürlüğün kısıtlanması veya ortadan kaldırılması da girmektedir. -
29.
+1pgibolojik şiddetin amacının erkeğe cinnet geçirtme olduğunu bilmeyenlerin itiraz ettiği tespit.
-
30.
0erkeklerin büyük bölümünün fiziksel şiddet uygulamadığı gerçeği, kadınlarınsa hemen hemen hepsinin pgibolojik şiddet uyguladığı düşünülürse pek de mantıklı olmayan karşılaştırma cümlesidir.
iki yanlış bir doğru etmiyor sonuçta. -
31.
0hayatımın 15 senesi bir erkek tarafından pgibolojik şiddet uygulanarak geçtiği için katılmadığım önerme. arada fizikselini de görüyorduk da çok değildi allahtan. hayatı on yıl geriden takip ediyorum ben bu sayede arkadaş. şiddetin her türlüsü sizden sorulur, bizim ne haddimize. ayrıca kıyaslamak isteyen varsa uygulayalım ikisini de bakalım hangisi daha çok hoşuna gidecekmiş. şahsen ben ikisini de sevmedim, karşılaştırma ise hiç yapamıyorum
-
32.
0görmezden gelen vatandaşların gözüyle yapılmış bir açıklama olsa gerek.
mesela dün gözümün önünde bir kadın darp edilip dövülürken kendilerini delikanlı sayan ve nazarımda godoştan farkı olmayan hiçbir erkek müdahale etmedi olaya. onlara göre de kadına şiddetin abartıldığından emin oldum böylece. -
33.
0ekgib ifade. gercegi ve tam hali "erkek fiziksel siddet, kadin sosyal siddet uygular." bu sadece kadin-erkek iliskilerinde olan bir sey degil, kadin-kadin veya erkek-erkek arkadasliklarinda da ortada olan bir sey. ornegin iki erkek arkadasin arasinda sorun olsa sorunu genelde fiziksel kavgayla cozerler. fiziksel kavga olmasa da en azindan birbirlerinin karsisina cikip dertleri neyse anlatirlar ve bir sekilde bir "confrontation" yasanir. halbuki iki kadin arkadas arasinda sorun olsa, birbirlerine sorundan bahsetmezler bile. bunun yerine kapali kapilar ardinda birbirlerinin arkasindan konusarak birbirlerinin sosyal itibarini zedelemeye calisirlar. erkeklerdeki direct confrontation denen olayi kadinlarda goremeyiz.
-
34.
0bıyıklı kadınlara şiddeti destekliyorum
-
35.
0saçma bir cümle.
kadına şiddet bugün şiddet, cinayet ve ölüm olgularına indirgenmiş durumda, artan erkek şiddeti karşısında. oysa bunun katmanları var ve bugün babasından, erkek kardeşinden, kocasından hatta ve hatta tanımadığı erkeklerden dayak yiyen şiddet gören bir kadın olmasak bile, bütün kadınlar bu şiddetten nasibimizi alıyoruz.
çünkü hepimiz sindirilmiş durumdayız ve erkeklerden korkuyoruz. karanlıkta sokakta yürürken arkadan yaklaşan adım seslerinden ürküyoruz. eğer onun da bir kadın olduğunu görürsek rahat ediyoruz ama eğer bir erkekse, ihtimaldir ki, sessizce yürüyüp gitmeyecek. belki gidecek ama belki de gitmeyecek. baban yaşında adam laf atacak belki de. araba kullanırken, özellikle tamponuna gelip yanaşacak, uzunlarını yakacak. sen arabayı geri kaydırma telaşına girince sapıkça bir zevk aldığı için. buna benzer bir sürü şey.
illa ki dayak yemek gerekmez. ben şimdi sokağa çıkıp yürümeye başlasam başıma ne geleceği belli değil. belki düşük bir ihtimal ama neden benim bir erkek tarafından şiddete, tacize, ya da daha kötüsüne maruz kalma ihtimalim, bir erkeğin bir kadın tarafından öldürülmesi ya da tartaklanması ihtimalinden daha fazla?
bu bütün kadınları ilgilendiren bir şey. bugün bir kadının başına, sırf kadın olduğu için fiziksel yetersizliği kullanılarak bir sözlü, pgibolojik ya da fiziksel saldırı olayı gelmişse, yarın benim başıma gelmeyeceğinin de garantisi yok. bu yüzden kadına şiddet diye bir olgudan bahsediliyor. laf olsun diye değil.
abartmıyoruz, az bile söylüyoruz. ağzımız burnumuz kırılmasa da, koca dayağı yemesek de, hayatımız bir cinayete kurban giderek sona ermeyecek olsa bile, hepimiz bu şiddetin tehdidiyle yaşıyoruz. bir erkek bunu tam olarak asla anlayamaz. ama en azından mümkün olduğunca anlamaya çalışmalı. -
36.
0doğrudur eskiden parçalanan kadın cesetleri yoktu etrafta. yanlışlıkla merdivenden düşen kafasını çarpan ölen kadınlar vardı. şimdi abartılıyor. tek parça bırakın abartmayın.
gündüz kuşağında program yapan hanfendinin "kızları oturduğunuz yerden başka şehre okumaya yollamayın yoksa ölür başına her iş gelir " demesi kadar saçma bir açıklama olmuş. -
37.
0dün gece 22.00 sularında sarıyerden evime doğru giderken dikkatimi önümdeki bir araba çekti. araba siyah bir tofaş şahindi. araba bir anda sağa doğru yanaştı kapı açıldı, fakat ivmesinden ödün vermeden aynı hızla gitmekteydi. bir süre açık kalan kapı sağda oturan kişi tarafından kapandı. sonra biraz gaza bastım ve arabaya yaklaştım. ve gördüğüm manzara sinirlerimi alt üst etti. arabayı kullanan kişi, yanında oturan kadına hiç durmadan vuruyor ve arada saçlarını çekiyordu. sonra biraz yavaşladım ve önümdeki şahin sol şeritteki arabalara çarpmaya ramak kalana kadar yaklaşıp bir anda arabayı sağa kırıyor kaldırıma çarpıcak gibi oluyordu. sonra gene kapı açıldı, muhtemelen kadın kendisini aşağıya atmaya çalışıyordu. ya korkuyordu aşağı atlamaktan, ya da adam saçlarını tutuyordu, anlayamadım.
aklımdan ihbar etmek geçti, fakat korktum, belki de etmeliydim bilmiyorum. ama kadın şanslıymış ki, maslak'a yaklaşırken bir polis bu arabayı çevirdi, muhtemelen biri ihbar etmişti ya da polis tesadüfen gördü ve sürücünün sarhoş olmasından kuşkulanarak çevirdi.
sonuçta olan kadına oldu. belki de hayat kadınıydı, para istedi, adam vermedi ve onu dövmeye başladı. ama ister hayat kadını olsun, ister eşi olsun, ister bilmemlesi olsun, hiç kimse bu insanlık dışı hareketi haketmez. -
38.
0artık tamamen şımarmış, öyle ki şımarmaktan kendini zeus zannetmeye başlayan bir devlet addıbının saçmalamalardan seçmelerde son noktaya vardığının beyanı olan laf salatasıdır. ne de olsa ne kadar saçmalarsa saçmalasın, her daim kendisini alkışlayacak olan aptal bir kitle hazır.
kadına şiddet, geleneksel olarak aile yapısında maddi yükümlülüklerin erkeğe yüklendiği bir toplumun genelinin ekonomik durumunun bozulmasıyla paralel olarak artar. işsizliğin, geçim şartlarının zorlaşması, geleceğe dair umutların tükenme noktasına gelmesi ve cehaletin artması ile beraber, kadın erkek arasındaki gerilim haliyle artar ve cinnet gibi olaylar sıklaşır.
ee, "ekonomimiz çok iyi evellallah" kuyruklu yalanına kendisi de belli ki inanmış görünen birisine, kısa sayılabilecek iktidarı boyunca kadınlara karşı şiddet olaylarının, -boru değil- 14 kat arttığını yüzüne bilimsel olarak vurursan, böyle mavi ekran verir. kendisi de, zaten önceden yala yalpa giden ülkeyi iyicene batırdığının farkında olsa gerek. rakamlar ve toplumdaki bireysel huzursuzluk patlamaları yalan söylemez hz. başbakan.
kitlesel olarak patlayamayan türk halkı (erkeği), bireysel olarak sevdiklerine, yakınlarına patlıyor.
bence bu ülkede abartılan birşey varsa sizsiniz sayın ricard dexer shawn. hem de öyle böyle değil. -
39.
0napıyorsunuz dıbına koyyim ya
-
40.
0bu ülkede bitmeyecektir, bitmeyecektir, bitmeyecektir... kadınlar kendi haklarını kendileri savunamıyorlar, kocamdır, sevgilimdir, çocuk var gibi klişeler hep aynı... hiç değişmedi, değişmeyecek te.
bir örnek vereyim. (olay trakyada geçmektedir) bir zaman önce bir komşu taşındı bitişiğimize. kadın cemaat kökenli, kendi halinde bir hanım. ama bunun kocası olacak "insan" artık çevreden mi yoksa karısından mı korkar bilinmez, işe giderken evin kapısını kilitleyerek ayrılıyor evden. (burada çok ağır küfürler var, ya trakyadayız arkadaş, napacaklar karına!!) evliliğin üzerinden 6 ay geçmemiş, adam karısını dövmeye başlıyor, ama ne dayak. gecenin bilmem kaçında çığlıklar, tangırtılar. kaç defa kapılarına gidecektim, bizimkiler zor tuttular.
bir gün, bu "insan", karısının annesinin yanında, karısına el kaldıyor. yaşlı kadıncağız, dayanamayıp araya giriyor "yapma etme oğlum" gibilerinden. utanmaz arlanmaz adam yaşlı kadına da vuruyor, olay da orada koptu zaten. bir süre sonra boşanma davası ve ayrıldılar.
bu gene iyi örnek, okulun orta yerinde sevgilisini tekme tokat döven sevgili, on dakika sonra kızımız onu tekmeleyen erkeğe sarılıyor!
ve evet, pippa bacca bu ülkede öldürüldü.
yazsak günler boyunca yazarım ama benim yazmamla bir şey değişmeyecek biliyorum. artık bu ülkede kadından sorumlu bakanın, milletvekillerimizin bir şeyler yapması lazım. yapay gündemden daha önemli bu kadına şiddet konusu!!
hem kadın ya, namusun, kadının, hayatının anlamı, aşkın dediğin insan, sen onun saçının teline zarar verememelisin! o sana emanet! -
41.
0oha @24 25 ihtiyarciviciv tanım yapmış
bu arada kadınlar candır severim kadınları
ayrıca @26 da sinirlenmiş fakemi bu amk -
42.
0bianet'in kadına yönelik şiddet nisan ayı raporunda genel kanının aksine şiddetin sadece güneydoğu illerinde yoğun olarak görülmediği, ve hatta izmir'in nisan ayında bu konuda başı çektiği görülünce kadına karşı şiddeti feodaliteye yamamaya kalkan ataerkil cumhuriyet bekçileri takkeyi bir önlerine alıp düşünmenin zamanının geldiğini anlamalıdırlar. erkeğinin arkasında tüm haşmetiyle duran ve fakat evlenirken kırmızı kuşak takan cumhuriyet kadını imgesi, kadının aradığı, ihtiyaç duyduğu ve kendisini erkekle hiç olmazsa eşit seviyede birey olmasını sağlayacak özgürlükleri ona sağlamamakta.
-
43.
0kadına yönelik şiddet olgusunun değil, bu konudaki rakamların (kaç kadına şiddet uygulanmış, uygulayanların kaçının yanına kar kalmış vb.) abartıldığı şeklinde zikredildiğini sandığım, öyle olduğunu umduğum beyan.
nitekim başbakanımız, kadına şiddet uygulayanları aşağılayıcı şekilde mesajlar vermiş, konunun önemini kavradığını belli etmişti geçmişte. -
44.
0şiddetin anlamı sorgulandığında; özellikle bu topraklarda, hemen her evde yaşanandır. öyle ya; şiddet sadece fiziki hasar yaratan, bedene uygulanan bir güç gösterisi değildir. şiddet; ruha, pgibolojiye hasar veren bir hırpalama çeşidi olarak da yaşatılabilir. bu bağlamda, kadının gördüğü her ne kadar genelde fiziki şiddet gibi görülse de -ki bu çeşit şiddet en tehlikelisidir- aslında pgibolojik-duygusal şiddet olarak da karşımıza çıkar. üstelik bu masum ve sıradan görülüp aleni şekilde en çok karşılaşılandır. bir kadının şiddet görmesi, ona el kaldırılmasından ibaret değildir! nice kadınlar vardır ki; tek kelime veyahut küfürle susturulan. ve nice kadınlar vardır ki; sebepsizce aşağılanan! bu çeşit şiddet, yani pgibolojik şiddet, kişi üzerindeki etkileri tam olarak saptanamayan ve hatta kişinin kendinin bile belki tam olarak ayrımına varamadığı ama onu mutsuzluk ve yalnızlığa iten, kişiye bunalım hali yaşatan bir semptomdur. toplum içinde sıklıkla görülür. hatta sadece sözle uygulanması gerekmez, kadın bu şiddet türüne sadece bir bakışla veya tavırla dahi maruz kalır bazen. şiddet eğiliminin şüphesiz ki birçok nedeni vardır lakin bu hastalığa varan davranışların en belirgin sebebi güvensizliktir. kişi kendini eğitmelidir. bir öğretim olarak eğitim değil; ruhsal açıdan, kişiliği geliştirici ve sinirleri, baskıları, tepkileri düzenleyici bir eğitim. kişinin kendi benliği üzerinde oluşturacağı bir rehabilitasyon, bu durumu en aza indirgeyebilir. bunun için önce şiddet eğiliminin temeline inilmeli, bu davranış biçimlerinin sebepleri araştırılmalı ortaya çıkan sorunlar akabinde rehabilite sağlanmalıdır.
saldırganlığın doğuştan var olan bir eğilim olduğunu savunur freud. bu saldırganlık eğilimi zayıf karakterli insanlarda gittikçe büyür. toplumumuzda, kişilerin yetiştirilme tarzları onların bu eğilimlerini körükler kanımca.
şiddet daha çok kadına uygulanmasıyla beraber, ciddi bir toplumsal sorundur. gene de sadece bayana özgü bir talihsizlik olarak algılanmamalı, erkek ve çocuk üstündeki etkileri ve yaptırımlarıyla bir bütün olarak ele alınıp irdelenmelidir. çünkü şiddet bir cinsiyet değil; kişilik sorunudur. -
45.
0tabu olmaktan çıkıp, hakkında ciddi düzenlemelerin yapılması gereken durumdur. çünkü kadınlar sadece tecavüz ya da dayak gibi fiziki şiddete değil, devlet tarafından uygulanan pgibolojik şiddete de maruz kalıyor. kadına yönelik şiddetin simgesi haline gelen mirabel kardeşler'in yaşadığı vahşetin üzerinden tam 50 yıl geçti ama kadınların hayatında hala değişen bir şey yok. ataerkil devlet ve toplum kadının bedenini, ruhunu, yaşdıbını kullanabilmek için ona her fırsatta toplum içindeki özel olan "kimliğini" hatırlatıyor. bu mağduriyet yüzünden, kadına karşı şiddete yönelik mücadele ve dayanışma günü olan 25 kasım 2010'da erkek devlet şiddetine karşı isyanlarını göstermek isteyenler sokağa çıkmaya hazırlanıyor.
istanbul'da taksim tünelinden tramvay durağına yürüyüş saat 19.00'da,
ankara'da kolej kavşağında buluşularak sakarya meydanı’na yürüyüş saat 12.00'de,
izmir'de konak meydanı kemeraltı girişinde buluşularak vapur iskelesine yürüyüş saat 18.00'de,
eskişehir'de hamam yolu yediler parkı’nda buluşularak adalar migros önüne yürüyüş saat 17.00'de,
bursa'da ise setbaşı mahfel önünde buluşularak orhan gazi parkına yürüyüş saat 18.00'de gerçekleşecek.
ayrıca belirtmek isterim ki bu tarz faaliyetler sadece feminist hareketin bir parçası olarak algılanmamalıdır. kadına uygulanan her türlü şiddet, toplumsal zihniyetlerdeki dönüşümü olumsuz yönde etkileyecektir.
-
hayat artigi selam dost
-
aylar gecti ama acini hala atamadim
-
tehlikeli tanrıca aynaya karsi
-
kirmizi pelerinli ne haberr dostum
-
osimhen gaymiş la
-
bu çaylaklar iki gündür onlne listedinde
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 27 01 2025
-
izmir de yaşayan ufuk göztepe
-
memati tutklandı
-
megane2 gelmiş hoşgeldin megane2
-
ne kadar tanidigim varsa hayati duzene girdi
-
gwanypline nikli yazar
-
makaras sesini dinleyerek sıvazlıyorum
-
31sporklubu biliyorum seni tehdit ettiler
-
salağa yatma capsi elbette var bende
-
karı ifşa kelimesini hatırlamıyor
-
arasında can vermek isterdim
-
ulam almanyada hayat canli olsa nolcak
-
lan olm tinder minder ne varsa indirdik
-
31 sporu kim tehdid etdi
-
beyazniga evli kadının ayak gelir mi
-
soryy pazar günü müdürün azarladı
-
hadi ben çok sarhoş olduğum içşn
-
sağdıç sileceksiniz size 10 bin tl verecekler
-
sevgilimin karnına bastırıp geğirttim
-
miraç kandilıniz mübarek olsun
-
x yapay zekası ile sanal selks yapacaktım
-
din ile kendimi meşgul etmez isem katil olurum
-
normal sexs yaparken osbirden daha geç
-
melihabuaf gey pataklayan niye çaylak
- / 2