-
1.
+13 -3Evet bu başlıkta okyanusta birkaç damla göstereceğim.Tümünü Göster
Türk ateisti iki gruba ayrılır:
1)ailesi dindar olan
2)ailesi dine uzak olan
Birinci gruptakiler, genel olarak küçüklükte din konusunda baskı altında tutulurlar.
Çünkü pek bilgisiz din anlayışına sahip bir aileye mensup olan bu gençler, henüz dünyayı anlamlandırmaya ve daha 3. çakraları dahi açılmadan baskıya maruz kalırlar.
Burada yükselen enerji genelde birçok kombinasyona yol açsa da, ateistler açısından durum birkaç daldan öteye gitmez.
Çünkü insanın en temel güdülerinden biri acıdan uzaklaşıp hazza yaklaşmaktır ve buna istinaden yanlış din öğretisi, bilinçaltındaki inanç kitleriyle çelişki oluşturabilir.
Böylece bu genç kardeşimiz abreaksiyon dediğimiz ve 'baskıdan sonra gelen enerji boşalması' anldıbına gelen durumu yaşadığı için, din ile arasına set çeker.
Fakat burada bir ayrım vardır!
Çünkü bu set, mantığa değil; tamamen ilkel güdüler üzerine kurulu bir settir...
Öyle ki bu kardeşimiz mantık-bilinçaltı çatışmaları yaşamaya başlar.
Bu esnada yapması gereken bir seçim daha çıkar karşısına: ya dine dönecektir ya da amansızca dini eleştirip, yerden yere vurup, onun kötü yönlerini (!) görmek-göstermek için çaba gösterecektir.
ilkini seçen kardeşlerimiz için durum daha farklı iken, ikincisini seçen kardeşlerimiz bu noktada ateizmi islam düşmanlığı olarak görme eğiliminde bulunurlar.
Neden bulunmasınlar ki?
Zihinsel çatışmalar yaşadıkları şey islam dinidir ve bu artık onlar için bir obsesyon haline gelmiştir.
Öyle ki kendilerini haklı çıkarmak için her yola başvururlar.
Misalen bir 'a' fikrine tarafsız bir insan 'a' yorumu yapabilecekken, ateist kardeşimiz 'ğ' yorumu yapabilir ve bunun farkında dahi değildir.
Çünkü bahsettiğim gibi bu bir takıntıdır ve takıntıların en kötüsü, çürük bir düşünce sistemine dayanan bir takıntıdır.
Örneğin Hitler'in dahi 100 binlerce insanı katlettikten sonra bunu kendince mantıklı bir izahata dayandırma çabası buradan gelmektedir.
Fakat bir durum ilgi çekicidir!
Hitler, hiçbir yahudinin mezarının yanından dahi geçmemiştir...
Bunun nedeni ise 'işim vardı yeaa' değil, açılan toplu mezarlardaki vahşet ve yaşadığı zihinsel çatışmalardan kaynaklanmaktadır.
Regresyon dediğimiz ilkel güdülere dayanan düşünce sistemlerinin yarattığı inanç kitleri öyle göstermektedir ki 'savaş ya da kaç' tekniği din takıntısı konusunda 'sev ya da nefret et' şeklinde evrim göstermiştir.
Temeli barış olan ve ilk emri oku/araştır/sorgula/analiz et/idrak et olan bir din, ancak bu kadar mükemmel bir şekilde insan pgibolojisinin pamuk ipliğine bağlı olduğunu bize göstermektedir.
insanların düşünceleri ve
duyguları, karakterlerinden kaynaklanır; karakterlerini biçimlendiren ise, bütün yönleriyle yaşam tarzlarıdır, daha
doğrusu, içinde yaşadıkları toplumun sosyoekonomik ve siyasal yapısıdır. Geniş kitleleri baskı altında tutan güçlü
bir azınlığın yönettiği toplumlarda, birey, korkuyla öyle bir yoğrulur ki, kendini güçlü ya da bağımsız hissetme duygusundan öyle bir uzaklaşır ki, edineceği dinsel deneyim ister istemez yetkeci olur. Bu bireyin, cezalandırıcı, huşu
uyandırıcı bir Tanrı'ya ya da benzer biçimde algıladığı bir
öndere tapıyor olması, pek önemli bir fark yaratmaz. Buna karşılık, bireyin kendisini özgür ve kendi yazgısının
efendisi gibi hissettiği ortamlarda ya da özgürlük ve bağımsızlık için savaşım veren azınlıklar arasında, insancı
dinsel deneyim gelişir.
Ve tüm bunlar bize göstermektedir ki, birinci kısımda anlattığımız kardeşlerimizle iyi geçinmemiz ve onları hastalıklarından kurtarmak adına iyi yönde bir çaba harcamamız bizim din bilincimizde olmasi gerekendir.
Şimdi ikinci gruba geliyoruz.
Bu kardeşlerimizse genel olarak ya hiç dinsel yönlendirme görmemiştir ya da çok az görmüşlerdir.
Böylece dünyayı anlamlandırma konusunda din, daima ekgib bir halka olarak kalmıştır onlar için.
Ve büyüdükçe şu sonuca varacaklardır ki din ya onlar için gereksizdir ya da fazla üstüne düşülmemesi gerekendir.
Çünkü onlara göre insan bağımlı değildir.
Oysa insan bağımlıdır; ölüme, yaşlanmaya, hastalığa karşı elinden bir şey gelmez ve doğayı, denetimi
altına alıp tam olarak kendi hizmetine koşmayı başarsa bile, o ve üzerinde yaşadığı yerküre, evrende minik birer nokta olmaktan öteye gidemezler. Ne var ki, kişinin bağımlılığını ve sınırlılığım kavrayıp kabul etmesi başka şeydir, bu
bağımlılığa kendini verip bağımlı olduğu güçlere tapınması ise bambaşka bir şeydir. Gücümüzün sınırlarını gerçekçi
ve bilinçli bir biçimde kavramamız, akıl ve olgunluğun bir gereğidir; buna tapınmak ise mazoşizmden ve özyıkımdan başka bir şey değildir. Bu tutumların birincisi alçakgönüllülük, ikincisi ise kendi kendini alçaltmadır.
Bu aşamadan sonra bu kardeşlerimizin önüne sayısız kombinasyon çıksa da, genel olarak dine karşı daha az saldırgan tavırlar içerirler fakat dine olan bakış açılarının değişmesi daha zordur.
Böyledir bir Türk ateistinin hikâyesi.
Genel şablonun dışında, pek küçük detaylar büyük resmi değiştirmez.
Ben pgibolojik manipülasyon & NLP yoluyla da insanların çoğunun dine dönmesini sağlayabilirim.
Fakat bu dinimize ve medeniyetimize uymaz.
Ben daha çok onlara allah'tan merhamet diliyorum, gerçekleri görmelerini umuyorum.
Ve "Asra yemin olsun ki, gerçekten insan ziyandadır." -
2.
+1Müslümanım giberim ateisti okumuyorum
-
3.
+1okumadım ama helal olsun kardeş
-
4.
0Ne desem bunun altında aptal duracak mk... Kim yazdıysa tebrikler
-
5.
0Okumadım. Ateisttim haklı olduğunu düşünüp müslüman oldum.
-
6.
0Ateistim dediklerine katilmiyorum panpa
-
7.
0adam haklı
-
8.
0Panpa ateistim, ailemi boş ver.
Bu ülkede yaşayan ve kendine müslüman diyen herkes gibi bir aile benim ailem.
Kısacası sorarlarsa hamd olsun müslümanım der, arapça namaz suresi ezberde!
oysa 6666 ayet var, evet ilk vahiy oku yaradan rabbinin adı ile oku.
bu ayet ümmi (okuması yazması olmayan) birisine geldi. O elçi 23 sene peygamberlik yaptı ve okumayı öğrenmedi(!) ol deyince olduran yaratıcı kendi elçisine okumayı 23 senede öğretemedi. Türk müslümanlarının bu sünnete bağlılığı yüksek derecededir. Okumayı öğrenenleri bu işi ticarete çevirmiştir. Türk Ateistleri müslümanlığa karşı düşman değildir, aksine müslümanlar; müslüman olmayanlara düşmandır. Ateistler etrafını çevreleyen sayısı milyonları aşan bu müslümanlara karşı fikirlerini ve sağlığını savunmak mecburiyetinde bırakılır bu müslümanlarca. Türkiye'de müslüman olmak sadece ben müslümanım diyerek mümkündür, içki içebilir, zina edebilir, namaz kılmayabilir, oruç tutmayabilir. Türkiye'de ateist olmak sizin zannettiğiniz gibi kolay değil. Aileniz, çevreniz ve arkadaşlarınız sizi düşman görürler. Ayrıca "madem allah yok bulutlar niye kafamıza düşmüyor?" ile beraber "şimdiki maymunlar neden insan olmuyor yaa" gibi ayrıca Blaise Pascal'ın kurdıbına kadar saçmalıklarla mücadele etmek zorunda kalırsın.
Ve hıristiyan, yahudi hatta 124bin küsür peygamberin varlığına inanan müslümanlar bu kadar peygamaberin sadece islam peygamberi olduğunu zannetmesi ve aslında insanların tarih boyunca binlerce tanrı edindiğini görmezden geldiğini bilmek zorundasın.
Müslüman kutsal kitabını okumadan müslüman olabiliyor iken sen bilmek zorunda kalırsın. Çünkü müslümanın okumadığı kutsal kitap çok mantıklıdır. mantıksız olsa müslümanlar bunu okumadan fark ederlerdi değil mi?
başlık yok! burası bom boş!