fiyatı biçilmiş birer mal gibisiniz ve tüccarı da ta kendiniz.
ihtiraslarınızın tamamı zengin bir erkekte toplanıyor. 'bana zengin bir erkek lazım' diye haykırıyorsunuz. pardonda bunun karşılığında ne vereceksiniz?
ya işler ters giderse, her zaman yanında olabilecek misiniz?
tekrar yükselişe geçmesi için yardım edecek misiniz?
evet cevabını duyar gibiyim. ve şimdiden bir adım geri gittiniz bile.
Henry Ford gibi, evlendiği vakit günde 10 saat fabrikada tırmalayan bir tamirciydi, başarılarını eşinin desteği sayesinde gerçekleştirdiğini hatırlatmak isterim.
sizlere acıyorum, elimde değil. başarılarımızın sizde ipotekli olduğunu bile unutmuşsunuz. sürekli alçak gönüllüğünüz, sadakatinizi,ve bağlılığınız ile bizi şaşırdınız ya şimdi?
dilinizden zenginlik, teninizde beğenilmek için ortaya saçılmış. havalı yürüyorsunuz ve ağzınız kendinize hakaret edercesine. "erkek kalmadı ki etrafta" diyişiniz.
pgibologların erkek ve kadın arkadaş olamaz demesine karşın gecelerin dostlarınız ile takıladurun. kadınların ilk erkeklerini unutamadığını itiraf etmesine karşın bekaretin önemsiz olduğunu savunun...
"ah ne kadar ciksiyim" bolca fotoğraf çektirin ve beyaz atlı prensinizi bekleyin haha bla bla
"erkeklerin hepsi aynı şeyin peşinde" diye ağlıyorsunuz fakar verebilecek başka neyiniz var ki? bu haliniz ile mi sadakat sunuyorsunuz erkeklere?

savaşlarda delik deşik olmasına rağmen düşmanın üzerine atlarken neden bir erkeğin aklında evde bekleyen kadını olur hiç düşündünüz mü? sevişmek için mi sizce? hayır...

bu gezegendeki en değerli varlıkları olan evlatlarını bir tek kadınlarına emanet edebildikleri için.

masumiyetiniz nerede kaldı? erkekler birer avcı, otçul değil. etrafta duran ve "gel beni de otla, bari tadıma bak" diyen varlıklar ilgimizi çekmez.

biraz ürkek, biraz utangaç olun. hiç bırakmayacakmış gibi ama her an gidebilecek

ölene kadar böyle kalın ki sizi her gördüğünde yüreği pırpır etsin erkeğin. erkek yanında sorumluluk üstlenebilen kadın ister, ne yaptığının farkında olmayan bir çocuk değil