-
1.
0bu başlıkta türk siyasi tarihine iyisiyle, kötüsüyle damgasını vuran siyasileri ele alacağız. aralarında benim sevdiklerim de, sevmediklerim de olacak elbette. kendi düşüncelerimi yazdıklarıma yansıtmadan, tarafsız bir biçimde yazacağım yazdıklarımı. gazi mustafa kemal'den değil de, yalnız adam, ikinci adam olarak bilinen milli şef ismet inönü ile başlamak istiyorum.Tümünü Göster
--ismet inönü--
"bu yalnız adam, bir zamanlar savaşlar kazanmış muzaffer bir kumandandı. inatçı bir diplomat, cumhuriyet kurmuş bir devlet adamı, kafasında kırk tilkiyi kuyruklarını birbirine değdirmeden gezdiren bir politikacı, ideal bir eş, örnek aile babası. kimilerine göre ise tek parti döneminin astığı astık, kestiği kestik diktatörü. ülkenin unutulmaz milli şefi. hayranları kadar düşmanları da olmuştu. sevenleri kadar, nefret edenleri de. ama kimse, onu görmezden gelememişti. 89 yıllık ömrüne ülkenin bütün tarihini sığdırmıştı. anıtkabire son ziyaretinde oturduğu iskemlede şehri süzerken bütün o idam fermanları, savaş meydanları, parıltılı üniformalar, heyecanlı kalabalıklar, öfkeli nutuklar, kalpaklar, fraglar, kasketler geride kalmış gibiydi. paşa, veda eder gibi salladı şapkasını. 1.5 ay sonra anıtkabire yeniden geldiğinde bir tabut içinde olacaktı... "
"ben her devre, yeni bir hayat başında gibi başlarım"
ismet paşa... garp cephesi kumandanı... lozan savaşçısı... t.c. 2. başkan
ismet inönü adını, sokaktaki sakallı hacı amcalara, cami çıkışında sorsanız, allahsız, din düşmanı, ezanı türkçe yaptı, ezanı yasakladı der. ama bi bakalım, bu adamın derdi neymiş? bi anlayalım.
ismet inönü, 1937 yılında gazi mustafa kemal ile bazı tartışmalar yaşadı. musul sorunu, adalar sorunu, ve efsaneleşmiş lozan görüşmeleri sonunda... 1937 yılı sonunda bizzat atatürk tarafından tasviye edilmiştir. gazi mustafa kemal yaşdıbını yitirdikten sonra, 2. başkan seçildi. meclise osmanlı istiklal madalyası ile çıkmıştır. çeşitli çevrelerce bu durumdan dolayı eleştirilir. pek parlak bir kumandan değildi belki, inönü savaşlarında ordu sakarya'nın doğusuna ismet inönü'nün kumandanlığında çekilmişti. atatürk sonraki yıllarda, milli mücadeleyi başlattığı samsuna yeniden geldiğinde, halkının artık eskisi kadar yanında olmadığını görüyordu. yanına gelenler de artık sadece şikayetlerini dile getiriyordu. bu günlerde köşk'ün yeni gözdesi iş bankasının başındaki celal bayar'dı. ülkenin kalkınamayışından, ismet paşa'nın katı devletçi politikasını sorumlu tuttuğu anlaşılıyordu mustafa kemal'in. çareyi, celal bey'in temsil ettiği liberal politikalarda arıyordu. nasıl askeri ve siyasi sorunlarla ile ismet paşa ilgileniyorsa, mali sorunlarla da celal bayar ilgilenecekti. sonunda celal bey, ismet inönü'nün iktisat vekili oldu, ve türkiye katı devletçilikten, özel teşebbüsü geliştirmeye yönelik sınırlı bir liberalizm anlayışına yöneldi. ismet paşa ise, 2. plana atıldığını, gazi'nin ona sırt çevirdiğini düşünüyordu. bu düşünceler, ismet paşa'nın o dönemlerde aldığı notlara da yansıyordu. sıkıntılı bir parti toplantısında, not defterine acemice bir gemi çizmişti. ve yanına, küçük oğlu ömer'i kastederek, "ömer bu geminin daha iyisini yapar, ama ben yapamam" notunu almıştı. ciddi ciddi o dönemlerde yazılmış bir vasiyet talimatı. "ölürsem, valideme de karım ve çocuklarım gibi maaş bağlanacaktır" o günlerden önce, gazi "nasıl olsa ismet uyanmıştır, ankara ona emanetken ben daha rahat uyuyabilirim" derdi. ben yokken ismet paşaya danışacaksınız tarzında düşüncelerini yansıtırdı. artık daha sık tartışıyorlardı. başkanyla başbakan 17 yıldır beraber çalışıyorlardı. inönü yorulmuş, atatürk ise hastalığı nedeniyle daha da gerginleşmişti. sorun, iktidarın ikiye bölünmüş olmasıydı. inönü, yürütmenin başı olarak işlerine karışılmamasını istiyordu. oysa atatürk bir efsaneydi, ülkede olup biten her şeyden haberdar oluyor, her şeye karışıyordu. atatürk orman çiftliği ve istanbuldaki bira fabrikasının kaderi üzerine anlaşamamış, tartışmışlardı.
devamı gelecek - 2.
-
3.
0anlat panpa ayrıntıya da gir
-
4.
0çok iyi devam kanka.
-
5.
01970'ten sonra çok bpzdu önünü alamadık.
-
6.
0Anlat panpa dinlioz hep am got resmlerine bakcaz amk okuyunda kulturlenun biraz
-
7.
0ben okuyorum lan devam et
- 8.
-
9.
0@2 özeti geçilecek şeyler değil bunlar, 91 yıllık bir ülkenin siyasi liderlerinden bahsediyoruz. merakı olan okur, kimse okumazsa ben hem yazarım, hem okurum
-
10.
0kör olmadan önce devamı gelecek yazısını görmüştüm kabartma klavyeyle yazıyorum
-
11.
0Reserved panpa devam.
-
12.
0anlat panpa dinliyoruz
-
13.
0kardeş bunu kim okur.
-
14.
0- KASIM 1938 - BENi YALNIZ BIRAKMATümünü Göster
10 kasım günü, kara haber pembe köşke telefonla ulaştı. inönü korumaya alınmıştı. o gün tbmm, atatürk'ün ölümü üzerine boşalan koltuğa, inönü'yü ittifakla seçti. akşam ismet paşa, göz yaşları içindeki karısını teselli ettiğinde, "önümüzde çetin günler var, beni yalnız bırakma!" dedi. artık şef, oydu. evet şef, milli şef. türkiye'nin yeni dönemi, gazi'nin ölümünden 1.5 ay sonra açıldı. cumhuriyet halk partisi, aralık ayında celal bayar başkanlığında toplandığı olağanüstü kurultayda, ismet inönü'ye değişmez genel başkanlık yetkisini verdi. inönü isterse, ömür boyu parti lideri olarak kalabilecekti. türkiye siyaset tarihinde, "milli şef dönemi" olarak adlandırılan dönemin perdesi, böylece açıldı. ismet paşa, bundan böyle bu isimle anılacaktı. artık, zirvede tek başınaydı. aynı dönemde, dünyada başka şefler de vardı. dünya içten içe sallanıyordu. nazilerin adımlarıyla, cihan harbi sinyalleri geliyordu. avrupa, silaha sarılıyordu. korkulan savaş, 1 eylül 1939 sabahı, alman birliklerinin polonya sınırını geçmesiyle patlak verdi. 2 gün sonra da ingiltere ve fransa savaşa girdiler. artık dünya ikiye ayrılmıştı. ve türkiye, liderini kaybetmesinin üzerine daha 1 yıl geçmeden, bi dünya savaşının ortasında yapayalnız kalmıştı. iki cepheden, birinde yer almak zorundaydı. harp'ten önce, demokrasi cephesinden yana eğilimini belli etmişti. ve şimdi, bunu belgeleyecekti. 19 ekim'de, ankara'da ingiltere, fransa ve türkiye arasında bir ittifak anlaşması imzalandı. ismet paşa, müttefiklerden yana saf tutmuş, ve aldığı silahlara karşılık, ancak saldırıya uğrarsa savaşmaya söz vermişti. iktidarı devraldığında gevşeteceğini vaad ettiği rejimin iplerini, aksine sıkmak zorunda kaldı. yeni bir sansür bildirgesiyle, basını hepten kontrol altına aldı. gazetelere, savaşa ilişkin yorum yapmamaları, ismet inönü ve ailesinin haberlerine yer vermeleri emredildi. bunun nedeni, atatürk'ten sonra ülkede yönetim boşluğu oluşmadığını, şefin ülkeye hakim olduğunun herkese gösterilmesiydi. artık gazetenin ilk sayfalarında, manşetlerde
inönü ailesinin at gezintileri, paşanın konserde, dansta yaptıkları, ya da mevhibe hanımın sargı sarmayı öğrenmesi vardı. hem de 1. sayfadan. hava durumunun nasıl yazılacağından, savaş haberlerinin kaçıncı sayfada, hangi genişlikte yer alacağına kadar her şey, emre tabiiydi. 1940 haziranında italya da savaşa girdi. inönü, italyan duçesini lozan'dan tanıyor ve neler yapabileceğini çok iyi biliyordu. harbin etkilerinin ankara üzerinde görülmesi üzerine, müttefikler ankara üzerinde baskılarını arttırdılar. inönü, ufukta yaklaşan tehlikeyi görüyordu, tedirgindi. o ay alman askerleri parise girerken, ismet paşa da trakya civarlarında askeri birlikleri denetliyordu. ama bu dönemlerde, bir başkanndan çok, bir kumandan gibiydi. 1940'larda türkiyede karartma geceleri başladı. sokak lambaları, vapur projektörleri perdelendi. türkler savaşı filmlerden, ve kütüphanedeki yabancı gazetelerden takip ediyorlardı. karikatürlerde hitlerle dalga geçiliyor, nazizmin ayak sesleri henüz istanbuldan duyulmuyordu. lakin inönü o kadar rahat değildi. her sabah dış işleri bakanını köşke çağırıp, hitlerin, mussolini'nin, stalin'in neler yapabileceğini avrupa haritası üzerinde tartışıyordu. hamlelerini tahmin etmeye çalışıyordu. 1941'in hemen başında, alman orduları romanyaya girdiler. bulgaristan ve yunanistan düşmek üzereydi. savaşın alevi, balkanlara yayılmış ve trakya sınırına dayanmıştı. naziler adım adım türkiyeye yaklaşıyorlardı. hemen trakya sınırındaki birlikler anadolu yakasına nakledildi. edirne ve uzunköprü tarafındaki demiryolları havaya uçuruldu. trakyada savunma hatları oluşturuldu. istanbul valiliği, anadoludaki yakınlarının yanına gitmek isteyenlerin, trenle bedava nakledileceğini duyurdu. 1mayıs'ta anadoluya ilk göç kafilesi istanbulu terk etti. filmlerde izledikleri savaş, artık gerçek oluyordu. inönü 2 dev arasında sıkışıp kalmıştı. naziler trakya sınırına 60 km mesafeye kadar geldiler, ve durdular. hitlerin rusyaya saldırmak için polonya ve romanyanın yanı sıra türkiyeyi de kullanacağı düşüncesi, ismet paşayı kaygılandırıyordu. türkiye artık bi karar vermek zorundaydı. ölümlerden ölüm beğenicekti. ya savaşa girip yok edilecek ya da girmeyip işgal edilecekti. eldeki tek koz, inönünün kararlılığıydı. tüm gençliğini savaşlara adamış bu adam, şimdi ülkesinin gençliğini savaşa vermemek için direnecekti. ingiltere, almanya, rusya gibi 3 büyük tehlikeye karşı denge politikası izliyordu. her iki taraftan da aldığı yardım malzemelerini, ülke temsilcilerini bir araya topladığı yerde gösteriyor, iki tarafla da karşılıklı barış anlaşmaları imzalıyordu. işte milli şefin başarısı buydu. 1941 haziranında almanların rusyaya saldırdığını, yalovadaki yazlığında oğlu ömer'den öğrendi ve ağız dolusu bi kahkaha attı. korktuğu iki ordu, birbirine girmişti! türkiye hiç olmazsa bi süre rahat edecekti. ismet inönü, at gezilerine ağırlık vermişti. ailesiyle ulus meydanından atlarla geçerken tüm dünyaya karşı güç gösterisi yapıyordu. otoritesinin sarsılmadığını anlatmaya çalışıyordu. amerikanın da savaşa girmesiyle, barut kokusu tüm dünyaya yayılmışken, şef ülkenin tek hakimi olduğunu gösteriyordu. o yıl yeni 10 liralıklar eski başkan yerine, yeni başkannın resmiyle basıldı. inönü, atatürk öldü, ama yeri boş kalmadı mesajını veriyordu. bu dönemlerde bütün ülkede bi kısıtlama dönemine girildi. yiyecek sıkıntısı büyüyordu. ekmek karneye bağlanmış, büyük şehirlerde yaşayanlar bahçelere sebze meyve ekmeye başlamıştı. azınlıklara varlık vergisi konmuş ve ödeyemeyenler aşkale'ye sürgüne gönderilmişti. durum çankaya köşkünde de pek parlak değildi. yokluk oraya kadar gelmişti. ismet inönü, köşkte yakıt yokluğundan ısınamadığı için, paltoyla oturuyordu. tütüne çaya ve kahveye zam geldiği o vakitlerde, ismet paşa sigarayı bıraktı.
adana'nın yenice tren istasyonu, 1943 ocak ayında olağanüstü bir hareketlilik yaşadı. ingiliz başbakanı churchill, türkiye başkanyla görüşmeye gelmişti. müttefikler bir balkan cephesi açıcaktı, ve bunun için türkiyenin savaşa girmesi zorunluydu. alman orduları staline yenilmişti. artık alman ordularından çok, sovyet orduları tehlikeliydi. ismet paşa bu tehlikeden korunabilmek için ingilizlere yanaşmış görünüyor, bir yandan da savaşa girme tekliflerini geçiştiriyordu. 2 gün süren görüşmelerden 2 lider de memnun ayrıldılar. inönü istediği silah yardımını alabilecek, churchill ise, türkiyeye daha yaklaştığını düşünüyordu. 1943 sonunda inönü kahirede amerikan ve ingiliz liderleriyle bir araya geldi. 3 gün süren bu görüşmelerde iki lider de türkiyeye son kez savaşa katılma çağrısı yaptılar. inönü kabul etti. ancak önce bize yeterli askeri malzeme verin diye koşul koydu. bir yandan vakit kazanmak istiyor, bir yandan da savaş sonrası oluşacak tehlikelere karşı güç toplamaya çalışıyordu. "mihvere karşı harbe girdik" ismet paşa, not defterine; "almanya ve japonyaya harp ilanı" notunu yazdığında, aslında savaş fiilen bitmişti. şef, ülkesini bu ateş içinden yanmadan çıkarmıştı. ancak içeride hiç ummadığı bir sürpriz onu bekliyordu. savaş biter bitmez farklı sesler çıkmaya başlamıştı. harp yanlıları, paşanın savaşa girmeyerek milletin erkekliğini öldürdüğünü söylüyorlardı. harbe karşı olanlarsa, artan baskılar, çekilen yokluk ve sıkıntılardan, şefi sorumlu tuttular. 6 yıldır ülkeyi savaşa sokmama savaşı veren inönü, kimseye yaranamamıştı.
yıllar sonra bir gezide yolunu kesen küçük bir çocuk; "buraya ne yüzle geliyorsun!" diye çıkıştı. "sen bana şekeri 5 liraya yedirmedin mi?" diye de ekledi. inönü, buruk bir ifadeyle cevapladı. "evet, ama seni babasız bırakmadım."
devamı gelecek
-
souki sanayi de ne işin var
-
gran torino seni parça parça yapıcamm
-
of karım benim
-
gran torino ya şuku atan yazar
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 22 01 2025
-
ulke bitmiss
-
göz hakkı diye bir şey var
-
bir tatil için baliye gitmiştimm
-
o gün asla gelmeyecek
-
yıl olmuş 2025 hala çaylak var
-
sözlükte kadın olduğunu belli etmek
-
keske sekreterim olsa
-
cidden öleyim ya
-
corps hanım meraba
-
bu adam hakkında ne düşünüyonuzzzz
-
ezanlar bir saniye bile susmasın istiyorum
-
corps hanım pm kontrol et
-
ölünce beni kim yikayaca k
-
uykuya dalamiyoeum la
-
chpyi savunan dumbki
-
cocukluk donemim mislam zehiriyle gecti
-
imş direksiyondur
-
din ile bilimi birleştirdim yeni bişey çıkardım
-
yangında 66 kişi ölmüş
-
ayak ikinci parmagi bas parmagindan uzun olanlar
-
dayidaki malafata bak
-
madem açıyon verecen
-
chpnin bi türban yasağı yüzünden
-
kadinlari şimartin şimartin
-
çaylak kokusu alıyorum
- / 2