türk futbolu nasıl üst düzey olur

liseliler yattığına göre başlayabilirim.
bugünkü türk futbolu ileride premier lig ile aynı seviyeye gelebilir mi? evet
işte nasıl olacağından bahsedeceğim.

türk futbolu 80lerin sonunda önce kulüpler bazında dikkat çekti. galatasaray'ın şampiyon kulüpler kupası yarı finali, fenerbahçe ve trabzonspor gibi uefa tarafından o zamanlar küçük enişte gibi görülen takımlarımızın, avrupanın devlerinin önüne yem gibi atıldığı dönemlerde, elenmelerine rağmen aldığı destansı galibiyetler.
trabzonspor - aston villa, liverpool, inter.
fenerbahçe - aklıma gelmedi fskltskls neyse ama büyük takımlara karşı çok iyi oynuyordu.

1996 ise ilk altın yıldı diyebiliriz. hem türkiye ingilteredeki avrupa şampiyonası'nda gruplara kalmıştı. hem de ahmet çakar hakem olarak maç yönetmişti.

1996 dan 2000 e kadar galatasaray'ın her yıl düzenli olarak şampiyonlar ligine katılması, hatta katlmaktan da öteye geçerek bugün bile hala övünülen bazı galibiyetleri almaya başlaması, milan 3-2, athletic bilbao 2-1, hertha berlin 4-1, juventus'a karşı italya'da 2-2 vs.
2000 yılı da ikinci altın yılımızdı.
hem galatasaray uefa kupasını ve süper kupayı almış, hem de euro 2000 de milli takımımız italya - belçika - isveç in olduğu gruptan çıkarak çeyrek final oynamıştır. teknik direktörümüz mustafa denizli de 2000-01 de fenerbahçenin başına geçmiş ve ligde şampiyon yapmıştır.

fatih terim ise italya'da fiorentina'yı çalıştırıp 8-9 haftalık da olsa san siro'da teknik adam olarak bulunmuştur.

beşiktaş da 2000-01 de şampiyonlar liginde ilk hezimetini alsa da leeds united 6-0, nouma'nın uçan kafa atıp kırmızı kart gördüğü maçı hatırlayan varsa yazsın.
barcelona'yı evinde 3-0 ile sahadan silmiştir. galatasaray aynı tarihlerde dünya sıralamsında 1.liği görmüştür. hatta 2001 de ispanya'da düzenlenmesi planlanan dünya kulüpler şampiyonası'na da katılacaktı ama turnuva iptal oldu.

tarihçe bu kadar yeter amk, 2002 de de dünya üçüncüsü olarak tavan yapmışızdır.
özet: bu vakte kadar gelen başarılar hep bireysel, takımsal sadece belli bir grup insanın dönemlik başarısıydı.

premier lig 2000'lerin başında nasıldı ona gelelim, bugünkü türk futboluna o kadar benziyor ki..

kulüplerin yaş ortalaması 27 imiş. bugün tek tük kalan steven gerrard, john terry, ryan giggs lerden her kulüpte 2şer 3er tane vardı. paul gascoigne de dahil buna. 2002'de arsenal'in geri hattı:
kaleci seaman (39), defans: lee dixon (38), martin keown (37)...
chelsea, gianfranco zola, roberto di matteo, gustavo poyet, glenn le saux
diğer kulüpler mustafa hadji, robbie savage, niclas alexanderson, olof mellberg.. adamlar kulüp değiştirmemiş amk.

özet: oynayan yabancılar bugünkü gibi ingiltere'de yıldızlaşmayıp, dışarıda yıldızlaştıktan sonra premier ligde oynamışlar.
bugünkü süper ligden ne farkı var?

eskişehir de dede, galatasaray'da sneijder, drogba, önceleri taffarel, frank de boer, popescu, hagi.. bunlar hep veteran yıldızlardır.

ingiltere'de de aynı tak. real madrid efsanesi fernando hierro bolton'da oynadı, hakan şükür ve tugay blackburn de, dünya kupası kaldıran fransız duggary birmingham da, diye liste uzar gider.

ben burada galatasaray fanatikliği yapmıyorum, olanı yazdım. fenerbahçe de tamam sevilla'yı eledi, chelsea'yi 2-1 yendi, inter'i 1-0 yendi. oldu mu? daha gelmedim o kısımlara.

hatta beşiktaş da sergen in 2 gol attığı maçta chelsea'yi yendi ingilterede eyvallah ona da.

neyse devam. 2001/02 sezonunda premier lig e yükselen fulham'a bir göz atalım.
kalede van der sar, forvette ise louis saha.. bu adamların ikisi de şu an gözümüzde ilah değil mi bütün dünya tanıyor. hatta van der sar'ı biz manchester united dan biliyoruz artık. ajax ve juventus'daki halinden daha çok... şimdi oralara inmeye başlıyorum.

louis saha 2000/01 sezonunda 2. ligde oynayan bir topçuydu sadece.