https://www.youtube.com/watch?v=QAdQPTMJQEc

şimdi bu kıvırcık öyle bir kız ki bende öyle çok fazla cinsel yani nası diyim beni pek uyarmıyo cinsel olarak. hani zütü göğsü pek yok normal bi kız ama yüzü bebek. benim yüzümle bu kızın yüzü kafa şekli flan bizim genlerimiz birleşirse güzel yavru atarız die düşünüyordum içimden.asfasfsaf köpek miyiz biz yavru atmak ne amk. nesli güzel bırakmak lazım. ama seçici olmamak lazım. seçicilik beraberinde yanlızlığı getirir bunu çok iyi biliyorum. senelerce fırsatlar geçti elime ama hep yakınıyordum amk benim beğendiklerim beni beğenmiyor beni beğenenide ben beğenmiyorum çirkinmiyim ben diye. bi kız çıkıyordu karşıma kız olta atıyor gitmem lazım biliyorum ama utangaç asosyal olduğum için hep bahane üretiyorum. bunun burnu şöyle bunun boyu çok kısa bunun şusu böyle vs. bahane üretmeyeceksin.

neyse kıvırcıklada mesajlaşmalara devam ediyoruz. ben hiç telefonda konuşamam, konuşma özürlüyümdür o yüzden hiç telefon açıp konuşma işine girmiyordum ama bu aptal huyumu yenmem gerektiğini biliyordum zorladım kendimi telefonla konuşmaya başladık. fazla uzun sürmüyordu konuşmalar tıkanıyorduk çünkü konuşcak şey bulamıyordum düşünüyordum ne konuşsak ne konuşsak. içkili olsam anında gelir aklıma bişeyler. yani aslında alkollü olduğun zaman ne söylediğinin bi önemi olmuyor saçmalasanda lan ne diyorum ben demiyorsun mutlusun çünkü o an ne desen güzel geliyor sana. bi yandan kafam hep şu düşüncede. lan herzaman içkiliymiş gibi nasıl mutlu olabilirim, her zaman o rahatlık o özgüvende, o eşi benzeri görülmemiş motivasyonla sürekli nasıl kalabilirim diye düşünüyordum. neyse gel zaman git zaman diyim çünkü konuşmaları hatırlamıyorum ak öyle havadan sudan konuşuyoduk. ben bide heyecanlıyken konuştuğum hiçbirşeyi hatırlamam ak. heyecanlıyken kavga etmişsem daha sonra kavgaya dair hiçbir şey hatırlamam kim nasıl geldi nasıl vurdu bi başını hatırlarım. çok heyecan yapmaktan işte bunlar. neyse bu yaptıklarımı abime flanda anlatıyorum vay bin diyo harbimi lan flan diyo inanmıyor yaptıklarıma. buna diyorum videoya aldırcam birine falan lan saçma salak işler yapma başına bela alıcan falan diyor. abimdede vardır çapkınlık. her ne kadar evli olsa saçı dökülsede hala yakışıklıdır kızları çeker kendine şeytan tüğü vardır. bu liderlik, ortamı domine eden insanlarla ilgili yazılar okurken hep bu abim aklıma geliyordu. aynı abimlan diyodum lider amk. zerre kültürü yoktur kör cahildir ama herzaman konuştuklarından emindir hiç savunduğu şeyin ne olduğunu bilmez recep ivedik gibi ak haklı o herzaman. neyse abimden t-shirt flan alıyorum kolye alıyorum takıyorum hiçbirşeyim yok benim ak. parada alıyorum. o da biliyor senelerca kız arkadaşımın olmadığını seviniyor o yüzden. daha önce okuduğum yazılardan kızla heyecanlı birşeyler yaşamamız gerektiğini böylece onun zihninde hatıralarında daha derin yer etmem gerektiğini biliyordum. dedim ne yapsak ne yapsak bunu luna parka zütüreyim orada baya heyecanlanır o aletlerde hem korkudan sarılır bana yakınlaşırız cinsel temasda artar. benimle ilgili sıkı ağlar örülür hatıraları olur. bi yandan lunaparktaki aletleri 5-10 lira flan sanıyorum abime diyince bu parayla çarpışan arabaya biner gelirsiniz anca dedi ak. oradan buradan topladım para. çalışmıyorum o zamanlar. neyse bostancı lunaparkında buluştuk. yine çok tatlıydı özledim seni flan diye sarıldım. ilkten gibten gibten şeyler yaptık buna ayıcık flan kazanmaya çalıştım yapamadım. sonra yumruk atma makinesindede başarısız oldum oç ları hileli amk vuruyom vuruyom sınırda 900 de kalıyor. neyse bi yandan diyorum ki lan millet nasıl korkuyor bunlarda çocuk oyuncağılan diyorum dev aletlere bakıyorum. avradını gibeyim beyler ben hayatımda böyle kabus yaşamadım. yemin ediyorum ben böyle birşey yaşamadım insanları anlamıyorum öyle şeylere nasıl biniyorlar boyumdan posumdan utandım millet bindiği zaman eğleniyor ben hayatımın en büyük korku dolu anlarını yaşadım. rockn roll diye bişey vardı. lan allahım bir daha binersem cümle alem yedi ceddimi gibsin çok büyük yemin ediyorum kafama silah dayasalar binmem amk.

https://www.youtube.com/watch?v=aPNHG61FMok

bu arada kızları izlediğinizde acayip aptallaşıyorlar elleri ayaklarına dolanıyor utanıp kızarıyorlar. acayip hoşlarına gidiyor. onlara izlendiklerini hissettirin.

ha şunuda not olarak düşeyim şuraya bunu unutmayın.

not: siyah veya kahverengi oje sürmüş kızlar yellozdur rahatça yürüyebilirsiniz. ne kadar düzgün hanımefendi gözükenleri olsada aldanmayın içinde taşmak isteyen bi huur vardır. bunu yaptığım 100 lerce gözlemden ve deneyimlerimden biliyorum.

Neyse beyler daha sonra ilişkilerimi epey ilerlettim ikisiylede. kıvırla 3 günde 4 günde bir buluşmaya başladık haftada 2-3 kez görüyordum. daha sonralar annesiylede tanışdım. melek gibi kadın. neyse kızı 1 kere evine bıraktım sonraları bir kerede evinden aldığım oldu. bunu öptüğüm kısıma gelicem. bunu bizim eve çağırdım hangi minübüse bineceğini flan söyledim benim evin yakınındaki duraktan aldım. evide anasının amı gibi temizledim. taktan bi evimiz var utanmıyorda değilim şöyle güzel bir evde ağırlamak vardı.neyse hava güzeldi bizim binanın bahçeside yemyeşildir orman gibi amk oturduğum muhiti söylemicem ama bu muhitte böyle bir bahçe yok biliyorum heryeri avucumun içi gibi çocukluğum bu bölgede geçti her taşın altını biliyorum her binanın ziline basıp kaçmışımdır. neyse bizim çardağa zütürdüm kızı öğlen 3-4 gibiydi. biliyorum ki 5-6 gibi bütün koca karılar dökülüyor çardağa kısırlar yemekler flan muhabbet shbet gırla. kimse yoktu o an oturduk çardağa. sarıldık flan başımı başına koydum el eleyiz. kedileri flan izliyoruz bahçedeki meyva ağaçlarını söylüyorum yöneticiye küfür ediyorum fındık ağacını kesti diye. neyse sonra sessiz sessiz oturduk bi yandan çakal gibi diğer binaların pencerelerini kesiyorum. arka binanın kapıcısı bahçeyi temizliyor süpürgeyle farşş farşş farşş boşluğu yakaladım mı öpücem. neden bilmiyorum gözlerimde çok ağırdı bi yorgunluk vardı üzerimde. neyse elimle bunun çenesinden hafif kaldırdım başını bana baktı 8-9 saniye dip dibe dudak dudağa kaldık dudaklarına ve gözlerine bakıyorum bu da bi masum bakıyor ki hem azıyorum hem kalbim küt küt çarpıyor. yavaşca öpmeye başladım. yanağına bir iki öpücük kondurdum sonra kendisini bıraktı zaten. bende baya azdım. elimi malum yerine doğru indirdim kot vardı bunda. elimi oraya attım iki bacağını kapattı elimi sıkıştırdı orada. o anda öfff diyorum tamamen azdım artık boynuna flan saldırdım kaplan gibi. nefes alışverişleri sesli olmaya başladı sonra malum yerinde olan elimi tutup oradan çekti yavaşca sağ bacağına koydu. öpüşürken gözümü açıp baktım bi kere bakıyomu diye yok ak gözünü kapamış kendinden geçmiş. zaten gözünü açıp bakıyorsa o kızı daha önce yemişlerdir bunuda not düşün. eğer gözlerini kapamış bırakmışsa kendini tamamdır tadını çıkarın.

https://www.youtube.com/watch?v=tlTdxdK38Rc

yalnızlık

birçoğunuzun bu soruna sahip olduğunu biliyorum. gerçi ben bunun bir sorun olduğunu düşünmüyorum. bu sosyalleşme içgüdüsü eski bir içgüdüdür ve eski zamanlarda vahşi doğada hayatta kalmak için gerekliydi.atalarımız grup halinde yaşarlardı tek başlarına indiremeyecekleri hayvanları birlik olup indirirlerdi. ama artık zaman değişti kimse mamut avına çıkmıyor. bu zamanda bu gruplaşmalardan uzak kaldığınızda aslında bir şeyler kaybetmekten
çok kazanıyor olduğunuzu anlamıyorsunuz. yalnız yaşarken daha özgür olursunuz. kimseye hesap vermek zorunda kalmazsınız. kimse size ne yapacağınızı söylemez. yalnız olmakla kimsesiz değil kendi başınızasınızdır. kendinizi mutlu eden şeyleri yaparsınız. kimsenin zırvalarını dinlemezsiniz. ben derim ki arkadaş ortamı o kadar gerekli bir şey değil. arkadaş ortamlarında egolar havalarda uçuşur. herkes kendinden bahseder, işinden bahseder vs. sizin fikirlerinizi sürekli es geçer. ortak noktalar bulmaya uğraşırsınız ama bu beyhudedir. aslında yapmaya çalıştığınız şey yalnız olmamak için karşıdakinin istek, zevk yada fikirlerine uyum sağlamaya çalışmaktır. buna dikkat edin farkına varacaksınız. arkadaşınız ayakkabı veya üstüne bişeyler satın alacak. kuyruk olursunuz peşinde o nereye siz oraya. ve farketmesenizde bundan gizliden gizliye haz alır. ben bunu farkettiğimde gibtiri çekmiştim. iki ucu taklu değnek. Karşıdakine uymazsanız gider, uyarsanızda onun istediği gibi bir arkadaş olacağınızdan asla istediğiniz gibi yalnız olmadan yaşıyor olamayacaksınız.

Dostlar birbirlerini ihtiyaçtan değil, zevkten ararlar! Dostlar birbirlerini bir şeye ikna etmeye uğraşmazlar. Dostlar aramadığınız için size sırt dönmezler. Dostlar karşılıklı verme yarışındadır, alma değil! Dostluk alış-veriş değil sadece paylaşımdır. Dostunuz sizi dinler, sizi anlar ve tıpkı gerçek bir dost gibi düşündüğü ne ise – sizi kıracak olsa bile – yüzünüze karşı söyler… aynısınıda sizden bekler! Dostlar bibirlerini karşılıklı geliştirme ve yüceltme yarışında olur. Bu yüzden birbirini gibmeye çalışmayan insanlar olarak bu ilişki bir ömür boyu sürer, çünkü temeli güvendir! Eğer karşınızdakine her ne sebepten dolayı olursa olsun bir güvnmeme hissi duyuyorsanız – bunda haklısınızdır, yani içgüdünüz sizi yanıltmıyordur.
zaten hayatta 1-2 tane karşınıza çıkar. dostunuzu övün, ona moral motivasyon verin. inancını kırgın gördüğünüz zaman, bir işi yapamayacağını düşündüğü zaman ona yapabileceğini söyleyin sen benden daha güçlüsün diyin, yapabileceğini biliyorum diyin. onu yüceltin. parayı bulsa bile zütü kalkmıyorsa sizi unutmuyorsa ona değer verin. düşüncelerinize önem veriyorsa onu kaybetmeyin.

ben derim ki eğer yalnızsanız bunu dert etmeyin. bunun tadını çıkarın.

Yalnızım diyerek kendinizi bunalıma sokmanın hiçbir anlamı yok. Aslında sevinmeniz bile gerekir. Bunalıma sürükleyen şey çocukluktan beri şartlandırıldığınız “paylaşma” dürtüsünden başka bir şey değildir. Bildiklerinizi, gördüklerinizi, duyduklarınızı yada okuduklarınızı paylaşamayınca sanki her şeyi boşa yapıyormuşsunuzcasına bir his sizi sarar. içinizden bir şey “hadi paylaş” der durur – etrafınızda paylşacak birini bulamayıncada işletim sistemindeki hata sizi bunalıma iter… sinirlenirsiniz, bazende saldırganlaşırsınız. Bunların hiçbirisi siz değilsiniz, bunlar size çocukluktan beri beyninize kazıtılan komünal yaşam biçimi programından başka bir şey değil!

ne kadar aza sahipsen o kadar az sorunun vardır.
çölde yaşadığını düşün. çöldeyken bir şey istemezsin çünkü hiçbir şey yoktur.
işte yalnız olmanın avantajlarından biri budur. dilediğinizi yapabilirsiniz, çevrenizi istediğiniz şekle sokarsınız.

yalnız olmadığınızı sanıyorsunuz. facebookta belki 200 300 belki 2000 tane arkadaşınız var. insanlar etrafında ne kadar çok insan bulunduğunu ve ne kadar geniş bir çevreye sahip olduklarını bazen alenen, bazense çaktırmadan duyurarak ispatlama çabasına girerler. oysa yalnızlık, etrafındaki insanların sayısıyla ölçülebilir bir şey değildir, aklının ve vicdanının uyuştuğu insan sayısıyla ilgilidir. fakat hayatında akıl ve vicdan olarak uyuştuğun insanların bulunması bile yalnızlığını engelleyemez. zira ateş düştüğü yeri yakar ve o ateş tek bir yere düşmüştür: sana
Kendini tanımanın tek yoluda yalnızlıktır.

Üç ve daha fazla bir topluluk içinde başkalarının zevkine göre verilen kararlara bağlı hareket edersiniz. Onların istediği bara gider, onların istediği filmi seyreder, onları beğendiği oyunları oynarsınız… tek yaptığınız sürüye uymaktır. Büyük ihtimallede sizin zevklerinize karşı bir ilgi duymuyor ve sırf çoğunluk oluşturmak yada sizi bir şekilde kullanmak amacıyla sizinle takılıyorlardır. Realitenin gerçeklerinden kaçmak, sizi yalnız bırakan yegâne etkendir! Asla unutmayın siz kendinize sahipsiniz. Kendinizin en iyi dostuda yine sizsiniz. Mutlu olmayı başkalarında değil kendinizde arayın.

Dışarıdaki kızlar sizin zevkiniz için varlar…. Onları kullanır ve yollarsınız. Hayatınızda sanki sadece bir tane kız olacakmış gibi korkuya kapılmayın, dışarıda aynı korkuya sahip binlerce kız mevcut. Duydunuzmu beni – binlerceeeeeeeee! her gün o arayıştaki gözlerini görüyorum. hayatını bir erkeğe adamak ve tüm ömrünü bir evde onunla geçirmek ne kadar korkutucu bir şey onlar için.

daima hislerinize güvenin. eğer yalnış bir şeyler seziyorsanız bu başlıkta arkanıza bakmadan kaçın. çok ciddiyim. daima hislerinize güvenin. ve en önemlisi önce kendinizi sevin. kendinize saygınız olsun. evet en önemlisi bu. çünkü bu yoksa ne kızlarla başarılı olursunuz nede iş hayatında ve hayatta mutlu olursunuz. önce kendinizi sevmek zorundasınız başka yolu yok.

burayı çok seviyorum. 10 a yakın sağlam adam var burada ve onlar anlıyorlar. ve ben milyonlarca takipçim olmasındansa 10 tane beni anlayan adam olmasını tercih ederim inanın buna.

https://www.youtube.com/watch?v=Tlc-jM7gFbQ

neyse göğsünü flan yokluyorum bi yandan aklımdan amk kesin birileri şuan bizi izliyor diyorum ama ar damarım çatladı artık umrumda değil zaten çardağın 4/3 ü ağaçlardan net görünmüyor ama seçmek isteyen seçer oradan bizi izler yani. denk gelmesi lazım yani. neyseee bunun elinden tuttum benimkine zütürdüm aşk maşk gitti azdım amk. gerçi sevişmek, ciks yapmak sevgi göstergesinin en son halidir. bu çekti elini birden gözlerini açtı durdu. bi süre durakladık sanırım bunu yapmamam gerekiyordu dedim. haklısın böyle şeyler için erken dedim. lan ferrecimu bu yannanı tutturma nedir bu fazla olmuştu. yani çok kaşar bi kız değildi tamam evime kadar geldi sevişiyoruz flan ama yinede fazla geldi bu hareket.

tabiki ben bununda bir test olduğunu orada yine bir adım ileri gitmem gerektiğini sonradan anlamıştım. kızın tabularını yıkmasına yardımcı olmalıydım. neyse beyler yarım saat kadar o çardakta esintide ağaçların arasında o güzel kuş seslerinde uzandık sarıldık. snra kalktık bizim muhitteki parka gittik el ele dolaştık flan. spor aletlerinde biraz hava attım buna barfiks flan çektim. her ne kadar vücut geliştirmeyi toplasan 6 ay yapmışımdır. o da 5 sene içerisinde yani. her sene 2 ay gider bırakırım ciddi bişey yok ortada ama vücudum her spora yatkındır yani lisedeyken spor hocamda demişti sen her sporu yapabilirsin diye. koşuda en hızlı bendim, basketi iyi oynuyordum futbol zaten çocukluğumda devam etseydim şuan abartmıyorum 3 büyüklerden birinde oynuyordum. kronik bi rahatsızlığım var. orta okulda bu rahatsızlık nedeniyle terlemek bile yasaktı bana.klüpteki hocalarım ailemlede görüşüyordu bu çocuğun mutlaka devam etmesi lazım diye ama kısmet değilmiş. şimdi futbolcu diye çıkardıkları adamları televizyonda izleyip sövüyorum dıbına koyim bunlar futbolcu diye bu takımlarda oynuyorlar ben olcaktım diye.

neyse. parkta kalmıştık. barfiks çektim, dips hareketi yaptım, direksiyon çevirdim. özellikle direksiyon çevirme çok komikti ak bunu niye yapmışlar diye güldük şöförlük öğreniyorsun herhalde bunda flan diye alay ediyoruz. basket sahasına girdik basket topu futbol topu ne ararsan var amk çoluk çocuk kaynıyor ama bi pota boş. diğer sahadada maç yapıyorlar. yerden aldım oradan boşta duran basket topunu çocuklar bu kimin dedim. benim dedi bi tane şişman velet huur çocuğu. oynayabilir miyiz dedim yaaa hayııııııırr yaptı suratını çirkinleştirerek avradını gibtimin evladı bunlar benim zamanımdada böyleydi bütün toplar hep mahallenin şişman çocuğunda olurdu bunlarda hep bakkalın oğlu olurdu ak. erkenden topunu alır giderdi eve. kız gibi trip atan halden anlamaz oç ları. arkadaşları oynasın flan dedi iki dk oynayalım yerine koyarım sonra olur mu flan diye kbiar konuşuyorum neyse hallettik bini basket oynadık bi süre.

sonra çocuklara maç teklif ettim futbol maçı. biz 4 kişi olduk bunlar 6-7 çocuk amk. 10-12 yaşlarında hep. benimkisi kenardan izliyor bende alay ediyorum bunlarla çalımlıyorum flan, yanımdaki veletlere hep gol attırıyorum.

neyse eğlendik öyle işte. sonra yine biraz dolaşıp eve gittik. girdik girer girmez tuvalete gittim çıkmadan önce kontrol etmiştim tak flan yoktu ne olur nolmaz korkusuyla yine gittim tak flan yok tertemiz. neyse evde yine öpüştük ama bu sefer bişey yapmıcaksın söz ver dedi gülerek. haklı olarak kız korktu ben eline verince.

yani ben öyle sanıyorum. tmm dedim. film izleyelim dedim bi yandan mısır patlattım. remember me miydi neydi bu vampir çocuğun filmi yine onu izledik aşk filmi. film esnasına iki kere mesaj geldi ak. bakmıcak mısın dedi yok ya turkcelldir benim ikinci aşkım beni rahat bırakmaz dedim ama mesaj damladandı sonradan baktığımda gördüm. neyse filmin sonunda 11 eylül olayı oluyordu ikiz kuleye uçak giriyordu flan. dedim bu yalan biliyor musun 11 eylül flan, amerikanın kendi yaptığı şey filmlerlede böyle masumiyet oluşturuyolar flan edebiyata girdim aaa flan yaptı. michael gibkofield den okuduğum doğruluğu kesin olmayan şeyi kıza satıyordum pekekentlik işte. aşk yaşıyorduk rüya gibi zamanlardı. neyse bunu durağa kadar zütürdüm sarıldık bndirdim minübüsüne gönderdim.

amlılarla iletişim 101 dersi için sınıflara başlığı güzel bi başlıktır. oradan almanız gerekenler var.
ancak burada sürekli kadınların aradığı şeyden, onları tav etmek için sürekli nasıl biri olmanız gerektiğinden bahseder.
sürekli kendinizi kontrol altında tutmanız gerekir ki tarif ettiği adam olmak için. yani çekim oluşturmak için esprili+hafif küstah, gizemli vs vs olmanız gerekiyor. sonra ilişkiyi nasıl yürüteceğiniz. facebookta profilinin nasıl olması gerektiği.
sürekli bir şeyler yapman lazım.
arkadaşlar...
bu kadar ciddiye alınacak birşey yok. size hikayemi anlattım. allaha yemin ediyorum kızlarda çekim tetiklemek için en ufak bir şey yapmadım. ne bir espri ne başka bi şeey. ben espri özürlüsüyümdür kızı güldüremem hayatta ak. allah boy vermiş gerisini koyuvermiş işte. tek bir saniye dahi kızda çekim oluşturmalıyım, şimdi şakayla karışık takılmalıyım, esprili ve hafif küstah olmalıyım diye düşünmedim ve bunu yapabileceğimide sanmıyorum. her saniye bunlar kafamdayken yaşamak çok zor. her saniye onu elde edebilmek için şunu şunu yapmalıyım şimdi burada şakayla karışık takılmalıyım diye düşünürseniz nasıl yapacaksınız ben anlamıyorum. belkide bana inanılmaz ötesi zor geliyordur bilmiyorum yapabilen var mı? yani saniyenin milyonda birinde aklına gelecek ki ona cevap vereceksin olması gerektiği gibi(yani kaliteli espri yapacaksın, hem onun güleceği birşey olacak ta hemde aynı zamanda onu gücendirmeyecekte şöylede böylede). lan amk msn den yazışmıyorsun ki o anda aklına çabucak gelsin bunlar. bunları otomatikman nasıl yapabiliriz? tarif ettiği adama nasıl dönüşebilirsiniz. tarif ettiği adama dönüşmeye çalışmayı bırakarak ak.

arkadaşlar sizi anlattığı gibi bir adam olmaktan alıkoyan şeyleri aştığınız zaman zaten otomatikman bunları yapıyor olabileceksiniz. daha doğrusu içinizde ne varsa o dışarı çıkacak, iyiyse iyi kötüyse kötü. nedir peki böyle bir adam olabilmenin yolu?

-korkmamak. bu mümkün mü? şimdi şöyle oluyor. her yenilik içinde bilinmezlik taşıdığı için korku yaratır. bunda hemfikiriz değil mi? bu duygunun seni durdurmasına ve düşüncelerini olumsuz etkilemesine izin vermeyeceksin. yani kormak çok doğal bir şey. her korkunun temelinde ölüm korkusu yatar diye biliyorum. yani kaybetme korkusu, yanlızlık, reddedilme, dışlanma, kabul görmeme vs vsv vvsvssvs.
yani yapmanız gereken şey cesaret etmek. korktuğunuz şeyler bitmez amk. birgün biter diğer gün başka bi tane başlar. yapmanız gereken incinmeye açık olmak, cesur olmak.
korkularının üzerine gidip onları yenmen lazım böylece aslında korkulacak hiçbir şeyin olmadığını göreceksin.
Korkunun gerçek olmadığını anlamalısın, korku yarattığın düşüncelerin ürünüdür. Tehlike gerçektir ama korku bir seçimdir. yani napıyoruz? tabiki eğer istiyorsak, korkumuzun üzerine gidiyoruz. yani eğer kadından korkuyorsak onu istiyorsak üzerine gidicez dimi? böyle üzerine doğru yürüyüp kafa atıcaz.
ya bi düşün incinmemek için veya incinme riskinin ortaya çıkmaması için şu güne kadar yapmak istediğin ama kendini tutarak yapmadığın şeyleri yapmayarak ne kazandın?
hiçbir şey.
kendi kafanın içinde verdiğin savaşın sana getirdiği yorgunluk, senden aldığı enerji dışında gerçek anlamda eline ne geçti?
hiçbir şey.
insan gerçekten kafasında ertelediği, yüzleşmekten kaçındığı, kendisini zayıf göstermesinden daha açık olmak gerekirse karizmayı çizdirmesinden korktuğu şeylerin üzerine gitmeli. gerçek anlamda rahatlama, huzur, sükunet, gibiünet ancak bu şekilde kazanılabilir. korumaya çalıştığın maskeni düşür, bütün kalelerini yık, kendine dürüst ol ak.

direnmek

çirkinsiniz
kısasınız
yalnızsınız
parasızsınız
olmak istemediğiniz bir kişisiniz
olmak istemediğiniz bir yerdesiniz

sürekli bunları söyleyip duruyorsunuz kendinize ve bence haksızlık ediyorsunuz

eğer içinde olmak istemediğiniz durumu değiştirebiliyorsanız, değiştirin. ancak eee, mesela hapistesiniz diyelim. esir tutuluyorsunuz ve oradan uzaklaşamıyorsunuz. bu durumda iki seçenek var. dış koşullara esaret ya da onlardan içsel olarak özgürleşme.
Kuşkusuz, bazı yerleri terk etmek iyi olur ve bazen bu sizin için yapılması en uygun şey olabilir.
Ancak, birçok durumda, çekip gitmek bir seçenek değildir. Tüm o durumlarda, "Ben burada olmak istemiyorum" yaklaşımı sadece yararsız değil, aynı zamanda işlevsizdir de. Bu sizi ve diğerlerini mutsuz kılar.
Her nereye giderseniz, oradasınızdır diye bir söz vardır.
bu dünyaya kendi rızamız olmadan geliyoruz ve eninde sonunda kendi rızamız olmadan gideceğiz.
ebeveynlerimizi ve memleketlerimizi seçemediğimiz gibi, ırklarımızı ve cinsiyetlerimizide seçemiyoruz.
belli bir yaşa kadar anne ve babalarımızın gözetiminde, onların istekleri doğrultusunda hareket etmek zorunda kalıyoruz. hayata atılır atılmaz ise hayat nizamlarını belirleyen sistem tarafından üzerimizde oynanan kurallara uymak zorunda kalıyoruz. kırmızı ışıkta geçemediğimiz gibi istediğimiz malı istediğimiz kimseden karşı tarafın rızası olmadan alamıyoruz. üzerimize düşen vergileri vermek zorundayız. evimizde dahi olsak sabahlara kadar gürültü yaparak eğlenemeyiz ve daha bunun gibi kurallarla muhattabız.
Yani insan esasında bu dünyada özgür değildir.

her ne iseniz, her ne durumda iseniz eğer teslim olursanız, olana kabullenir ve direnmeyi bırakırsanız dış koşullar nasıl olursa olsun, içinizdeki huzur bozulmadan kalır. bi adamın 60 yıl bi hapishanede kalıp kafayı yememesi, intihar etmemesi bu sayededir.

Siz tüm deneyimlerin geçici olduğunu ve dünyanın size kalıcı değere sahip hiçbir şey veremeyeceğini idrak ettiğinizde, teslimiyet çok daha kolay hâle gelir. O zaman insanlarla karşılaşmaya, deneyimlere ve faaliyetlere katılmaya devam edersiniz, ama bunları egosal benliğin istekleri ve korkuları olmadan yaparsınız. Yanı, artık bir durumun, kişinin, yerin, ya da olayın size doyum veya mutluluk vermesini talep etmezsiniz.

Ben, Bu anın keyfini çıkarın Mutlu olun mu diyorum? Hayır.
Bu anın oluşuna izin verin. Bu yeter.

Teslimiyet bu âna teslim olmaktır, onunla bu ân yorumladığınız bir öyküye değil.
Örneğin, siz sakatlanmış ve artık yürüyemiyor olabilirsiniz. Bu durum olduğu gibidir.
Belki zihniniz şimdi şöyle diyen bir öykü yaratmaktadır: "işte yaşamım bu hale geldi. Sonunda kendimi bir tekerlekli sandalyede buldum. Yaşam bana acımasız ve adaletsiz davrandı. Ben bunu hak etmiyorum."
Bu anın oluşunu kabullenebilir ve onu zihnin onun çevresinde yarattığı öyküyle karıştırmayabilir misiniz?
Teslimiyet siz artık, "Bu benim başıma neden geliyor?" diye sormadığınızda gelir.
Görünüşte en kabul edilemez ve acı verici durumun içinde bile daha derin bir iyilik, bir hayır gizlidir, ve her felaket ilahı bir inayet tohumu içerir.
bu yüzdendir ki her hayırda bir şer her şerde bir hayır vardır diye boşuna dememişler.

Yaşamı rahat bırakın. Bırakın, o olsun.

parti parti anlatıyorum uzun entryi girilmiyor o yüzden.
neyse ilk gün dedik uykusuzuz olm gitmeyelim uyuyalım dinlenelim dedim bu dedi gibtiret olm görmüyon mu amk. hahaha bende dedim harbiden amk giberler dedim. akşam oldu giyindik 10 numara. animasyn vardı 11 e kadar içtik, animasyon izledik. sonra animatörler geldi diskoya zütürüyoruz geliyor musunuz dedi. tmm dedik. 30 lira james dean e gidiyoruz bugün dedi. gittik diskoya oturduk bi yere daha kimse çıkıp dans etmiyor kalabalık değil bekliyoruz biraz saat ilerlesin kalabalık olsun dans edicez çıkıp. yoksa sap gibi ilk biz çıkıp dans edemem hayatta. neyse iyice kalabalık oldu karılar taşşşş, 10 numara ben bi kızı kesiyorum züt göğüs resmen ferre star yüz flan dehşet 3-4 kızlar bunlar hepsi 1.85 vardır boyları topukluyla flan fenalar amk.. ayakta masalarının başında içkilerini içiyolar sallanıyorlar flan bizde içiyoruz bi yandan kopuyoruz ak. kankaaa dedim şunlar fena gidelim yanlarına flan ama gidecek değilim o cesaret yok henüz, kızlar dışarıya biraz soğuk duruyor, kendi aralarında eğleniyor gibiler ama başkalarınıda izliyorlar benide izliyor bi tanesi. sigara içiyor beni kesiyo. neyse eğleniyorlar yerlerinde pek hareketli değiller. bi yandan mavi gözlü siyah saçlı tombul, yüzü bebek gibi bi rus bizim otelden, geldiğimizden beri dibimde oynuyor bana bakıyor çok güzel ama şişman amk. sandalet flan giyinmiş gelmiş yüzü güzel vücutta iş yok. insan bi ciksi giyinir sandalet ne, mini kot ne amk. diğerlerini gördükten sonra bunla olmazdı. ama çok tatlıydı yalan yok yanağında gamze vardı, minnacık burun, bi makas aldım bundan güldü. bizimkide öyle kızlarla karşılıklı dans ediyor zıplıyor flan. benim gözüm hala bu taş olanlarda. gittim koltuğa oturdum. çocuk geldi içki flan soruyor üzüm tabağı flan diyo getir dedim getirdi, yedim ama leş ak nasıl bi meyveydi anlamadım. herhalde içkinin yanında öyle meyveler veriyorlar. neyse izliyorum etrafı birden beyaz atletli kısa boylu esmer kürt geldi simitçimidir nedir amk. bu kızların yanına gitti taş olanların, dans etmeye başladı onlarla. çocuk bi yapıştı buna. yani arkasına geçti dans etmeye başladı. ananı gibiyim noluyor dedim kızda dayadı zütünü dans ediyorlar. bu ne lan dedim noluyor şoktayım. o kalabalıkta onları izliyorum. dans ettiler 5-10 dakika sonra kızın saçından kavradı sol eliyle çevirdi dominat bi şekilde başını yana kaydırdı boynunu yaladı. şoktayım ak. kızı yedi orda resmen amk çocuğu. bu muallak dansçı olacak ki sahnenin ortasına geçip break dance flan yaptı amuda kalktı hareketler falan herkes bunu izliyor huuuuuuuuuuuu flan diye bağrıyorlar destekliyorlar.

binsek mi binmesek mi o da biraz tırsıyo neyse bindik buna. alete yani. bağladılar flan herkes gülüyor mutlu ak. bu havalandı bir sağ bir sol benim iç organlarım bi aşağı bi yukarı inip çıkıyor, beni bi korku aldı olm naptın sen dedim makine iyice hızlanmaya başladı. bir sağ bir avradını skiyim hatırladıkça mideme kıramp giriyor. tam tur döndük tepe taklak ben o an yokum artık gittim bağırıyorum laaaaaaaaaaaağğğğğğğğğğnnnnnnnn kıza bakıyorum gülüyor eğleniyor .. gözlerimi ellerimle kapattım tüm yüz kaslarımı sıktım dişlerimi sıkıyorum allahım nolur bitsin nolur bitsin hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti yemin ediyorum. ya makineden fırlayıp düşersem kafam patlarsa aileme haberim giderse,ya makinenin elektiriği kesilir havada kalırsak diye öldüm yemin ediyorum. olm normal insanlar bunu yapamaz bu ayrı bi sadistlik. neyse indik bu nasıl gülüyor amk ben şoktayım indik makineden bembeyaz olmuşsun dedi su aldık su içtim ben böyle birşey görmedim bi daha silah dayasalar kafama binmem diyorum. atlı karıncaya binelim dedim korkmuş bi şekilde hala gülüyor ak. bende rezil olmuş bi şekilde gülüyorum vallahi rezil oldum ya flan diyorum. çok korktun ya flan diyo :D. neyse beyler çarpışan arabaya bindik bu dedi gondolada binelim. baktım az önce bindiğimizin yanında bu bişeye benzemiyor. bu takla atmıyor sağa sola gidiyor flan dedi iyi tamam ddim bindik buna avradını gibeyim ne farkı var geberdim yine. millet ayağa flan kalkıyor lan düşecek diye bakıyorum dıbına kodumun çocuğu gondolda ayağa kalkıyor ben gömdüm kafamı demirlere öne eğildim bitsin diye bekledim yine.

kız yine kahkahalar atıyor 10 dk uyur vaziyette başım kolumun üstünde hani okulda kafanızı sıraya koyarsınız uyursunuzya o pozisyondayım gömdüm kafamı kollarıma 10 dk aşağı yukarı o şekilde sallandım bi tek mal benim öyle. kızın kahkahalarını duyuyorum beni tutup çekiyo kaldırmaya çalışıyor resmen kalbim kırıldı belamı gibtiler. neyse beyler binmedik şey kalmadı lunapark faslını bitirdik tuvaletine girdim saç baş einstein olmuşum. düzelttim şekli şemali çıktık ne yapalım flan düşünüyoruz karşıda pastane vardı oraya geçtik oturduk çay pasta yaptık. 1 saat orada vakit geçirdik baya eğlendi kız bende iyi dalga geçtin benle heee diyorum iyi eğlendin valla flan. konuşulacak birşey bulamadığım zamanlarda sadece gözlerine bakıyordum öyle uzun uzun bakışıyorduk.

elinden tuttum... bi sonraki adımın bunu öpmek olduğunu sanıyorum hep kafam orada nasıl yaparım ederim diye ama sonradan bıraktım akışına hiç öpmeyi flan düşünmedim. hava kararmaya başladı. havada karardı dedim. ama seni bırakmak istemiyorum dedim. bu bakıyo bana öyle. sen istiyor musun dedim? tebessüm etti hayır dedi. sonra yine buna sarılmak öpmek geldi içimden çok kötü oldum aşık oluyordum böyle bağrım düğümlenmeye başlamıştı yavaştan. bu hissin ne demek olduğunu lise 1 de ilk aşkımdan biliyorum. neyse dedim baktım tıkandım zirvede bitirem. hadi gidelim evlerimize dedim annen merak etmesin. tmm dedi.

bu arada lunaparkta pastanede hep hesabını kendisi ödemek istiyor ısrar ediyor lunaparkta bi kaç bileti kendi çekti diğerlerini ben aldım. pastanede de hesabı ben ödeyecektim bu çantasına attı elini flan ben öderim dedim olmaz dedi ya benim huyum bu dedim ben yani ödetemiyorum dedim. aslında paranı yemek var ama dedim tebessümle.

neyse dedim ödedim kalktık geçtik kaldırıma buradan nasıl gidicen flan konuştuk az. iyi dedim dikkatli geç ışıklardan. durduk karşı karşıya gel dedim sarıldık uzun uzun sarıldım bırakmadım başımı başına koydum saçının kokusunu çektim, o sıcaklık o duygu aşık oldum resmen bırakmak istemiyordum.

baya uzun sarıldık bırakmadım. sonra elimi beline indirdim o şekilde bakıştık öpmeye yeltencektim yavaş yavaş yaklaşcaktım bu anladı yavaşça temasımız koptu ve görüşürüz dedi ayrıldık.

https://www.youtube.com/watch?v=bpOR_HuHRNs

neyse gece 3 de döndük yine otele bu kızların odasına girdik masanın üzeri sırf makyaj malzemeleri böyle ıvır zıvır oda resmen kaos amk. bizim kezbanlardan beterler bakımlılar ama işte. neyse benim çoraplar sırılsıklam olmuş çıkardım kız ııykkk yaptı at onu dedi işaret etti çöpü güldü. attım çöpe ak. bunlar şampanyamı şarap mı ne artık bilmiyorum yeşil büyük şişede bişeydi aldılar onu, meyvesuyu bide bardak aldılar. sahile gittik hepberaber. ama başka otelin hizasındaki bi sahile gittik bizim otelin değil. yemin ediyorum artık kusmuyorumda anlamadım gitti o kadar çok içtim ki göbeğim çıktı ve kör kütük sarhoşum. yine içtim. sonra hep beraber denize girdik ben sadece siyah boxerım la kaldım bu kızlarda elbiselerini çıkardılar sadece iç çamaşırlarıyla kaldılar öyle girdik hepberaber buz gibi. resmen takum çıktı eğlence değil bu amk. döndük giyindim oturduk şezlonglara. güvenlik geldi o otelin güvenliğiymiş bu otelden misiniz dedi yok dedim o zaman burada oturamazsınız flan dedi baya tartıştım adamla sonunda gibtir çekti bize gittik kendi otelimizin sahiline. uzandım yıldızları izliyorum o kdar fazla ki. neyse kızla şezlonglarda öpüşmeye başladık ama lastik gibi hiçbir tad almıyorum. kör kütüğüm amk. bizim arkadaş bu kızı aldı kumsalın ilerisinde bi tepelik vardı kimse göremiyordu oraya zütürdü gibti bunu. geldiler 20 dk sonra. dedim hadi gidelim artık. vardık otele. benim arkadaş girdi bizim odaya bende bu kızla otelin 5. katına çıktık asansörle. in cin top oynuyor. bunu pencereye dayaım sokağa bakan bi pencere 5. katın koridorunda. kızın face i atsam mı diye düşünüyorum ama hayvan gibi eklersiniz amk. rus kız "surgut" ta yaşıyor bu arada. baş harfi a. neyse aldım bunu kucağıma oturttum pencereye. koridordan sesler flan geldi ama hiç aldırmıyoruz koridora boşluğa el hareketi çekip gülüyoruz. bunu oturttum pencereye. açtım sütyeni flan çıkardım attım yere, memelerini emiyorum. kotunuda çıkardım donunuda çıkardım parmaklamaya başladım bunu, ensemden kavradı gözleri kaydı zevkten sıktı ensemi pençeledi resmen. ama benim yannanta tık yok olm diyorum hadi beni yarı yolda bırakma hadi diyorum soğuk suyada girdik. yarram 15 cm dir bu arada ama fındık kadar bişey oldu o anda. kız parmağıyla ufak işareti yaptı güldü bana. kahroldum o anda amk. bende ikna etmeye çalıştım elimi bir karış açtım bu kdar dedim yine güldü. hadi olm diyorum hadi olm yalvarıyorum kalk amk dedim. başım ölümüne dönüyor dur dedim konsantre ol. durdum bi süre sarıldım buna yavaş yavaş öpmeye başladım iyice rahatlamaya çalıştım bütün gece olanlara ve istanbuldan buraya geldiğime şuanda ne yaptığıma anlam vermeyi denedim. neyse benimkisi yaşam belirtisi gösterdi. yavaş yavaş küllerinden yeniden doğar gibiydi kalkmaya başladı benjamin button gibi kırışıklıktan gençleşmeye dirileşmeye başladı. kucağıma aldım bunu iyice kalktı zaten buna bir geçirdim. çat çat çat seri seri gidip gelmeye başladım inlemeye başladı ağzını kapadım birisi bizi görse otelden atılırız çok iyi biliyorum. tutamadım kucağımda güç kuvvet gitti. arkasını döndürdüm domalttım yok böyle züt. kocaman ak hiç belli olmuyordu. bi züt yanakları soğuktu denize girdik ya. neyse bi süre böyle gibtim snra çıkardım yere boşaldım halıflekse. giyindik flan geliyim sizin odaya beraber uyuyalım diyorum buna işaretleşiyoruz bende geliyim diyorum yok arkadaşım var diyo ısrar ettim kabul etmedi neyse dedim gittim yattım.

kendini kasarak, başka biri olmaya çalışarak hiçbir yere varamazsınız. yok beden dili, yok yarak dili, yok ses tonu. ya bunlarla ilgili bişeyler anlatanları gördükçe gülüyorum yemin ediyorum ahahahaha. lan ne mal adamlarsınız ya harbiden amk. lan olm karşındaki insan amk. hani insan ırkı varya, dünya gezegeninde yaşayan.

insanlar için kendinizi kasarken hayatınızı yaşayamazsınız(nokta)

başlangıç zamanlarım hariç bir kere bile kendimi kasmadım. yoksa başarılı olamazdım. onlarca güzel kızla birlikte oldum hiçbirinde aklıma dahi gelmedi beden dili veya ses tonu zırvaları. hayır bu kadar mal olunur mu amk?. sen tüm bunları kasıntı kasıntı karşındaki kadına veya adama yapmaya çalışırken hayattan nasıl tat alacaksın, nasıl eğleneceksin sorarım sana ey dıbına koydumun malı.

--bu küfürleri size değil o sözde kişisel gelişimci dalyaraklara ediyorum--

kaçırdığınız nokta bu işte. siz konuşacak ne konu bulurum diye düşünürken, beden dilimi geliştirmeliyim diye düşünürken, konuşmam akıcı olmalı diye düşünürken, insanlar ne ister diye düşünürken aslında kendinizi geliştirmezsiniz, siz onlara hükmedebilmeyi arzularken aslında onlara muhtaç oluyorsunuz farkında değilsiniz.
ben ne zaman ayna karşısına geçmişimde beden dili çalışmışım, ses tonu çalışmışım esprili biri olmaya çalışmışım?

bu hepinizde zaten var ama meydana çıkmıyor. bunun meydana çıkması için beden dili bilmenize, ses tonunuzu kontrol edebilmenize ve diğer türlü takları yiyebilmenize gerek yok. evde egzersizler yapmanıza gerek yok. bu yazılar size fazla bile...

mutlu olmak istiyorsanız korkularınızın üzerine gideceksiniz ve aslında korktuğunuz şeylerin bir tak olmadığını görüp deneyimlemeniz gerekiyor başka bir şey değil. korkunuz ne bilmiyorum. kızlarla konuşurken terliyorsanız kızarıyorsanız eliniz ayağınıza dolaşıyorsa, onlarla konuşurken rahat olana kadar onlarla konuşmanız gerekiyor. pratik pratik pratik. doğrudan yüzleşme. kızlarla başarılı olamayan bir erkek hayatının sonuna kadar mutsuz olur(nokta) gay değilsen tabi.

inanmıyorsanız alın bir sürü kitap kültürlenmek için okuyun.
hepsini üzerinize oturtmaya çalışın.
istediğinizi yapın 1 yıl boyunca çalışın sonra çıkın dışarıya bakalım ne tak yiyeceksiniz görelim.

ama bunun yerine çıkın dışarı 1 hafta insanlarla en yalın doğal halinizle ne yaparım ne ederim diye düşünmeden iletişim kurun. 1 hafta sonra bak bakıyım eski senden eser kalmış mı. kitap okumayı yermiyorum burada yanlış anlamayın sadece burada artık yazı okumaya devam etmeyin son okuyacağınız yazı bu olsun.

https://www.youtube.com/watch?v=-wMlpV65MHw

müzik eşliğinde yavaşca oku

Korku...
Korku, hayalleri öldürür
Korku, umutları öldürür
korku, insanları hasta eder
korku, seni yaşlandırır
korku, kendi içinde yapabileceğine inandığın şeyleri yapmaktan seni alıkoyar
Şuanda hedefine ilerlemiyorsun, çünkü hepsi duygularından kaynaklanıyor
Bütün duygularında, uyanmış gibi hissetmiyorsun.

Hergün hayallerine hayır diyorsun...
Hayallerini bastırmaya devam edebilirsin altı ay boyunca, bir yıl boyunca!
Ama bir gün, bir gün bastırmaya devam ettiğin için artık gücün kalmayacak.

bunu istemelisin ve sonunda sahip olacaksın.
Kolay olmayacak, değişim istediğinde, kolay olmayacak.
Kolay olsaydı, herkes yapardı!
Ama eğer ciddiysen, başaracaksın!
Burada kontrol bende
Beni yıkmasına izin vermeyeceğim!
beni yok etmesine izin vermeyeceğim!
Geri geliyorum...
Ve eskisinden daha güçlü ve daha iyi olacağım!
Bir açıklama yapmak zorundasın!
Bunun için ayaktasın!
Hayallerin için ayaktasın, kendin için ayaktasın, sağlığın için ayaktasın!
Hayatının bütün sorumluluğunu al.
Nerede olduğunu kabul etmek ve sorumluluğunu almak, seni gitmek isteyeceğin yere gütürecek.
Her gününü son günün gibi yaşamaya karar vermelisin.
Hayatını tutkuyla yaşa!
Birazda yönlendirmeyle kendini geliştirmeye karar ver.
Hayatının son bölümü henüz yazılmadı, ve dün ne olduğu önemli değil.
sana ne olduğu önemli değil, önemli olan; bu konuda ne yapacaksın?
Bu yıl hayalimi gerçeğe dönüştüreceğim!
Bunun hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum.
Yapabilirim!
Yapabilirim!
Yapabilirim!

Vazgeçme, pes etme...
Herşeyin bir cevabı vardır.

Zamanın kısıtlı...
bu yüzden başkalarının hayatını yaşayarak onu harcama
çoğu insan kendisinden çok kolay vazgeçer.
insan ruhunun güçlü olduğunu biliyor musunuz?
insan ruhunu öldürecek hiçbir güç yoktur!

Sağlık problemi olmadığında, faturaları ödendiğinde, mutlu bir ilişkiye sahip olduğunda kim olsa iyi hisseder. Kim olsa mutlu olur.
Kim olsa geniş bir vizyona sahip olur, kim olsa bu koşulda inanca sahip olur.
Asıl mesele; zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak büyümek...
yere serildiğinde bile.
bunu yapmak cesaret ister. yenilgiye uğradıgında aç kalman gereken kısım başlar. cesaret ister, yeniden başlamak.

Bir kere durduğunda bütün bu olumsuz şeyler geri gelecek.
bir kere durduğunda seni şüpheye düşürmeye başlayacak.
evet. işiniz hergün kendinize söylemek.
Mümkün! Yapabilirim! Bunun olmasını sağlayabilirim!
Ne kadar kötü olduğu veya olacağı umrumda değil!
Bunu yapacağım! Mümkün! Evet Hayalim Mümkün!

Bunu kendinize hergün söyleyin. Yazdığınız yazıyla, duyduğunuzla,
ve kendinize söylediğiniz kelimeyle aklınıza kazıyın.

Şüphelerinize ve korkularınıza kazıyın ve onları öldürün. Kendinize söyleyin
münkün! Mümkün! Mümkün!

insanların neredeyse tümünün başarı arzusu içinde başarısızlık korkusu var.
Çünkü onlar kanıtlarla, pratik yaptırılarak, mantıklı olarak ve gerçekci olarak
inandırılmışlar.

benim bunu yapamayacağım konusunda kendimi ikna ettim.

başarısız olmanızın sebebi kendinize inanmayı bırakmanızdır.
Başarıyı beklerseniz başarısız olursunuz.
kaç kere başarısız olduğunuz önemli değil
başarıyı beklerken başarısız olacaksınız
Ne yollarla ne şekilde olursa olsun bunu yapacağım diyor musunuz?

Gerçekten kazanmak istiyor musun?
gerçekten kazanmak istiyor musun?
Eğer hayatta kazanmak istiyorsan, kendine inanmalısın.
Kendine inanmak zorundasın.

kendinize inanmanın en kolay yolu sağlıklı olmak, insanlarla ilişkinizin
yolunda gitmesi, bankanızda paranızın olması, güzel bir işinizin olması
borçlarınız bittiyse, bunların hepsine sahipseniz. :D tabiki hayır, doktora
gitseniz iyisiniz seneye görüşelim der.

Kendinize inanmanız çok kolay. Size ne zaman inanmanızın çok zor olduğunu söyleyeyim
işinizi kaybettiğinizde, doktora gittiğinizde ve size kanser olduğunuzu
söylediğinde. işte o zaman kendinize inanmanız zordur.
Asıl o zaman kendinize inanmanız gerekli. Sıkı sıkı hayata sarılıp
kendinize inanıp kazanmanız gerekli.

kendinize söyleyin. Mümkün. Mümkün. Yapabilirim. Mümkün. Bunu yapacağım

Sizin sınırlar olarak baktığınız şeyler veya yapılamaz olarak baktığınız şeyler sizin kendi kafanızda yarattığınız engellerden başka hiç bir şey değil.. Gerçek anlamda isterseniz yapılamayacak hiç bir şey yoktur

'Eğer bunu okuyorsan, bu uyarı senin için. Bu anlamsız yazıda okuduğun her kelime hayatından harcanan diğer bir saniye demek. Yapacak başka işlerin yok mu? Hayatın gerçekten bu kadar boş mu da bu anları daha iyi geçirebileceğin bir yol düşünemiyorsun? Yoksa saygı ve inanç beslediğin otoriteyi ortaya koyanlardan çok mu etkilendin? Okuman gereken her şeyi okur musun? Düşünmen gereken her şeyi düşünür müsün? Sana alman gerektiği söylenen her şeyi satın alır mısın? Apartmanından dışarı çık. Karşı cinsten biriyle tanış ve lüzumsuz mastürbasyonu bırak.