öncelikle kapıdan içeri girdiğinizde saç kesme aletinin sesini duyuyorsunuz ve burnunuza mis gibi tıraş kokusu geliyor. 15 tl'ye alınmış deri sandalyede sıra beklerken çırağın sildiği yerlere basmamaya özen gösteriyorsunuz. koltuğa oturduğunuzda hem tedirginlik, hemde bir ayrıcalık hissediyorsunuz. Örtüyü boynunuza geçirip bağlayacağı sırada "ulan inşallah iğneyi yanlışlıkla batırmaz" diye içinizden geçiriyorsunuz. Tıraş olurken aynadan arkadakilere "bana bakıyorlar mı" edasıyla hafifçe bakıyorsunuz. Tıraş esnasında sol üstte bulunan telefunken küçük televizyondan maç özetlerine bakmaya çalışıyorsunuz. ve ağırlıkla memleketten gelen dayı muhabbetleri yapılıyor.

bu 20 yıllık tecrübeme dayalı yazılardı umarım beğenmişsinizdir.

Bizim berber deli amk harbiden iğneyi sokuyor

dayayınca iki boğum dört parmak malafatın verdiği his.. anlayamazsınız.

Arada kolumuzada dokunduruyor caktirmamaya calisiyorsunuz kolunuzu iceri cekiyosunuzz

Bi de berberin en iyi arkadaşı. Izdırabını gibtiğim hep biişeylerden şikayet eder. Sonra gelir aynaya yanaşır saçları düzeltir dükkan babasının ya hani bi de parfüm sıkar sonra gibtirip gider.