1. 26.
    +1
    devam 15 (uygurların kadim oğlu ve kahramanı bilge bögü kagan tahta çıkıyor..)

    Moyen-Çor 759 yılında ölünce yerine oğlu Böğü Kağan (759-779) geçti. “Tanrıda kut bulmış il tutmuş Alp Külüg Bilge Kağan”, yani Bögü Kağan da dikkatini karışıklıkların devam ettiği Çin’e çevirmişti. Asıl niyeti, Su-tsung’un ölümü (762)’nden sonra T’ang sülalesinin artık sözünün geçmediği Çin’e hakim olmaktı. Böğü Kağan devri olaylarının iki boyutu vardır; Siyasi ve dini. Siyasi boyut, Böğü Kağan’ın Çin’den ticari menfaatler elde etmesiydi.
    ···
  2. 27.
    0
    5 dakika zigara ve ihtiyaç molası beyler. hadi bakalım. size de teneffüs olsun (:
    ···
  3. 28.
    0
    geldim beyler devam
    ···
  4. 29.
    +1
    devam 16 (çin'e akınlar..)

    Uygur ordusunun Çin’de görünmesi üzerine, imparatorla akrabalık kurmuş olan Töles menşeli Çin kumandanı P’u-ku Huai-en tarafından isyancılar zararsız hale getirildi ve Uygur ileri harekatı önlendi. Fakat Türk nüfuzu Çin’de çok artmıştı. Başkent ve şehirlerde pek çok Uygur serbestçe ticaret yapıyor, istedikleri kadar ipekli kumaşı alıp, istedikleri fiyattan satıyorlardı.
    ···
  5. 30.
    +1
    devam 17 (uygurların meşhur maniheizm dinine geçiş aşamaları..)

    Tibetlilerin hücumuna uğrayan Çin’i korumak üzere P’u-ku Huai-en’in daveti ile Böğü Kağan’ın yaptığı ve batı hükümet merkezini dahi ele geçirmiş olan Tibetlilerden Çin’in kurtarılması ile sonuçlanan Lo-yang (762) seferi Türk kültür tarihi bakımından büyük neticeler doğurdu ki bu Böğü Kağan devrinin dini boyutunu oluşturur. Böğü Kağan bu sefer sırasında Manini dinini resmen kabul etmiş, Uygurların “Moçak” dedikleri dört Mani rahibini de beraberinde Uygur başkentine getirmiştir. Bundan sonra Karabalsagun şehrine bir Mani mabedi yapılmış, Uygur medeniyetini başlıca amili olan Maniheizm halk arasında yayılmıştır. Böğü Kağan daima onlarla meşveret etmiş ve onlara danışmıştır. Bunun yanı sıra bir çok Uygur şehrinde de Mani mabedleri inşa edilmiştir.
    ···
  6. 31.
    0
    dinliyor musunuz kardeşlerim???
    ···
  7. 32.
    +1
    devam 18 (bu anekdot mükemmel bir değer taşımakta. bizzat o dönemde yaşamış olan seyyahın ağzından anlatılmaktadır.)

    Böğü Kağan’ın Maniheizmi kabul etmesi ve Uygurların resmi dini haline getirmesi Cüveyni’nin de ilgisini çekmiş ve bu meseleyi Cüveyni şöyle anlatmıştır:

    “Çin’de de putlara tapma inançları vardır. Böğü Han bir gün, Çin’e elçi göndererek onların Tüviynan denen din ulularını yanına davet etti. Bu Çin rahipleri Uygur ülkesine gelince, bunları Uygur ‘Kam’ları ile karşılaştırıp, aralarında bir münakaşa yaptırdılar. Münakaşada bunların hangisi galip gelirse Böğü Han da onların dinini kabul edecekti. Çin’den gelen bu rahiplerin kutsal kitaplarına ‘Nom’ adı verilirdi. Onlar bu kitaptaki sözlere çok inanırlardı. Bu kitapta bir çok akıl ermez ve batıl hikayelerle olaylar anlatılıyordu. Bununla beraber bu kitap, insanlara eziyet verilmesine ve zulüm yapılmasına karşı idi. Bu kitaba göre kötülüğü iyilikle karşılamak lazımdı. Hayvanlara eziyet etmek de günah sayılıyordu. Bu kitapta buna benzer, peygamberlerin getirdikleri dinlere ve yollara uygun pek çok güzel öğütler de vardı.
    ···
  8. 33.
    0
    devam 19 (seyyahın verdiği bilgiler paha biçilemez. yine ilerde bu örneklerden vereceğim)

    Cüveyni daha sonra şöyle devam ediyor:
    “Çin’den gelen rahiplerle Uygur Kamları arasında yapılan münakaşada Çinden gelenler galip geldiler. Bunun için de Bögü Han puta tapanların dinini kabul etti. Bu dine sonradan, birçok kavimler de inanmaya başladılar. Doğu ülkelerinde puta tapan halklar, dinlerine çok bağlı ve mutaassıptırlar. Bunun için de Müslümanlara karşı düşmanlık güderler. Böğü Han ölünceye kadar ömrünü saadet içinde geçirdi. Bana söylenen bu batıl şeyler ve yalan inançlar pek uzundur. Ben bunların ancak yüzde birini yazdım.”
    ···
  9. 34.
    0
    devam 20 (maniheizm..)

    Mani dininin Türk hayatında yararları olduğu gibi zararları da olmuştur. Bu dinin birçok umdesi Türklerin tarihi hayat tarzlarına uymamaktaydı. Özellikle fütuhat ruhunu öldürmüştür. Uygurlar böylece şehir hayatının rahatlığına alışmışlardı. Karabalsagun yazıtında Uygurların Mani dinini kabul etmeleri ve bu yeni inanç sisteminin bazı ilkeleri belirtilmiştir. Uygurların sonradan ilim, edebiyatı ticaret ve diğer sanatlarındaki başarıları da bu dine girmeleri ile olmuştur.
    ···
  10. 35.
    0
    olum dinlemiyo musunuz lan?
    ···
  11. 36.
    0
    boşamı kafa patlatıyorum ulan?

    neyse devam edeyim, okuyan okur..
    ···
  12. 37.
    0
    devam 21

    Kırgızlar üzerinde de bir zafer kazanan Böğü Kağan, bir Çin seferini önlemek isteyen buyruğu Tun Baga Tarkan tarafından ortadan kaldırıldı ve bu zat kağanlığa getirildi (779-789 Alp Kutlug Bilge Kağan). Cesareti ve iyi idaresi övülen, “dünya nizamı için kanunlar hazırladığı” bildirilen bu kağan, Kırgızları tekrar mağlup etti ve bir Çinli prenses ile evlenmesi sonunda, Uygur tüccarlarının Çin’de tahakkümlerinden doğan bazı anlaşmazlıklar giderildi. Yerine oğlu “Ay Tanrı’da kut bulmış Külüg Bilge Kağan” (789-790) ve sonra bunun oğlu Kutlug Bilge (790-795) kağan oldular.
    ···
  13. 38.
    0
    devam 22

    Eskiden beri Çin’e karşı ilgi duyan Tibetliler o sırada Beş-balık havalisinde bulunan Şa-t’o Türkleri ile anlaşarak, baskınlara başlamışlardı. Çin’i korumayı iktisadi ve kültürel sebeplerle gelenek haline getirmiş olan Uygurlar, kuvvet göndererek tecavüzleri önlemek isteseler de başarıya ulaşamadılar. itibarı sarsılan kağan öldürüldü. Ötüken’de karışıklık çıktı. Fakat 795’de kağan olan, Ediz boyundan, sevilmiş kumandan ve idare adamı Kutlug (795-805, Ay Tanrı’da ülüg bulmış Alp Kutlug Bilge Kağan) ile sonraki “Ay Tanrıda Kut bulmış Külüg Bilge” (805-808) zamanlarında bir huzur devri açıldı. iktisadi faaliyet gelişti. iç Asya’nın mühim ticaret şehirlerine nüfuz edildi. Dış siyaset yönünden zamanı oldukça sakin geçen kağan “Ay Tanrı’da ülüg bulmış Küçlüg Bilge” (821-833) ihtimal Karabalsagun kitabesini diktiren kağandır ki, hükümdarlığı başarılı geçmiş, Türkistan üzerine sokulmak isteyen Tibetlileri durdurmuş, kağanlığa bağlı Karlukların başına yeni bir yabgu tayin etmiş ve Soğd bölgesine kadar ticari münasebetlerini geliştirmişlerdir. Fakat sonra memlekette huzursuzluk baş gösterdi. Hakan öldürüldü, yeğeni “Ay Tanrı’da kut bulmış Alp Külüg Bilge Kağan” (833-8399) da buyruğunun tahrik ettiği bir isyanda telef oldu.
    ···
  14. 39.
    0
    devam 23 (uygurlar zayıflıyor..)

    Uygur kağanlığı dış olduğu kadar, iç güçlerce de çekiştiriliyordu. Belki devam eden taht mücadelesinin, Tibetliler ve Kırgızlarla süre giden savaş üzerindeki siyaset anlaşmazlıklarının veya boyların rekabetinin sonucu olan bölücü ve yıkıcı güçler şimdi öne çıktılar. Seçkinlerin gittikçe yerleşikleşmesi ve Çin kaynaklarının işaret ettiği üzere, barbar erdemlerinin kaybolmasında kendini gösteren artan toplumsal farklılaşma, iç mücadelede önemli bir unsurdu. Esasında Uygurlar Çin ile ilişkilerinde çok başarılı olmuşlardı. Artık başkentlerine yığılmış ganimetle yüklü olarak, göçerlerin sahip olduğu biricik askeri üstünlüğü hareket kabiliyetini kaybettiler. Göçebe taktikleri, savaşı daha uygun şartlarda sürdürebilmek için gerektiğinde geri çekilme kabiliyetine dayanıyordu. Bu yüzden, ganimet yüklü şehirlerin bağladığı ve hizipleşmenin zayıflattığı Uygurlar, nispeten kolay bir av idiler.
    ···
  15. 40.
    0
    devam 24 (uygur devleti dağılıyor..)

    Uygurlardaki bu gelişmelerden kuzey batıda oturan Kırgızlar yararlandı. Kırgızlar 840 yılında kalabalık kuvvetler halinde Uygur ülkesine girdi. Başkent Ordu-balığı ele geçiren Kırgızlar, son Uygur hükümdarı Ho-sa’yı (839-840) öldürdü. Ülkeleri perişan olan Uygurlar, gruplar halinde yurtlarını terk ederek Karluk ülkesine, Çin sınırlarına ve zengin ticaret merkezlerinin bulunduğu iç Asya’ya göç etti.
    ···
  16. 41.
    0
    devam 25 (makaleyi 2 kısımda yazmıştım, siyasi ve kültürel alan olark.. siyasinin sonuna yaklaştık..)

    Kırgızlarla yapılan savaşta Uygurların yıkılış sebepleri şu şekilde sıralanabilir:
    1: Çinlilerin genel olarak göçebe veya yarı göçebe topluluklara karşı uyguladıkları siyaset. Bu siyaset gereğince, Çinliler, boylar arasındaki iç çatışmalardan faydalanarak, aynı topluluk içindeki bir boyu destekleyip, topluluğun kendi içinde parçalanmasını kolaylaştırmak ve hızlandırmak.
    2: Ötüken Uygurlarının idareci sınıfı arasında başlayan ve çok değişik sebeplere dayanan geçimsizlikler. Bu devrede başa geçen kağanlarla buyruklar ve yabgular arasında devamlı bir çekişme, birbirlerini öldürerek başa geçmek için mücadeleler oluştur.
    3: Uygurların bu son dönemlerine rastlayan şiddetli bir kış, pek çok hastalığın ortaya çıkmasını sağladığı gibi, koyun ve atların da büyük ölçüde telef olmasına sebebiyet vermiştir. Zaten siyasi yönden yıpranmış olan Uygurların, bir de ekonomik yönden zayıflamaları ve Çin’e satacak mal bulamamaları, hızla bir çöküntüye sebep olmuştur.
    4: Bazı ilim adamlarının kabul etmek istedikleri, Maniheizm’in insanlardan savaşçılık özelliklerinin yitirilmesine sebep olan bir din olmasından dolayı Uygurların da bu yüzden zayıfladıkları ve mücadele edemez duruma düştükleri görüşü, Mani mabetleri etrafında yerleşen bu Uygurların, miskinliğe terk edildiklerine inanılan görüş.
    ···
  17. 42.
    0
    devam 26 (tarihçiler gözünden uygurlar..)

    Gumilev ise Uygurlar ile onların selefi Gök Türkleri karşılaştırarak bir nevi Uyguların neden yıkıldıklarına dair ipuçları vermiştir; “Gök Türkler geleneksel savaşçı karaktere sahip, orduda katı disiplinli idiler ve halklara hükmettikleri için diğerlerinden ayrıcalıklıydılar. Başkasının topraklarında gözü olmayan Uygur Türkleri ise kendi meralarını ve bağımsızlıklarını korumaya kararlıydılar. Gök Türkler kendi kültürlerini korumuşlar, Uygurlar ise Çinlilerinkinin dışında başka dünya görüşlerini benimsemek zorunda kalmışlardı. Gök Türkler galip gelmeyi, Uygurlar kendilerini korumayı seviyorlardı.”
    ···
  18. 43.
    0
    devam 27 (uygurların göçü..)

    Kırgızların amansız taarruzlarına maruz kalan ve son derece şiddetli darbe alan Uygurlar, Kırgız yenilgisinden sonra şu çeşitli bölgelere dağılmışlardır:
    1: 840 senesinin Eylül ayında Uygurların başbakanı Savcı ve yeğenleri olan beş kardeş ile on beş Uygur kabilesi batıdaki Karluklara kaçmıştır. Sonradan bunlardan bir kol Tibetlilere, bir kol da An-shi bölgesine gitmişlerdir.
    2: Bazı Uygur kabileleri Tibet ve An-shi şehrine göç etmişlerdir. Tibetlilere kaçan Uygurlar hakkında hemen hemen hiçbir bilgi yoktur. An-shi şehrine kaçan Uygurlar, Menglig Tegin’in başkanlığında bu bölgeye gelmişlerdir.
    3: Doğuda Moğol Shıh-wei kabilelerine sığınanlar. Shıh-weiler, Uygur halkını yedi kola ayırarak, ayrı ayrı bölgelere yerleştirip kontrol altına almışlardır. Fakat bu sırada Kırgızlar bu bölgeye bir kuvvet gönderip Shıh-weileri mağlup edince, Uygurlar da dağlara ve ormanlara oralarda yaşamaya başladılar. Daha sonra da An-shi bölgesinde oturan Menglig Tegin idaresindeki diğer Uygurlara tabi oldular.
    4: On üç Uygur kabilesi güneye inip Sarı Nehrin batı kısımlarına yerleşerek, burada kendilerine yeni bir kağan seçmişlerdir ve bu bölgede oturmak için Çin’den izin istemişlerdir. Bu Uygurlar daha sonra Çin sınırına gelip buralarda yerleşmek için mücadele etmişler, fakat 847 tarihinde Kırgızlar ve Çinliler tarafından dağıtılmışlardır. Dağılan bu Uygurlar, bugünkü Kansu ve Gobi çölünün batısında kalan şehirlere giderek yerleşmişlerdir.
    5: Bu gruplardan başka, Uygurlar ufak aileler halinde Kıtan, Moğol ve Tunguz kabilelerine giderek bunların arasında yaşamışlar ve bunlara karışmışlardır.
    ···
  19. 44.
    0
    devam 28 (geliyoruz yüksek türk-uygur kültürüne..)

    Bilindiği gibi, Orta Asya Türk tarihinde Moğol devrine kadar kültür hayatı bakımından büyük boşluklar vardır. Bu devreye kadar olan Türk tarihi, Çin kaynaklarına, seyahatnamelere ve ilk örneklerine Gök Türklerde rastladığımız kendi dilleri ile yazılmış yazıt veya vegibalara dayanmaktadır. islamiyet’ten önceki Türk tarihinde bilhassa kültür tarihi bakımından çok önemli bir yeri olan devlet hiç kuşkusuz Turfan Uygurlarıdır.
    ···
  20. 45.
    0
    devam 29

    Uygurlar, kendinden önce kurulmuş Hunların ve Gök Türklerin kültür mirası üzerine kurulmuş olmakla beraber, bu devletlere nazaran tam bir yerleşik hayata geçmesi ve artık taş üzerine yazılmış belgeler yerine, kağıtlar üzerine yazılmış belgeler bırakmaları eski Türk kültür hayatı bakımından çok önemli neticeler doğurmuştur. Siyasi tarihlerine nazaran kültür tarihleri çok daha ağır basan bu Uygurlar, denilebilir ki Orta Asya Türk tarihi bakımından hem devlet olarak yaşadıkları dönemde hem de yıkılışlarından sonra çok uzun süre kültürlerini yaşatabilmeleri bakımından önemli olmuşlardır.
    ···