+1244
-75
Saat 11'de kalktı. Babası çoktan işe gitmişti. Buna memnun oldu, zaten babasından nefret ederdi. Gece sokağa çıkmasına izin vermiyordu babası; ona en yeni ayfondan da almamıştı.
Aheste aheste mutfağa gidip bir şeyler tıkındı. Banyoya gitti duşunu aldı. Ayna karşısına geçip saçlarını taradı. Aynaya baktı, baktı; tipinden nefret ediyordu ama bunu kendine itiraf etmedi.
Kendini keyifsiz hissediyordu, bakım yaptırıp kendine gelme zamanıydı. Kalktı kuaföre gitti, saçını fönlettirdi. Eve döndü. Soyundu, ayna karşısında don sutyen poz verdi. Makyaj yapmaya başladı. Yarım saat sonra, yaptığı makyajı beğenmeyip sildi. Telefondan YouTube'u açtı, geçen gün seyrettiği makyaj videosuna bakıp, oradan adım adım kopya çekerek tekrar makyaj yaptı.
Kıyafet seçmeye başladı. Saat üçü çoktan geçmişti, dörtte Semih denen mühendis çocukla buluşacaktı. Gece, oğlanı WhatsApp'tan kırk beş dakika yalvartıp ego kastıktan sonra lütfedip "Olur, grşelim" demişti.
Bu gidişle yine geç kalacaktı. "Beklesin huur çocuğu" diye düşündü. Sonuçta Semih onu sevgilisi yapmak istiyordu. Ee, bu güzellik başka nerede vardı yani; kuku denen şey de ağaçta büyümüyordu herhalde. "Gülü seven dikenine katlanır," diye mırıldandı; bildiği tek atasözüydü bu.
Sokağa çıktığında, birkaç orta yaşlı erkek onu kesti. Kısa eteğinin sergilediği bacaklarına bakıyorlardı. En güzel yeri (aslında tek güzel yeri, ama bunu kendine asla itiraf edemezdi) bacaklarıydı. O yüzden hep bacak sergileyecek şeyler giyerdi, kış ayazında bile.
"Ağzınız sulanarak bakın huur çocukları," diye düşündü. Erkeklerin aç bakışlarının dizlerinde, baldırlarında gezinmesi ona müthiş bir güç duygusu veriyordu.
Saat beşe doğru, Semih'in beklediği yere ulaştı. Uzaktan, oğlanı kızın biriyle ayak üstü sohbet ederken gördü. içini müthiş bir gazap kapladı. Yine de kız gidene kadar bekledi, çünkü kendinden daha güzel bir kızdı. Erkekler önemsizdi ama bir kadına zayıf görünmek istemiyordu.
Kız gidince Semih'e yaklaştı. "Merhaba," demeye tenezzül etmedi. Surat yaptı. "Ne oldu?" dedi Semih. "Hiç," deyip omuz silkti. Oğlanın suratına bakmadı. Meraktan kuduruyordu ama deminki kıza dair hiçbir şey sormadı. Bırakalım, dedi kendi kendine, Semih Bey keyfimi yerine getirmek için biraz kıvransın.
Cafe-Bar'da ikinci biradan ve Semih'in yarım saat yalvarıp yakarmasından sonra: "O kız kimdi?" diye sordu.
"Hangi kız?"
"Ayak yapma lan bana. Görmedim mi sandın? Biriyle konuşuyordun."
Oğlan tam iki dakika düşündü. Sonra bir şeyler gevelemeye başladı, beklerken eski okulundan bir arkadaşla rastlaşmıştı; biraz ayak üstü konuşmuşlardı.
Kız artık Semih'i dinlemiyordu bile. Önemli olan onun ne söylediği değildi, şu an kendini affettirmek için yalvarıyor oluşuydu.
Yine de içi soğumadı. Semih tuvalete gidince, kız Semih'in telefonunu açtı. Rehberden, Semih'in iş arkadaşı olduğunu tahmin ettiği birkaç kadının numaralarını kendi telefonuna aktardı. Semih gelmeden bu işi bitirdi, oğlanın telefonunu eski yerine koydu.
Semih masaya geri dönüp, "bugün nereye gitmek istersin?" diye sorduğunda kız, Semih'in iş arkadaşlarına mesaj atmakla meşguldü. Semih'e yalandan gülümsedi ve oğlanın yüzünün, mutlu bir ifadeyle kaplanmasını izledi.
O akşam Semih, işinden kovulduğunu bildiren bir telefon aldı. Kimliği belirsiz birisi, iş yerindeki kızlara: "Semih bana sizin gizlice çekilmiş fotoğraflarınızı gösterdi. Hakkınızda iğrenç şeyler söyledi. Lütfen kendinize dikkat edin," diyen mesajlar atmıştı.
Semih'in aklı almıyordu. Kim böyle bir şey yapabilirdi ki?
Kız, ertesi sabah kalktığında Semih'ten gelen bir mesaj gördü. "Başıma korkunç bir şey geldi. Birisi bana iftira atmış, işime son verdiler. Moralim çok bozuk. Görüşelim mi?"
Cevap vermedi. Bir an vicdan azabı gibi bir şey hissedecek oldu, ona keyif vermeyen bu hissi derhal başından savdı. "Demek ki gerçekten sapıkmışsın," diye düşündü. "Yoksa öyle hemencecik kovmazlardı seni. Benim içime doğmuş demek ki, senin sapık olduğun."
Evet, bu açıklama çok daha güzeldi. Önsezilerim çok güçlü, diye düşündü; keyfi yerine gelmişti. Artık Semih bir işsiz olduğuna göre... sosyal medyadan kendine yeni pohpohçu bulma zamanıydı!
Tümünü Göster