biraz aradan sonra artık kaldığımız yerden devam panpalarım.
bir süre, yaşanmış-gerçek hikayelerden yola çıkarak anlatacağım anlatacaklarımı. böylelikle somut örneklerden yola çıkabileceğiz.
bu başlığı bilen bilir. umut taciri değiliz. bunun dışında; taşşak geçmiyoruz. kendi başlığını aplama yahut benimki damarlı 35 cm deme derdinde de değiliz. yani adam gibi bildiklerimizi paylaşıyoruz. o yüzden kafa gibmeyin. okuyun, öğrenin amk.
beyler bu kez, örneklerle erkeğin sabrından bahsedeceğiz.
panpalarım, kadınları en çok etkileyen şeylerden biri "sabır"dır. "ne alaka mnski?" demeyin. alaka şu; yaradılış özelliğimiz bu lan. kadın sabırlıdır. bekleyebilir. hem de yıllarca. ama bu erkek için geçerli değil. bizim boşalmamızı sağlayan o boşalttığımız şey bir nevi kesede ve kese dolduğunda onu durdurmak bir nevi imkansız. bardak dolarsa taşıyor yani.
peki kadınların en çok istediği, onları en çok etkileyen şeylerden biri nedir? değer görmek. bunu her insan ister tabi ki. ama bir kadın, deliler gibi ister. hele de size değer veriyorsa.
farz edelim ki, bir hatunu ayarladınız. -teşbihte hata olmasın- en kaşar hatun bile değer vermediği bir adamla yatmaz canlar. yani sizin illa ki bir yönünüzü, bir davranışınızı, tavrınızı, paranızı vs vs vs beğenecek ki kendini size teslim etsin. ve bu kız sizin en az bir özelliğinize değer verdi ki kendini size sundu. şimdi o kız ne bekler? sabaha kadar dürtülmeyi mi? klitorisinin yalanmasını mı? hatta çılgınca vajinal orgazm edilmeyi mi? hiçbirini panpalarım. o kız sadece sizden değer görmeyi bekleyecektir. o sizi öperken, yalarken, çılgınca fantazilerinize ayak uydururken nasıl titreye titreye boşaldığınıza bakmaz. ama o sırada söylediğiniz iki güzel kelime, bir an durup vücuduna hayran hayran bakmanız, ummadık anda başının iki yanından sertçe tutup öpmeniz sizi onun beyaz atlı prensi yapmaya yeter de artar bile. fuck buddy'siyseniz 1 numaralı olursunuz, duygusal bağlarınız varsa parçalamadan kopmayacak raddeye gelir. yani anlatmak istediğim salt ciksle alakalı değil. değer verin lan kıza. sadece yastığınıza sürtmüyorsunuz olum, karşınızdaki bir insan; bir kadın ve bir türk. yani insan olarak duyguları var, bu bir. kadın olarak daha da duygusal, bu iki. ve o bir türk. bu da çook daha hassas davranmak zorunda olduğunuzu anlatmaya yeter. (:
bir kız vardı. "sadece arkadaşız" saçmalığına girmek istemiyorum ama gerçekten karşılıklı olarak arkadaştık. zaten öyle ahım şahım bir muhabbetimiz de yoktu. kız birkaç arkadaşından methimi duymuş -ki bu konu da çok mühim. bunu da ayrıca işleyeceğiz- ve etkilenmiş. sarmaya başladı, ben ağırdan aldım bir süre, daha önceden arkadaş olmamız dolayısıyla. ilk hareketleri ondan bekledim o da açıkça söyledi filan. ardından şunu fark ettim ki kız benim atlamamı bekliyormuş. evet bildiğiniz "am mı lan o!!!" diyerek hücuma geçmemi bekliyormuş ama onu görmedikçe kız azmaya başladı. daha sonradan itiraf ettiğine göre, eve geldiğinde yaptığı ilk iş feys'ten ne yaptığımı kontrol etmek, kimlere ne yazdığıma bakmak, çevrimiçi olup olmadığımı kontrol etmek gibi şeylermiş. ama ben hafif umursamaz hafif de esaslı davranarak her daim tavanda bulunan hormonlarımın bana ait içyüzünü onunla paylaşmadım. bu da ilgiyi, alakayı, merakı çekti tabi ki.-merak beyleer, merak. bu da işlenilecek- daha sonra evine davet etmeler, yatıya kalmalar, bahaneyle fiziki temas kurmalar. hiçbirinde o içyüzümü göstermedim. ben göstermedikçe o azdı haliyle. ha belki o sıralarda herhangi bir sebepten kavga filan ederek küsmüş olsaydık, hakkımda "ulan top mudur nedir? öpmeye bile teşebbüs etmedi." deme ihtimali de vardı. ama ayarı tutturmak, tutturunca kaçırmamak her işin için şiarınız olmalı. (:
ben bu kızın evinde yattım, odasında yattım, yatağında bile yattım ama inadına elini bile tutmadım. o tuttuğunda dönüt vermedim dahi diyebiliriz. bunun sebebi neydi, ortak mekanlarda bulunduğumuz bu kızın beni abazan gibi görmemesi ve (illa ki yapacaktır) arkadaşlarına beni öyle anlatmamasıydı. çünkü adınız böyle çıkarsa ileriye dönük ihtimalleriniz sonbahardaki gazeller gibi sapır sapır dökülecektir. (:
en sonunda ne oldu? kız ümidi kesti. artık bizim ancak arkadaş olduğumuza, aramızda cinsel bir şey olmayacağına inandı, o tür davranışlarda bulunmayı bıraktı. peki ben ne yaptım? duruma anında müdahil oldum tabi ki. işte bu an beklediğim andı ve o gece zamanında hafızaya attığım ne varsa kullandım, gerekeni yaptım. (:
sonra ne oldu? ne olacak, 1 numarası oldum. öyle oldu ki, kız ne olduğuna karar veremiyordu. -çelişki, yazın bunu da- arkadaşı mıydım, sevgilisi mi, fuck buddy'si mi? hiçbiri değildim. ne arkadaş gibi kasınç sınırlarım vardı, ne sevgili gibi gibimdeydi ne de fuck buddy gibi lâkayt davranıyordum. hepsinden bir tutam yemeğin ihtiyacı olan çeşniydi ve ben ayarını tam tutturmuştum. bu sayede kıza istediğimi yaptım, yaptırdım. bu sayede dertli anımda derdimi anlatabildim, derdini de dinledim. bu sayede kızın hoşuma giden arkadaşlarını bile benimle tanıştırmasını sağladım. çünkü işime geldiğinde arkadaş, işime geldiğinde hoşlandığı kişi, işime geldiğinde de fuck buddy'siydim. en önemlisi de kavgasız, dövüşsüz, karşılıklı anlayış içerisinde muhabbetim olan bir insan vardı yakınlarımda. nihayetinde her şey ciks mi lan.
anlatmak istediğim şudur panpalarım;
kızlar, merak etmeyin sizi sizden iyi biliyorlar. ne kadar azgın olduğumuzu, ne kadar am meraklısı olduğumuzu, am için neler yapabileceğimizi hepimizden iyi biliyorlar.
(bkz:
muhteşem yüzyıl)
(bkz:
ezel)
(bkz:
bilcümle filmler şarkılar tarihi meseller)
o yüzden sizin yapacağınız; onları şaşırtmak. tek istediğinizin am olmadığını -gerçek olmasa bile- onlara göstermek. ona sırf "o" olduğu için değer verdiğinizi hissettirmek.
bunları bin olup sırf am için de yapabilirsiniz, gönlünüzdeki duyguları mesned edinerek büyük bir samimiyetle de. ama yapmanız gereken şeylerdir bunlar.
peki kızlar bu şeylere karşı bir savunma mekanizması geliştirmemiş midir? tabi ki geliştirmiştir. kızlardan kaçar mı amk.
o yüzden bir dahaki maddemiz "erkeğe atılan oltalar" olacak.
görüşmek üzere.