/i/Tespit

  1. 1.
    0
    Bunelan
    ···
    1. 1.
      0
      (bkz: tuvalette delikten yarasa çıktı)
      ···
  2. 2.
    0
    Neyse dedim kendi kendime. uzun ve kasvetli bir yolculuk sonrası belediye durağını gördüm. hemen dur düğmesine bastım indim aşağı. belediyeye doğru emin adımlarla ilerledim. Kapıdaki Güvenlikçinin bu ne sorularına ithal muhabbet kuşu diyerek sıyırtmaya çalıştım. Güvenlikten geçtikten sonra duraksadım. Ben buraya ne yapmaya geldim amk diye düşündüm. Hakkaten ne yapmaya geldim ?.. Hemen kısa süreli bir beyin fırtınası sonrası güvenliğe gidip veterinerlik hizmetleri nerede dedim. Burada değil kardeşim dedi. Döndüm uzaklaşmak maksadıyla bir iki adım attım düşündüm. Ulan bu yarasa nerden çıktı tuvaletten peki ben niye veterineri soruyorum dedim. Geri döndüm güvenlikçiye, ne var amk gibisinden bakış attı. Abi kusura bakma seni rahatsız ediyorum ama kaski nerede diye sordum ( kanalizasyon hizmetleri). Hemen üst katta dedi. asansöre bindim çıktım yukarı yine etrafta dolaşan insanlar napıyo bu deli kafesin içindeki siyah mahlukatla diye bakışlar attı.

    Girdim kaski bürosuna çarptım kapıyı. Gür bir sesle selamunaleyküm diye bağırdım millet sıcakkanlı olduğundan onlar da aleykümselam diye bağırdı. hemen gittim sekretere, müdürünüzle görüşmek istiyorum dedim. Sekreter bir sürü laf zırvaladı,, görüşmeye müdürün yanına gittim. Beyefendi deli olduğumu düşünebilirsiniz ama bu yarasa benim tuvalet deliğimden çıktı dedim. Adam öyle bir güldüki millet içeride noluyor lan diye meraklı bakışlar atmaya başladı. Müdür bana oglum sen delimisin tuvalette yarasa ne arar dedi. Bende anlamadım dedim. Ne istiyorsun benden diye yineledi müdür. Ben ise: gereğini yapın dedim. Olum ne yapacaz biz. bu yarasa nerden çıksın yeme bizi dedi kapıyı gösterdi. Okuduğum pgibolojik savaş taktikleri isimli kitaptaki taktikler aklıma geldi. Müdüre doğru 3 adım attım masanın yanına geldim gözümü diktim, o zaman bana bu şehrin kanalizasyonu nereye dökülüyor bilgi verin dedim. Adam çıkardı kağıdı yazdı yerini.

    Eyvallah dedim çıktım selamimle birlikte. Bugünü böyle bitirdim. Direk otobüse bindim eve geldim. Otobüstede türlü şeyler yaşadım ama neyse.. Selamiyi koydum köşesine kavanozdan bir tane daha hamam böceği çıkardım selamiye akşam yemeği olarak sundum. Selami bunu da hiç affetmedi direk indirdi mideye.
    Selami seni zütürücem oglum ailenin yanına diye konuştum. Selami anlamadığından yine mal mal baktı ( bakamadı doğrusu). odama geçtim bir iki dal sigara içtim. Ardından duş alıp yattım. Yarın uzun olacaktı selamiyle benim için.
    Sabah oldu güneş ufukta göründü. internette öğrendiğim taktik olan kendi kendize sabah erken kalkıcam derseniz sabah gerçekten erken kalkarsınız taktiğini gece yatarken sabah erkenden kalkmazsam amıma korum diye kendime uyarladım hakkaten de kalkmıştım. Kendi kendime küfretmeyi seviyormuyum acaba?. Yataktan doğruldum biraz esneme hareketleri yaptım, esnedim, öksürdüm. Tuvalete gittim işedim sonra yine küçüklükten kalma takıntım olan 2 bardak su içme eylemini yineledim. Selamimin odasına doğru yöneldim. Selami kafesinde yine tavana tutunmuş hayatı sorguluyordu. Biraz konuştum selami bugün senin için büyük gün yaşadın olum seni ailenin yanına zütürücem dedim. Ardından hemen mutfağa gidip kavanozdan bir tane hamam böceğini kaptığım gibi getirdim. Bişey dikkatimi çekti. Ben selamimi besliyordum ama hamam böceklerini kim besliyordu? Hamam böcekleri stalin zamanında birbirini yiyen rusların böcek versiyonuydu. Kavanozda yemek kavgaları için böceklerim ölüyordu. Buda dolaylı olarak selamiyi etkileyecekti. Hemen kavanozun içine çok sevdiğim cici bebe bisküvümi ufaladım. Tuttuğum hamam böceğini selamiye sundum, selami biraz yüz yapar gibi oldu yemedi ilk başta. Sonra amerikan filmlerindeki gibi selamiye: eğer bu hamam böceğini yemezsen yannanını yersin dedim. çok geçmeden kahvaltısını yedi selami. acaba yarasalar anlıyormu bizi?
    Bende kahvaltı yaptıktan sonra selamimi kafesiyle aldım kavanozdaki hamam böceklerini de aldım. müdürün yazdığı adrese doğru gidicektim. Otobüse binerken galiba otobüsçü dayılar arasında efsaneye dönüşmüştüm çünkü otobüsçü dayı yarasana da bir kart bas dedi. hayrola yarasalardan ne zamandan beri ücret alınır bre dayı diye çıkıştım. Adam kahkalarla geç hadi geç otur, iyi lafını yaptık senin dernekte dedi. Eyvallah dedim ciddi bir biçimde gittim koltuğuma oturdum. Bu sefer bir veledin yanına oturmuştum annesi arka koltukta kendisi öndeki koltuklardaydı. Abey bu ne diye ince ses tonuyla soru yöneltti. Bende yarasa dedim. O ne dedi. Lisede çokça yaptığım anancılık bilgilerimle anana sor o bilir dedim. Annesi arka koltuktan gel buraya diye oğluna seslendi. Veled gitti sonunda selami ve hamam böceklerimle yalnız kaldım. Yolculuk çok uzun sürdü. Nereye dökülüyordu bu amk kanalizasyonu? 1 saat sonra geldim mekana bana barajın adresini vermiş oç müdür. Müdürün ceddinden başlayıp kendisine kadar sövmem uzun sürmüştü.
    Baraja paralel yürümeye başladım kayda değer bişey bulabilir miyim diye. Burnuma keskin bir tak kokusu geliyordu. demekki müdür doğru yeri söylemişti ilk başta saydığım küfürleri geri almak istedim ama bir kanalizasyonu bu kadar şehrin dışına yapmış olmaları beni dellendirdi, 2 misli sövdüm yine. 15 dakikalık yürüyüşten sonra katı atık imha tesisi diye biryere geldim. kanalizasyonlara böyle entel isim vermişler. Etrafta kimse yoktu tabi olmaz da amk. Bu tak kokusuna kim dayanır. Az ileride lisede tuvalette tedirgin tedirgin sigara içen liselinin 30+ versiyonunu gördüm. Gittim yanına s.a diye sohbeti başlattım. Beni elimde yarasa ve hamam böcekleriyle görünce necisin lan dedi copa yöneldi ama copunun olmamasından mütevellit eli boşa çıktı. Yanına iki adım attım. Dayı korkma ben şu yarasamı ailesinin yanına zütürüyorum dedim. Tuvalet deliğimden çıktı bu mahluk diye anlatmaya başladım epey zamanımı aldı.
    Dayı da kafa dengi çıkınca yani bu kanalizasyondan mı geldi diye kahkaha attı. Aynen öylee dedim. Bana kanalizasyonu göster dayı dedim. Eminmisin yapabilirmisin bunu içeride kuvvetli bir metan var teknisyenler bile giremiyor dedi. Girerim dayı bişey olmaz sen bana yolu göster dedim. Giremezsin yasak dedi. Dayı ben anayasayı, kanunları boş zamanlarımda okurum ama kanalizasyona girmek yasaktır diye bir kanun, fıkra, bent görmedim dedim. Dayı benim bilgili birşey olduğumu anlayınca kandırmaktan vazgeçti. Kolay gelsin diye son bir söz söyledi. Eyvallah reis dedim çıktım yolculuğa kanalizasyondan içeri adımımı atar atmaz burnumun eridiğini hissettim. Selamim kafesin içinde bir o yana bir bu yana kanat çırpıyordu mutlu olmuştu bin. milletin taklarının arasında yürümeye başladım. Cappır cuppur yürüyodum. Sonrasında borular farklı istikametlere doğru gidiyordu aha dedim ben ne tak yiyecem?. Biraz muhasebe yaptım ancak koku beynime işliyordu artık sona yaklaşmıştım. Son bir çılgınlık yapıp doğu istikametine giden borunun içine giriş yaptım. Ayakkabılarım, lewisten aldığım 130 liralık pantolonum ve bit pazarından aldığım 20 liralık tişörtümün her zerresine tak, her zerresine koku işlemişti. Yürümeye devam ettim. selamimle konuşuyordum senin ben ananı gibim selami bizi ne hallere soktun diye saydırıyordum.
    Yolda yürürken tek korktuğum hayvan olan fareleri gördüm. Çığlık attım ve tutunacak birşey aradım etrafta taktan başka tutunacak bişey yoktu. El mahkum farelerin oraya doğru gittim.
    Aslında farelerin olduğunu görmek güzeldi. Demekki burda bir canlı biyomu vardı. Az daha ilerlerken yerde ıphone 6s gördüm. Hangi manyak bir ıphoneyi tuvalete atarki dedim cebe attım okuturdum belki bir kaç kuruşa. Az daha ileride yarasaları gördüm artık selami için mutluluk benim için hüzün dolu anlar başlamıştı. Selamiye ufak çaplı bir veda konuşması yaptım ve kavanozdaki son hamam böceklerini kapağı açıp. özgürlüğe yani takların arasına saldım. Selamiye iyi şanslar selami bir daha görüşmek dileğiyle duygusal bir kapanış yaptım. Kafesin kapağını açtım Ve özgürlüğe saldım. Selami direk takların arasına uçup orda kanat çırpmaya başladı. Demekki bu huur çocuğu harbiden takları seviyordu. Sonrasında diğer arkadaşlarının yanına uçup kayboldu gitti... selami senin ananı gibim vefa gösterseydin bari bin dedim. kafeside takların arasına bırakıp geldiğim yolu tekrar geri yürümeye başladım. Gün ışığını gördüm, çıktım dışarı. başım döndü ilk başta fazla miktarda metan vardı ciğerlerimde ileride toprağa uzanıp dinlendim biraz bu 3 günde yaşadığım olayların muhasebesini yaptım kendi kendime. Olsun lan dedim. En azından bir anım oldu, en azından bir canlıyı tekrardan hayata bağışladım dedim. Otobüslere doğru yürüdüm. Bir otobüsü durdurdum içine binince dayının takun içindenmi çıktın yeğenim çok pis kokuyorsun in aşağı demesiyle, son kalan anancılığımı da kullanarak. Evet takun içinden çıktım anasını gibtiğimin mürted huur çocuğu diye bağırarak duygusal bir diyaloğa imza attım. Eve kadar 30 km insanlardan uzak dağda tepede yürüdüm ama olsun panpalar gene bir iyiliğe imza attım. Hee bu arada unutmadan bulduğum ıphoneyi 250 liraya okuttum çarşıda..
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    -1
    çocukluğumdan beri gelen kabızlık problemim hala devam ediyordu. Bugün ilk defa yeni bir teknik denedim. 1 çay kaşığı zeytinyağı içmeyi düşündüm. Ama bunun bana yetmeyeceğini düşündüğüm
    için 1 bardak zeytinyağını diktim kafaya geçtim bilgisayara. bünyem ilk başlarda tepki vermedi ancak tam da tom ve jerry izlediğim ve tomun jerryi yakalamaya çalıştığı anda salgılanan adrenalin hormonlarıyla beraber, midemde ufak çaplı bir titreşim olarak başlayan olaylar silsilesi bağırsağıma kadar ulaştı, ekrana son bir bakış atıp tuvalete koştum dünyanın en hızlı insanı usain bolt derler ama beni hiç o anda benden başka gören olmamıştı. Yine çocukluğumdan gelen takıntım olan çoraplarımı ve eşofmanımı çıkarma eylemini yaptım . Hemen tuvaletin kapısını hızlı bir el hareketiyle açtım kilodumu sıyırdığım anda gelen ufak bir osuruk darbesi zütümün ışık görmemiş her kıl tanesini havaya kaldırdı. Ardından bağırsağımın derinliklerinden gelen tak taneleri git gide birleşerek koca bir bütünü oluşturuyordu. Bunu hissediyodum. Derhal deliğin tam ortasına nokta atış yaptım ve ağırlığımın %5’ini oluşturacak bir ufaklığı kanalizasyona bıraktım. Daha doğrusu bıraktığımı sanmışım
    Gitmiyordu lanet olası atık üzerinde biraz göz gezdirdim ve en son 6 yaşındayken yediğim muz ve hızımı alamayıp yediğim muzun kabukları duruyordu. Ağzım açık kalmıştı bu manzarayı görünce ama tuvalette uçuşan ufak üvezler yüzünden hemen ağzımı kapattım. Emektar tak şişimizi çöp kovasından alıp, Bıraktığım taku değişik geometrik şekillere parçaladım. Lisede öğrendiğim geometri bilgilerimi kullanarak parçaların ağırlık merkezlerine birer delik açtım ve şişi yerine bıraktım. Ardından sifonu açtım ve deliklerden geçen suyun tak parçalarını parçalamasını seyrettim biraz. Ardından
    telefonumu elime aldım whatsapta dolaşmaya başladım milletin profil resimlerine bakıp analarına avratlarına sövüp telefonu koydum duvarın kenarına . Yeni bir ufaklık yoldaydı
    Yeni gelen ufaklık da oldukça sert bir biçimde geldi. Resmen zütümün deliğinin dağıldığını hissettim. Bu direk ishal şeklinde geldi. Fart Fart etti deliği kapattı. suyu açtım temizledim nevaleyi. Kendi kendime beynimi gibeyim diye konuştum. Ama içimden, çünkü en büyük korkum olan tuvalet penceresinden milletin beni dinlediği hissi yine beni paranoyak yapmıştı. Makatımı yaklaşık 1 dakika kadar hortumla iyice yıkadım. Tam kalkmaya hazırlanıyordum gözüm deliğe ilişti. Tuvaletin deliğinde o beyaz kapaktan olmamasından mütevellit bir şey hareket ediyordu. ilk başta fare sandım ama evim 3. kattaydı bir fare nasıl çıksın buraya kadar amk. dedim. Küçüklükten beri mahlukatlar hakkında sayısız bilgi birikimine sahip olduğumdan bunun yarasa olduğunu anladım. Amk saykosu kanatlarını 3 ay gittiğim vücut geliştirmede sıkça yaptığım dips hareketiyle ustaca harmanlayıp delikten yukarı fırlattı. Direk tavana uçtu manyak. Tavana uçarken az önce üstüne gelen tak parçalarım bu sefer benim üstüme gelmişti. 15-20 saniye dona kaldım. Ondan sonra hemen mutfağa gidip bir tane buzdolabı poşeti aldım. Tekrar tuvalete geldim yarasayı yakalamaya çalıştım boyum uzun olduğundan zorlayıcı olmadı benim için 5 dakikamı aldı sadece iyide atik çıkmıştı bin.

    poşetin içine koydum bunu ağzını da hava alacak şekilde poşetin dışarısına konumlandırdım. 2 sene önce ölen kuşum olan sabrinin kafesine koydum. Sabri için 1 dakikalık saygı duruşu yaptıktan sonra sabriye dualar hediye etmeye başladım. ulan sabrii sen gittikten sonra kafesin nelerle muhattap olmaya başladı ahh bir görseydin diyip sabriyi hızlıca hatrıma getirdikten sonra lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Çayımı hazırlayıp yarasamın yanına geldim. Ne yapacağımı düşündüm bu yarasayı öldürsem mi yoksa yaşam alanına tekrardan bıraksam mı diye düşündüm. Biraz zorlayıcı olmuştu bu muhasebe benim için alnımdan soğuk sular damlıyordu. Bir yandan şeytan öldür diyip diğer yandan pek sık rastlamayan iyilik meleğim hayır yapma lütfen onu yaşam alanına geri dönder diyordu.
    Hava artık kararmıştı. Bugün yapacaklarım bu kadarla sınırlıydı. Yarasamın acıkmış olacağını düşündüğümden internete yarasalar neler yer diye araştırdım. Halkımızın kertenkelelerin bile neler yediğini yazıp yarasaların neler yediğini yazmaması beni küfrettirdi. Mutfağa gittim dolaptan biraz soğan kabuğu, biraz eti bisküvi biraz da buzdolabından et parçası alıp yarasamın yanına geldim. Kafesin içerisine bıraktım getirdiklerimi yarasamı incelemeye koyuldum. Yarasam diyorum çünkü benim tuvaletimden çıktı amk. Yemiyordu hiç bir şey benim canımı sıktı tekrar gittim mutfağa birşeyler aradım bir tane hamam böceğini gördüm yerde. Şerefsiz yemek yemeye gelmişti beni görünce hareketlendi biraz, kaçmaya çalıştı ocağın altına. Hemen atik bir şekilde yakalayıp bacaklarını söktükten sonra boynunu bir ipe geçirip yarasamın kafesine astım. Yarasaların gündüzleri kör ama geceleri 0.6 mm'lik bir teli gördükleri aklıma geldi. Hemen ışığı kapattım koltuğuma geçip yarasamı izlemeye koyuldum. Paldır küldür sesler geldi dolunayın ışığının yardımıyla yarasanın canlı yem olan hamam böceğini tuttuğu gördüm.
    yarasama bugünlük bu kadar macera yeter diyip odama inzivaya çekildim. Yarın yapacaklarımı bir liste haline getirdim. Sabah oldu yarasamı kontrol etmeye gittim. Kafesin tavanına yapışmış bir şekilde duruyordu galiba bu yarasalar gündüzleri kör değil amk. Göz göze geldik bununla. Hemen dünkü hamam böceğinin kaçmaya çalıştığı ocağı kaldırdım altında bir kaç hamam böceğiyle karşılaştım hepsini tutup bir kavanozun içerisine tıktım. Bunlar, bundan sonra yarasamın yiyecekleriydi çünkü. Yarasama kahvaltı niyetine 1 tane hamam böceği sundum büyük bir afiyetle yedi.

    Yarasamın başında düşündüm biraz nasıl bir isim koyayım diye. Geçmiş hatıralarımı sentezledim karşıma lise yıllarımdaki hep uykucu olan geceleri sosyal medyada takılan selami geldi. Artık yarasamın ismi selami idi.
    rtık senin ismin selami dedim bana mal mal baktı hatta bakmadı bile, yarasa amk bu ne anlasın diye kendi kendime küfrettim. Odama gittim üstümü değiştirdim. Selamiyi alıp dışarı çıktım. Durakta otobüs bekledim. Millet bana deli deli bakıyordu. Hayatınızda hiç yarasa görmediniz mi yeni trend evlerde yarasa beslemek ne kadar çomarsınız demek istedim ama diyemedim. Selamime mahzun bir bakış attım. Otobüsüm geldi kartımı bastım girdim otobüse millet bana deli mi bu amk bakışlarıyla iğnelemeye başladı. Şoför abiyle göz göze geldim ne bu yeğen gibisinden jest mimik yaptı. Bende uzun mesele gibisinden jest mimik yaptım. Yanına oturduğum teyzem bu ne evlat diye sordu ben ise: teyzeciğim bu yarasa yaralı, belediyeyi veterinerlik hizmetlerini aradım açmadı şimdi belediyeye zütürüyorum dedim. Teyze ilk başta yarasama sonra bana bakarak bildiği bütün sureleri okudu. Arkadaki liseli grupları koltuğumun yanına koyduğum selaminin fotoğraflarını çekiyordu hissediyordum. Gülüyodu arada binler.
    Tümünü Göster
    ···